SeaNews Dergisi Türk Denizcilik Sektörü’nün genç ve başarılı yöneticilerinden Beşiktaş Denizcilik'in Genel Müdürü Yavuz Kalkavan ile 2015 yılında bir röportaj gerçekleştirmişti. Sayın Yavuz Kalkavan’la Beşiktaş Denizciliği, Norshipping Fuarını, Türk denizcilik ve gemi inşa sektörünün dününü ve bugününü konuştuğumuz röportajımızı sizlerle paylaşıyoruz.

- Yavuz Bey öncelikle sizden söz ederek sohbetimize başlayabilir miyiz?
 
Yavuz kalkavan: 1978 doğumluyum. Ailemizin sektörümüzdeki 3. Jenerasyon temsilcisiyim. İlk denizcilik şirketimiz Dedem Kaptan Yusuf Kalkavan tarafından kuruldu. 60’lı yıllardan itibaren gemi işletmeciliği, tanker işletmeciliği yapan bir firmayız. Dedem 78 yılında vefat etti . Babam İhsan Kalkavan abilerinden kardeşlerinden 80’li yıllarda ayrıldı ve çalışma hayatına kendisi ortakları ile devam etti. Firmamız 80lı yıllarda Yusuf Kalkavan Oğulları ismiyle tanınıyordu. Babam kardeşlerinden ayrıldıktan bir müddet sonra Beşiktaş Denizcilik ismiyle devam etmeye karar verdi. O yıllarda Babam Beşiktaş kulübünde yöneticilikte yapıyordu , bu durumdan etkilenmiş olduk ve Beşiktaş Denizcilik ismi ortaya çıktı. Beşiktaş ismi bize kulüp ile birlikte ailemizin 5 nesildir yaşadığı Beşiktaş semtini de çağrıştırıyor. 1995 yılından beri gemicilik işlerimizde Rahmetli Şadan Kalkavan Bey ile ortaklıklarımız var. Şadan Amca ile Babamın çok benzer yönleri vardır , ticaret onların hayatında dostluklarından , futboldan daha önemli değildir. 30 yıla yakın süredir de uluslararası alanda Beşiktaş Denizcilik Grubu markası ile faaliyetlerimize devam ediyoruz.
 
-Sizin çalışma hayatına başlamanız nasıl oldu?
 
Yavuz Kalkavan:1998 yılından beri babamla birlikte çalışmaya başladım. 90lı yıllarda babam Denizcilik sektörü dışında ciddi işlere teşebbüs etmişti , Memorial Sağlık Grubu , Işık Sigorta gibi şirketlerde ana ortaklıklarımız vardı. Babama , karadaki işlerimiz ile ilgilenmek istemiyorum bana denizcilik dışında aktif görev verme lütfen dedim , bu tercihim saflık olmuş diye espri yapıyorum. Ben iş hayatına , denizcilik mesleğine hazırlanmamda en önemli dönemi çocukluk dönemim olarak görüyorum , babamla gezmeye çok meraklıydım , oda beni hep yanında gezdirdi. Ofiste büyüdüm , Petrol Ofisi , Shell , Tüpraş , Erdemir gibi yakın çalıştığımız kurumlara çocukken babamla birlikte çok gittim. Tuzla tersanlerinde büyüdüm diyebilirim , her an Tuzlada tamirde bir gemimiz olurdu , bende Cumartesi ve Pazar günleri mutlaka babamla birlikte tersanede olurdum. Babam ayıp olur yine oğlu ile geldi derler diye düşünüp beni hiç bırakmadı bu sayede algım açıldı , hayallerim oldu.
 
-Denizcilik faaliyetleri dışında çalışma alanlarınızdan söz edebilir miyiz?
 
Yavuz Kalkavan: Denizcilik ve gemi inşa dışında turizm, sağlık ve finans alanlarında da yatırımlarınız oldu mu? Armatörlük ve Gemi İşletmeciliği faaliyetlerimizin dışında ana işimiz Beşiktaş Tersanesidir. Tersanemizde gemi inşa ve tamir faaliyetlerimizde var. Gemi inşa faliyetimiz , Tersanemiz kurulmadan 7 sene önce yoğun bir şekilde başlamıştı , 2001 ile 2007 seneleri arasında Marmara , Çelik Tekne , Torlak , Gisan , Çiçek , Ünye tersanelerinde 20 küsür tane tanker yaptırdık , nihayet 2007 yılında Yalova’da kendi tersanemize kavuştuk.
 
-Memorial Hastanesi ve Pera Palas Oteli ile ilginiz nedir ?
 
Yavuz Kalkavan: Biz Memorial Hastaneleri’nin kurucusuyuz ve 2006 yılına kadar 2 ana kurumun ortağından bir tanesiydik , 2006 yılında hisselerimizi diğer ana ortak satın aldı. Pera palas otelinin üst yapı kullanım hakkını 2006 yılında Süzer Grubundan satın aldık , 2007 yılında kapatıp 3.5 sene boyunca restorasyonu ile uğraştık. 2010 yılında açtık. İlk günden itibaren hedefimiz bu çok önemli restorasyonu sağlıklı bir şekilde yapabilmekti. Pera Palas İstanbulun en önemli tarihi mekanlarından biridir , iftaar ederim restorayonu hiç bir ticari kaygıya yenilmeden kitabına uyguk şekilde tamamlıyabildik. Kendimizi otel sahibi ve işletmecisi olarak görmedik. Projeyi başarı ile tamamladıktan sonra , güzel teklifler gelmeye başladı , 2011 yılında Pera Palas Oteli ile ilgili haklarımızı Demsa Grubuna sattık ( Demet Sabancı Çetindoğan ).
 
-Devam ettiğiniz farklı faaliyetleriniz var mı?
 
Yavuz Kalkavan: Çeşitli faaliyetlerimiz var. Dümeni kendimiz tuttuğumuz , ana faaliyetlerimiz gemi işletmeciliği, armatörlük ve Beşiktaş Tersanesi’nin faaliyetleridir. Türk denizciliğini dünya ölçeğinde nasıl görüyorsunuz? Türk denizciliği 80’li yıllardan sonra gelişmini hızlandırabilmiştir. 80 öncesinde Ülkemizdeki armatörlerin çoğu kosterciydi biz de bunlardan bir tanesi idik. Bugün önde gelen köklü denizcilik firmalarının hemen hemen hepsinin gelişimi çok benzerdir. Bu firmalar 60’lı 70’lı yıllardan itibaren kosterleri olan firmalardır. 80’li yıllarda koster sayılarını arttırmışlardır. Yine o yıllarda yeni inşa kosterler yapmışlardır. 90’lı yılların başından itibaren de daha büyük tonajlı gemilere yatırım yapmışlardır , uluslar arası finansman imkanları temin edilmeye başlamıştır. Denizcilik sermaye gereksimi fazla bir sektördür , firmalarımızın sermaye yapısı ve finansman imkanları büyüdükçe Türk Denizcilik sektörü daha büyük atılımlar yapabilecektir. Bu açıdan Genel Denizcilik , Arkas , Yasa , Yıldırım Grubu , Ciner , Densa gibi büyük sermayelere ait şirketlerin denizcilik yatırımlarını çok hayati görüyorum.
 
-Tersanenizden söz etmeye başlamadan önce bize Beşiktaş Denizciliği biraz daha anlatır mısınız?
 
Yavuz kalkavan: Başlangıcımız dedem Yusuf Kalkavan’ın işleridir. Dedeme ait ilk iki gemimiz tanker sınıfında küçük bargelardır , bu gemiler BP ye kiralanmak üzere yapılmıştır. Kuruluşumuzdan itibaren petrol taşımacılığı tarafında uzmanlaşıyoruz. Bugün Türkiyenin halen faal en eski tanker armatörüyüz. 1980’li yıllarda 10 adet en büyüğü 10 bin dwt kapasitesinde tankerimiz vardı. Bu tankerlerimizin tamamı petrol şirketlerinin kirasındaydı. Örneğin 4 gemimiz Shell’in kirasındaydı. Dolayısıyla 80lı yıllarda itibaren petrol şirketleriyle çok güçlü işbirlikleri olan bir firma hali geldik. 90 yıllardan itibaren daha büyük gemiler ve uluslar arası petrol taşımacılığı konusunda yoğunlaştık. 2000’li yıllardan itibaren de çok yoğun bir şekilde yeni inşa gemilere yöneldik ve şimdiki filo yapımız oluştu. Beşiktaş Denizcilik Grubu olarak tanker işletmeciliği kapsamındaki gelişimini ticaret üstü bir anlayışla sürdürür. Tanker işletmecilik seviyemizin sürekli yükselmesi şirketimizin ana Ülküsüdür. 2008 ile 2013 yılları arasında BP Denizcilik firmasına ait tankerlerin işletmesini yaptık , 2012 yılında BP tarafından iş emniyeti konusunda yılın iş ortağı seçildik. Gemilerimiz ile birlikte ofisimizde büyük petrol şirketlerinin denetiminden geçmiştir dolayısı ile bu firmalar ile uzun vadeli işlere girebilmekteyiz. Örneğin 2013 yılında kendi tersanemizde yaptığımız 9000 tonluk Gaz tankerimiz teslim edilmesinin akabinde İtalya Kabatoj hattında ENI şirketine 3 yıl süre ile kiralamıştır. Halihazırda 16 tanesi kendimize ait 19 geminin işletmeciliğini yapıyoruz.
 
-En iyi eğitim iş yerinde olur fikrine katılıyor musunuz? Bunun için çalışanlarınızın iş yerinde bilgi beceri olarak gelişmeleri sağlayacak neler yapmaktasınız? Hizmet içi eğitimin maliyeti yüksek midir?
 
Yavuz Kalkavan: İnsan Kaynakları işimizin en önemli konusudur. Denizcilik fakülteleri ile yakın çalışarak , stajerlerimizi seçiyoruz. Her sene okullarımızdan 35 civarinda güverte ve makina stajeri alıyoruz. Stajer seçimizde tüm imkanlarımızla adil olmaya çalışıyoruz. Mevcut zabitanlarımızın hemen hemen hepsi stajını bizde yapmış arkadaşlardır. Stajerlerimiz şirketimizin geleceğidir. Eğitimi sadece gençler ve az tecrübeli insanlar için planlamıyoruz , gemilerimizin üzerinde yaptığımız denetimler neticesinde tespit ettiğimiz eksikliklerimiz için eğitim programları yapmaktayız. Besiktas Akademi olarak yapılandırdığımız eğitim birimiz personelimizin alacağı iç ve dış kaynaklı eğitimleri sağlamaktadır. On line eğitim ve test sistemimiz ile personelimiz evinde ikende eksik eğitimlerini tamamlıyabilmektedir.
 
-Bir navlun krizi oldu. Bunda nasıl bir politika izlediniz?
 
Yavuz Kalkavan: 2008 yılında başlayan kriz dünyada ki tüm denizcilik firmalar için çok ağır ve tarihi krizdir. Denizciliği gösteren endeksler yüzde 90 oranında düştü. Dünyada ki hiçbir sektör böyle bir değişimi rahat karşılayamaz. Bu tür krizler buhran olarak tanımlanmaktadır. Türk denizcilik olarak avantajımız , bir kaç tane hariç büyük filo sahibi firmalarımız yok ve bu nedenle Türk Denizciliği krize çok dev risklerle girmedi , maddi sıkıntılar yönetilebilir boyuttaydı. Dünyada büyük iflaslar yaşanırken Türkiye’de çok şükür bu tip bir iflas yaşanmadı. Nasıl bir politika izlendi? Küçülme ihtiyacı olanlar küçüldü, mevcudu muhafaza durumunda olanlar muhafaza etti. Genek olarak planlamalarımızda, stratejilerimizde tedbir yönünde değişimler oldu. Bu da firmadan firmaya fark ediyor. Biz ve bizim gibi firmalar yatırımlarını gözden geçirme ve dikkatli davranma sürecine girdiler. Sahip olunan imkanlar ile de bugüne kadar gelindi ve Allahın izni ilede Türk Denizcilik Sektörü olarak alnımızın akı ile bu krizide atlatacağız. Bu günlerin en büyük karı edindiğimiz tecrübelerdir , bu tecrübelerden çıkardığımız dersleri unutmamalıyız ve firma kültürümüze işlemeliyiz.
 
-Bu kriz devam ediyor hala değil mi? Geçmiş değil..
 
Yavuz Kalkavan: Devam ediyor. 2008 yılından beri sıkıntı devam ediyor ama bu sene çok kötü. 2015 çok kötü. Bir tek büyük tankerler petrol fiyatları düştükten sonra olumlu etkilendi ama genel olarak şartlar çok zor.
 
-Beşiktaş Tersanesinde çalışmalar nasıl? Yeni gemi inşa mı yoksa tamir mi öncelikli?
 
Yavuz Kalkavan: Beşiktaş Tersanesini 2006 yılında kurmaya karar verdik. Vizyonumuz Türkiye’nin iftihar edeceği modern bir alt yapı kurmak ve iddialı bir işletme yapısı tesis etmekti. Çünkü ülkenin daha güçlü tersanelere ihtiyacı vardı. Tuzla’da isimleri belli güçlü tersaneler var ama genelde küçük tersaneler var. Yalova bölgesine biz, ülkenin güçlü tersaneye sahip olması vizyonuyla gittik. Bugün Türkiye’nin önde gelen tersanelerinin önemli bir kısmı Yalova’da. Bu açıdan Yalova amacına ulaştı. Biz , hem gemi tamirde hem de inşa da güçlü bir tersane kurmayı amaçladık. Bugün hem gemi inşada hem gemi tamir işinde en yoğun tersanelerden biriyiz.
 
-Beşiktaş Tersanesinde ne büyüklükte ve ne tarz gemiler yapılıyor?
 
Yavuz Kalkavan: Biz Beşiktaş tersanesini kurarken gemi inşa ile ilgili hedeflerimiz oluşturduk. Türkiye’ye uygun gemi tiplerini kendimizce tespit ettik. Bu gemi tiplerinden biri nehir gemileriydi , Rusya’nın ihtiyacı olan nehir gemilerinin yenilenmesi gerekiyor , bu tip gemilerden geçtiğimiz yıllarda 7 tane yaptık. Küçük ebatlı gaz gemilerinin inşasından yer almanın Türkiye için çok önemli olduğunu düşünüyorduk. Bu tip gas gemilerinden 5 tane yaptık. Norveç önemli bir hale gelince o tarafa yöneldik ve Norveç’e en fazla iş yapan tersanelerden biri haline geldik. Halihazırda Norveçli 4 ayrı müşterimiz var bu müşteriler için Balıkçı gemileri , Platform Destek ve Sismik Destek gemileri yapıyoruz. Kanadalı müşterimiz için 15 bin tonluk tankerler inşa ediyoruz.
 
-Sipariş defterinden bahsedelim mi?
 
Yavuz Kalkavan: Yıllık kapasitemiz 4-5 gemi. Geçtiğimiz 7 yılda 30’dan fazla gemi teslim ettik. Daha nitelikli gemiler yapmaya gayret ediyoruz. Tersanemiz ilk kurulduğunda inşa ettiğimiz gemilerin beheri ortalama 15 milyon Dolar civarındaydı. Bugün beheri ortalama 40 milyon dolar seviyesinde gemiler inşa ediyoruz. Bizim kapasitemiz yılda 10 gemi yapmak üzerine kurulmadı. Hedefimiz ciddi tamir bakım faaliyetlerinin yanında yılda 4-5 tane yükte hafif pahada ağır yeni gemi inşa etmektir. Gemi inşa ile ilgili planlarımızı , krize denk gelen başlangıcımızdan bu yana kesintisiz gerçekleştirebildik.
 
-Gemi tamir işleriniz ?
 
Yavuz  Kalkavan: Gemi tamir tarafında da Beşiktaş Tersanesinin güzel bir altyapısı var. 90 bin tonluk gemileri havuzlayabilicek 3 tane havuzumuz var. Aynı anda 10 tane gemiyi tersanemize yanaştırabilecek rıhtımımız ve iskelemiz var. Geçen sene 190 gemi tamir ettik. Bunların bir ikisi hariç tamamı yabancılara ait gemiler. Yunanistan , Almanya , İtalya , Danimarka , Hong Kong , Singapur ve Japonyada yerleşik firmalar ile çalışıyoruz. Her işte olduğu gibi gemi tamir işindede en büyük pazarlama aracı mevcut işlerinizdeki başarınız ve piyasadaki güvenilir isminizdir. Armatör gemisi ile tersaneye girerken tedirgin olur , psikolojik olarak streslidir bu durumu dengeleri bozmadan yürütebilmek bizim işimizin zor tarafıdır. Gündemde kosterlerin yenilenmesi ve bu konuda sağlanacak teşviklerle ilgili planlar var.
 
-Beşiktaş Tersanesi olarak buna nasıl bakıyorsunuz sizleri nasıl etkileyecek?
 
 Yavuz Kalkavan: Koster teşvik, koster filosonun yenilenmesinin teşvik edilmesi Türk denizciliği bütünü açısından çok önemli. Teşvik çalışmasını sektör memnuniyetle karşıladı. Dünyada gemi inşada ve denizcilikte iddiası olan ülkeler sektörlerini açıkca desteklemektedirler. Beşiktaş Tersanesi olarak Savunma Sanayii Projelerinde yer alıyor musunuz? Tersane olarak Türkiye’deki savunma projelerinde yer almıyoruz, çünkü akredite değiliz. Türkiye’nin önde gelen bir çok tersanesinin de savunma sanayinde akreditasyonu yok. Dört yıl önce kurduğumuz Ares - Beşiktaş şirketi ,Ares firması ile ortak şirketimiz. Ares Besiktas savunma sanayi projesi kapsamında Türkiye’nin en büyük gemi inşa ihracatını gerçekleştirmiştir. Katar Devleti için 17 gemilik bir sahil güvenlik teknesinin yapımını üstlendik . Projemiz geçen sene imzalandı. Önümüzdeki sene ilk teslimat yapılıyor ve önümüzdeki dört yıl içinde tümünü teslim edeceğiz.
 
-Önümüzde Norveç Fuarı var. Fuarlara katılıyor musunuz?
 
Yavuz Kalkavan: Çok önemli bir fuar ve mutlaka katılacağız. Beşiktaş Tersanesi olarak katıldığımız dünyada 4 büyük fuar var. Bu fuarların her biri her iki senede bir oluyor. Bu sene Norveç fuarının var , 2 hafta önce Singapur fuarı vardı. Önümüzde ki sene Almanya ve Yunanistan olucak. Özellikle Avrupa’da yapılan SMM Hamburg, Posidonia ve Norshipping fuarları çok çok önemli denizcilik fuarları.
 
-Paramparça isminde bir tv dizisi var. İstanbul Boğazı ve sizin isimleri Beşiktaş olan gemileriniz fon olarak kullanılıyor. Bu bir reklam mı?
 
Yavuz Kalkavan: Ben bunu duydum. Ama görmedim. Belki de yönetmen Beşiktaşlıdır. Gurur verici bir olay. Modern tankerlerimizin Türk bayrağı ve Türk Personelimiz ile Boğazlarımızdan geçmesi stratejik öneme haizdir.
 
-Geleceğe yönelik hedefleriniz ve planlarınız nelerdir?
 
Yavuz Kalkavan: Geleceğe yönelik ana hedefimiz yaptığımız işlerin niteliğini artırmaktır. Grup olarak tüm işlerimizde orta gelir tuzağından çıkma gayreti içersindeyiz. Tüm işler önemlidir fakat firmalar tecrübelendikçe daha nitelikli işler yapma mecburiyeti var aksi takdirde ayakta kalmak mümkün olmuyor. Daha nitelikli işler için mevcut insan kaynaklarımızı tüm seviyelerde geliştirmeye çalışıyoruz , Gövdesi büyük kafası küçük yapıların ölüyor. Kafa ve gövde dengeli bir şekilde gelişmelidir.
 
-Son olarak dergimiz ile ilgili düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz?
 
Yavuz Kalkavan: Fırsat buldukça okuyorum ve Türkiye için önemli bir dergi olduğunu düşünüyorum. Başarılarınızın devamını diliyorum.
 
SeaNews: Yavuz Bey bu yararlı ve güzel sohbet için teşekkür ederiz.
Editör: TE Bilişim