DTO "Tek Yönlü Trafiğin Sürmesinden" Yana

Deniz Ticaret Odası aylık olağan meclis toplantısında konuşan Yönetim Kurulu Başkanı Metin Kalkavan; İstanbul Boğazında tek yönlü trafiğin sürmesinden yana "karar aldıklarını" açıkladı.

Kalkavan; şöyle dedi:

"Boğazlar Konusu’nda yönetim kurulu olarak karar verdik ki :  biz bugünkü uygulamaların Marmara bitse bile devamından yanayız. Çevre bilinci ve İstanbul’un bir tane olduğunu düşünerek bugünkü uygulamanın doğru uygulama olduğunu düşünüyoruz. Tek yönlü konvoy veya fazla geçişler yapılabilir, çift yönlü ise sadece belli gemiler olabilir. Bugünkü uygulamanın Marmara bitse bile  çift yönlüye geçmesine karşıyız. Buna Kılavuzlarımız karşı çıkabilir, Saim kaptan farklı şey söyleyebilir. Kim ne söylerse söylesin saygı duyuyoruz ama biz teknik olarak yapılamaz demiyoruz. Teknik olarak yapılabilecek olsa da güvenli olsa da tek yönlü trafik uygulamasından sonra meydana gelen kaza istatiklerine baktığınızda çok fazla bir şeye rastlamıyoruz. Dolayısıyla ticarette kazanacağımızdan fedakarlık edip biraz daha beklemeyi göze alıyoruz ama boğazlarda trafiğin tek yönlü olması yönetim kurulu olarak iki senedir duyuruyoruz. Ben bu konuda yönetim kurulu üyelerine teşekkür ediyorum. Bu konuda klavuz kaptanlarımızın tartışmalara açığız. Onlara da önerimiz mümkün olduğu kadar gemiyi konvoy halinde geçirmek olacaktır. Bu bir teknik konudur. İdareyi rahatlatmak anlamında biz ticaret yapanlar olarak bunun böyle devamını talep ediyoruz."

Oda faaliyetlerini anlattı

Metin Kalkavan, konuşmasında ayrıca oda olarak yaptıkları faaliyetlerle ilgili bilgi verdi.

19 aralık 2009 tarihinde Sanayi ve Ticaret bakanı Nihat Ergün Başkanlığı’nda Trakya bölgesinde sanayi ve ticaret destek ve katılım başladığını söyleyen Kalkavan; 23 aralık 2009 tarihinde Karamürsel’de Eğitim Merkezi’nde subay teğmen mesleki eğitimini sürdürmekte olan kursiyerlere, 23 aralık 2009 tarihinde DTO  ve sektörü tanıtıcı bir konferans verildiğini anlattı. Kalkavan, şöyle devam etti:

"24 Aralık 2009 tarihinde büyük görüş belirtildi. Deniz çevresinin petrol ve diğer zararlı maddelerle kirlenmesinde acil durumlarda müdahale ve  zararların tanzimi esasları da dahil kanun gereği bir  zorunlu mali sorumluluk sigortası 01.01.2010 tarihinde yürürlüğe girmiştir. konuya yönelik olarak çevre yönetimi genel müdürü tarafından zorunlu mali sorumluluk sigortası tarife ve talimatları konusunda uygulama ve gelişmeleri değerlendirmek üzere 24.12.2009 tarihinde yapılan toplantıya Hazine Müsteşarlığı, Denizcilik Müsteşarlı’ğı,sigorta şirketleri, petrol ofisi, Tüpraş tarafından katılım sağlanmış olup, odamız tarafından mevzuattan kaynaklanan eksikliklerin giderilebilmesi için zorunlu mali sorumluluk ‘un ertelenmiş hali kabul edilmemiştir. Ancak hazine müsteşarlığı koordinatörlüğünde  çevre yönetimi genel müdürü sigorta şirketleri ve kıyı tesisleri katılımı ile muhtemelen ocak 2010 ayı içinde yapılacak bir danıştayda bir araya gelerek düzenlemelere yönelik belirsizliklerin giderilmesi ve bilgilendirilmelerde bulunulması talebimiz uygun bulunmuştur." 27 aralık 2009 tarihinde olağan genel kurul toplantımız yapıldığını, toplantının Başbakanın katılımı ile gerçekleştiğini belirten kalkavan; kendisinin de  29 aralık 2009 tarihinde Türkiye'nin en başarılı 7 iş adamından birisi olarak ödül aldığını söyledi.

Kalkavan, çalışmalarını anlatırken 4 ocak 2010 tarihinde İstanbul Vergi Dairesi Başkanı Mehmet Kurt'un ziyaret edildiğini, ÖTV’siz yakıt kurlarında damga vergisi uygulamasındaki sorunlar hakkında Oda görüşlerinin iletildiğini, 5 ocak 2010 tarihinde akabinde Maliye Bakanlı’ğı gelir dairesi başkanı Mehmet Şimşek ziyaret edilerek ÖTVsiz yakıt kullanımında damga vergisi uygulamasındaki sorunların dile getirildiğini belirtti.

"ÖTV'siz yakıt Devrim Niteliğinde"

DTO Yönetim Kurulu Başkanı Metin Kalkavan; konuşmasında ÖTV'siz yakıt uygulamasını savundu, ancak Marmara içerisinde istenen sonuç alınırken en çok katkısının da İDO'ya olduğunu ama armatörler açısından çok başarılı sonuç alınamadığını söyledi. Kalkavan, şöyle dedi:

"2004 haziranında bir meclis toplantısında sayın Başbakan’ın bu kürsüde deklere etmişti, ÖTV si indirgenmiş yakıt uygulanmasının başlayacağına dair. Biz bunun üzerine uzun çalışmalarla beraber 1 ocak 2004’ten başlamak üzere ÖTV'si ingirgenmiş yakıt uygulaması kabotaj hattında yürürlüğe girmiştir. Ve bu bir devrim niteliğindedir. Hükümetimizin yapmış olduğu bu uygulama meyvesini öncelikle Marmara’da yolcu ve yük taşımasında göstermiştir. Bunun sayesinde yapılamayan bir çok şey yapılır hale gelmiştir. Bunun belki en çok katkısı İDO’ya olmuştur. Ama zannedersem yolcu yük iç sularda ciddi bir desteği olmuştur. Armatörlerimize geldiğimiz zaman burada çok başarılı değiliz,istediğimiz seyiyeye henüz gelmiş değiliz."

Yakıt alım defteri sorunu

Yakıt alım defterlerinde geriye dönük olarak damga vergisi uygulamasının son aylarda ortaya çıktığına değinen Metin Kalkavan; yıl dolmadan da 2004 zaman aşımına uğramaması için İstanbul Ulaştırma Vergi Dairesi Başkanlığı tarafından firmalara cezalar verildiğini hatırlattı. Kalkavan, şöyle devam etti:

"Bu uygulamanın yapmış olduğumuz görüşmelerde istanbul vergi başkanımız bu konuda pozitif ama sonuçta yukardan gelen kanunlara kitaplara baktığımızda yakıt alım defterinin talep ve taahhüt diye bir başlığı var. Taahhüt kelimesinden dolayı bu damga vergisine tabirine diye çok kısa bir tanımlaması çıkıyor. Bu taahhüttür değildir damga vergisine tartışmaları şuraya geliyor. Önce bir dört nüsha tartışması çıkıyor, asıldır yedektir. Ama gelir idaresi başkanımızın yapmış olduğu toplantıda İstanbul’un bunu dört nüsha olarak uygulanması olayına net bir açıklık gelmiştir. Böyle bir şey olamaz. Bir nüshadır yani dörtten bire inmiştir. Şu anda dört nüsha diye kendilerine ceza gelmeye çalışılan firmalarımıza bu dört nüsha gelmiyecek. Dolayısıyla bu bir nüshadır. Ama bu bir nüshada da şöyle bir şey vardır. Bunun doğru mu yanlış mı olduğu tartışılır ama olayın başlangıcında üstat Veysel bey ile birlikte çalışmalarda Türkiye’de uygulamaya konulan bu katiyetle kayıt jurnal  defteridir. Buna girdiğinizde gemilerdeki her türlü defterler neredeyse damga vergisine tabi hale gelebilir. Dolayısıyla biz toptan şuna itiraz ediyoruz: bu damga vergisine dahil değildir.ama gelinen noktada bildirgeler olsada 2005/15 ve 2007/17 sayılı kurum içi bildirgeler olsa da bir tanesin de alınmayacağı söylendiği halde bir tanesinde de 2007 de alınacağı söylenir. 2007’de çoğu üyelerimizin söylediği ama geriye dönük olarak hiç kimsenin aklına gelmediği bu cezalar gündeme gelince bunlar üyelerimizi ciddi şekilde rahatsız etmiştir. Bu rakamlar çok yüksektir."

Yapılan görüşmelerde İstanbul Vergi Dairesi başkanının  pozitif yaklaşımıyla ve gelir idaresi başkanlığına gittiklerinde gelir idaresi başkanlığı sahiyatların telkin edilemeyeceğini söylediğini anlatan Kalkavan; "Gene de uğraşıyoruz. Dolayısıyla uzun yaptığımız tartışmaları biz size sirküler olarak göndereceğiz. Ama burda da söylemiş olalım önce uzlaşma için bir başvuruda bulunursanız sektör için uzlaşma oranlarını belirlemeye çalışırız. Bunun örnekleri var ama ben şahıs olarak damga vergisinin uygulanmasında hakkaniyet olmadığını düşünüyorum. Ben buna karşıyım. Devlet sonunda uzlaşmayla bir yere varacaktır. Burada çok ciddi hazırlığımız var ama bunu bakanlarımızla paylaşamadık ama bu geriye dönük son altı ayda uğraştığımız üçüncü geriye dönük hadise. Bir tanesi teşhir yatırım indiriminde geriye dönük ceza uygulaması, bir tanesi yatırım belgelerindeki kdv istihdamlarında tersaneler açısından ceza uygulanmaya çalışılması. Bu şunu gösteriyor devletimizin bir kurumun her hangi bir kişi imzasıyla bir sirkülerle vermiş olduğu bir hakkın seneler sonra değiştirebileceğini görmek güven açısından çok büyük yıpratıcıdır. Yani bu şu demek bugun yağtığınız işlerde geriye dönük olarak bu böyle başladı kimbilir daha neler çıkacak. Bu basit bir şey. Olmaz demeyin. Buarada bizim tavsiyemiz oda olarak yönetim olarak ciddi yapılan çalışmalarla , ilk önce uzlaşma için başvurularınızı yapmanız, bunu yaptığınız taktirde dava açma hakkını kaybetmiyorsunuz. Bu konuda dava açmış ve kazanmış üyemiz var. Bu uygulama olduğu söz konusu değildi. Kullanmadığınız bir şeyi ödüyorsunuz. Malesef bu konu uğraştığımız güncel konulardan bir tanesi ama sonunun nereye varacağını bilmiyoruz. Bakanlarımızla da bu konuda görüşeceğiz önümüzdeki zamanlarda." dedi.

"Gemi inşa uçuruma yuvarlandı, gemi tamiri de tasfiye ediliyor"

Maliye Bakanlığına gittiklerinde iki ana konularının olduğuna değinen Metin Kalkavan; diğer gündem maddelerinin ise tamire gelen yabancı bayraklı gemilere verilen eşyada malda kdv uygulamak olduğunu belirtti. Gümrüğün maliyeye sormuş olduğu bir yazı ile başlayan ve sonra da maliyenin "evet bunlara KDV uygulanacaktır" diye başlatmış olduğu bir olayın söz konusu olduğunu söyleyen Kalkavan; "Buna inanmak biraz zor ama malesef bu şu demek biz tamire gelen yabancı gemilere ne verecekseniz %18 pahalı vereceksiniz, ve o kişiler Türk mükellefi olmadığı için de %18’i alıp gidemeyecekler. Bu şu demek bu gidişle gemi inşa zaten uçurumdan yuvarlandı, gemi tamiri de yavaş yavaş tasfiye etmek demek. İhracat yapmaya çalışıyorsunuz tamir ettiğiniz bir gemiye malzeme vermek istiyorsunuz ve &18 üzerinde kdv istiyorsunuz. Bu daha tehlikeli bir yola gidiyor. Bunun arkasında neler gelebilir. Bunun arkasından eğer bunu gemiye verilen olarak düşünürsenin yakıtlarda gemiye veriliyor ama yeri Türkiye hadi ona da kdv verin. Türk karasularında veriliyor ve  bu ihracat sayılmıyacak diye düşünülüyor. Onlara da transit yakıt veriliyor. Hangi armatör yakıtı %18 pahalı burdan almaya kalkar? Bunun arkasından limanlarda hizmet gören ve kdv ye tabi olan yük elleçleme hadisesinde de %18 kdv koyalım. Bu şu anlama geliyor. Hiç bir şekilde denizi kullanmayın Yunanistan’a boşaltın kara nakliyesine getirin ordan gemilere yükleyin daha avantajlı hale geliyor. Tamire gelen gemiye de Çanakkale Boğazı'nın dışında motorla boyanızı verin." şeklinde konuştu.

Yönetim Kurulu Üyesi Recep Düzgit'in "Sultanahmet'te köfte yiyen turist ile gemiye mal verilmesinin karıştırıldığını" hatırlatması üzerine, "Bugün basına fazla malzeme vermeyecektim ama yazılmamak kaydıyla bunları da anlatayım" diyen Kalkavan; şunları söyledi:

"Şöyle bir benzetme yapılıyor: Sultanahmet’te köfteci köfte yerken KDV’sini ödüyor da, gemi tamir olurken o da turist sayılır yabancı o neden ödemiyor diye. Gemiler limanlarda KDV'ye dahil değildir. Tehlikeli bir boyuta girdi. Geriye dönük limanlara KDV'ni vermen gerekirken vermedin diye ceza gelebilir. Bu trilyonlar eder."

"Çok modern uygulamalar da var. Avrupada’ki uygulamalar gibi. " diyen Metin Kalkavan; "Ama bu sektörde bizde sonu nereye gider, bunun sonu yok birer birer uğraşıyoruz. Yatırım indirimi ile geldi, KDV ile geldi,damga vergisi ile  geldi,neyseki KDV tamirdeki gemilere yapılamaz deniliyor. Bu geriye dönük giderse nereye gidileceği belli değil." şeklinde görüşlerini belirtti.Konuyla ilgili çalışmalarını yürüttüklerini, belli bir yere geldiklerini kaydeden Kalkavan; "Bunun bir hata olduğunu düşünüyoruz. Bu sadece bize has bişey değil, diğer sektörlerde de vardır." dedi.

Ereğli Tersanesi'ne tebrik

Son olarak 6 ocak tarihinde TDİ'nin Nazım Tur isimli romorkorün hizmete alım törenine katıldıklarını söyleyen Kalkavan; çok modern bir romorkorün filoya katıldığını vurguladı. Kalkavan; "Ereğli tersanemiz yapmıştır. Tebrik ediyoruz. Römorkör yapımının bu ülkede nereye geldiğini görebiliyoruz. Bugun Avrupa'da imalatçı bir ülke haline geldik ve herhalde Hollanda’nın tekelini kırmış olduk.  Çok yüksek teknoloji ürün üretmeye başladık. Romorkorlerimiz de bunların kanıtı." dedi.

Kalkavan; "Ulaştırma bakanımızın yapıcı konuşmasının yanında, esas konuşma Maliye Bakanımıza aitti. Biz onun söylediklerini inanarak söylediğine inanıyoruz." derken; "Dilerim daha sonra ben böyle söylememiştim demez" şeklinde espri ile konuşmasını tamamladı.

Editör: TE Bilişim