Türk P&I Sigorta A.Ş.’nin İMEAK DTO Meclis Salonu’nda düzenlemiş olduğu “Çarter Sözleşmeleri Kitabı’nın 1. ve 2. cildinin tanıtımı ve P&I perspektifinden Çarter Sözleşmelerine Bakış” konulu seminer 31 Kasım 2017 Perşembe günü gerçekleşti. Seminerde Türk P&I Sigorta A.Ş. Genel Müdürü Ufuk Teker, Av. Elif Kaçar Özşahin, Av. Metin Uğur Aytekin ve Prof.Dr. M. Fehmi Ülgener konuşmacı olarak yer aldı.

Türk P&I Sigorta A.Ş. Genel Müdürü Ufuk Teker, “Milyon dolarlık hadiseler meydana gelince armatör çok riskli bir rizikonun altında kalabilir. Ayrıca kiracı brokerleri de burada önemli sorumluluklar altında kalabiliyor. Yapılması gereken hem kiracı brokerlerin hem de dontan vasfını taşıyan kimse, çarter sözleşmelerini mutlaka çok dikkatli okumalı. Özellikle size sorumluluk atfeden hususların tarafınızdan biliniyor olması gerekiyor” açıklamasına yer verdi.

Av. Elif Kaçar Özşahin ise uluslararası düzenlemelerin Türk denizciliğini nasıl etkilediği konusu üzerinde durdu ve “Herkesin farklı bir hukuku var. Özellikle farklı limanlardaki hukuklarla, regülasyonlarla ve çeşitli ülkelerin yaptırımlarıyla karşılaşıyoruz. Dolayısıyla hani hukukun uygulanıp uygulanmayacağı noktasında, biz bunları çarter partilere konulan bir takım hükümlerle ticaretimize entegre ediyoruz” dedi.

“Çekişmeli alacaklar için hapis hakkı ileri sürülebilir”

Hapis hakkının sağladığı imkânlara değinen Av. Metin Uğur Aytekin, “Çekişmeli alacaklar için hapis hakkı da ileri sürülebiliyor. Ve ticaret kanununda bir düzenleme daha var. Taşıyanın ileri sürdüğü hapis hakkıyla teslimden kaçındığı sırada gönderilenin yükü bir an önce teslim alma isteğinde olması durumunda teminat yatırma imkanı var. Örnek vermek gerekirse 100 bin dolarlık bir navlun alacağı iddiası var, yük üzerinde hapis hakkı uygulanıyor. Kişi teminat verme yolunu tercih ederse bu şekilde zararı minimize etmekle ilgili yükümlülüğü de yerine getirmiş oluyor ve taşıyan bu durumda yükü teslim etmek zorunda kalıyor. Hapis hakkı hem alıkonma imkanı veriyor hem de paraya çevirme imkanı söz konusu. Alıkoyma imkanı yükün tesliminden kaçınma, imtina etme, alacaklarının ancak ödenmesi karşılığında yükü teslim etmek anlamına geliyor ” dedi.

Av. Aytekin toplantıda “Akdi Teminata Karşı Diğer Sözleşme Kozları”ndan da bahsetti.

“BİMCO’nun görevi çarter partileri yazmak ve hazırlamak”

Prof.Dr. M. Fehmi Ülgener, “Öncelikle Türk P&I Yönetim Kurulu Başkanı Aret Taşçıyan’a, Genel Müdür Ufuk Teker’e ve Türk P&I şirketinin vazgeçilmezleri Burcu ve Elif Hanımlara teşekkür ediyorum. Böyle bir marka ile beraber ismimizin anılması bizim için gurur. Meclis salonunu bize tahsis eden ve devamlı destek veren Deniz Ticaret Odası’na ve Yönetim Kurulu Başkanı Metin Kalkavan’a da teşekkür ediyorum. Kısaca kitap hakkında bilgi vermek isterim. Çarter sözleşmeleriyle ilgili önemli gördüğüm hususlara değineceğim. Bu kitap benim profesörlük tezimdi. Epey eskiye dayanıyor. Birinci cildi 1999 yılında yazıldı. Yola çıkış amacı o zaman tüm çarter sözleşmelerini bir ciltte yazıp ona göre çıkartmaktı. Ancak vazgeçip genel hükümler ve sefer çarter sözleşmeleri ile yola çıktık. Ve o zaman ilk baskımız 1999 yılında yapıldı. Kitabın üçüncü cildi de çıkacak ve onda 1 ve 2. Ciltte yer almayan konular olacak. Ben 2005 yılından beri Türkiye’yi BİMCO Dökümanstasyon Komitesi’nde temsil ediyorum. BİMCO dünyanın önde gelen denizcilik örgütlerinden biri. Bir bakıma donatanlar, armatörler kulübü. BİMCO’nun görevi bu çarter partileri yazmak ve hazırlamak. BİMCO bir armatör kulübü olabilir ama çok da armatörü korursanız piyasada uygulama imkanı bulamaz. Dolayısıyla mümkün olduğu kadar ihtisas olarak her iki tarafın menfaatlerini hakkaniyet ölçüsünde kollayan çarter partileriler yapılıyor. Ben de 4-5 çarter partide alt komitede bir fiil hizmet verdim” diyerek BİMCO çalışmasının da bu kitaplara çok büyük faydası olduğunu ifade etti. “Çoğunlukla İngiliz hukuku tercih ediliyor” Deniz hukukunda İngiliz hukukunun çok büyük ağırlığı olduğunu da belirten Prof.Dr. Ülgener, “İngiliz hukuku hemen hemen bütün çarter partilerde ve sözleşmelerinde geçerli kılınıyor. Taraflar bir uyuşmazlık doğduğu takdirde Londra’da çözme yoluna gidiyorlar. Bunun sebebi ise deniz ticareti çok global bir dal. Devamlı olarak her taşıma ilişkisinde 3 veya 4’ten fazla ülke ve ülke hukuku söz konusu oluyor. İnsanlar bilmediği hukuklara tabi olacaklarına İngiliz hukukunu ağırlıklı olarak kabul edip, herkesin bildiği bir hukuk ortamını tercih ediyor. Türk hukukunun da elbette kıymeti var. Türk hukuku da çeşitli zamanlarda uygulama alanı buluyor. Hatta ben yeni ticaret kanunun yapılmasında Deniz Ticaret Odası’nın kurduğu ilgili bölümün incelenmesi ve gerekli baskının oluşturulması için kurulan komisyonun da başkanıydım” diyerek sözlerini noktaladı.

Editör: TE Bilişim