Seçim günü yaklaşıyor..Anketler havalarda uçuşuyor..Liderler meydanlarda..Partilerin çözüm önerileri , projeleri geçmiş yıllara göre daha renkli ve insana işte bu dedirten zenginlikte..Bu seçimin en olumlu yanlarından biri de söz konu proje zenginliği..Çı

Seçim günü yaklaşıyor..Anketler havalarda uçuşuyor..Liderler meydanlarda..Partilerin çözüm önerileri , projeleri geçmiş yıllara göre daha renkli ve insana işte bu dedirten zenginlikte..Bu seçimin en olumlu yanlarından biri de söz konu proje zenginliği..Çılgınları bile var ..Çiftçinin, köylünün,işçinin, memurun, emeklinin,polisin, öğretmenin daha bir çok meslek gurubunun sorunları ile ilgili çözüm önerilerini her gün dinliyoruz okuyoruz..Bir meslek gurubunun sorunları hariç ..Denizciler. Denizcinin sorunları ile ilgili tek kelime eden siyasetçi duydunuz mu? Ben duymadım..Denizcinin yıpranma hakkının iki arada bir derede uçup gitmesinin üzerinden geçen zaman için de bu konuyu dillendiren gündeme getiren konuyla ilgili talepte bulunan kişi ve kuruma  rastladınız mı? Ben rastlamadım..Neden peki? Merak eden oldu mu?

 Siyaset sorunlara çözüm getirdiği oranda olgunlaşır ve halk nezdinde itibar görür..Siyasete toplumsal sorunları çözme sanatı diyor bazıları..O zaman siyaset denizde kaliteli eleman bulma sorununu yasa koyucunun denizde çalışmayı cazip hale getirecek yasalar çıkarması ile hafifletemez mi?..Yıpranma hakkının geri verilmesi bunlardan biri olamaz mı?..

Gelişmiş ve askeri hizmetin zorunlu olmadığı  ülkelerde ordu mensupları 40 yaşın altında emeklilik hakkına sahip olur..Orduya katılan gençlerin üniversite eğitimine devlet finansal açıdan hatırı sayılır şekilde katkıda bulunur. Ve bunları yasal güvence altına alır. Nedeni orduya katılımı özendirmektir..Denizci olmayı özendirmek için de kafa yormak gerekmez mi? Yoksa yetişmiş eleman bulamamaktan dolayı şikayet etmek daha mı kolay? Mecburi hizmet ve özendirici yasal düzenlemeler denizde her kademede (kamarot, yagcı, gemici,zabitan) yetişmiş eleman bulmayı en azından bugünkünden daha kolay hale getirecektir.

Sorunlarının farkında olsa da bunu seslendirmeyen meslek guruplarının talepleri  yasal düzenlemeler de  hiç bir zaman karşılık bulmayacaktır..Biz denizciler maalesef sorunlarını seslendirmeyen meslek guruplarının başındayız. Ek olarak aramızda ki birlik ve beraberliği istenilen düzeye de getiremedik.  Fakülteler, yüksek okullar, denizcilik meslek liseleri ve dernekler sayesinde bu birlik sağlanabilir..Sorunların tespitinde ileri görüşlü olabilme yeteneğine kavuşamazsan  sorunların altında kalıp daha sonra çözüm için çırpınanlar gurubunda olursun..

 Lafı uzatmadan söyleyeyim ; denizcilik sektöründe bütün iş kollarının, derneklerin, okulların  ve odaların için de yer aldığı geniş bir konsorsiyumun oluşturulması gerekmektedir..Bunun anlamı sayıları aileleri ile birlikte yüz binleri bulacak  bir  baskı gurubudur..Bu baskı gurubu denizcinin her türlü sorununu ortak akıl ile değerlendirebilecek gerektiğinde siyasete çözüm konusunda demokratik baskı uygulayabilecek demokratik bir güç demektir.

Libya dan kaçan mültecilerin bindiği teknenin batması sonucu ölen iki yüze yakın insan tam bir insanlık ayıbıdır..Evrensel boyutta işlenen günahdır..Bu tip trajedilere sivil denizcilik kuruluşlarının hiç bir tepki vermemesi çok ilginçdir. Deniz yoluyla yapılan insan ticaretine ya da mülteci akınına karşı denizcilik ile ilgili tüm kurum ve kuruluşlarımızın duyarlı olması ve bu konuda kamuyu da duyarlı hale getirmesi gerekmektedir. Madem denizcilik uluslararası bir iştir, madem denizci evrenseldir o zaman dünyaya da duyarlı olmak durumundadır..  

Mavi Marmara gemisinin olası Ortadoğu seferinin yeni acılara yol açmaması için şimdiden GEMİ İÇİNDE  gerekli tedbirlerin alınması gerekmektedir..Bu tedbirlerin başın da  yolcu ve personelin bir askeri saldırı durumunda ve veya gemiye çıkacak İsrail askerlerine  karşı PASİF DİRENİŞ göstermeleri olmalıdır..İnşallah olası bir İsrail saldırısı karşısında kahramanlık yapmaya kalkmaz kimse..Yanlışım varsa düzeltin lütfen ; Mısır Filistine kapıları açmadı mı? .Bu yardımı Mısır üzerinden yapamaz mıyız?..İnsanlarımız ölmesin..Yardım adresine ulaşsın ve İsraili haksız olduğu konu da haklıymış havalarına sokmayalım..

Yazımı son olarak Romen sahil güvenlik botları tarafından agır silahlarla ateş edilerek batırılan AHMET COMOGLU isimli  Türk balıkçı teknesi ile sonlandırmak istiyorum..Bu habere "Deniz Haber" den başka bir yerde ben rastlamadım..Kamu açısından belki gerekli bilgiler Romen yetkililerden istenmiş ve onu bekliyorlar diye düşünüyorum..Peki ya denizci dernekleri? Balıkçıların kooperatifleri? En azından kamuyu bilgilendirseler..Ne oldu? Neden oldu? Hadiseyle ilgili videoyu seyrederseniz teknenin güvertesinde denizci arkadaşlarımız olmasına rağmen Romen sahil güvenlik botundan denize doğru bile olsa ateş edildiğini göreceksiniz..Can kaybı olmaması büyük şans..

Olaylar karşısında demokratik toplumsal tepkimiz tam bir ölü deniz..Kişisel reflekslerimiz ise bora rüzgarı gibi..Denizci milletiz vesselam..

 Sevgiler herkese