Türkiye topraklarını çevreleyen denizler ve kıyılar morfolojik ve oşinografik anlamda birbirinden farklı özellikler gösterirler. Uluslar arası ticarette Doğu ile Batı arasında önemli bir geçiş noktası oluşturması ve yeryüzünde doğudan batıya uzanan tek ya

Türkiye topraklarını çevreleyen denizler ve kıyılar morfolojik ve oşinografik anlamda birbirinden farklı özellikler gösterirler. Uluslar arası ticarette Doğu ile Batı arasında önemli bir geçiş noktası oluşturması ve yeryüzünde doğudan batıya uzanan tek yarımada olması gibi önemli stratejik özellikler yurdumuzu ayrıcalıklı bir ülke konumuna getirmiştir.

Sahip olduğu bu önemli coğrafik özellikleri kabotaj hattında ve uluslar arası deniz ticaretinde yeterince değerlendiremeyen ve ekonomiye olan katkıları beklentilerin çok altında seyreden Türkiye'nin denizcilik sektörünün bütün kollarıyla ilgili alanlarda nitelikli iş gücüne, eğitime, devlet desteğine, doğru ve ileriye dönük yatırımlara, genç filoya, teknolojik gelişmeleri özümsemeye, ortak hareket etmeye, uluslar arası ve ulusal krizlere karşı hazırlıklı olmayı öğrenmeye, denizciliği evrensel boyutlarıyla kabul etmeye, rekabet gücünü arttıracak önlemler almaya ve en önemlisi de deniz sevgisini topluma kazandırmak için gerekli bütün girişimleri en kısa süre içinde gerçekleştirmeye gereksinim duymaktadır.

Bu bağlamdaki gerçekler ışığında Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre 2010 yılında Türkiye'nin dış ticaret hacminin (miktar olarak) %85 i deniz yolu ile ve %12 si kara yolu ile gerçekleşmiştir. Aynı yıl içinde yine dış ticaret hacminin (değer olarak) %57 si deniz yolu ile ve %30 u kara yolu ile yapılmıştır.

Türk armatörlerin son yıllarda Türk bayrağından kaçış eğilimi içinde olmalarının sektördeki yansımalarını değerlendirmek ve Türk bayrağına geçişi özendirmek için gerekli önlemleri almak, belirlenecek bilimsel esasların ön gördüğü statü içinde olmalıdır.

Bu kapsamda 1000 groston ve üzeri Türk bayraklı gemiler ile Türk armatörlerin sahip olduğu yabancı bayraklı gemilerin 1998-2011 yılları arasındaki değişim grafiği bize bu gerçeği çok iyi göstermektedir. 1998 yılında Türk armatörlerin kontrolundaki deniz ticaret filomuzun %96 sı Türk bayraklı ve %4 ü yabancı bayraklı gemilerden oluşmaktaydı. Fakat 2011 yılı başı itibariyle bu oran tamamen değişmiş ve %40 ı Türk bayraklı, %60 ı yabancı bayraklı olarak kayıtlara geçmiştir. Bu rakamlardan ulaştığımız gerçek bize 1998 yılında sahip olduğumuz 462 gemiden 35 inin yabancı bayraklı olduğunu gösterir. Ama 2011 yılı başına gelindiğinde değişim bütün çıplaklığı ile gözler önüne serilmektedir. Toplam 1225 adet ticari gemiden oluşan filonun 672 tanesi yabancı bayrak taşımaktadır.

Türk deniz ticaret filosunun Dünya sıralamasındaki yeri sahip olduğumuz stratejik ve coğrafik özellikler nedeniyle olması gerken yerde değildir. Son on yıl içinde tek haneli rakamlara düşemeyen Türkiye 01 Ocak 2000 tarihinde 18.nci sırada olmasına karşın 01 Ocak 2011 tarihine gelindiğinde 24.ncü sıraya gerilemiştir.

Türkiye hızla gelişen Dünya denizcilik sektörünün dışında kalamaz. Türk toplumu denizciliği sosyal, kültürel, ekonomik, eğlence, gezi, turizm ve balıkçılık gibi bütün kollarıyla algılamalı ve bu anlayışa evrensel nitelik kazandırmalıdır.