Hep gidilecek! Günü saatini bilen yok! Ama bilmeye de gerek yok.Yaşıyorsun, yazıyorsun, okuyorsun, duyuyorsun, düşünüyorsun,                                  yetmez mi o kadarı!Daha dünlerde birlikte yaşadığın insanların ardından kırık dökük satırlarla on

Hep gidilecek!
Günü saatini bilen yok! Ama bilmeye de gerek yok.
Yaşıyorsun, yazıyorsun, okuyorsun,
duyuyorsun, düşünüyorsun,
                                  yetmez mi o kadarı!

Daha dünlerde birlikte yaşadığın insanların ardından kırık dökük satırlarla
onların gerçek yaşamlarını uzatmaya çalışmak boş bir çaba mı?
Yaşam neden bu denli acımasız?
Anlamını yitirmiş sözcükler,
                                      boşvermişlikler,
Ölümle yaşam arasındaki o ince çizgi.
Giderek yanlızlaşan insancıklar..

Yaşamı boş vererek bir yere varılmaz oysa…
Bebeğinin gözlerinde umudu yakalamak, geleceğin çiçeklerini toplamak…
Sevmek ve sevilmek!
Aşık olmak!
İnsan yüreği duyarlılığın, sevginin güzelliğin, sevecenliğin göstergesidir.

Zaman zaman unutuyoruz insan olmanın özelliklerini.
Kaba gururumuza yenik düşüyoruz.
İstediğimiz şeyleri yapamadan yaşayıp gidiyoruz.
Bunları da yaşamımızın parçası sayıyoruz.
O yaşamı çoğaltmak bizim elimizde ama ne yazık ki başaramıyoruz.

İnsan umutlarını çoğaltarak yaşar!
Biz acılarımızı hüzünlerimizi çoğaltarak yaşıyoruz.
Mutluluğu da, mutsuzluğu da uçlarda yaşıyoruz hep.
Gülerken birden ağlamaya başlıyoruz.

Umut ve umutsuzluk!
Sevgi ve sevgisizlik!
Acılarla ve hüzünlerle geçen yaşamımız.
Sevgi...
Kalmadı değil mi? Doğru, kalmadı.
Herkes bunları konuşuyor.
Sevgi kalmadı, dostluk kalmadı, sadakat kalmadı, vefa yok.
Ama neden kalmadı, bunlar neden yok?
İnsanlar parayı öğrendiler.
Parayla satın almayı, elde etmeyi sonra da bunlarla üstün olmayı öğrendiler.
İnsanlara “Parayla üstün olmak, özgürlüktür” dendi.
İnsanlar bu yeni özgürlüğe bayıldılar, paraya ve üstün olmaya koştular.
Artık özgürlük, düşüncelerin ya da duyguların özgürlüğü değildi.
Özgürlük daha çok parası olmak, daha üstün olmaktı.

Artık her şeyleri vardı. Bunları birbirine göstererek mutlu olacaklardı.
Ama mutlu olamadılar, hiç mutlu değillerdi.
Neden mutlu olmadıklarını da bilmiyorlardı,
İçlerinde hiçbir şeyle dolduramadıkları, büyük bir boşluk vardı?
Çünkü…
Sevgi yoktu,
Sevdikleri vardı, görmeden duramadıkları sevdikleri vardı ama sevgileri yoktu.
Sevgi paylaşıldıkça çoğalır.
Ama para, paylaşıldıkça azalır.
Üstünlük paylaşılırsa yok olur. .
Çok paranın olmasıyla çok üstün olunur belki.
Ama sevgiyi de dostluğu da bulma şansı hiç olmayabilir.

                *        *         *
2011 yılında da yeni savaşlar bekleniyor.
Yeni ölümler….
Afrikada on binlerce çocuk ölüyor…
Bir sürü insan daha işinden oluyor…
Bir o kadarı da yosullaşıyor…

Sabah işe geliken gördüğüm manzara gözümün önüne geliyor.
Bir çöp bidonu başında bir sürü çocuk.
Gözlerimi yumup öylece kalakalıyorum….

Yaşam öyle boş ve anlamsız mı ?..