(Star Gazetesi 24.11.2004)İstanbul Boğazında geçtiğimiz cumartesi gecesi bir kaza meydana geldi. Kılavuz kaptan almadan Boğazı geçmeye çalışan Suriye Bayraklı Aradosh adlı gemi; Vaniköy’de yalılara bindirdi. Bu kaza sonrası çeşitli görüşler ortaya atıldı.

(Star Gazetesi 24.11.2004)

İstanbul Boğazında geçtiğimiz cumartesi gecesi bir kaza meydana geldi. Kılavuz kaptan almadan Boğazı geçmeye çalışan Suriye Bayraklı Aradosh adlı gemi; Vaniköy’de yalılara bindirdi.

Bu kaza sonrası çeşitli görüşler ortaya atıldı. Boğazlardaki radar sisteminin ne olup ne olmadığını tam bilmeyen bazı yorumcular “Radar sistemi (VTS)  neden kazayı önleyemedi” şeklinde görüşler ortaya attılar.

Radar sistemi dememizin nedeni halk arasında daha çok öyle bilindiği için. Sistemin asıl adı “Türk Boğazları Gemi Trafik Hizmetleri Sistemi” ya da İngilizce baş harflerinin kısaltılmasıyla “TSVTS”.

Peki bu kaza önlenebilir miydi? Ya da nasıl önlenebilirdi?

İstanbul Boğazı’nın Karadeniz tarafında deniz seviyesi Marmara tarafındakinden 50 santimetre daha yüksektir. Nedeni de Karadeniz’e yüksek debilerle su taşıyan Tuna; Dinyeper, Dinyester gibi nehirlerdir.

Bu seviye farkından dolayı Boğaz suları Karadeniz’den Marmara’ya doğru bir nehir gibi akar.

Akarken; boğazın sert kıvrımlardan oluşmuş yapısı nedeniyle ters akıntılar, anaforlar ve aynalar oluşturur. Boğaz’da gemilerin seyri bu yüzden zor ve tehlikelidir.

Bir yandan karışık akıntılar, diğer yandan keskin dönüşler; bir yanda da uyulması zorunlu trafik ayırım şeritleri vardır.

Bu yüzden gemiler için Boğaz’da seyir özel bilgi ve deneyim gerektirir. Çünkü gemilerin sevk ve idaresi Boğaz sularında açık denizlerde olduğundan hatta bir nehir seyrinden bile çok farklıdır.

Geçiş yapmak için Boğaz’a giren bir gemi kaptanı; kâğıt üzerinde neyi nasıl yapacağını biliyor olabilir.  Önemli olan; bu nazari bilgilerin nasıl pratiğe döküleceğidir.

Yani nazari bilginin “yerinde ve zamanında” uygulanmasıdır.

Bu “yerinde ve zamanında” uygulamayı en iyi yapacak kişi, Boğaz sularını avucunun içi gibi bilen, geminin nerede nasıl tepki vereceğini önceden anlayan ve ona göre karşı hareketi uygulayan kılavuz kaptandır.

Sahilden çeşitli elektronik aygıtlar vasıtasıyla izleyerek gemiye “şunu yap bunu yapma” demek kritik bir işlemdir. Çünkü aynı elektronik aygıtlar gemi kaptanının elinde de vardır ve o da neyin nasıl yapılması gerektiğini –istisnai durumlar hariç- nazari olarak bilmektedir.

Dolayısıyla sahilden kaptana verilen “şunu yap, bunu yapma” şeklindeki talimatlar onun kafasını daha da karıştırmaktan ve belki de onu paniğe sokmaktan başka bir işe yaramaz.

Konuyla ilgili dünya denizcilik otoriteleri (IMO, IALA, IMPA) bu gerçeği kabul etmişler ve geminin seyriyle ilgili nihai kararın “geminin kaptan köşküne ait olduğunu” kabul etmişler ve bu konuda kararlar yayınlamışlardır.

Türk Boğazlarında 2003 yılı sonundan beri devrede olan Gemi Trafik Hizmetleri (VTS) sistemi de denizcilik otoritelerinin bu kararlarınım uygulama talimatlarına geçirmiş ve bunlara uygun olarak hareket etmektedir. Dolayısıyla Boğaz’da yalıya çıkan bir geminin hesabını VTS yönetiminden sormanın bir anlamı yoktur.

Öyleyse VTS sistemi ne iş yapıyor? 45 milyon dolar niye harcandı? Diye soranlar olacaktır.

VTS sistemi Türkiye’nin Türk Boğazlarına sahip olduğunun en önemli işlevsel göstergesidir. Boğazlardaki her hareket izlenmekte, gözlenmekte ve kayıt altına alınmaktadır. Daha sonra bu kayıtlar mahkemelerde delil olarak da kullanılabilmektedir.

Ayrıca gemilere diğer trafik hakkında bilgi verilmekte; karşılaşma noktaları hatırlatılmakta ve böylelikle güvenlik açısından belli ölçüde riskler azaltılabilmektedir.

VTS’nin yaptığı bir diğer önemli işlev de Boğazlar’dan geçiş yapacak gemilerin düzene ve sıraya sokulması ve bir disiplin içerisinde Boğazlardan geçirilmesidir. Bu işlemler gözlemlediğimiz kadarıyla başarıyla gerçekleştirilmektedir.

IMO Genel Sekreteri Mitropoulos; bu yılın Temmuz Ayında İstanbul’da gerçekleştirdiğimiz IMPA Kongresinin açılışını yaparken; İstanbul Boğazı’nı  “kılavuzluğun ruhani evi” ilan etmiş ve şöyle demişti”

Antik çağın efsane kahramanı Jason bile Boğaz’dan ancak bir kılavuz kaptanın yardımıyla geçebilmiş iken; günümüzde bazı gemi kaptanlarının neden bu yolu izlemediklerini anlayamıyorum

Evet; yanlışı iyi tespit etmezsek doğruyu bulamayız. Suriye gemisi Aradosh’un geçtiğimiz Cumartesi gecesi Vaniköy’deki yalılara bindirmesini VTS önleyemezdi. Bu kaza ancak gemi kılavuz kaptan almış olsaydı önlenebilecekti.