Değerli okuyucular, TUGS ile ilgili yazımı kaldırmanın vakti geldi.Öncelikle sektörel bir mecrada beşbine yakın okuma yapılması memnuniyet verici.Hükümetin iradesi ile TUGS (Türk Uluslararası İkinci Gemi Sicili) hakkında yapılan düzenleme TBMM'de yasalaştı.Gerek denizcilik sektörüne gerekse İdare'ye ciddi sorunlar yaratacak bir konu izale edilmiş oldu.

Tüm sektöre hayırlı olsun.Emeği geçen başta Sn.Başbakanımız Binali YILDIRIM'a, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanımız Sn.Ahmet ARSLAN'a, Maliye Bakanımız Sn.Naci AĞBAL'a, Hükümet  üyelerine, iktidar ve muhalefet parti milletvekillerine,
Plan ve Bütçe Komisyonu'na, UDHB'lığı ve Maliye Bakanlığı'nın sektörün sorunlarını olağan üstü bir dönemden geçtiğimiz bir dönemde dinleyip gereğini yapan çok değerli bürokratlarına teşekkür etmek sektör olarak boynumuzun borcudur.

Yazının konusuna gelirsem.

Yıllar önce Sn.Binali YILDIRIM''ın bakanlık görevinden ayrılmasından sonra Ülkemize yapmış olduğu katkılar dolayısıyla o tarihte bir köşe yazısı kaleme almıştım, yazdıklarımı merak edenler arşivden okuyabilirler.

Bu tarihten sonra uzun bir süre Cumhurbaşkanlığı danışmanlığı, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı adaylığı gibi görevleri görev ayırımı yapmadan başarıyla ifa edip yerel seçimde de AKP oylarını CHP'nin kalesi sayılan İzmir'de önemli ölçüde arttırdığı malumunuzdur.
Kaderin bir cilvesi ile beklenmedik bir zamanlamada AKP olağanüstü kongre yaparak hem parti yönetimi hem de kabine değişikliği ile mayıs ayında yeni bir hükümet kuruldu.

Daha mazbataların mürekkebi dahi kurumadan 15 temmuzda Türkiye ve Hükümet büyük bir sınav verdi.

Gerek Cumhurbaşkanı'nın gerekse Başbakan'ın tutumu ve kimsenin şapkayı alıp gitmemesi sonuca büyük katkı yaptı.

Keza TBMM'nin kapalı olmasına rağmen yüz civarında vekilin gece saatlerinde Meclis'e gitmesi, bombalamaya karşın ayrılmaması ve bütün bunları gören milletimizin sokağa çıkması gelinen noktayı sağladı.

Ben darbe öncesi ve sonrası ile ilgili konularda yoruma girmeyeceğim ancak yazının ana teması Binali Bey'den bahis etmek istiyorum.

Daha önceki yazımda Binali Bey'in günlük siyasete çok fazla girmediğini daha çok icraata odaklandığını yıllar önce yazmıştım.

Yeni Hükümetin çok kısa bir süredir yönetimde olmasına ve böyle olağanüstü bir durum yaşanmasına rağmen az laf çok iş prensibinden şaşılmadığını görüyoruz.

Geçmişte (2001) bir kitabın iki metre havada uçması (şimdi F-16 uçtu) ekonominin yer ile yeksan olmasına yetmiş, 100% oranında devalüasyon ve gecelik 14.000% (yanlış yazmadım) gibi altından kalkılamayacak faizler yaşanmıştı.Gerçi bu yaşanmadan önce hasbel kader iktisat/matematik mezunu birisi olarak faiz oranlarının 31.12 den 01.01 e o tarihte yarı yarıya talimatla düşmesini anlayamamış benim bilmediğim iktisat teorileri de var demekki demiştim!

Yaşanan darbeye ve çok sevgili sıfırcı rating kurumlarından bazılarının daha kimse ne olup bittiğini anlamadan Türkiye'nin notunu junk yani "çöp seviyesine indiririz haa" açıklaması yapmasına rağmen ülke yönetimi ve merkez bankası hiç geri adım atmadan hatta faiz indirimi dahi yaparak "her şey kontrol altında" mesajını verdi.

Bunlardan daha önemlisi Kabine hiç durmadan varlık barışı, varlık fonu, teşvik mevzuatı ve daha bir çok Kanun çıkararak ve çıkarmaya devam ederek ülkede ticaret ve yatırımın önünü açacak tedbirleri inanılmaz bir süratle yaparak artık iş dünyasının bile yetişemediği bir hızda kararnameler arka arkaya çıkarılmaktadır.
TİM olarak ihracatçı birliklerini Sn.Cumhurbaşkanı'nın ve daha sonra Sn.Başbakan'ın kabulünde bu iradeye de bizzat şahit oldum.

Binali Bey zekasının zekatı espri yeteneği ile ortalığı kırdı geçirdi ve "yaptığımız düzenlemelerin hızına yetişemiyorsunuz sizlere kurs açacağım" diyerek latife ederek esasen fiili bir durumu da şaka yollu bizlere iletmiş oldu.Gerçekten bizler  arkası kesilmeden gelen bu düzenlemeleri okuyup hazmetmeye çalışarak birbirimize hayretler içerisinde bakıyoruz bu arada bir yenisi daha çıkıyor, en basitinden yıllardır söylenilen, daha önce söz verilen benim de artık "bu çıkmaz" dediğim ve bir jest olarak algıladığım ihracatçıya yeşil pasaport şak diye çıktı.

Şimdi burada yazamayacağım çok sayıda esaslı düzenleme Resmi Gazete'de yayımlandı ve diğerleri de farklı aşamalarda ve resmiyet kazanmak üzere.
Bunların arasında benim bürokrasi hayatta yapmaz engel olur dediğim ve esasen ticaretin ve ülke ekonomisinin önünü açacak bir çok düzenlemenin de yapıldığını ve yapılmakta olduğunu görüyoruz.

Binali Bey bu toplantıda bütün bunlar için "....çok uğraştım beni yalnız bırakmayın" sıra sizde diyerek yatırımcıyı da güneydoğu başta olmak üzere yatırıma davet etti.

Gerçekten ortaya koyulan yeni teşvik anlayışı ve Konsept Türkiye'yi yatırım yapma liginde ülkeler arasında farklı ve rekabetçi bir yere getirecek hem mega yatırımları hem de daha küçük ölçekli yatırımları ülkeye çekecektir.

Bu yapılanlar darbenin tozu dumanı ortadan kalktıktan sonra daha iyi anlaşılacaktır.

Esas söylemek istediğim Binali Bey bir yandan yaşanan olağanüstü durum ile uğraşırken diğer yandan ülkenin bu durumdan hızla çıkması için de ciddi bir liderlik sergilemektedir.

Binali Bey'in Başbakanlığı döneminde bu kadar kısa sürede yaşadığı olayları Binali Bey tecrübesi  ve zekası ile kısa sürede aşmasını bilerek ortaya yeni bir vizyon koymuştur.

Keza bu durumu ticaret hayatı dışında dış politikada, diğer partiler ile olan ilişkiler nezdinde de görebiliyoruz.

Sn.Cumhurbaşkanı'da mayıs ayında ülke için çok önemli bir öngörüde bulunarak siyasetteki ustalığını da göstermiştir.

Gelinen noktada Devletin zirvesi ile Kabinenin uyum içinde olması ve hatta muhalefete de karar yapma aşamasında gereken özenin  ve nezaketin gösterilmesi özellikle içinden geçilen süreçte ülkenin Milli birliği ve işleyişi açısından büyük önem arz etmektedir.TBMM'nin ve Komisyonların gece gündüz demeden sabahlara kadar çalıştığı bir ortamda

Ticaret erbabına düşen de seferberlik ilan ederek ekonomi pastasını büyütmek için elinden geleni yapmaktır.

İş insanları olarak Sn.Cumhurbaşkanımız ve Sn.Başbakanımızdan beklentimiz başta komşu ülkeler olmak üzere mütekabiliyet esasına dayalı ikili dış ilişkilerin sağlanması, ülkede istikrarın ve bekanın korunması için gerekli sosyolojik, politik,  psikolojik, ekonomik ve savunma amaçlı tedbirlerin ülke menfaatleri yönünden en kararlı ve süratli şekilde demokrasi temeli üzerinde uygulanmasıdır.

Bu vesile ile Binali Bey hem milletin partisine gösterdiği hem de Sn.Cumhurbaşkanı'nın kendisine tevdi ettiği Başbakanlık ve kabineyi kurma teveccühünün de ne kadar doğru olduğunu görmüş olduk.Şimdi hedef hız kesmeden 2001de 250milyar $ seviyesinden 750milyar $ seviyesine gelen gayri safi milli hasılanın 1triyon $ bariyerini aşmasını sağlayacak ticari ve sınai ortamın hazırlanması olmalıdır.Böyle bir hedefe ulaşmak kolay değil ancak ekonominin ihracat, sanayi ve teknoloji odaklı ihracat fazlası veren bir iklime kavuşturulması ülkeyi her bakımdan (politik, sosyal ve ekonomik) çok farklı bir boyuta ulaştıracağı muhakkaktır.Tabi bunları yazmak kolay ancak yapmak çok zor ve alışılmışın dışında düzenlemeler gerektirmektedir.Bu kadar kısa zamanda sayılamayacak düzenleme yapan Devletin tepe yönetimi ve Hükümetin Ülkemizi farklı boyuta getirecek bu hedefi de sağlıklı şekilde planlayarak başarıcağını düşünüyorum. Hepiniz Sağlıcakla kalınız.