Genelkurmay Başkanlığındaki eylemlere ilişkin görülen davada savunma yapan eski Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Akın Öztürk, sivil kıyafetli olması nedeniyle koruma subayından kendisine üniforma getirmesini istediğini belirterek, “Bana bir tane üniforma getirdi. Bacakları kısa geldi, üzerime tam uymamıştı ve gülünç bir durumdaydım. Bu şekilde olan bir kişinin darbe lideri olmasının ne kadar gülünç olduğunu belirtmek istiyorum” dedi.

Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) 15 Temmuz’daki darbe girişimi sırasında Genelkurmay Başkanlığındaki eylemlerle ilgili aralarında sözde “Yurtta Sulh Konseyi” üyelerinin de bulunduğu 221 sanık hakkında açılan dava başladı. Kimlik tespitlerinin yapılması ve iddianamenin özetinin okunmasının ardından sanıkların savunmalarına geçildi. Darbe girişiminin askeri kanadının bir numaralı sanığı olarak gösterilen eski Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Akın Öztürk, ilk savunma yapan kişi oldu. Kızının Akıncı Üssü’nde oturması nedeniyle 15 Temmuz günü Üs’de olduğunu öne süren Öztürk, eşinin hasta olması nedeniyle o gece kızının evinde kaldığını savundu. Darbe girişimiyle alakalı olmadığını iddia eden Öztürk, “Darbe girişimi ile alakalı olsaydım eşimi ve kızımı bu eşi karıştırmazdım. Gece koruma subayımın araması üzerine Genelkurmaya saldırı olduğunu öğrendim. Konunun ne olduğunu öğrenmek için koruma subayıma Hava Kuvvetlerini aramasını söyledim. Telefona çıkan kişi Mehmet Partigöç’ten durumu öğrenebileceğimizi söylemiş” diye konuştu.

Darbeyi durdurmak için Akıncı Üssü’ne gitmiş

Hava Kuvvetleri Komutanı Abidin Ünal’ın kendisini arayıp “neler oluyor öğrenir misin” diye rica etmesi üzerine Akıncı Üssü’ne gittiğini iddia eden Öztürk, Akıncı Üssü’nde Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ı gördüğünü, Akar’ın kendisine “bunlar darbe yapıyor” dediğini anlattı. Öztürk, “Olayları önlemek amacıyla 143. Filoya gittim. Genelkurmay Başkanımızın ifadelerini kullanarak yaptıklarının yanlış olduğunu söyledim. Odada bulunan Ömer Faruk Harmancı bana ‘kararlıyız’ dedi. Oradaki kişilerden bazıları beni tanımıyordu ve bana karşı kuşkuculardı” şeklinde konuştu.

Akıncı Üssü’nde “gülünç” durumdaymış

Akıncı Üssü’ne sivil kıyafetlerle gittiğini anlatan Öztürk, koruma subayından kendisinin üniformasını getirmesini istediğini, ancak koruma subayının yolların kapalı olduğunu söylemesi üzerine Akıncı Üssü’nden kendisine göre bir kıyafet bulunmasını istediğini söyledi. Öztürk, “Bana bir tane üniforma getirdi. Bacakları kısa geldi, üzerime tam uymamıştı ve gülünç bir durumdaydım. Bu şekilde olan bir kişinin darbe lideri olmasının ne kadar gülünç olduğunu belirtmek istiyorum” dedi.

“Yapıca bir üslupla darbecileri ikna etmeye çalıştım”

Öztürk, 143. Filo’da darbecilerle görüşmesinin ardından tekrardan Akar’ın yanına gittiğini ve içerdekilerin kararlı olduğunu söylediğini anlatarak, “Etrafımda sürekli komandolar vardı. Bu nedenle çoğunlukla yatıştırıcı, yapıcı bir üslupla darbecileri ikna etmeye çalıştım. Daha sonra Genelkurmay Başkanımızla konuştum. Durumu Başbakanımız ile görüşme kararı aldık. Akar, telefonla konuştuktan sonra bana ‘sen bunların yanında kal, seni sonra helikopterle alacağız’ dedi ve Mehmet Dişli ile birlikte helikopterle gitti. Ben kimseye ulaşamadım daha sonra bir helikopter geldi ona binerken yaralandım. Tekrar Akıncı Üssü’ne döndüğümde orada bulunanlardan birisinden üstte bazı komutanların tutuklu bulunduğunu öğrendim. Odalara tek tek baktım. Öncelikle Yaşar Güler’i bulup el ve ayak bağlarını ben çözdüm. Sonra Abidin Paşayı buldum” ifadelerini kullandı.

“Yurtta Sulh Konseyi ismini ilk defa polislerden duydum”

İddia edildiği gibi kaçmaya çalışmadığını öne süren Öztürk, “Sözde Yurtta Sulh Konseyi oluşumuna dahil olmadığım gibi bu konseyin ismini ilk defa polislerden duydum. Varlığı belirlenemeyen bir konseyin üyesi nasıl olabilirim? Bunu reddediyorum. Komutanın ikna edilmesi konusunda herhangi bir çabam olmamıştır. Bu husus Genelkurmay Başkanına bizzat sorulabilir. Huzurda bulunan sanıkların hiçbiri emir ve talimat verdiğimi söyleyemez. Genelkurmay 2. Başkanlığına veya Genelkurmay Başkanlığına getirileceğim iddia ediliyor. Genelkurmay 2. Başkanlığı benim için bir tenzil rütbe. Genelkurmay Başkanı olacağım iddiasına ilişkin ise, Genelkurmay Başkanını ikna edememişler, beni kim ikna etmiş? diye soruyorum. Yüzbaşı Bayram Aktan ifadesinde ‘komutan nerede?’ diye sorduğunda ‘komutan yok, komutan Akın Paşa. Darbe oluyor, başında Akın Paşa var’ diye cevap verildiğini söylüyor. Bu ifadeler yalandır. Bu kanaatlere hangi verilerle sahip olmuş bunun sorulmasını istiyorum” diye konuştu.

“Bu suçu üzerime çiviyle çaksalar tutmaz”

Hiçbir cemaatle bağı olmadığını iddia eden Öztürk, personellerine sürekli cemaat, tarikat ve benzeri oluşumların Cumhuriyet karşı olduklarını söylediğini kaydederek, “Ne amaçla kurulursa kurulsun bunların Cumhuriyetin altına konulmuş bir bomba olduğunu defalarca söylemişimdir. Ben 1960 darbesini, 1971 muhtırasını, 1980 darbesini ve 28 Şubat olaylarını yaşamış, milletimizin üzerindeki olumsuz etkilerini gören biri olarak bu darbe girişimini onaylayacak biri değilim. Bu suçu üzerime çiviyle çaksalar tutmaz” dedi.

Mahkeme Başkanı Oğuz Dik’in, görev yaptığı sürece FETE mensuplarını görüp görmediğini, bunu bildirip bildirmediğini sorması üzerine Öztürk şunları söyledi:

“İhbarlar hep geliyordu. Gelen bu ihbarların hepsini emniyet, MİT ve jandarmaya bildiriyoruz, konunun incelenmesini istiyoruz. Bu yapıların Cumhuriyete aykırı olduğunu hep söylüyordum. Biz Askeri Yüksek Şuraya girerken rütbeleri yükseltilecek personeli tek tek emniyete ve MİT’e sorduruyoruz.”

Müşteki Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın vekilinin, "Genelkurmay Başkanı, Hava Harekat Başkanı veya başka üst yetkilileri aramak yerine neden daha alt rütbelileri arama gereği duydunuz" sorusuna Öztürk, "çarpıtmayın" diye tepki göstermesinin ardından, bilgi alınacak ilk merkezin harekat merkezi olmasından dolayı, harekat merkezini aradığını söyledi.
Kaynak: iha