SeaNews Dergisi'nin Mayıs sayısında Statü Denizcilik  Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Dandin ile yapılan röportaja yer verildi. "Denizcilikte rant ekonomisi çok şükür bitmiştir, zira özelleşecek devlet malı kalmamıştır." diyen Bülent Dandin ile yapılan röportajı aşağıya alıyoruz. (Derginin röportajın yayınlandığı sayısına http://www.seanews.com.tr/papermag/seanews_may/ adresinden ulaşılabiliyor.)

 

SeaNews: Sayın Kaptan Bülent Dandin, sizinle denizciliğimizin ve dünya denizciliğinin durumu ile ilgili bir ufuk turu yapmak istiyoruz. Türk Denizciliği’nin bugünkü konumu hakkındaki düşünceleriniz nelerdir?

Kapt. Bülent Dandin: Genel görüşün aksine, denizciliğin gelişimini armatörlük üzerinden okumak istemiyorum; şayet armatörlük üzerinden okur isek şöyle bir benzetme ile cevap verebilirim.

Obez olmak gelişmişlik ise tanı doğrudur, mamafih obez olmak, sağlıklı olmak anlamına gelmez.

Konuyu söyle açayım, 2003-2008 arası oluşan tsunaminin dalgaları, yatırımcının algı sahiline 2009 yılında vurmuştur.

Bu durumda sermayesini bir başka sektörden temin edip, kredibiletisi olan yatırımcıyı, 5 yıllık geçmişe sahip obez grafikler ile gidip yatırım yapılması gerektiğini belirten duayenler (!) bugünü yaratmışlardır.

Denizciliğin gelişimini topyekün deniz endüstirisi açısından okumanın gerekli olduğu kanısındayım, bu noktadan bakıldığında endüstri maalesef yerinde saymaktadır.

Konu endüstiriye hizmet eden sektörlerin yüzde kaçı aracılığın dışında katma değeri olan bir hizmet üretmektedir?

Üretiyorsa yüzde kaçı Türkiye dışında bir pazara sahiptir?

Bu sorulara cevap aramak gerekir.

Denizcilikte rant ekonomisi çok şükür bitmiştir, zira özelleşecek devlet malı kalmamıştır.

Yeni imalatçı sektörlerin burjuvası ARGE’ye önem verip kendi teknolojisini yaratan, mukabilinde dünyaya mümessillik veren firmalardan oluşacaktır.

Söylenenin aksine, ucuz iş gücü ile gemi kabuğu yapıp, donanımın %70’ini ithal ederek montaj yapmak ile çok geliştik diyemeyiz.

Gelişimi de şu çerçevede okumak gerektiğini düşünüyorum; gelişmişlik uluslararası pazarda kabul gören imalat sektörü, avukatlık , bankacılık, sigortacılık, acentelik, kumanyacılık, yazılım üretimi, transit yakıt termini, tamir-bakım, liman hizmetlerini yüksek standartlarda verebilmektir. Olayı armatör üzerinden okumak çok büyük yanılgıdır. Aslında armatörlük tamamen ülke gücünün Dünya jeopolitiğine etkisi ile ilgili bir durumdur (bunu da başka bir zaman diliminde konuşuruz.) ama yukarıda saydığım sektörlerin oyuncularının jeopolitik etkileşim olmadan da işleri sürdürme imkanları vardır, ülke ataletinden bağımsız, iş ve hizmet üretimini kesintisiz yapabilme kabiliyetine sahiptirler.

SeaNews: Koster tonajı oluşturmak yönünde son dönemde girişimler var. Bu konuda siz neler düşünüyorsunuz?

Kapt. Bülent Dandin: Yeniden koster tonajı oluşturalım demenin ne kadar yersiz olduğunu sanırım yukarıdaki paragraf izah etmektedir. Adam sorar: "Kostere çok talep varmıydı da tonaj kayboldu?"

Oysa Adam Smith 200 yıl önce cevabını vermişti (supply&demand) ve ben bunun yanına "jeopolitiği" ekledim zira ekonomi pozitif bir bilim değildir ancak pozitif bilimden beslenir.

Pozitif verileri örneğin istatistik biliminde elde edebilirsiniz şöyle ki; son 10 yıl içinde kıyı şeritlerimizdeki yük hareketlerini ve lotlarını analiz eder ve ekonomiye bilimsel bir veri sağlamış olursunuz ve neden kosterin yok olduğunu görmüş oluruz. Bu gözlemi yapmadan konuşmak, eski deyimle mugalata, futbol deyimi ile "tribüne oynamaktır".

Kaldı ki, DTO yöneticileri ve adayları ‘’koster tonajını kalkındırmalıyız" deyip ironik bir biçimde Panamax, Aframax ve Supramax’a yatırım yapmaktadır.

 

SeaNews: DTO seçimleri henüz sonuçlandı ve Metin Kalkavan ve ekibi yeniden kazandı. Seçim sonuçları hakkında düşünceleriniz neler?

Kapt. Bülent Dandin: Sonuçlar yönetimdeki burjuvanın yönetimi değiştirmek isteyen burjuvadan daha güçlü ve organize olduğunu göstermektedir. Her iki kesim de gayet çizgisi yüksek, çok güzel bir seçim propaganda dönemi sürdürmüşlerdir. Sayın Salih Zeki Çakır ve ekibi tüm deniz endüstirisi ve mevcut yönetime çok olumlu bir farkındalık yaratmıştır. Mevcut yönetime çok büyük bir iyilik yapıp aristokrasiye evrilmelerine engel olmuştur. Bu sebeple daha katılımcı, daha paylaşımcı, daha üretken ve üyelerine daha ahde vefası olan bir yönetim olacığına inancım tamdır.

Bu seçimin Türkiye’nin tüm kurumlarına örnek olacak kazanımı ise; kamplaşmayı değil hizmet yarışını, ülke menfaatlerine olan duyarlılığı, heyecanı ve şevki göstermesi açısından çok önemlidir.

Bu ruhu bize yaşatan mevcut yönetime ve değişim grubuna şükranlarımı sunarım

 

SeaNews: Peki sizce piyasalar nereye gidiyor?

Kapt. Bülent Dandin: ‘’Arz-talep ve jeopolitik güç dengeleri" denklemidir piyasalar, yani birinci derceden üç bilinmeyenli bir denklem. X+Y+Z=0 gibi bir durum, sadece X bilen diğer ikisini tahmin eder, X ve Y yani iki bilinmeyeni bilen, doğru kararı verdiğini sanır. Oysa Z’siz olmaz bu işler!

Benim denklemim de biraz ateist fıkrası gibi oldu .

Papaz vaazda Hz. İsa’yı tanımlarken şöyle buyurur;

"Ne göktedir

Ne yerdedir

Ne sağda

Ne de soldadır... derken, ateist dayanamaz "Papaz efendi, papaz efendi, yok diyeceksin de dilin varmıyor’’ der.

Benim ki de bu misal, açıkçası bilmiyorum, "Yaa Sabır" deyip büyüklerimizin dediği gibi ‘’durmak yok, yola devam ‘’ (!)

SeaNews: Bülent Bey, bize zaman ayırdığınız için çok teşekkür ederiz. Son olarak eklemek istedikleriniz var mı?

Kapt. Bülent Dandin: Son olarak şunu söylemek isterim: Epizodik belleğe sahip köklü aile şirketi biçimdeki armatörlük yapılar yeni gemileri ile bu süreci atlatırlar, aynı şeyi spekülatif amaç ile bu sektöre girmiş yatırımcı armatörler için de keşke söyleyebilseydim. Sanırım ilk fırsatta sektörden çıkarlar.

Derginizin uzun ömürlü olmasını dilemenin ötesinde, gelişmesini umut ettiğim Türk Denizcilik Endüstrisini uluslararası boyutta tanıtımını sağlayacak saygın bir yayın olmasını temenni ederim. 

Editör: TE Bilişim