BEGÜM YACHTING Şirket sahibi Begüm Doğulu “Mega Yat Turizmi” ile ilgili gözlemlerini Deniz Ticareti Dergisi’ne aktardı.

“BU SEKTÖRDE YETİŞMİŞ ELEMAN BULMAK ÇOK BÜYÜK SIKINTI”

Mega yat turizminde ülkemiz özellikle pandemi sonrası çok hızlı bir ivme almış ve tüm rekabet halinde olduğumuz Yunanistan, Hırvatistan ve İtalya gibi uzun yıllar mega yatlara ev sahipliği yapmış Akdeniz çanağındaki ülkelerden çok daha fazla rağbet görmemize vesile olmuştur. Buradaki en önemli faktör devletin pandemi sürecinde gerekli sağlık önlemlerini alıp, deniz hudut kapılarını, yat turizmine diğer tüm ülkelerden önce açmış olmasıdır. Pandemi sürecinin çok iyi yönetilmesi ve tüm ihtiyaçlarına kesintisiz, beklentileri doğrultusunda karşılık verilmesi ülkemiz adına çok ciddi bir başarı olmuş ve yıllarca göz ardı edilen hizmet kalitemiz dünya mega yat sektöründe ön plana çıkmıştır.

Rusya Ukrayna Savaşı’nın etkilerine gelince…

Savaş ve insanların zarar görmesi hiçbir zaman üçüncü şahıslar için fırsat ve kazanç kapısı olarak değerlendirilemez, ancak sürecin gelişimi birçok mega yatın ülkemize gelmesine sebebiyet vermiştir. Ancak maalesef belirtmek isterim ki; ülkemiz henüz bu kapsamda mega yatlara ev sahipliği yapacak sayıda ve boyda teknelere konaklama ve alt yapı olarak hazır değildir. Bu süreçte Türk örf ve adetleri gereği misafir olarak gördüğümüz yatlara son derece iyi ev sahipliği yapılmış olması mega yat sahiplerinin ülkemizi gelecek zamanlarda dahi Home Port olarak kullanma ve tercih etmesine vesile olmuştur. Ancak bu durumu göz önünde bulundurarak ivedi bir şekilde yatırımcılarımızdan ve devletten beklentimiz mega yatlara hizmet ve ev sahipliği yapacak kapasitede marinalar inşa edilmesi yönündedir. Bu şekilde ancak Akdeniz çanağındaki mega yat pastasından büyük bir pay almamız söz konusu olabilir.

Mega yatlar ile ilgili birçok sıkıntı çözüm noktasına ulaşmıştır

Bu arada mega yatlar ile ilgili birçok sıkıntı sivil toplum örgütleri aracılığı ile devlete iletilmiş ve devletin hızlı refleks alması neticesinde neredeyse tamamen çözüm noktasına ulaşmıştır. Sadece şu anki tek sıkıntı gemi adamı olan ve kontratlı teknede çalışan personelin oturma izni sıkıntısı yaşıyor olmasıdır. Uzun süre konaklama yapan personelin dünyada uygulanan Seamans Book ibrazı ve tekne ile kontratını beyan etmesi neticesi normal oturma izni almak isteyen diğer yabancılardan ayrılması gerekmektedir. Çünkü yabancı bayraklı teknede çalışan mürettebat, konaklamasını teknede yapmakta ve denizciliği kolaylaştırma adına ülkemiz zaten 13 Mayıs 2016 yılında IMO mevzuatı kapsamında Uluslararası Deniz Trafiğinin Kolaylaştırılması Sözleşmesi (FAL Convention on Facilitation of International Maritime Traffic)’ni imzalamıştır. Buradan yola çıkarak bu kolaylaştırma yapılmalıdır, aksi takdirde uzun vadede mega yatlar mürettebatlarını bulundurmakta zorluk çektikleri bir ülkeyi tercih etmezler.

Yetişmiş insan kaynağı en büyük sıkıntı...

Bir diğer husus da bu alanda yetişmiş insan kaynağı bulma konusudur. Bu husus en büyük sıkıntımız maalesef… Burada net belirtmek isterim ki, bu sektör hizmet ve denizcilik sektörüdür; fedakarlık ister, özveri ister, ancak maalesef geliri yüksek dahi olsa bu sektörü önce cazip görüp sonra iş özverili çalışma kısmına gelince birçok aday hemen pes edip hiç iş etiğine sığmayacak şekilde işlerinden en yoğun süreç bile olsa arkalarına bakmadan ayrılıyorlar. Bu sektörde yetişmiş eleman bulmak çok büyük sıkıntı. Önerim; bir haftalık gemi acente kursu açılıp, yapılan sınav sonucu personel tanıtım kartı verilmesi uygulamasından ziyade daha uzun süreçli bir eğitim neticesi bu hakka haiz olunursa, en azından gerçekten bu sektörde çalışmayı arzu eden adaylar yetiştirmiş oluruz. Aksi takdirde araç ehliyeti gibi bir haftada alayım da cebimde bulunsun zihniyetiyle maalesef gerekli sonuç alınamıyor.

Burada önemli bir başka konu daha var. Ülkemiz kıyı şeridi uzunluğu 8333 km. ve sadece kayıtlı 83 marina olduğunu görüyoruz. Ancak örnek alınmak istenen batı ülkelerinden, İtalya'nın 6500 km’lik sahil şeridinde 379, İspanya’nın 4964 km’lik sahil şeridinde 356, Hırvatistan’ın 5835 km’lik sahil şeridinde 159 adet marinası olduğu gerçeğine bakarsak; ekolojik dengeyi koruyarak gerekli teknolojik alt yapıları marinalarımıza entegre ederek daha çok yata hizmet verecek hale gelebiliriz diye düşünüyorum. Devletin ve özel sektörün el ele verip yatırımcılara teşvik sağlanıp, daha fazla mega yat marinalarının inşa edilmesi sağlanmalıdır.

Kontrol ve disiplin gerekli

Son olarak; denizcilik ve hizmet sektöründe görev almaya gönüllü denizci bir nesil yetiştirmek için devlet teşvikleri ve ülkemizin yat turizm ile ilgili faaliyet gösteren tüm acente, marina, tersane ve çekek yerlerinin kontrollerini ve hukuksal sorumluluk çerçevelerini daha net ve genişletilmiş olarak revize edilmesinin çok faydalı olacağını düşünüyorum. Kontrollü ve disiplinli verilmeyen her hizmetteki hata maalesef ülkemize kayıp olarak geri dönüyor.

Editör: Nermin İstikbal