Denizcilik alanında faaliyet gösteren 8 sivil toplum kuruluşu; Kadıköy'deki Gündüz Aybay Denizcilik Merkezinde düzenledikleri basın toplantısında; bugün TBMM Genel Kurulunda oylanması beklenen "491 sayılı Denizcilik Müsteşarlığının Kuruluş ve Görevlen Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede değişiklik yapılmasına dair Kanun Tasarısı " ile ilgili kaygılarını dile getirdiler.

Bu tasarı ile denizcilik eğitiminde örgün eğitim veren fakülte ve yüksekokullara haksızlık yapıldığını dile getiren sivil toplum kuruluşları; Hükümetten tasarıyı geri çekmesini; Muhalefetten ise Hükümetin tasarıyı geri çekmemesi durumunda muhalefet oyu kullanmasını talep ettiler.

Aralarında çeşitli Dernekler ile bir Oda ve bir de Vakıf'ın bulunduğu örgütlerin basın bildirisini İTÜ.Denizcilik Fakültesi Mezunları Sosyal Yardımlaşma Vakfı Genel Sekreteri Avukat ve Gemi Makineleri İşletme Mühendisi M. Celal Karaman okudu.

Bildiri şöyle:

"Bizler denizcilik sektörünün köklü meslek ve sivil toplum kuruluşları olarak, denizciliğimizin teknik ve bilimsel gelişiminin ancak iyi eğitimle sağlanabileceğine inanıyoruz. Ulusal ve uluslararası alanda kaliteyi ve rekabeti arttıracak iş gücünün yetiştirilmesinde, denizcilik eğitimi veren örgün eğitim kurumlarının işlevi önemlidir. Ulu önder Atatürk, "Türkiye, en ileri denizci millet yetiştirmek kabiliyetindedir; bu kabiliyetten yararlanabilmeliyiz" sözleriyle denizcilik ve denizcilik eğitimi konusundaki en doğru düşünceyi yıllar önce ortaya koymuş ve altını çizmiştir.

Biz denizcilikte etkin sivil toplum kuruluşları olarak, denizciliğimizin sağlıklı şekilde gelişmesi adına, ülkemize ve denizcilik sektörümüzün her birimine, hatta her bireyine karşı kendimizi sorumlu hissediyoruz. Bu amaçla doğru yapılan her yasal düzenlemeyi ve uygulamayı destekliyoruz. Ancak bunun aksine, yani hukukun biricik değerleri olan hak ve adaleti zedeleyen, ülkemiz Anayasasına ve yürürlükte bulunan diğer yasal mevzuata aykırı düzenlemelere de karşı çıkmayı, aynı şekilde bir görev biliyoruz.
"491 sayılı Denizcilik Müsteşarlığının Kuruluş ve Görevlen Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede değişiklik yapılmasına dair Kanun Tasarısı " 06.01.2005 tarihinde TBMM'nin "Bayındırlık , İmar, Ulaştırma ve Turizm" komisyonunca benimsenerek kanunlaşmak üzere Meclise sevk edilmiştir.

Meclis gündeminde 180inci sırada olan bu kanun tasarısı çalışma komisyonunca 7inci sıraya alınmış 17 Şubat 2005 tarihinde (geçen hafta) TBMM'ye kanunlaştırılmak üzere getirilmiş, ancak o gün gündemin yoğun olması nedeniyle bu tasarıya sıra gelmemiştir. Şimdi bu kanun tasarısı, 23 Şubat 2005 Çarşamba günü (yani yarın) TBMM gündeminde görüşülerek oylamaya sunulacaktır.

Değerli Basın Mensupları,

Bu kanun tasarısıyla kısaca şu amaçlanmaktadır:

2809 sayılı Yüksek Öğrenim Teşkilatı Kanunu kapsamında olup ancak üniversitelerin fakülte ve yüksek okulları bitirilerek elde edilebilecek mesleki unvan ve ehliyetlerin, bu Kanun tasarısı ile özel eğitim kurumları (özel kurslar) tarafından da verilebilmesine imkan sağlanmaya çalışılmaktadır.

Bunu temin maksadıyla, "491 sayılı Denizcilik Müsteşarlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı" hazırlanmıştır, bu Tasarıyı yukarıda belirtildiği gibi yasalaştırma süreci hızla devam etmektedir.

Ülkemizde bugün için belli düzeydeki denizcilik eğitimi (Uzakyol Vardiya Zabiti ve Uzakyol Makine Zabiti eğitimi) Yüksek Öğretim Kanunu uyarınca, İstanbul Teknik Üniversitesi, Karadeniz Teknik Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi , Kocaeli Üniversitesi, 9 Eylül Üniversitesi ve Uludağ Üniversitesinin ilgili fakülte, yüksekokul ve meslek yüksekokullarında önlisans veya lisans seviyesinde verilmektedir. Bu okullardan her yıl mezun olan Güverte ve Makine Zabitleri, denizcilik mesleğine anılan sıfat ve yeterlikleriyle katılmaktadırlar.

Söz konusu Kanun Tasarısı, T.B.M.M.'den kanunlaşarak geçtiği taktirde; meslek kazanımı açısından bîr emsal teşkil etme tehlikesi ortaya çıkacak ve Yüksek Öğrenim Kurumu'na bağlı fakülte ve yüksek okul mezunlarının örgün eğitim ile kazandığı sıfat ve ehliyetler, aynı şekilde özel kurslarla kazanılabilecektir. Gerek şu an için, gerekse ileride belli düzeydeki yetişmiş denizci ihtiyacının artacağı ihtimaline binaen çözüm üretilmeye çalışıldığı düşünülse dahi; bu çözüm, yüksek öğrenim kurumuna bağlı üniversitelerdeki fakülte ve yüksek okulların öğrenci kapasitesi arttırılarak veya yeni fakülte ve yüksek okullar açılarak sağlanmalıdır. Doğru yöntem bu olmalıdır. Nasıl ki, doktor veya hukukçuya ihtiyaç olduğu durumda, yasa çıkartılıp özel kurslarla doktor ve hukukçu yetiştirilemez ve ancak fakültelerin kapasitesi arttırılarak veya yeni tıp ve hukuk fakülteleri açılarak ihtiyacın giderilmesi düşüncesi makul ve mantıklı ise; yönetici düzeyindeki denizcilerin de, üniversitelere bağlı fakülte ve yüksek okullarda yetiştirilmesi gerekir ve beklenir. Şu anki yasal düzenleme ve uygulama da zaten bu şekildedir. Bu mevcut düzenlemenin Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonunca hazırlanan bir Tasarıyla değiştirilmeye çalışılmasını anlayabilmeye imkan yoktur.

Kanun Tasarısının gerekçesine göre, Kanunun çıkarılmasındaki amaç, Gemi Adamlarının Eğitim ve Belgelendirilme ve Vardiya Standartları Hakkında Uluslararası Sözleşme (STCW)'"nin bir gereğidir. Oysa STCW sözleşmesi sadece denizcilik eğitiminin kapsamında verilmesi gereken müfredata ilişkin olup, bu eğitimin kurslar vasıtasıyla verileceğine ilişkin bir hüküm içermemektedir. Bu sözleşme, Danıştay 10. Dairesince de, "Uluslararası sözleşmede öngörülen eğitimin düzeyi ve şeklinin ne olacağı kendi eğitim sistemleri içinde üye devletlerin takdirine bırakılmıştır." şeklinde yorumlanmıştır. Gerçekten de. Türkiye'de denizcilik eğitimi veren yüksekokul ve fakülteler müfredatlarını STCW ile uyumlaştırmışlar ve bu şekilde sözleşmenin gereklerini yerine getirmişlerdir. Yani STCW'nin gereklerine, şu an bu Sultanbet eğitimi veren yüksekokul ve fakültelerde uyulmaktadır. Türkiye bu konudaki milletlerarası yükümlülüklerini yerine getirme anlamında, Uluslararası Denizcilik Örgütü (IMO) Genel Sekreterliği'ne düzenli raporların değerlendirilmesi sonucu, mevzuatı ve uygulamalarıyla, uluslararası sözleşmeye tam olarak uyan bir ülke olarak IMO tarafından yayımlanan beyaz listede yer almıştır. Dolayısıyla STCW'ye uyum gerekçesiyle denizcilik eğitiminde özel kurslara yer verilmeye çalışılması dayanaksızdır. Türkiye'de örgün eğitim düzeyinde verilen denizcilik eğitimi, özel kursların açılmasına gerek olmaksızın STCVV'nin gereklerine uygun ve sorunsuzdur.

Açıkça görülmektedir ki, lisans düzeyindeki denizcilik eğitimlerinin fakülte ve yüksekokul düzeyinde belli üniversitelerde verilebileceğine dair yasal

İTÜ DEFAMED Başkanı Atilla Kocataş "Kimse bizimle konsensüs arayışına girmedi" dedi.

 düzenleme halen yürürlükteyken, özel kurslarla aynı düzeyde denizci yetiştirilmesi yolu açılmakta ve bu kursların Denizcilik Müsteşarlığının denetiminde faaliyet göstermesine imkan verilmeye çalışılmaktadır. Türkiye'de denizcilik eğitimi, 2809 sayılı Yüksek Öğretim Teşkilatı Kanunu kapsamındaki Denizcilik Yüksekokulu ve bu konuda eğitim diğer fakülte ve yüksekokullarca verilmektedir. Anayasanın 131. maddesine göre, "Yükseköğretim kurumlarının öğretimini planlamak, düzenlemek, yönetmek, denetlemek" Yüksek Öğrenim Kurulu'nun görevidir. Bu düzenlemelerle örgün eğitim sistemi içinde verilen bir mesleki yeterliliği, Yüksek Öğrenim Kurulu ve fakülte ve yüksekokulları adeta devre dışı bırakırcasına ve eşitlik ilkesine aykırı olarak özel kurs seviyesine indirgemek Anayasaya ve sözkonusu Kanunlara çok açık biçimde aykırıdır.

Örgün eğitime bağlı üniversitelerin fakülte ve yüksek okullarında lisans düzeyinde verilen eğitimin, özel kurslar yoluyla da verilebilmesine imkan sağlayacak ilk düzenlemeler, 2001 ve 2002 yıllarında Denizcilik Müsteşarlığının çıkarttığı yönetmeliklerle yapılmıştır. Bu amaçla hazırlanan ilk yönetmelik 24.7.2001 günlü 24472 sayılı Resmi Gazete'de yayınlarak yürürlüğe girmişse de Danıştay 10. Dairesi 16.4.2002 tarihinde bu yönetmeliğin, özel kursların denizcilik eğitimi vermesine müsaade eden maddelerinin yürütülmesinin durdurulmasına karar vermiştir. Yürütmesi durdurulan 24.7.2001 tarihli söz konusu Yönetmeliğin yerine, 31.7.2002 tarihli ve 24832 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Gemi Adamları Yönetmeliği kabul edilmiştir. Denizcilik Müsteşarlığı daha sonra, 26.2.2004 tarih ve 24852 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan "Gemi Adamları Yönetmeliği'nde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliği" ile, yeni Gemi Adamları Yönetmeliği'ni de özel kursların denizcilik eğitimi vermesine izin verecek şekilde değiştirmiştir. Ancak bu düzenlemenin konuyla ilgili birinci ve ikinci maddeleri, Danıştay 10. Dairesi'nin 21.6.2004 tarihli kararıyla iptal edilmiştir. Yüce yargının 9 sayfalık iptal kararının sonuç cümlesi aynen şu şekildedir: "Uzakyol vardiya zabitliğinin ve uzakyol vardiya mühendisliğinin/makinistliğinin idare tarafından uygunluğu onaylanan kursların bitirilmesiyle de kazanılabileceği yönündeki dava konusu düzenleme 4915 sayılı Yasaya açıkça aykırı olduğu gibi, örgün eğitimde yer alan ve fakülte ile yüksekokul düzeyinde verilen bir eğitimin kurs düzeyindeki eğitime dönüştürülerek verilmesi Anayasa, 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu ve 2547 sayılı Yüksek Öğretim Kanunu'na da aykırı bulunmaktadır.

Böylece özel kurs yoluyla lisans düzeyinde eğitimin verilemeyeceği yargı yoluyla karara bağlanmışsa da; şu günlerde hazırlanan ve Hükümetimizin bir görüşü olarak sunulan bu Kanun Tasarısıyla, Anayasaya da aykırı bir şekilde bir prosedür izlenerek, yine özel kursların önü açılmak ve denizcilik eğitimi bir kaosun içine çekilmek istenmektedir.
Bu noktada tekraren ve önemle belirtmek gerekir ki, kanun yoluyla da olsa farklı müktesebata sahip kişilere aynı sıfat ve ehliyetin verilmesi, ne en temel adalet ve hukuk ilkeleriyle ne de Anayasanın eşitlik ilkesiyle bağdaşır. Kaldı ki, Türkiye Cumhuriyeti'nin bir hukuku devleti olmasının doğal sonucu olarak da, yasama organının hukuka ve yargı kararlarına uyması gerekir ve beklenir. Anayasanın 138. maddesinin son fıkrası: "Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez-" ifadeleriyle bu ilkeye açıkça vurgu yapmıştır.

Denizcilik camiasının önde gelen sivil toplum örgütleri olarak "491 sayılı Denizcilik Müsteşarlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik, Yapılmasına Dair Kanun Tasansı"'nın gerek denizcilik eğitiminin gerekleri ve ihtiyaçları gerekse açık yargı kararlarına aykırılıkları, gücümüzün yettiği sesimizin çıktığı kadar kamuoyuna yansıtılmaya çalışılmıştır. Bu Tasarı artık yarın, yani 23 Şubat 2005 tarihinde TBMM gündemine gelecek ve görüşülecektir. Bu aşamada, sizler aracılığıyla, Hükümete bu Tasarıyı Genel Kurul gündeminden geri alması; muhalefet milletvekillerine bu Tasarıya karşı Genel Kurul'da Anayasa'ya aykırılık önergesi sunmaları ve muhalefet oyu kullanmaları için çağrıda bulunuyoruz. Bu konudaki haklılığımıza inanan ve bizi destekleyen tüm Milletvekillerimize şimdiden teşekkürlerimizi sunarız.
Değerli basın mensupları,

Denizcilik sektörünün en temel konularından biri olan eğitimle ilgili hazırlanan Kanun Tasarısıyla ilgili çekince ve duyarlılıklarımıza ilgi gösterdiğiniz ve bu toplantıya katıldığınız için hepinize teşekkür eder, saygılarımızı sunarız.

SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI

  • İTÜ Denizcilik Fakültesi Mezunları Derneği
  • İstanbul - Merkez İTÜ Denizcilik Fakültesi Mezunları Derneği Ankara - Şube
  • İTÜ Denizcilik Fakültesi Mezunları Derneği İzmir- Şube
  • TMMOB Gemi Makinaları İşletme Müh. Odası
  • Türk Uzakyol Gemi Kaptanları Derneği
  • Türk Kılavuz Kaptanlar Derneği
  • İTÜ.Denizcilik Fakültesi Mezunları Sosyal Yardımlaşma Vakfı
  • Dokuz Eylül Üniversitesi Dnz. İşit. Yön. Yük. Okulu Mezunlar Derneği

YER ; Gündüz Aybay Denizcilik Eğitim Merkezi / Kadıköy
TARİH ; 22 Şubat 2005 Sah SAAT ; 12.00"

Bildiri okunduktan sonra sivil toplum kuruluşlarının Başkan ve Yönetim Kurulu Üyeleri, basın mensuplarının sorularını yanıtladılar.

İTÜ Denizcilik Fakültesi  4. Sınıf Öğrencisi Muratcan Kumtemur; "Bu yalnızca bize değil; Türk Denizciliğine zarar verecek diye üzülüyoruz" dedi.

"Bu kanunun çıkartılmasındaki amaç nedir? Amaç denizci iş adamlarına iş gücü yaratılması mıdır?" şeklindeki soruyu yanıtlayan Basın Sözcüsü Av. Mahmut Karaman; kendilerinin yapılmakta olan bir yanlışlığı ortaya koyduklarını olayın gerisindeki gizli niyetleri bilemeyeceklerini belirtti.

İTÜ DEFAMED Başkanı Atilla Kocataş ise; kanun tasarısı hazırlanırken kendilerini doğrudan ilgilendiren denizcilik eğitimi gibi bir konuda görüşlerinin alınmadığını belirtti. Kocataş; "Bize, sivil toplum kuruluşlarına gelin bu işi konsensüs ile çözelim diyen olmadı. Biz de demokratik mücadelemizi sürdüreceğiz" dedi.

Kocataş; kendilerinin eğer denizde ihtiyaç varsa bu ihtiyacı giderme yolunun kurslar açarak değil; yeni fakülte veya yüksekokullar açarak örgün eğitim içerisinde giderilebileceğini söyledi.

Kaptan Refik Akdoğan ise; "bu kanunun arkasındaki amaç ucuz adam yetiştirmektir, köle sınıfına köle ilave etmektir" dedi. Geçmişte koster sınıfına adam yetiştirme deneyimlerinde başarılı olunamadığına değinen Akdoğan; kaliteden ödün verilmesinin sonucunun tutulmalar olacağının altını çizdi.

Öğrenciler adına konuşan İTÜ Denizcilik Fakültesi 4. Sınıf Öğrencisi Muratcan Kumtemur ise; kurslara izin verilerek kendilerinin üniversite sınavında ilk 30 bine girerek ve devamında 4 yıl okuyarak elde ettikleri bir düzeye çok daha kısa sürede erişilmesine yol açıldığını ve bunun kendilerine haksızlık olduğunu belirtti.

Kendisinin Denizcilik Fakültesi'ne ilk tercih olarak girdiğini ve bu mesleği çok sevdiğini belirten Kumtemur; denizciliğin karadan bilindiği gibi gezmek-tozmak veya dolaşmak için yapılan bir meslek olmadığını; eğitim ve sorumluluk isteyen bir meslek olduğunu belirtti.

Kumtemur; "Ben bu mesleği yapmak istiyorum, ama ben bu mesleği yaparken de bazılarının birşeyler uğruna bu mesleği elimden almasını hazmedemiyorum" dedi.

(Haber-Fotoğraflar: DenizHaber.Com Özel)

 

Editör: TE Bilişim