Boğaziçi Denizcilik ’in ortağı ve Yönetim Kurulu üyesi Şükrü Fazıl Uzun ile röportaj

Ş.Fazıl Uzun İTÜ Gemi İnşa Fakültesi Gemi İnşa ve Makine Mühendisliği Bölümünden mezun olduğu 1979 yılından itibaren gemi inşa sektöründe içinde olmuş. 1998 yılından günümüze dek ise Boğaziçi Denizcilik Sanayii ve Ticaret AŞ’de şirket ortağı ve yönetim kurulu üyesi olarak görev yapmaktadır. Altınova Girişimcilerinde de yönetim kurulu başkanlığı görevinde bulunan Sayın Uzun ile Tuzla’da gemilerini inşa ettikleri Tuzladaki tersanede konuştuk.

-Fazıl Bey mezun olduğunuz tarihten itibaren sektörün içerisindesiniz. Biraz kendinizden üstlendiğiniz görevlerden bahseder misiniz?

- Mezuniyetten itibaren hep gemi inşa sektörünün içerisindeyim. Altınova Girişimcilerinde Yönetim Kurulu Başkanıyım. Bağımsız kaza inceleme ve soruşturma kurulunda görev yaptım. Hiçbir kuruma bağlı olmadan tüm kazaların denetimi yapılıyor.. Ulaştırma Bakanlığı tarafından kurulmuştur. Sadece deniz değil ulaştırmayla ilgili havacılık, demiryolu, vs. ilgili tüm kazaların araştırılması, nedenleri, nasıl olmuş, ne olursa olmayabilirdi. Tamamen bağımsız bir şekilde inceleme yapan bir kurumdur. Ama orda ki görevimde bitti. Şu an da sadece Altınova var.

-Altınova’da işler nasıl?

- Altınova gelişmekte olan bir yer, gemi inşanın ağırlığı daha çok o tarafta filizlenecek. Gittikçe de gelişiyor. Orada hem tamir bakım hem de gemi inşa paralel bir şekilde gidiyor. Son petrol krizinden sonra gemi inşa orderları oldukça azaldı. Petrole dayalı gemilerdeki siparişler azaldı. Norveçli balıkçı tekneleri var inşa edilen ve daha önce sipariş alınmış offshore tekneler var.

- Yeni sipariş offshore var mı?

-Görüşmeler yapılıyor. Orada bazı tersanelerimizin Norveç ile görüşmeleri var ama bundan 1-2 yıl öncesine nazaran inşalar azaldı tabii ki. Petrol fiyatları belli bir seviyeye gelirse o zaman yine bir hareketlenme beklenir. Buna rağmen tamir tarafı, özellikle Tuzla olmak üzere iyi. Tersaneler tamir konusunda iyi çalışıyorlar. Tuzla’da da gemi inşa eden az sayıda tersane var ve insanlar yaşamak için bir yere kanalize oluyor.

-Sizin Altınova’da ki oluşumunuzun ne kadar üyesi var?

- Altınova Tersane Girişimcileri AŞ 2004 yılında başladı. Anonim şirket bünyesinde 40 tersaneydi, bazı birleşmelerden dolayı 35 e düştü. Alan aynı ama tersaneler büyüdü. Belki ileriye dönük olarak bunlar 30’a 25’e de düşebilir. Tüm tersaneler 4,5 km uzunluğunda yan yana kurulmuş tersanelerdir. Bunlardan aktif olanlar var yarı aktif olanlar var. 1-1,5 yıl sonra tersane sayısı artacak ve bu daha aktif hale gelecek. 10-15 civarında aktif olan var. Kimse çok fazla önünü göremiyor ve kara kara düşünüyor. Küresel bir sorun sadece Türkiye’yi ilgilendirmiyor. Dünya ne yapacak? Herkes birbirini takip ediyor. Devlete karşıda sorumluluğumuz var. Devlet bize o bölgeyi verdi burada tersaneler kurulsun diye. Tabii sözlü bir teşvik var ama belli bir süre içinde de sorunların çözümü adına yardımcıda oluyorlar. Ama teşvikten maddi bir şey anlıyorsanız öyle bir şey yok. Herkes kendi çabasıyla bir yerlere gelmeye çalışıyor. Devlet bir süre verdi, dedi ki ben sana bu yeri verdim ve şu kadar zaman içinde bana söz verdiğin yatırımını tamamlayacaksın.

-Süre de bir teşvik olabilir belki. Esneklik gibi…

-Sürede esneklik sağlanıyor. Onlarda görüyorlar bu piyasa şartlarında durumun zor olduğunu. Tabii herkes kendi hesabını yapıyor ve en kısa sürede yatırımını tamamlamaya çalışıyor. İleride de kazanırlarsa yatırımlarını büyütecekler.

-Boğaziçi Denizciliğe gelirsek şu anda neler yapıyor?

-Şu an da römorkör üzerinde çalışıyoruz. Bundan 3-4 gün önce bir Fransız firmaya bir gemi teslim ettik. O da denizlerde ki rüzgâr enerjisine destek verecek bir destek gemisi. Bu gemi de şu anda Batı Afrika da çalışıyor.

-Bu tür gemilerin geleceğini nasıl görüyorsunuz? Ülkemizde bu tür gemileri yapan başka tersane var mı?

-Avrupa’da çok fazla yapılıyor. Bildiğim kadarıyla o tip gemiyi sadece biz yaptık. Çünkü denizler de bu iş daha yeni yeni gelişiyor. Henüz biz de denizde rüzgâr üretimine başlandı mı bilmiyorum. Batı Avrupa’da bu işler yeni başladı ve bu işlere destek verecek gemilere ihtiyaç var. İnşallah ilerde yatırımlar artacaktır.

-Römorkör üretimi konusunda Boğaziçi denizciliği diğerlerinden ayıran bir farkı var mı?

- Türkiye bu konuda pazarda çok önemli bir konumda. Türkiye’de de bu işi lider olarak yapan birkaç tersane var. Bunlar devamlı römorkör yapıyor. Bunlardan biri biziz. Bu firmalar dünya da çok iyi tanınan firmalar. Bütün dünya Türkiye’yi biliyor römorkör konusunda. En büyük rakibimiz de Çin. Ama Batılı operatörler Türk kalitesini çok iyi biliyorlar ve maddi olarak yüzde 10-15 fazla ödemeyi kabul ediyorlar. Şu an bir İtalyan ve bir Alman firmasına gemi yapıyoruz. Spekülatif yaptığımız iki gemiden birini de yine bir İtalyan firmasına bağladık ve 1-1,5 ay içerisinde teslim edeceğiz. Diğer geminin ise önümüzdeki ayın başında bir Avrupa firmasına satışını gerçekleştireceğiz. Önümüzdeki dönemde de spekülatif olarak gemi inşa işilerimizi sürdüreceğiz ve römorkör yapmaya devam edeceğiz.

-Yalova’ya ne zaman gideceksiniz?

-Bir yıldan önce gidemeyiz. Bir yıl içinde gemi inşaya hazır hale gelecek tersanemiz. Önümüzü görerek tüm olanakları oraya gömerek hareket etmeyeceğiz.

- Geleceğe dair bir projeksiyonuz var mı? Nasıl bir mesaj vermek istersiniz?

-Biz geleceğe umutla bakıyoruz. Umutsuzluktan fayda yok. İleriye umutla bakarsak kendimizi canlı tutarız, karamsarlığa hiç gerek yok. İşler hep kötü gitmez. Gemi inşası inişli çıkışlıdır zaten ama sonuçta bir çıkış ve umut hep vardır. Türkiye olarak çok çaba sarf etmeliyiz. Şikayet etme lüksümüz yok. Bir kere oturmayacağız. Oturduğunuz yerde kimse size iş getirmiyor. Deniz olan her yere gitmeliyiz. Fuarlar, fuar dışı ilişkiler hepsi olmalı. Fuarlardan iş almak zordur, fuarda yaşadığınızı var olduğunuzu gösterirsiniz. Bizi ilgilendiren fuarların hepsine katılıyoruz. Kendimizle ilgili fuarlara katılmayı tercih ediyoruz çünkü hepsine katılmak ciddi bir yük getirir.

-Son olarak dergimiz hakkındaki düşüncenizi öğrenmek isteriz…

-Kesinlikle faydalı. Biz kendimizi birbirimize anlatmayalım. Biz kendimizi yabancıya anlatalım. Biz tabii birbirimize destek ve bilgi vermek zorundayız ama asıl bunu yabancıya dağıttığınız zaman onun bununla ilgili ne düşündüğü önemli. Yaptıklarımızı dünyaya göstermememiz lazım. Bizim hata yapma lüksümüz yok. Kendimizi işimizi iyi yaparak karşı tarafta olumlu bir imaj bırakmalıyız. Şunu da belirteyim iş güvenliği konusunda oldukça fazla önlem aldık. Bu da gelişme açısından çok önemli. Güvenlik olunca işlerde iyi oluyor.

- Fazıl Bey bu yararlı sohbet için vakit ayırdınız, teşekkür ederiz.

Not:SeaNews Dergisinin Ağustos 2015 sayısında yayımlanmıştır

Editör: TE Bilişim