Üniforma ve Denizci

    Babam Halit Gürdeniz, ömrünü Türk Deniz Ticaret Filosunun gelişimine vakfetmiş bir denizci idi. 1949 yılında eski adı ile Yüksek Denizcilik Okulundan (Bugünün İTÜ Denizcilik Fakültesi) mezun oldu. Aramızdan ayrıldığı 2007 yılına kadar Türk denizciliğinin kalkınması için her alanda katma değer üretti. Bu katma değerler arasında en önemlisi şüphesiz mezun olduğu okulda 1975-1996 yılları arasında verdiği liderlik dersi idi. Onun tedrisatından geçen, geleceğin kaptan ya da baş mühendis (çarkçıbaşı) adayı binlerce öğrenciye, ilk liderlik dersinde kendine ait aşağıdaki sözlerle seslenirdi:
     "Deniz, arz küresinin en muteber bir caddesi ve milletlerin geçit resmi yeridir. Denizcilik mesleği ise; Tanrıya yakınlık mesleğidir. Sancak gezdirdiği için şeref mesleğidir. Kendine güven, kuvvetli şahsiyet ve liderlik mesleğidir. Güzel vatanımızın politik ve ekonomik ilerlemesinde harp ve ticaret bahriyesi ile aynı amacı yürüttüklerinden birbirleri ile bütünleşme mesleğidir. Kamu ve özel tüm deniz kuruluşları ile filomuzu teşkil eden gemilerimizin uyumlu çalışma mesleğidir. Çok değişik deniz şartlarında görev yapma zorunluluğu nedeniyle devamlı mücadele mesleğidir. Gönülden birlik beraberlik, sevgi ve saygı mesleğidir. Yüksek ahlâk ve fazilet mesleğidir. Her türlü yenilikleri takip ve uygulama mesleğidir. Her an kendini yenileme ve geliştirme ile geniş kültür mesleğidir. Örf, adet, görgü mesleğidir. Mertlik, efendilik ve yerine göre tavır mesleğidir. Nezaket, centilmenlik mesleğidir. Temizlik, intizam ve gönye mesleğidir. Üstün fedakârlık ve vefa mesleğidir. Dış ülkelerde yurdumuzu ve ulusumuzu onurlu bir şekilde temsil etme mesleğidir. Can ve mal emniyeti ile ilgili verilen bütün görevlere hayatı pahasına sahip olma mesleğidir. Kendine has kutsal özellikleri dolayısıyla tek kelime ile asalet mesleğidir. Asalet soydan değil, iyi huydan ve temiz ahlâktan gelir. He
pinize Allah Selamet Versin."

EVET DENİZCİLİK MESLEĞİ ZOR MESLEKTİR

     Zorluğun temel nedeni insan doğasının dışında uçsuz bucaksız okyanus ve denizler üzerinde hata affetmeyen bir mesleğin icra edilmesidir. Sonuçta yapılacak hata ile battığınızda ya boğularak ya da açlık/susuzluktan ölürsünüz. Küçük bir hacimde kolektif yaşamak uyum ve demokrasi kültürünü gerektirir. Bir gemide tek başına iyi olmak yetmez. Bir zincirin en zayıf halkası kadar güçlü olduğuna, gemide birlikte yaşamaktan daha iyi örnek verilemez. O nedenle gemide disiplin, olmazsa olmazdır. Bir gemi teknik disiplin, doğa disiplini ve personel disiplinine sahip değilse varlığı sorgulanır hale gelir. Savaş gemisi ise savaşamaz, ticaret gemisi ise itibar ve emniyetle seyir yapamaz. Bu nedenle deniz subayları ya da deniz ticaret filosu zabitleri yönetici olmanın yanısıra lider olarak yetiştirilir.

SADECE YÖNETİCİLİKLE BAŞARILI OLUNAMAZ

     Lider olmak gerekir. Bu nedenle subaylar ve ticaret filosu zabitleri sadece öğretim ile yetiştirilemezler. Eğitim de gerekir. Bu nedenle pek çok denizcilik okulu yatılıdır. Pek çoğunun okul gemisi vardır ve bu süreçte meslek öncesi liderlik, kumanda yeteneği, zorluklara dayanma, teknik/taktik çözüm üretme ve gemi kullanma gibi yetenekler geliştirilir. Ama eğitim ve öğretim sürecinde hepsinden önemlisi üniformadır.

ÜNİFORMA ESASTIR

     Üniforma disiplini, birliği, dayanışmayı, kendi sınıfı içinde (subay, astsubay, uzman, erat veya zabit, mürettebat) liyakat ve kıdeme dayalı astlık üstlük yani komuta zincirini, ama hepsinden önemlisi geçmişten günümüze kurumsal mirası ve aidiyeti temsil eder. Milleti temsil eder. Dünyada pek çok meslekte olmayan bir özellik denizcilikte vardır. Sivil ve asker denizciler aynı renk ve biçimde üniformaya sahiptirler.

TÜRK DENİZCİ ÜNİFORMASI KUTSAL BİR VARLIKTIR

     Osmanlı döneminden günümüze kadar gelen rütbe işaretlerini kullanır. Renkleri aynıdır. Sivil ve askerler aynı düğmelere sahiptir. Üniformada sadece şapka kokartları ve rütbe işaretleri değişir. Biçimleri cumhuriyet döneminden bugüne pek çok kez değişmiştir. Ancak üniformaya saygı ve üniforma sevgisi değişmemiştir. Günümüzde savaş gemilerimizde üniformaya saygı konusunda söylenecek bir eleştiri söz konusu değildir. Bahriye, başından geçen pek çok talihsizliğe rağmen üniformaya sadakatte geri adım atmamıştır. İşbaşı üniforma renklerinin değiştirilmiş olması bazı eleştiriler almışsa da ben bu eleştirilere katılmıyorum. Zira değiştirilen haki renk işbaşılar, 1949 sonrası Amerikan Donanmasından ithal edilmişti. Diğer yandan ticaret filosunda armatörlerin tutumuna bağlı olarak bazı gemilerde yüksek standart sağlanıyor. İDO ve Şehir Hatlarında üniforma disiplini geçmişe göre çok daha oturmuş durumda.

SİVİL DENİZCİLİK OKULLARI VE ÜNİFORMA

     Sivil denizcilik okullarında ve özellikle meslek lisesi statüsünde olanlarda üniforma disiplini iyi bir tablo sergilemiyor. Bu satırları yazmaktan son derece üzülüyorum ancak bir gün Barbaros Hayreddin Paşa Türbesi’nin bulunduğu Vapur İskelesi Parkı’nda bir banka oturun ve gelip geçen Meslek Lisesi öğrencilerinin denizci üniformasının nasıl şekil değiştirdiğini görün. Kışın beyaz giyenler ya da altı siyah üstü beyaz giyenler... Yakası bağrı açıklar... Üniforma pantolonuna sivil renkli ayakkabı giyenler... Kimisinde şapka var, kimisinde yok. Rengarenk sırt çantası takanlar ya da kravatsız gömleksiz üniforma giyenler... Eleştirilerim öğrencilere değil, lider, yönetici ve örnek olması gereken okul yöneticilerine. Lütfen bu okullarda eğer üniformaya saygıyı öğretemeyecek ve koruyamayacaksanız okulunuzda üniforma uygulamasını iptal edin. Türk denizcisini ve denizciliğini küçük düşürtmeyin. Aynı çağrıyı Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığına da yapıyorum. Lütfen bu okullarda üniforma uygulamalarını denetleyin. Türk denizciliğinin geleceğini emanet edeceğimiz kuşakların üniforma üzerinden dejenerasyonuna izin vermeyin.

07.05. 2017 Aydınlık Gazetesinde yayınlanmıştır.