Uzun Mehmet’in kömürü buluşunun 188. yılında törenle anıldı.

Zonguldak’ta Uzun Mehmet Anıtı’nda düzenlenen anma törenine, Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Genel Müdür Vekili Kazım Eroğlu, TTK yöneticileri, Genel Maden İşçileri Sendikası (GMİS) Genel Başkanı Ahmet Demirci, GMİS Genel Mali Sekreteri Adnan Tıska, GMİS Genel Teşkilatlandırma ve Eğitim Sekreteri Satılmış Uludağ, Amelebirliği Başkanı Osman Balamir, TMMOB Zonguldak Şube Başkanı Erdoğan Kaymakçı, ve vatandaşlar katıldı. Tören saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. TTK, GMİS, maden Mühendisleri Odası ve Amelebirliği Başkanlığının çelenklerinin Uzunmehmet Anıtı’na konulmasının ardından madencileri anlatan şiirler okundu. Törende TTK Genel Müdür Kazım Eroğlu, , GMİS Genel Başkanı Ahmet Demirci konuşma yaptı.

Törende konuşan GMİS Genel Başkanı Ahmet Demirci, "Bugün Uzun Mehmet’in kömürü buluşunun 188’nci ve Zonguldak’ın düşman işgalinden kurtuluşunun 96’inci yıl dönümünü birlikte kutluyoruz. Uzun Mehmet, 1829 yılında taşkömürünü buldu ama bu önemli yeraltı kaynağımız ancak 1848 yılında üretilmeye başlandı. Aradan geçen 168 yıllık üretim sürecinde, Uzun Mehmet, Kömür ve Zonguldak, birbirinden ayrılmaz hale geldi. Zonguldak ve Türkiye taş Kömürü Kurumu, üretim tarihinin en kötü dönemini yaşıyor. 8 binin altına düşen işçi sayısıyla yılda 1 Milyon tonun altında üretim yapabiliyoruz. Oysa bugünkü iktidar 2003 yılında, kamu ve özel sektör olarak bu bölgeden yılda 10 milyon ton kömür üretmenin hesabını yapıyordu. Çünkü bu bölgede 1 milyar tonun üzerinde kömür rezervi var. Bugün geldiğimiz noktada kamu küçüldü, özel sektör hesapları tutmadı ve üretim dip yaptı. Yılda yaklaşık 4 milyar dolarımız taş kömürü ithalatına gidiyor. Sanayimizin bel kemiği olan ve taş kömürünün varlığı sebebiyle bölgemizde kurulan Karademir ve Erdemir’e kömür veremiyoruz. Herkes kendi kaynaklarımızı kullanmaktan söz ediyor ama gereken adımlar atılmıyor. Türkiye, 1990 yılı sonrasında uygulanan yanlış ekonomik politikalar nedeniyle bugün taş kömürü için dışarıya yılda 4 milyar dolar öder hale geldi. Türkiye, yılda 30 milyon ton taş kömürü tüketiyor. İhtiyacımızın yüzde 90’ından fazlasını dışarıdan alıyoruz. Biz üretmek istiyoruz. Çünkü ülkemizin üretime ihtiyacı var. Bölgemizdeki demir-çelik ve enerji santrallerinin ihtiyacının büyük bölümünü biz karşılayabilir, ithalatı azaltabiliriz. Paramız ülkemizde kalır, işsizimiz iş bulur. Yer altında yüzyıllık kömürümüz var ve sahip çıkılmayı bekliyor” şeklinde konuştu.

Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Genel Müdür vekili Kazım Eroğlu, ise TTK’nın kömür üretimi için yaptığı yatırımları anlattı. Karaelmas serüveni ülkemizde bundan 188 yıl önce Bahriye erlerinden Uzun Mehmet’in 8 Kasım 1829 yılında Ereğli’nin Köseağzı köyünün Neyren deresi yatağında taşkömürünü bulması ile başlamıştır. Karaelmas hem ülkenin hem de bölgenin kaderini etkilemiştir. Ülkenin kalkınmasında ve sanayileşmesinde Zonguldak havzası yıllarca önemli bir lokomotif görevi üstlenmiştir. Zonguldak havzasındaki taşkömürü üretim faaliyetleri önemli bir istihdam kaynağı ve Ülkenin sanayileşmesinde çok önemli rolü olan demir-çelik üretiminin de temel girdisi olmuştur. Kurumda yıllardır çeşitli nedenlerle geciktirilmiş ana alt yapı yatırımlarına 2003 yılından itibaren hız verilmiş ve bu kapsamda; 2’si havalandırma kuyusu olmak üzere 5 derin kuyu tesis edilerek hizmete alınmıştır. Ayrıca yaklaşık 130 milyon ton rezervin üretime hazırlanması amacıyla ana kat hazırlıklarımızın önemli bir kısmı tamamlanmıştır. Kısa vadede bu katlarda üretim sürecine geçilmesi planlanmaktadır. Kömür üretiminde mekanizasyonun sağlanarak üretim ve randımanların artırılması, çalışma ortamının daha güvenli hale getirilmesi için başta dik damarlarda olmak üzere üretimde mekanizasyona yönelik çalışmalar sürdürülmektedir. Bu kapsamda Amasra TİM’de pilot olarak mekanize üretim uygulanması yapılmış ve başarılı olmuştur. Uygulamanın Karadon TİM ve sonrasında diğer müesseselerimizde yaygınlaştırılması ile ilgili çalışmalarımız sürdürülmektedir. Ayrıca az eğimli damarlarda yarı mekanizasyon uygulamaları da başlatılmış ve başarılı olunmuştur. Bu uygulamanın da diğer müesseselerde yaygınlaştırılması ile ilgili çalışmalarımız süratle devam etmektedir. Yer altı işletmeciliği esnasında tehlike arz eden metan gazının ortamdan çekilerek kullanıma sunulması ve ülke ekonomisine katkıda bulunması amacıyla 2 sahamız için ayrı ayrı ihale yapılmıştır.1 no’lu sahada HATTAT Doğal Enerji Kaynakları A.Ş. faaliyet göstermekte olup 11 adet sondaj yapmış olup, bu sondajlardan 5 adedinde kömür çatlatma çalışmaları yaparak ticari mahiyette gaz üretim çalışmalarını sürdürmektedir. 2 no’ lu sahada ise DELTA A.Ş. 2013 yılı içerisinde 3 adet arama ve 1 adet üretim sondajı yapmış ve gaz üretim çalışmalarına devam etmektedir.

5177 Sayılı Yasa ile değişik 3213 Sayılı Maden Kanununda yapılan değişiklik ile Havza Maden Kanunu kapsamına alınmıştır. Kanunla getirilen düzenlemelerle, özel sektörün Zonguldak Havzasında rödövans yoluyla üretim yapmasının önü açılmış ve kurum tarafından işletilmeyen 3 büyük, 18 küçük ölçekli taşkömürü sahası ile 3 kuvars kumu. 1 adet kil (montmorillonit) ve 1 boksit sahası rödövans karşılığı 3.şahıslara verilmiştir. Bu kapsamda toplam 1,522 milyar ton olan havza rezervlerinin yaklaşık %51’i (776 milyon ton) özel sektör işletmeciliğine açılmıştır. Böylece ruhsat sahamızdaki taşkömürü potansiyelimizin ve 4.Grup diğer madenlerin en iyi şekilde değerlendirilmesi ve üretimin arttırılması ile yaratılacak istihdam marifetiyle bölge ekonomisi canlandırılmıştır. Bunlarla birlikte Kent ve madencilik kültürü ve tarihi konularında çok önemli çalışmalar yapılmaktadır. Bilhassa kentteki madencilik kültürünün daha belirgin hale getirilip Şehrin ve büyük ölçekte dünya gündemine mal edilmesi için Sn. Valimiz öncülüğünde devam eden çalışmalara bütün desteğimizi vermek arzu ve gayretindeyiz. Bilindiği üzere A Tipi denilen mekan ile ilgili protokolü imzaladık. Buna ilave olarak Kültür Vadisi ve Rombaki Konağı ile ilgili süreçler Sn. Valimiz öncülüğünde yine devam etmektedir. Bilhassa Kentimizde konuşlanan, Türkiye ve Dünya ölçeğinde önemli bir yeri olduğuna inandığım Maden Müzesi son yıllarda hayata geçirildi. Emeği geçen herkese Kurumum adına teşekkür ederim. Bu duygu ve düşüncelerle, bir kez daha başta Uzun Mehmet olmak üzere Havzayı bugünlere taşıyan, bu uğurda canını feda eden tüm madencilerimizi saygı, minnet ve şükranla anıyor, Kurumumuz ve şahsım adına hepinize saygılarımı sunuyorum" şeklinde konuştu.

Konuşmaların ardından tören sonra erdi.
Kaynak: iha