Gemi ve Yat İhracatı 2014'te, bir önceki yıla göre yüzde 10,1'lik artışla 1 milyar 280 milyon 878 bin dolara yükselmişti. Ancak Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin (TİM) açıkladığı temmuz ayı ihracat verilerine göre, 2015’in ilk yedi ayında gemi ve yat ihracatı yüzde 13.5 azaldı. Geçtiğimiz yıl Ocak-Temmuz aylarında yaklaşık 685 milyon dolarlık ihracat gerçekleştiren sektör, bu yıl ise aynı dönemde 592 milyon dolarda kaldı.

Gemi ve Yat İhracatçıları Birliği 2009 yılında kuruldu.SeaNews Dergisi, Birliğin Yönetim Kurulu Başkanı Başaran Bayrak ile NEVA- 2015 Denizcilik fuarı özel sayısı için gemi ve yat ihracatının bugününü, yarınını, birliğin hedeflerini yurt dışı faaliyetleri ve tanıtımı ile ilgili çalışmalarını içeren bir röportaj yaptı. Şimdi bu röportajı siz Kaptan Haber okuyucuları için yayınlıyoruz.

- Başaran Bey Gemi ve Yat İhracatçıları Birliği yakın bir tarihte 2009 yılında kuruldu, kuruluşundan bugüne kadar geçen süredeki faaliyetlerden biraz bahsedebilir miyiz?

- Kurulmadan önce gemi ve yat ihracatı taşıt araçları diye mütalaa edilen birlik çatısı altında, bir kısmımız da ağaç orman işleri başlığı altında faaliyetini sürdürüyordu. Bir organizasyonumuz yoktu. Sadece aidatlarımızı alıyorlardı. O zamanlar ise yaklaşık 2.7 milyar dolarlık bir ihracat rakamına ulaşmıştık. Bu durum bizi kendi birliğimizi kurma konusunda itici güç oldu. O zamanlar Rahmetli Murat Bayrak GİSBİR’in başındaydı. Murat Bayrak çok çaba harcadı ve birliğimizi kurduk. Önce bir envanter oluşturduk. Dağınık ihracatçılarımızı kendi çatımız altına topladık. Şu anda üye sayımız 400 civarındadır. Üyelerimizle uluslararası organizasyonlara girdik, girmeye devam ediyoruz. Yurt dışında birçok fuara birlik organizasyonu ile katılım sağlıyoruz. Ticaret heyetleri düzenledik. URGE (Uluslararası Rekabeti Geliştirme) Projesi yaptık. Gemi ve Yat tasarım yarışması düzenliyoruz. Bunu çok önemsiyoruz. Yeni yeteneklerin ortaya çıkması, öğrencileri teşvik ve destek gibi birden fazla faydaları var. Bunun dışında bir takım yasal düzenlemelerle ilgili, yönetmelikler le ilgili katkı verdik. Bu şekilde ihracatı artırma yeni pazarlar bulma yönünde çalışmalarımıza devam edeceğiz.

-Geçen yıl gemi ve yat ihracatında rekor vardı. 2015 nasıl, hedefler ve beklentiler neydi? Neler oldu?

-2014 yılında 1,2 milyar dolar civarında bir ihracat yaptık. Bir önceki yılla mukayese edersek artış söz konusu. Biz 2,5- 3 milyar dolardan 800 milyon dolarlara gerilemiştik. Geçen yıl 1,4 milyar dolar öngörmüştük. Ancak bu öngörüden sonra coğrafyamızda, hedef pazarlarımızda ciddi değişiklikler oldu. Örneğin; Mısırla olan ilişkiler zayıfladı, Kuzey Afrika ile olan ilişkilerde sapmalar oldu. Rusya’da ekonomik kriz ve ambargo sorunları oldu. Rusya bizim en önemli hedef pazarlarımızdan bir tanesidir. Bütün bunlar hem bizim hem de tabii ülkenin genel ihracatında gerilemeye sebep oldu. Son iki ay sanayi ürünleri ihracatı bağlamında ihracatını en çok artıran sektör biziz. Ama Ocak- Ağustos ayı itibariyle bakınca toplamda geçen yıla göre yüzde 9,5- 10 gibi bir gerileme söz konusudur. Yine de yılın geri kalan dört ayında performansımızı –ki hep böyle oluyor- biraz daha artıracağımızı ve yılsonuna doğru en azından geçen yılki ihracat rakamlarını yakalayabileceğimizi öngörüyoruz. Aslında genel ihracattaki gerilemeye bakılırsa bu da bir başarıdır.

-İhracatınızda yan sanayinin oranı nedir?

-Aslında çok az. Birlikteki düzenlemeleri yaparken ihracatçılar birlikler de temsil ettikleri GTP (Gümrük Tarife Pozisyon Numarası) kodu ile yer alıyor. Bizim ihracatçılarımız tasnif edilirken biz olmadığımız için bize pay ayrılmadı. Daha sonra Gemi ve Yat İhracatçıları Birliği kurulunca 89. Fasıldan 60-70 tane GTP kodu tahsis edildi. Ama bizim içimizdeki yan sanayi bizim üyemiz olamıyor. Makine ihracatçısı veya elektrik ihracatçısı şeklinde mütalaa ediliyor. Geminin parçalarını üretiyor ama bize üye olamıyor. Gerek Ekonomi Bakanlığı gerek TİM nezdinde girişimlerde bulunup bunu düzeltmeye çalışıyoruz. Gemi ve Yat İhracatçıları birliğinde olması gereken GTP kodlarını ait oldukları yere almak için çalışmalarımız sürüyor. Bu nedenle ihracat rakamlarının içinde yan sanayi oranı yüzde 3 kadardır. Yine de biz yaptığımız milli fuar organizasyonlarında onları ayırmıyoruz.

-Yat üretiminde nasılız? Dünyanın önemli yat üreticileri arasında ilk beşteyiz diyenler de var? Yat pastasındaki payımız ne kadardır?

-Ben bu iddiaya katılmıyorum. Geçen yıl ihracat rakamları içerisinde yatın payı yüzde 20 idi. Uluslararası dergiler order book’lar çok sağlıklı bilgileri içermiyor. Ama hatırı sayılır bir yat üreticisiyiz. Potansiyelimiz var. Yat işi biraz da marka yaratmak istiyor. Yat pazarında sadece ucuzlukla rekabet şansınız yoktur. Yat alıcısı marka tercih ediyor. Yat pazarında seri üretim yapan fabrikalar daha iyi yer buluyor. Bennetton, Bavyera gibi… Sipariş üzerine yapılan yatlarda evet başarılıyız. Mega yatlarda başarılıyız, marka yaratmışız. Proteksan Turkuaz, Sirena Marin gibi markalaşmış yat üreticilerimiz var yok değil. Pastadan pay alma bağlamında çok iyi yerlerde değiliz açıkçası… Pazarlama ağını geliştirmemiz gerek. Seri üretim yaparak devletin de desteğini alarak çalışmalıyız. Bu ülkenin repütasyonu ile de ilgilidir. AB üyesi olmamamız da bir engel. Ben mutlaka ihracatçıya yeşil pasaport verilmesini her zaman dile getiriyorum. Düşünün bir tekne yapıp satıyorsunuz, bir problem çıktığında oraya servis verebilmeniz için vize engeliniz var.

-Yat tasarım yarışması devam edecek mi?

-Tabii, edecek. Biz bunu geleneksel hale getirdik. Bu yıl Ekim ayı içerisinde yapılacak. Bu seneki yarışmamızın konusu Deniz Taksi oldu. Öğrencilere bir katkısı olsun diye ve ayrıca üretilebilecek ürünlere dikkat çekmek amacındayız. Profesyonel bir ürün çıkmasından ziyade yeni düşünceler, yeni yaratıcı fikirler ortaya çıksın istiyoruz. İstanbul çok büyük bir metropol. Trafik çözülmesi geren en büyük sorun hepimiz biliyoruz. Denizi yeterince kullanmadığımız aşikâr. NewYork’ta gördüm deniz taksiler vızır vızır çalışıyor. Belki de tercih olarak aklımıza gelmiyor deniz taksi… Bu konuda bir algı yaratılmalı belki devletçe desteklenmeli fiyat konusunda daha ulaşılır olmasına çalışılmalıdır. Bu konu İstanbul’da geleceği olan bir konu, biz de Gemi ve Yat İhracatçıları olarak destek vermeye dikkat çekmeye çalışıyoruz. Denizi daha çok kullanmalıyız, denizle çevrili şehir olup denizi bu kadar az kullanmak akıllıca değil.

-Denizcilikle ilgili Birlik Başkanı ve tersane sahibi olarak Türk denizciliğini dünya ölçeğinde nasıl görüyorsunuz?

-İyi yerdeyiz. Akdeniz’in en önemli deniz filosuna sahip ülkelerinden biriyiz. 8 Bin kilometre kıyısı olan ancak denizciliğe daha aç bir ülkeyiz. İyi bir yerdeyiz diyoruz ama bu yeterli değil. İnsanımız denizi tanımıyor. Sırtımızı denize dönmüşüz biraz, yüzümüzü denize dönmenin zamanı geldi de geçiyor. İstanbul’da bile denizi görmeyen bir milyon kişi varmış. Kendimden örnek vereyim iki gün denizi görmesem nefes alamam diye düşünürüm. Deniz spesifik bir iş, denizle uğraşanlar topluma intibakı daha kuvvetli, kültürlü, eğitimli insanlar. Denizciler; sorun – sebep- sonuç ilişkilerini daha isabetli kurabilen insanlar. Bunu bu nedenle bir eğitim politikası olarak da ele almalıyız. Filomuzda bildiğim kadarıyla son zamanlarda azalmalar söz konusu oldu. Denizcilik zor zanaat, desteklenmediği sürece ayakta kalabilmesi zor… Rakipleriniz destek alıyor siz alamıyorsanız haksız rekabet oluşuyor. Bizim ülkemiz birçok konuda haksız rekabetle karşı karşıya kalıyor. Az önce de söylediğim gibi serbest dolaşım olmaması, bankalarla olan kredilenme notlarının kasıtlı olarak düşürülmesi. Birçok ülkede bir proje ürettiğinizde çok daha düşük maliyetlerde kredi kullanabiliyorsunuz. İşte sayabileceğimiz birçok haksız rekabet durumu var. Bunun yanında altyapımız oluşuyor. Ciddi bir eğitim potansiyelimiz var. Bildiğim kadarıyla 40’a yakın eğitim kurumumuz var. Birçok denizcilik eğitimi veren üniversitemiz var. Yeterli iş sahası yok ama buralardan yetişen gençler denizciliğin gelişmesi için katkıda bulunacaktır. Buna inanıyorum.

-Denizcilikle ilgili dünyada ve bizde pek çok fuar düzenleniyor. Birlik olarak katılım gösteriyorsunuz. Fuarların denizciliğe katkısı nedir, sizce?

- Ben fuarda sözleşme yapılır iş bağlanır düşüncesine katılmıyorum Malzeme satışı bazında olabilir. Gemi işi bir projedir. Biz siparişe göre planlanmış bir meslek gurubuyuz. Prestij bağlamında, var olduğumuzu gösterme anlamında mutlaka bu fuarlarda olmalıyız. Biz iki yıldır Houston’a off shore fuarına heyet götürüyoruz. Oradaki görüşmelerimizde “ sizde gemi üretimi yapıyor musunuz?” şeklinde sorularla karşılaşabildik. Hatta bir toplantıda kürsüdeki konuşmacı “Türklerde burada, onlarda geldi” dedi. Hoşumuza gitti, demek ki bugüne kadar oralarda yokmuşuz. Fuarlara katılımın semeresi anında değil uzun vadede görülür. Yurtdışı fuarlar mutlaka bulunulması gereken yerler, karşılığını zaman içerisinde alacağız.

-Petrol fiyatları düştü ve off shore piyasası olumsuz etkilenmiş durumda, sektöre yansıması nasıl olur sizce?

-Petrol fiyatları olumsuz etkiledi evet, ama off shore petrolle sınırlı bir konu değil. Off shore kıyının dışında yapılan her türlü ticari faaliyeti kapsıyor. Rüzgâr tarlaları, enerji santralleri birçok alan var. Üstelik gelişen teknoloji ile denizden elde edilen petrol maliyetleri de düşecektir. Şimdilerde denizden sadece petrol değil birçok maden çıkarılmaya başlandı. Off shore piyasasının yeni başladığını düşünüyorum. Çok çok daha fazla gelişecek , off shore’a üretim yapanlar bu işlerden daha çok ekmek yiyecekler. Gemi sanayicileri olarak bu konuda hazırlıklı olmalıyız.

-Ülkemiz tersanelerinde yapılan gemiler, üretilen işlerin kalitesini değerlendirir misiniz?

-Hiçbir sorun yok, kendimizden örnek vereyim. İzmir Büyükşehir belediyesine arabalı vapur yaptık. Teslim aşamasında kontrol heyeti içerisinde Avusturyalı bir uzman var. Uzman, proje finansmanını yapan Avusturyalı bankanın temsilcisi olarak buraya geldi. Hiçbir sorun bulamadı, son derece kaliteli yapmışsınız dedi ve tebrik etti bizleri. Firmam ve ülkem adına gururlandım. Avrupa’da denizciliğe yön veren Norveç’in en büyük gemi tedarikçisi ülkemiz. Biz Avrupa’nın kalite konusunda belirleyici ülkesiyiz. Bütün çalışanların, bu işi kurgulayanların bunda emeği var.

-ÇEKSAN’da işler nasıl? Sipariş defteriniz ne durumda?

-Yeni gemi inşaatının yanında tamir bakım da yapan bir tersaneyiz. Tamir bakım konusunda sadece bizim tersanemiz değil bütün tersaneler kriz döneminde başarılı oldu. İzmir’den sipariş 3 gemi vardı. Biri bitti, ikincisini de denize indirdik, üçüncüsü de donanım aşamasında. Norveç’e göndereceğimiz bir kabuk balıkçı gemimiz var. Onu da iki gün sonra denize indireceğiz. Benzeri bir gemi daha blok olarak hazırlandı. Elimizdeki siparişler bunlar görüşmelerimiz devam ediyor.

-İzmir gemilerini yenilendi. Ya İstanbul ve Çanakkale…

Başaran Bayrak: İstanbul’da ise özelleştirmeden önce İDO böyle bir karar almıştı. Yeni gemilerini biz yapmıştık. Şimdi Yalova’da bir rekabet oluştu. Bizim yaptığımız yeni gemiler hemen oraya gönderildi. Tabii daha hızlı daha çabuk dolup boşalabiliyor. Elbette İstanbul halkı da yeni ve güzel gemilerle seyahat etmelidir. İzmir’in yerel yöneticileri buna karar vermişler gemileri yenilediler. .Şehir hatlarının belediyeye devri sırasında en eski gemiler İzmir ve Çanakkale’ye gönderilmişti. Onlar gayret sarf etti. Gemileri yeniledi. 40 yaşında gemilerle bu hizmet sürdürülemez, Ayrıca eski gemilerin işletme maliyetleri de fazla. Yatırımcının bunu görebilmesi lazım…

-Sizin söylemek istedikleriniz var mı?

-Yıllardır kronikleşmiş sorunlarımız devam ediyor. Şimdi ise siyasi belirsizliklerden olacak biraz daha buzdolabına atılmış gibi. İki yıldır yasamız ve yönetmeliğimizin çıkmış olmasına rağmen hala Milli Emlak’la sözleşmeleri yapabilmiş değiliz. Tersanelerin geleceği hala belirsiz… Belirsizlik insanların yeni yatırım yapmamasına, uluslararası ilişkilere girememelerine neden oluyor. Tersanelerin uzatmaları yıllık uzatmalarla yenileniyor. Biz kendi adımıza 30 yılı aşkın süredir buradayız, burada yaşlandık, hala kalıcı ruhsat sahibi olamadık. Bu sürdürülebilir bir durum değil. Bunların aşılması lazım ki, insanlar güven içerisinde yatırımlarını yapsınlar, kendilerini geliştirsinler. Artık denizcilikle ilgili bir finansman modeli geliştirilerek ve devlet bankasına görev verilerek hayata geçirilmelidir. Dünyada örneği çok, Çin’de var, Japonya’da var. Piyasa fiyatlarıyla denizciliği desteklemeye kalkışırsanız rekabetçi olamazsınız. Denizcilik, dünyada ülkelerin lokomotif sektörüdür. Tüm gelişen ülkelerde denizcilik sektörü taşıyıcı sektör olmuştur.

 

Editör: TE Bilişim