Türkiye Cumhuriyet Amerika Birleşik Devletlerinin Marshall yardımı çerçevesinde Amerika Birleşik Devletlerinden Kuru yük gemisi olarak Ardahan, Aydın, Çoruh, Hopa, Kars, Kastamonu, Malatya, Manisa, Rize, Yozgat adlı gemileri Tanker olarak Kocaeli ve Siva


 
Türkiye Cumhuriyet Amerika Birleşik Devletlerinin Marshall yardımı çerçevesinde Amerika Birleşik Devletlerinden Kuru yük gemisi olarak Ardahan, Aydın, Çoruh, Hopa, Kars, Kastamonu, Malatya, Manisa, Rize, Yozgat adlı gemileri Tanker olarak Kocaeli ve Sivas Tankerlerini ve Yolcu gemilerini olarak ta Adana, Ankara, İstanbul, Tarsus, Giresun, Trabzon ve Ordu gemilerini satın aldı.

II. Dünya savaşı nedeniyle yedek parça temin edilememesi nedeniyle tamir edilemeyen gemilerini filodan çıkaran o zamanki adıyla Devlet Denizyolları ve Limanları Genel Müdürlüğü bu aldığı gemilerle artan yolcu talebini karşılar hale gelmişti.

Ancak, bu satın alınan gemiler 1925 ile 1930’lu yıllarda inşa edilmiş neredeyse ekonomik ömürlerini doldurmuşlardı.

II Dünya Savaşının sona ermesi hayatın normale dönmesi savaş nedeniyle harap olan ülkelerin yeniden inşa edilmesi ekonomide canlılık yaratmıştır.

Ekonomideki bu düzelme insanların gelir düzeyini artırmış bunun neticesinde turizm denen olgu başlamıştı insanlar bir ülkeden bir başka ülkeye rahatlıkla gidebiliyorlardı tabi bu olay deniz taşımacılığına talebini de artırmıştı.

Devlet Denizyolları ve Limanları Genel Müdürlüğü artan bu talepten bir başka deyimliye büyüyen pastadan önemli pay almak için yine Marshall yardımı çerçevesinde filosunu genişletmek ve modernleştirmek için yeni gemiler inşa ettirmek için kolları sıvamıştı.

Zamanın genel Müdürü Cemil Parman’ın Başkanlığı’nda Server Sırrı Baybaba, Osman Tavil, Celalettin Erol, Ali Haydaroğlu Osman Sezai Boğaç,,Ethem Sencer, Ekrem Demirtaş,Halit İnceler,Rahmi Güran,Fethi Eralp,Ertuğrul Nişel,Selahattin Sarıoğlu,Nevzat Uler,Bedri Koray,Cevat Çekli,Yekta Akıncı Faik Kul,Hazım Sevil,Kemal Doğruman,Mahmut Çonker,Ferdi Tağman ve Naciye Kalka’dan oluşan bu heyet gece gündüz çalışarak alınacak gemiler için teknik ve idari şartname hazırlamışlar hazırlanan tekliflere değerlendirerek siparişler verilir.

Bu amaçla Fransa’da Şehirhatları için Kuleli denilen M/F Kızkulesi, M/F Kuruçeşme, M/F Karaköy ve M/F Kasımpaşa arabalı vapurlarını.  İskoçya’da Şehirhatları için M/V Dolmabahçe ve M/V Fenerbahçe gemilerini. Hollanda’da Şehirhatları İşletmesi için M/V İstinye, M/V Beylerbeyi M/V Yeniköy vapurlarını. İstanbul Liman İşletmesi içen 45.46.47 ve 48 no’lu römorkörleri. Kıyı Emniyeti için tahlisiye botları (Bir tanesi halen Hasköy’de Rahmi Koç müzesinde sergilenmektedir.) Denizyolları İşletmesi için M/V Ayvalık ve M/V Gemlik vapurlarını İtalya’da Denizyolları için Cenova Ansaldo Tersanesinde S/S Samsun S/S İskenderun Napoli de S/S Bandırma S/S Uludağ ve Şehirhatları işletmesi içinde Toronto’da M/V Paşabahçe Gemisi’nin inşasına başlanır.

M/V Paşabahçe vapuru M/V Dolmabahçe ve M/V Fenerbahçe vapurları gibi şehirhatları için uzak hatlar olan Adalar ve Yalova’ya sefer yapmaları inşa edilmişlerdir.

Teknik şartnamesinde hızı 18 mil olması gerekmektedir. Bu nedenle süratli gidebilmesi için harp gemileri normlarında inşa edilmişti. Bu durum halk arasında  (II. Dünya Savaşı bitmeden hemen önce savaş gemisi olması amacıyla kızağa konuyor.

Ancak, İtalyanlar o zamanlar blok inşaat da keşfedilmediği için koca omurgayı kızağa koymuş, ana postaları yavaştan kaynaklamaya başlamışken savaş sona eriyor.

Bu durum karşısında yana yakıla ne yapacaklarını düşünen tersane sahipleri tarafından, Türkiye’den gelen sipariş üzerine bir gecekondu misali bizim savaş gemisi bir gecede şehir hatları vapuruna dönüştürülüyor.) diye bir masal uydurulmuştur.

Bu tamamen bir söylentiden ibarettir geminin teknik şartnamesini hazırlayan ve 1969-1973 yılları arasında Genel Müdürlük görevini yapan Celalettin Erol ile geminin kontrol Mühendisi 1962-1967 yılları arasında Genel müdür olan Nedret Utkan ‘nın eşi Mürvet Utkan (Gemiye Kızaktan indiren kişi) bunun tamamıyla söylenti olduğunu belirtmişlerdir.

M/V Paşabahçe 10 Haziran 1952 tarihinde yapılan bir törenle kızaktan indirilmiştir. Hızla donanımları yapılın  M/V Paşabahçe Taranto limanında, İstanbul’a doğru bu kez diğer ithal gemiler gibi römorkörler eşliğinde değil toplamda 3200 beygir üreten  Sulzer makineleriyle gelmek üzere Kaptan Fiknet Altınçubuk ve uzun yıllar Kaptanlığı’nı yapacak olan Faik Kul’un yönetiminde İstanbul’a hareket etmiştir. 

Korent Kanalı geçildikten sonra. 2,5 gün süren yolculuk akabinde, 2 Ekim 1952’de M/V Paşabahçe İstanbul’a varmıştır.

Bu seyahatte yer alan kişiler içerisinde geminin kontrol Mühendisi Nedrnet Utkan’ın eşi Mürvet Utkan’da gemi kâtibi görevi ile yer almıştır..

Kendisini Ankara’da evinde ziyaret ettiğim Mürvet Utkan M/V Paşabahçe’yi şöyle anlatıyor. 1950 Temmuz ayında Cenova’da Ansaldo Tersanesinde S/S Samsun ve S/S İskenderun gemilerinin inşası bitip gemiler Türkiye’ye gönderildikten sonra bizde eşyalarımızı toplayıp İstanbul’a hareket etmek üzere S/S Ankara vapuruna yerleştirdik. 

Gemi ertesi gün hareket edeceği için İtalyan dostlarımıza veda ziyaretlerine başladık bu sırada Türkiye’den bir telgraf aldık gelen telgrafta Toranto’da inşa edilen M/V Paşabahçe gemisinin kontrol mühendisliğine atandıklarını hemen görevlerine başlamamız emrediliyor apar topar eşyalarımızı gemiden indirip bulduğumuz ilk vasıta ile Toranta’ya hareket ettik.

Ortada daha gemi yok saçları kesiliyordu saç kesimleri bittikten sonra kesilen saçların montajına başlandı. Gemi yavaş yavaş şekillenmeye başlanmıştı. S/S Samsun ve S/S İskenderun gemilerinin inşasını da takip ettim ama oları nedeni bilinmez pek benimseyemedim M/V Paşabahçe bana daha sıcak gelmişti onu hep oğlum diye sevdim ve halen oğlum olarak seviyorum en heyecanlandığım an geminin kızaktan indiği andı.

Tören İtalyan usullerine göre yapıldı. Bir papaz gemiyi kutsadı. İtalyan’lar gemiyi benim indirmemi rica ettiler. Bende ülkeme insanlığa hayırlı olması ve Allahtan kaza ve bela görmemesi için duamı yapıp balta ile ipi keserek şampanyayı patlattım. Ve gemi ağır ağır suya inmişti. Sonra bizde gemi indikten sonra geminin içine girerken kendi inancımız doğrultusunda kurbanımızı kestik.  Gemi hazır olup Türkiye’ye dönüş yolculuğu başladığı zaman,  hepimizde ülkemize ve yakınlarımıza kavuşacağımız için mutluluk vardı. İçimim içime sığmıyordu. Beni de gemi kâtibi olarak gösterdiler. Yaşamım boyuncu çeşitli vesilelerle çok denizyolculuğu yaptım. M/V Paşabahçe ile yaptığım bu yolculuktan aldığım zevki hiçbir yolculuğumdan almadım. O benim elime doğan ve büyüyen bir çocuğumdu bana İstanbul’a döndüğünde M/V Paşabahçe’ye git ve gemiyi benim için öp demişti bende bu görevi büyük bir mutlulukla yerine getirmenin huzuru içerisindeyim.


M/V Paşabahçe Toranto’da Cantieri Navali di Taranto SPA tersanesinde yolcu gemisi olarak inşa edildi. boyu73,99 m eni 13.71 m derinliği 3,90 994 gros ton ağılığında ana makine 2 x 1600 HP 10 TD 36 Diesel Sulzer ve 2100 yolcu kapasitelidir. İlk geldiği günlerde 2 Ekim 1952 tarihli Cumhuriyet Gazetesinde gazetesi “Paşabahçe” vapuru dün İstanbul limanına geldi. Taronto tezgâhlarında inşa edilen gemi 1700 yolcu kapasiteli ve saatte 18 mil sürat yapabiliyor. “Köprü-Tekmil Adalar” arasında doğru posta yapacaktır.” 12 Ekim 1952 tarihli Cumhuriyet Gazetesi “ Paşabahçe”nin yarın seyir tecrübesi yapılacak. 73.80 metre

Uzunluğunda, 11.20 metre genişliğinde ve 18 mil süratindeki vapur “Yalova” hattına verilecek. “ 14 Ekim 1952 Yeni İstanbul Gazetesi  “Paşabahçe”nin seyir tecrübesi dün yapıldı. Seyir esnasında basın mensupları da hazır bulundu. Seyir tecrübesi Yalova’ya yapıldı: “Köprü-Adalar” arası 35 dakikada,  “Köprü-Yalova” arası 90 dakikada katedildi. 21 Ekim 1952 tarihli Cumhuriyet gazetesi 22 Ekim 1952 tarihinden itibaren; “Köprü-Adalar-Yalova” hattının seferlerine ilaveten “Paşabahçe” vapuru da eklenecek. Paşabahçe; “Hususi Gezi Sür’at Postaları” adı ile çalışmaya başlayacak. Şimdilik taleplere göre muvakkat bir seyir tarifesi tatbik edilecektir. Vapurun bar kısmında hafif alkollü içkiler bulundurulacak, yolcular için ayrı okuma ve oyun salonları da Hazırlanacaktır.

Sinema için de tertibat alınmaktadır. 02 Kasım 1952 Yeni İstanbul Gazetesi  “İstanbul-Bursa yolcuları özellikle Paşabahçe’yi tercih etmeye başladılar.

Vapur tam kapasite doluyor. “Adalar-Yalova” arası bağlantı da Paşabahçe sayesinde hızlandı. “Geldiği günden günümüze kadar seferlerinin büyük çoğunluğunu Adalar ve Yalova hattında yapmıştır. gün olmuş Yalova’nın meyve ve sebzelerini Adalar halkına ve İstanbullulara taşımış gün olmuş Yalova ve Adalar halkını İstanbul’a İstanbul’dan Yalova ve Adalar’a taşımış geldiği günden bu güne kadar Şehirhatları Filosu’nun en hızlı yolcu gemisi olmuş özellikle hiçbir geminin sefer yapamadığı o şiddetli lodoslarda görevini hep yapmanın gururunu taşımış bunlarla da kalmamış İstanbul’da oturanları Adalara Yalova’ya götürmüş ve onlara keyifli bir yolculuk yaptırmış 15 Mayıs 1959 tarihinde M/V Paşabahçe ile bir seyahat eden Fethi Karamahmutoğlu bu seyahatten öylesine etkinmiş ki bu yazmış güfte daha sonra Rüştü Eriç tarafından bestelenmiştir.

Martılarla bir yolculuk
Paşabahçe vapurunda
Mavi beyaz bir mutluluk
Paşabahçe vapurunda

Darılmışken hayata dün
Tüm insanlık dostum bu gün
Yaşadığım sanki düğün
Paşabahçe vapurunda

Tatlı bir meltem herkese
Bir güzel düş, bir hoş bilge
Ne olur bu yol bitmese
Paşabahçe vapurunda

Yaşayan her canlı gibi gemilerinde bir ömrü vardır. Bu gün İDO’nun elinde makine telgraflı tek yolcu gemisi olan M/V Paşabahçe bakım ve onarımlar ile Paşabahçe elli sekiz yılın yorgunluğunu üzeriden atmaya çalışıyor. Bir vapurun çalışması yaşaması anlamına gelir. Paşabahçe’yi yaşatacak olanlar hem sahibi İDO, hem de İstanbulluların Paşabahçe’ye olan ilgileri. Paşabahçe’nin son buharlılar olarak ünlenen Ali İhsan Kalmaz, İnkılâp, Kanlıca ve Turan Emeksiz vapurlarının akıbetine uğramaması için çalışamaz hale geldiğinde tıpkı arkadaşı yaş taşı M/V Fenerbahçe gibi müze gemi olarak kalmasını İstanbullu vapur severlerin ısrar ve talepleri sağlayabilir.