Bu rüzgâr başımızı döndürecek 
 
24 SAAT ESEN ENERJİ

Tarih öncesi devirlerde birçok yelkenli gemi, rüzgâr enerjisiyle denizleri aştı. Açık denizlere kurulan son moda offshore santralleri ise 24 saat 4 yönden kesintisiz rüzgâr alıp elektriğe dönüştürüyor

Sevgili okurlar, günümüzde her geçen gün daha fazla elektrik, rüzgâr enerjisi ile üretiliyor. Tüm hayatın ana kaynağı olduğu gibi, rüzgârı da oluşturan ve besleyen güneş. Güneşin farklı düzeylerde ısıttığı bölgelerdeki sıcaklık farkları ve değişken hava şartları, alçak ve yüksek basınç sistemleri rüzgârın oluşumunu ve şiddetini belirliyor. En önemli yenilenebilir enerji kaynaklarından biri, hiç kuşkusuz rüzgâr enerjisi. Rüzgârın yönüne doğru kurulmuş kulelerde dönen büyük rotorların yardımı ile rüzgâr enerjisi elektrik enerjisine dönüştürülüyor.

Gelecekte özellikle offshore, açık deniz üzerine kurulacak rüzgâr türbinleri büyük önem kazanacak ve enerji darboğazını aşmada ciddi bir alternatif oluşturacak. Çünkü denizlerde, binalar, ağaçlar ve engebeli arazi şekilleri mevcut bulunmadığından rüzgâr daha aktif. Avrupa Birliği Enerji Bakanları, yenilenebilir kaynaklarının 2020 yılına kadar, Birliğin toplam elektrik enerjisi üretimindeki payının % 25’i aşmasını hedefliyor. Ekolojik değerlerin ağırlık kazandığı günümüzde, birçok ülke enerji ihtiyacını karşılamada yenilenebilir kaynakları tercih etmeye başladı. Ayrıca, oluşan ekonomik kriz sebebiyle büyük enerji sistemleri kurmak yerine, daha küçük, kuruluş maliyeti düşük ve kısa sürede devreye alınabilen rüzgâr enerji türbinleri avantaj yakalamış durumda.

AVRUPA’YI SOLLUYORUZ

Türkiye, rüzgâr bakımından oldukça zengin bir ülke. Önümüzdeki yılların akışı içinde temel enerji ve elektrik kaynağı olmaya namzet gözüküyor. 1 KWh’lık elektriği rüzgâr santrallerinden ürettiğimiz takdirde ortalama 2 gr. Karbondioksit, 7 gr. Kükürtdioksit ve 3 gr. Azotoksit’in atmosfere karışmasını engellemiş oluyoruz. Görüldüğü gibi, kirletici unsurlar taşımayan temiz bir enerji ile karşı karşıyayız.

2007 yılı sonu itibarıyla 147 megavatlık (MW) rüzgâr enerjisi üretimi olan Türkiye, 2008’de 286 MW daha ekleyerek toplam 433 MW kapasiteye ulaştı. Avrupa Rüzgâr Enerjisi Birliğinin (EWEA) verilerine göre, bu yılın başında Türkiye Norveç’i ve Belçika’yı geride bırakarak Avrupa ülkeleri arasında rüzgâr enerjisi üretiminde 14. sıraya yerleşti. Rüzgâr enerjisinde Avrupa’da ilk sırayı 24.000 MW’la Almanya alıyor. İkinci sırada 17.000 ile İspanya ve onu 4000 ile İtalya takip ediyor. EWEA, geçen yıl sonu itibarıyla Avrupa’da “alternatif enerji” üretiminde rüzgâr santrallerinin yüzde 43 payla ilk sıraya yerleştiğini ve AB içinde 66.000 MW’a ulaştığını açıkladı. Diğer bir veriye göre de, Avrupa’da her iş gününde 20 rüzgâr tribünü faaliyete giriyor ve toplam elektrik üretiminin (bunun içinde tüm hidroelektrik, nükleer ve termik santraller dahil olmak üzere) yüzde 4.3’üne karşılık geliyor. Rüzgâr enerjisi, özellikle 2000’li yıllara yaklaşırken önemli bir gelişme içine girmiş ve dünyanın birçok ülkesinde yaygın olarak kullanılmaya başlanmıştır.

YILLARDIR ANLATIYORUM

Görüldüğü gibi oldukça büyük bir rüzgâr enerjisi potansiyeline sahip olmamıza rağmen, ne yazık ki henüz üretimde diğer ülkelere nazaran çok gerilerdeyiz. Ben, bu enerji sisteminin verimini 27 yıldır konferanslarımda toplumumuza heyecanla anlatıyorum. Ama kanaatim odur ki karar vermekte yetkili kişiler biraz geç davranıyorlar.
Değerli okurlar, bu hususta benim fikrimi sorarsanız, şöyle cevaplayabileceğim: Bugün ülkemizde, çoğunlukla dışa bağımlı enerjiyi kullanmaktayız. Bu sebeple bu tarz enerji kaynaklarına süratle geçmeli ve vakit kaybetmeden rüzgâr, jeotermal, güneş ve akarsu santralleri gibi yenilenebilir sistemleri devreye sokmalıyız. Gelecek haftaya kadar sağlıcakla kalın.

OLUMLU tarafları çok
OLUMSUZ yanları az!

Rüzgâr enerjisinin avantajları:

Dış ülkelere bağımlılığı yoktur, yereldir.
Kurulum ve bakımının maliyeti diğer santrallere göre düşüktür.
Kıraç arazilere kurulabilir (ABD’de Nevada çölünde yüzlercesi çalışıyor).
Yüksek istihdam imkânı sağlar.
Ucuz enerji kaynağıdır.
Temiz enerji olarak havayı, suyu ve toprağı kirletmez.

Dezavantajları:

Gürültü kirliliği oluşur (Son teknolojilerle minimize edilmeye çalışılıyor).
Görüntü kirliliği yapabilir.
Kuşlara zarar verebilir.
Radyo ve TV sinyallerini kısmen bozabilir.

 

Editör: TE Bilişim