Boru Hattı Politikaları ve İstanbul Boğazı Tanker Geçişi Sorunu

(21 Temmuz 2010 tarihli BIMCO Weekly Update’de yayınlanan Mike Cork Hill’in haberi...)

ABD Körfezinde meydana gelen devasa petrol sızıntısı, dikkatleri İstanbul Boğazı’ndan geçiş yapan petrol tankerlerinin emniyetine çekmiştir. Yıllık olarak 140 milyon ton, veya günlük olarak ortalama 25 tanker yükü ham petrol İstanbul Boğazı’ndan Güney yönünde geçiş yapmaktadır. Her geçen gün devamlı olarak artan bu petrol trafiği yetkilileri endişelendirmektedir. 

Türkiye Cumhuriyeti Çevre Bakanlığı, önde gelen 20 Petrol şirketi ile İstanbul’da, geçen ay görüşmüş ve Deepwater Horizon vakasının sonucu olarak deniz kirliliği hakkındaki endişelerini belirtmiştir. Bakanlık ayrıca, Boğaz’lardan geçecek olan tankerlerin büyüklüğüne dair sınırlamalar, daha yüksek sigorta bedelleri ve iyileştirilmiş güvenlik standartları konularına da değinmiştir. Söz konusu önlemlerle, 3-4 sene içerisinde tamamlanması beklenen alternatif Petrol Boru hattı tamamlanana kadar Boğazlardaki güvenlik boşluğunun doldurulması tasarlanmaktadır. Düzenlenen toplantıda, Bakanlığın sunduğu önlem tekliflerine petrol şirketi katılımcılarından herhangi bir itiraz gelmemiştir.

1936 Yılında imzalanan Montrö Anlaşması İstanbul Boğazı’ndan gemilerin geçişini düzenlemekte ve tüm uluslardan ticaret gemilerinin serbest geçiş yapmasına müsaade etmektedir. Söz konusu Anlaşma giderek büyüyen ebattaki Petrol tankerleri henüz ortaya çıkmadan çok önce imzalanmış olup, büyük gemilerin Rusya, Ukrayna ve Gürcistan yükleme limanlarından petrol taşıması, tanker trafiği ile ilgili bazı kısıtlamaları zorunlu kılmıştır.

Petrol Tankerleri yerine Trans-Türkiye boru hatlarına geçilmesi Türkiye’ye çeşitli yönlerden katkıda bulunacaktır. Sadece Boğazlarda Petrol dökülmesi ve kirlilik tehlikesinin azalması ile kalmayarak, ülke üzerinden geçiş yapacak petrol miktarı artacağı için devletin kasasına girecek para da orantılı olarak artacaktır. Montrö Anlaşmasına göre, Türkiye’ye, İstanbul Boğazından geçiş için gemilerden para talep edilmesine müsaade edilmemesine rağmen, pek çok Türk şirketi transit geçiş yapan gemilere sağlanan hizmetlerden kazanç sağlamaktadır.

Önerilen petrol boru hattı projelerinden göze en çok çarpan Samsun Ceyhan Petrol Boru hattı projesidir. Rusya Türkiye ile Karadeniz’deki Samsun Limanından Akdeniz’deki Ceyhan Limanına uzanacak, 42 inch çapında, 550 km uzunluğunda ve 60 milyon ton kapasiteye sahip boru hattı için anlaşma imzalamıştır. Söz konusu hattan taşınacak olan Petrol, Rusya’nın Novorossiysk limanından tankerlerle taşınacak Karadeniz üzerinden Samsun’a ulaştırılacaktır.

2.5 Milyar Dolar değerindeki Samsun-Ceyhan petrol boru hattı, şu anda Boğazlardan taşınmakta olan ham petrolün büyük bir kısmını taşıyacak, petrol taşımaları başlıca temiz petrol ürünleri, kimyevi madde ve LPG ile sınırlanacaktır. Konuya alternatif bir yaklaşım ise, her şirketin Boğazlardan geçirebileceği ham petrol miktarına sınır getirilmesi ve kalan ham petrolün Samsun - Ceyhan hattı vasıtası ile transfer edilmesidir.  

Tanker taşımacılığı genel olarak yeni boru hattından büyük ölçüde olumsuz etkilenmeyecektir. İhracat yüklerini Ceyhan petrol boru hattı terminalinden yüklemek için Karadeniz’de ve aynı zamanda tankerlere sürekli ihtiyaç duyulacaktır.

Ancak, Rusya ve Hazar Denizi Petrolü ihracatları için düşünülen alternatif boru hattı yollarının cazipliğine bakılmaksızın, bölgedeki petrolün nakliyesi, enerji politikalarının zorunluluklarından etkilenmektedir. Benzer bir durum Kafkaslardaki Doğalgaz boru hatları için de geçerlidir. Bu boru hatlarının geçeceği rota, üretici ülke ve transit adayı ülkeler arasında olacak hassas politik manevralar ile belirlenecektir.

Çoğu Orta Asya’lı petrol üreticileri, Rusya’dan Bağımsız devletler olarak statülerini pekiştirmek bakımından ürünleri için Rusya üzerinden geçmeyen ihracat yollarını kullanmak istemektedirler. Bu durum, şu anda Türkiye’den geçen tek petrol boru hattı olan, Bakü-Tiflis-Ceyhan (BTC) boru hattının inşasını teşvik etmiştir. Söz konusu boru hattı, Azerbaycan’a petrol ürününü Dünya piyasalarına ihraç etmesi için önemli bir hat sunmuştur.

3.2 Milyar Dolar değerinde olan ve 2006’da hizmete giren 1760 km’lik Tiflis – Bakü - Ceyhan boru hattı (BTC), kapasitesi 50 milyon ton olmasına rağmen şu anda 36 milyon ton kapasitesinde hizmet vermektedir. Tamamlandığında, tüm boru hattının dolması 6 aylık bir süreyi ve 10 milyon varillik ham petrolü gerektirmiştir. Söz konusu boru hattının Türkiye’den geçen kısmı olmasaydı, Boğazlardan geçecek olan Petrol miktarı şu anda olandan yarım kat daha fazla olacaktı.

Türkiye’den geçecek olan bir başka Orta Asya boru hattı Projesi ise, Kazakistan’dan gelecek boru hattıdır. Proje, Ceyhan’da yeni bir Rafineri yapımını ve rafinerinin üretiminin bir kısmının Petrol ihtiyacı artmakta olan Türkiye’nin yerel ihtiyaçları için kullanılmasını öngörmektedir. Ancak Kazakistan projeyi yüksek boru hattı ve rafineri inşa masraflarını ve hâlihazırdaki ekonomik durumu sebep göstererek kısa zaman önce durdurmuştur.  

Tartışmalara neden olan ve Türkiye’nin dahil edilmediği bir başka proje ise, Burgaz ve Aleksandropolis boru hattı projesidir. Uzun zamandır tasarlanmakta olan söz konusu proje, Bulgaristan’ın Burgaz şehrinden Yunanistan’ın Kuzey Doğu Ege Kıyısındaki Aleksandropolis şehrine uzanan 285 km’lik bir boru hattını gerektirmektedir. Söz konusu proje hayata geçtiği takdirde, Rus ve Kazak petrollerini ihraç etmek üzere 35 milyon ton’luk kapasite ile hizmete girecektir.

Rusya, Bulgaristan ve Yunanistan, 2007’de Burgaz-Aleksandropolis projesini yenileyen bir üçlü anlaşma imzalamıştır. Fakat daha sonra, Bulgar Hükümeti kirlilik faktörünü göstererek böyle bir boru hattını istemediğini belirtmiştir.

Bunların haricinde, Rusya, planlanan Samsun-Ceyhan petrol boru hattı projesinin de risk altında olduğunu belirtmektedir. Rusya ve Türkiye Cumhurbaşkanları söz konusu projeye olan desteklerini 6 ay öncesine kadar belirtmiş olsalar da, Rusya Enerji Bakanlığının son açıklamalarına göre, kaynakların Rusya’nın halen inşa etmekte olduğu uzun mesafeli Doğu-Batı petrol boru hatlarına yöneltilmesinin daha yararlı ve Pasifik ihracat piyasasının Rusya’nın Petrolleri için uzun vadede daha iyi olacağı bildirilmiştir.

Rus Petrolünün Doğu yönüne yönlendirilip yönlendirilmemesinin Samsun Ceyhan hattına olacak etkisi hala bir tartışma konusudur. Fakat hem Samsun-Ceyhan hem de Burgaz –Aleksandropolis hattının beraber yapılması ekonomik olarak haklı çıkarılamaz.

Rusya, Samsun – Ceyhan petrol boru hattı gerçekleştirildiği takdirde, bunun 2015 yılına kadar hizmete girmeyeceğini belirtmektedir. Bu durum, önümüzdeki 5 sene için Boğazlarda yoğun tanker trafiği demek olup, tankerler için yeni sınırlandırmalara yol açacaktır.

Boğazlar ve Boru hattı konusundaki tartışmanın bir diğer ilginç sonucu ise, Deepwater Horizon vakasının hem yeni boru hatları yapılmaması için ve hem de Boğazlardan geçiş yapacak olan Petrol Tankerlerinin sayısının sınırlandırılması için mazeret olarak kullanılmakta olmasıdır.

Editör: TE Bilişim