KEMAL REİS 5 - SOLAS İHLALİ Mİ , MEVZUAT İHMALİ Mİ?‏ Gemilerde ki can ve mal güvenliğine ilişkin önlemler nasıl ofisler de işletmecinin masasında alınmaya başlarsa sahil de güneşlenen, yüzen , deniz bisikleti , motoru vs araçlara binip eğlenen, tatil y

KEMAL REİS 5 - SOLAS İHLALİ Mİ , MEVZUAT İHMALİ Mİ?‏

Gemilerde ki can ve mal güvenliğine ilişkin önlemler nasıl ofisler de işletmecinin masasında alınmaya başlarsa sahil de güneşlenen, yüzen , deniz bisikleti , motoru vs araçlara binip eğlenen, tatil yapan insanların can güvenliği ile ilgili atılan adımlarda yetkili kurumların resmi dairelerinde başlar.

Şimdi gelin birlikte soralım ;

Sahillerimiz de ki plajlarda denize giren , yüzen, hoşça vakit geçirmek isteyen insanlarımızın can güvenliği için hangi mevzuatlar yürürlüktedir?

Yürürlükte olanların hangileri fiilen uygulanmaktadır?

Uygulanıp uygulanmadıklarını kim kontrol etmektedir ?

Ya da etmekte midir?

Kaç tane plajımızda kaç tane eğitimli ve sertifikalı can kurtaran görevlileri çalışmaktadır?

Gerekli teçhizatları var mıdır ?

Deniz de eğlence amaçlı kullanılan aletlerin can güvenliğine uygun olup olmadığına kim karar vermektedir?

Ya da vermekte midir?

Deniz de eğlence amaçlı kullanılan mevcut araç gereçlerin bakım tutumları bir kurallar çerçevesinde yapılmakta mıdır ?

Bu araç gereçlerin denetimi yapılmakta mıdır?

Denetim de bulunan eksiklikler , ihmaller bir cezai müeyyideye muhatap mıdır?

Araçları kullanan kişilere can yeleği kullanma şartı var mıdır ?

Plajda şu kadar mesafeden fazla açılamazsın denip o mesafe şamandıralar ile belirlenmiş midir ?

Tüm bu önlemler, denetlemeler, cezalar vs bir kayıt altında tutulmakta mıdır ?

Plaj ve sahil işletmecilerinin sorumluluk sigortası yaptırma zorunluluğu yasal olarak var mıdır?

Dolayısı ile beş gencimizi kaybettiğimiz bu olayda sorgulanması gereken şey sahillerimizde eğlenen , denize giren insanlarımızın can güvenliği ile ilgili resmiyet kazanmış önlemlerin, uygulamaların, düzenlemelerin neler olduğu ve bunların fiiliyat da uygulanıp uygulanmadığıdır. Hadisenin özü buradadır.

Sadece İstanbul ili içinde bulunan Karadeniz sahillerin de her yıl onlarca insan boğularak ölmektedir. O bölgede yaşadığım için bu gerçeği çok iyi biliyorum. Bu bölgede ki boğulma hadiseleri bile tek başına plajlarımızda ki insan ölümlerinin hangi boyutta seyrettiğini ve ihmalin de aynı derecede ne kadar büyük olduğunu göstermeye yetmektedir.

Gelelim 5 gencimizi kaybettiğimiz vahim ve elim hadiseye:

Yazılı ve görsel basında bolca söz edilen SOLAS ile birlikte, the U.N. Convention of the Law of the Sea (UNCOLOS) ve the International Convention of Salvage (1989) (“Salvage Convention”) konvansiyonları da deniz de tehlikede , yardıma ihtiyacı olan kişiye, kişilere bu tehlike sinyalini alan ya da bu hadisede olduğu gibi tehlikede olan insanlardan haberdar olan ve yardım edebilecek mevkide durumda olan kaptan/geminin tüm imkanlarını seferber edip en kısa sürede olay mevkiine intikal etmesini zorunlu kılar. Velakin , yukarıda sözünü ettiğim konvansiyonların hepsinde “muktedirse, gidebilirse, gemisini ve içinde ki insanları tehlikeye atmadan” gibi çekinceler bulunmaktadır. Kemal Reis 5 yolcu otobüsü Katamaran tipi bir tekne olup klasik bir gemi değildir.

Olayın olduğu gün Marmara denizinde fırtına olduğu , bu sebeple Deniz Otobüsü ve Şehir Hatları seferlerinin büyük kısmının iptal olduğu herkesin malumudur. Böyle bir havada yapılacak muhtemel kurtarma manevrasında Katamaran tipi bir teknenin makinesinin stop etme ya da bilerek stop edildiği durumlarda makinenin tekrar çalışmama ihtimali az ya da çok her zaman vardır. Bu da Kemal Reis 5 teknesinin dalgaya borda vermesi ( herkesin anlayacağı şekilde sağ veya sol tarafını dalgalara dönmesi) büyük yalpalara düşmesi olası bir yolcu paniğini de eklediğinizde çok rahat alabora olup batması demektir. Hadi bunların hiç biri olmadı ve yardım etmesi gereken mevkie gitti nasıl alacaktı Kaptan ve mürettebat gençleri içeri ?

Fırtınadan dolayı neredeyse bütün deniz otobüsü seferlerinin iptal edildiği fırtınalı bir denizde Kemal Reis 5 teknesinin içinde ki 450 yolcu ile kurtarma operasyonu yapması imkansıza yakın zor ve riskli bir olaydır. Dolayısı ile Kaptan 450 yolcunun emniyetini ve can güvenliğini düşünerek yolcuları ve gemisini tehlikeye atmama kaydına uygun hareket etmiş aynı zamanda hadiseyi derhal olayın mevkii ile birlikte otoritelere rapor ederek taraf olduğumuz konvansiyonları da iç hukuku da ihlal etmemiştir.

Yazılı ve görsel basın da Kaptanı suçlu bulan yazılar, başlıklar, haberler hakkaniyet sınırlarını çoktan aşmış olup kendisini savunamayan bir insan kamu oyu önünde beş insanın ölümünden sorumlu tutulup haksız yere infaz edilmektedir. Yakınlarını kaybeden insanların vicdanları, duyguları, acıları da bu yolla istismar edilip acılarına acılar eklenmektedir. Beni bu yazıyı yazmaya iten neden de hem bu istismara hem de genç Kaptanın maruz kaldığı linç kampanyasının yanlışlığına dikkat çekip kendi çapımda dur demektir. Temennim odur ki bu olayda da suçlu arama kargaşası içerisinde kalıcı ve önleyici çözümleri bulamama alışkınlığımızı sürdürmeyiz. Ve inşallah büyük resimde ki büyük boşluğu “mevzuatlar ve uygulamalar çerçevesinde” görür hikaye de sorumlu olması işimize gelen birini işaret edip yolumuza devam etmeyiz. Deniz de kaybolan beş genç insanımıza Cenabı Allahtan rahmet diliyorum. Yakınlarına Allah Peygamber sabrı versin. Beş genç insanın bütün sevenlerinin başta anne ve babalarının başı sağ olsun.