Ali Kaptan’ın teknesi ‘zırhlı’ mı?Reyting aldıkça kavga gürültünün dozunu aşan ‘Öyle Bir Geçer Zaman Ki’, duygu patlamalarının suyunu çıkartırken son bölümde ipin ucunu iyice kaçırdı! ‘Allah’ın dağı’ dendiği halde zırt pırt gidip gelinen Cemile’nin evini sürekli taciz eden Ali Kaptan, ‘Üzümünü ye bağını sorma’ kolaycılığıyla, Karolin’in teknesine kapağı attıktan sonra zapt edilemez oldu. Böylece zaten zar zor yakalanan mantık yerlerde sürünmeye başladı. Dizi genelinde akıl süzgecine takılanlara değinip ‘tekneyle çarpma’ sahnesinin anlamsızlıklarını sorgulayalım...Ali Kaptan’a kalp krizi geçirten senarist bu ayrıntıyı unutmuş olacak ki adam sürekli içki içip kavga etmekte! Önüne geleni silkeleyen, tazı gibi koşturan Ali Kaptan’ın ilacı, rakı; egzersizi, kavga olsa gerek! İdeolojik eleştirilerden kurtuluşu sağcı-solcu dayanışmasında bulup hedef tahtasına kodamanları oturtan dizide asıl olay, mucizevî teknenin gücü! Çılgınlıklara odaklanırken mesafe kavramını unutan yapımda, madde olgusu da devre dışı... Her tarafı pencere olan tekneye kilitlenen Cemile ve Karolin, camın kırılgan bir madde olduğunu neden sonra hatırlar! Onlar bunu akıl edene kadar Ali Kaptan Balıkçı’nın kulübesine dalmak için tam yol açılmıştır bile... Hatunlar ağızları açık Kaptan Efendi’nin zırvalarını dinlerken buz dağına çarpan Titanik gibi betona giren tekne, olağanüstü güçle metrelerce uzaktaki kulübeye ilerleyerek bilim kurallarını altüst eder! Gemiden güçlü teknenin karadaki fizik dışı ilerleyişi zihnimize sorular düşürür... Dâhiyane sahnenin yaratıcıları, tahtadan mamul teknenin betonu parçalayıp bu kadar mesafe gidemeyeceğini hesaba katmamış mıdır? Tekne, çelik bile olsa çarpma sonucu toprağa saplanıp kalması gerekmez mi? Öyleyse nasıl oluyor da şambrele toslayan Kadıköy motoru gibi geri tepen ve parçalanmayan ‘zırhlı tekne’ denize dönebiliyor? Finalde, sağlam görünen betonun ve yıkılan kulübenin yarattığı tezadı kahkahalarla izlerken bizi güldürenlere ‘Allah iyiliğinizi versin’ diyor, devamını sabırsızlıkla bekliyoruz.