Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, "PKK dahil DAEŞ, diğer terör örgütleri ile mücadelede biz NATO’nun daha aktif rol almasını destekliyoruz" dedi.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ile bir araya geldi. İkili görüşme sonrası ortak basın toplantısı düzenlendi. Bakan Çavuşoğlu, NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’in darbe girşiminin olduğu ilk saatlerde aradığını ve hemen arkasından çok güçlü bir açıklama yaptığını belirterek şunları kaydetti:
"Telefon görüşmemizin hemen arkasından çok güçlü bir açıklama yaptı. Bu açıklama gerçekten çok güçlüydü diğer bazı açıklamalar cılız olduğu için değil ya da suya sabuna dokunmayan açıklamaların yanında ön plana çıktığı için değil açıklamanın kendisi gerçekten Türk demokrasisine, Türk halkına ve demokratik seçimle iş başına gelmiş Cumhurbaşkanı ve hükümete güçlü destek verdiği için ön plana çıkan bir açıklamaydı. O cılız açıklamalar daha sonra eleştiriye de döndü. Hatta bazıları, Türkiye’nin NATO üyeliğini sorgulayacak noktaya getirdi. İşte tam bu süreçte de, 10 Ağustos’ta Sayın Stoltenberg’in sözcüsünün yaptığı açıklama gerçekten takdire şayandı. NATO sadece askeri bir ittifak değildir, hukuku, demokrasiyi ve insan haklarını savunan bir kuruluştur. İşte bu anlayışla Türkiye’de demokrasiye sahip çıktı, işte bu anlayışla NATO ile birlikte bir çok bölgede istikrarı, demokrasiyi korumak için mücadele ediyoruz. İşte Afganistan’daki işbirliğimiz ortada. Kaçak göçle mücadele ve Ege Denizi’nde insanların ölümünü engellemek için Ege üzerinde NATO’nun aktiviteleri ve işbirliğimiz. Tüm bu alanlarda işbirliğimiz devam edecek. Diğer taraftan NATO’nun özellikle Türk Hava Savunma Sisteminin güçlendirilmesi konusunda kararları var, bu kararların da uygulanması için Genel Sekreterin çabalarını takdir ediyoruz. Aynı şekilde NATO’nun doğu kanadı ve güneyi için Karadeniz Bölgesi’ndeki NATO’nun faaliyetlerinin aksamadan yürümesi için Türkiye olarak bugüne kadar yaptığımız katkıları arttırarak devam ettireceğiz. Mayıs ayında Brüksel’de NATO Dışişleri Bakanları Konsey Toplantısı’nda ve Varşova Zirvesi’nde NATO’nun özellikle terörle mücadele eden ülkelerde yerel güçleri eğitmesi, donatması konusunda inisiyatif almasını değerlendirdik ve karar aldık. Libya’da, Suriye’de, Irak’da esasen bu tür faaliyetlerin terörle mücadelede önemli katkısı olacaktır. PKK dahil DAEŞ, diğer terör örgütleri ile mücadelede biz NATO’nun daha aktif rol almasını biz destekliyoruz. Türkiye olarak NATO’nun genişlemesinden yanayız. Kanada’nın üyeliği için biz Türkiye’de gerekli işlemleri, Meclis’teki onay dahil tamamladık. Diğer aday ülkelerin; Gürcistan, Bosna Hersek ve Makedonya’nın üyelik sürecinin de hızlandırılması gerektiğini düşünüyoruz. Bu yılın sonunda NATO Parlementer Asamblesi’nin toplantısını Türkiye’de gerçekleştireceğiz. Türkiye’de Başkanı Milletvekilimiz Osman Bey’de aramızda. 2017 yılında NATO’nun bir ara zirvesi olacak Brüksel’de ve bir sonraki zirveyi de Türkiye’de gerçekleştirmek istediğimizi Varşova’da bildirdik."
NATO Genel Sekreteri Stoltenberg ise, iki taraf olarak güçlü bir ortaklık, iyi bir işbirliği ve aynı zamanda dostluk geliştirmiş olunduğunun altını çizerek, "Tekrar burada olmak, Ankara’ya yeniden gelmek çok güzel. NATO Genel Sekreteri olduktan sonra yaptığım ilk ziyaretlerden birisi Türkiye’yeydi. Türkiye’ye benim yaptığım beşinci ziyaret. Benim Türkiye’ye yapmış olduğum bu ziyaretlerimin sayısı esasında sizin ülkenizin, Türkiye’nin NATO içerisinde oynadığı önemli role işaret etmektedir. Türkiye’nin konumunun son derece stratejik olduğunu biliyoruz aynı zamanda Türkiye son derece farklı yönlerden, farklı alanlardan zorluklarla karşılaşıyor. Karadeniz’de, Suriye’de, güneyindeki sınırda, Irak’da. Türkiye, NATO’nun güçlü ve değerli bir üyesidir ve öyle de kalacaktır. Dolayısıyla demokratik, güçlü ve aynı zamanda istikrarlı bir Türkiye bizim ortak güvenlik hedeflerimiz için son derece büyük önem taşımaktadır. Esasında tam da bu nedenle yapılan darbe girişimi yalnızca Türkiye’ye, yalnızca Türkiye’deki demokrasiye karşı yapılmış bir saldırı değildi, aynı zamanda NATO’nun üzerinde inşa edilmiş temel değerlere yönelik bir saldırıydı" diye konuştu.
"Şayet bu darbe girişimi başarılı olsaydı ybu yalnızca Türkiye için değil ama tüm NATO için bir felaket olacaktı"
Darbe girşiminin hemen peşinden Çavuşoğlu ile bir konuşma gerçekleştirdiğini ve bu konuşma sırasında darbe girişimini kınadığını ve aynı zamanda dayanışma içinde olduğunu ifade ettiğini vurgulayan Stoltenberg, "Hemen sonrasında Cumhurbaşkanı Erdoğan’la da görüşme fırsatım oldu. Şayet bu darbe girişimi başarılı olsaydı ybu yalnızca Türkiye için değil ama tüm NATO için bir felaket olacaktı. Ülkelerimizde demokrasiyi ortadan kaldırmaya yönelik herhangi bir girişim ülkemizin temeline yapılan bir saldırıdır ve bu çerçevede kişisel risklerle, hayati tehlikeyi göze alarak sokağa dökülen ve demokrasiyi korumaya çalışan Türk halkının cesaretini tekrar ne kadar takdir ettiğimizi ifade etmek isterim. Bu trajik akşam sırasında yaşanan olaylar nedeniyle hayatını kaybeden masum kişilere de en içten taziye dileklerimi ifade etmek isterim. Bu sabah Meclisi ziyaret etme fırsatını buldum ve bu çerçevede, tüm siyasi partilerle görüşme imkanı bulabilmek benim için çok önemliydi. Bu darbe girişimi sonrasında Mecliste meydana gelen hasarı ve aynı zamanda bunun etkilerini Mecliste görmek son derece etkileyici bir durumdu. Ulusal Parlamentoyu, Ulusal Meclisi milletvekilleri oradayken bombalamaya çalışmak yalnızca masum insanlara yönelik bir girişim, onlara yönelik bir saldırı değildir aynı zamanda demokrasinin en güçlü sembollerinden biri olan bu meclise yönelik bir saldırıdır" ifadelerini kullandı.
"Uluslararası yükümlülüklerini yine paralel bir şekilde yürüteceğinizi ifade etmeniz beni çok memnun etti"
Darbe girişiminin faillerinin hukuka teslim edilmesi ve gerekli yargı sürecinin gerçekleşmesi gerektiğine dikkat çeken Stoltenberg, "Sayın Bakan Çavuşoğlu hem sizin hem de diğer liderlerin, bu sürecin Türkiye’nin uluslararası yükümlülüklerini yine paralel bir şekilde yürüteceğinizi ifade etmeniz beni çok memnun etti. Eminim Türkiye bu çerçevede hukukun üstünlüğü ve hayatımızın merkezinde olan demokratik değerlere olan taahhüdünü sürdürecektir. Aynı zamanda farklı NATO çalışmalarına verdiğiniz katkılardan dolayı size teşekkür etmek istiyorum. Uluslararası terörle karşı mücadelemize katkıda bulunuyorsunuz, Afganistan’da aynı şekilde katkılarınız var, yine DAEŞ ve diğer terör örgütlerine yönelik mücadelemizde katkı sağlıyorsunuz bunlar çok önemli. Çünkü teröre karşı birlikte durmak zorundayız. Aynı zamanda NATO’nun Ege Denizi’nde yapmış olduğu çalışmalarla insan kaçakçılığının ve yasadışı kaçakçılığın ticaretin önlenmesine ilişkin çalışmalar nedeniyle NATO’nun Ege Denizi’ndeki varlığına yönelik desteğinizi takdir ediyoruz. Türkiye’nin NATO’nun yanında durduğu gibi biz de Türkiye’nin yanında olacağız ve aynı zamanda Türkiye’deki askeri varlığımızı, havada, denizde ve aynı zamanda füze savunma sistemleri içerisinde göstereceğiz. Sabırsızlıkla bu çalışmaları yapmayı bekliyorum aynı zamanda bu güçlü ortaklığımızı geliştirmeyi. Kasım ayında ben tekrar Türkiye’ye geleceğim ve sık ziyaretlerimi sürdüreceğim" açıklamasını yaptı.
"Yerel güçlerin terörle mücadeleye karşı eğitilmesi ve sonra onların ülkede kalması NATO güçlerinin büyük sayılarda o ülkelere gelmesinden çok daha iyi sonuç verecektir"
Stoltenberg, terörle mücadelede yerel güçlerin eğitiminin önemine vurgu yaparak, "NATO terörle mücadele etmekte ama NATO burada tek cevap değil. Bunun yanı sıra polis gücüne ihtiyacımız var, istihbarata ihtitacınız var ve farklı askeri ittifaka ihtiyacınız var DAEŞ gibi bir örgütle, diğer terörist örgütlerle mücadele için. Örnek vermek gerekirse NATO’nun en büyük operasyonlarından bir tanesi Afganistan’da gerçekleşiyor ve yapılan operasyonda terörle mücadeleye ilişkin bir operasyon. Uluslararası olarak teröre karşı çıkmaya çalışıyoruz ve Afganistan’ın teröristler açısından bir güvenli liman olmasını engellemeye çalışıyoruz. Bu amaçla bütün bu operasyonları gerçekleştirdik. Aynı zamanda Irak’da yerel güçlerin eğitimi konusuna önem veriyoruz, bu konuda kararları aldık ve çalışmaları başlattık. Ürdün ve Tunus gibi ülkelerle hali hazırda bölgede istikrarını koruyan ülkelerle birlikte çalışıyoruz. Bence bu tarz ülkelerin bölge içerisinde desteklenmesi önemli çünkü onlar istikrar içerisindeyken onları desteklemeye çalışıyoruz ki sonrasında bölgedeki benzer sorunlarla onlar da karşılaşmasınlar. Bence yerel güçleri eğitmek önemli, neden diye soracak olursanız uzun vadede esasında terörle mücadele için ancak bu şekilde başarılı olabileceğimizi düşünüyorum. Yerel güçlerin terörle mücadeleye karşı eğitilmesi ve sonra onların ülkede kalması NATO güçlerinin büyük sayılarda o ülkelere gelmesinden çok daha iyi sonuç verecektir. Irak’la, Ürdün’le yapmaya çalıştığımız bu. Tüm NATO müttefikleri de bütün bu Suriye’de yapılan çalışmaları destekliyor. DAEŞ’e karşı, IŞİD’e karşı bu mücadele devam ettiriliyor ve destekleniyor ve bu noktada ben yerel güçlerin kilit önem taşıdığını düşünüyorum. Elbette bu karmaşık ve zor bir süreç ama bunun hiçbir alternatifi yok, bizim bunu dışarıdan seyretme gibi bir alternatifimiz yok. NATO’nun bu konuda vermiş olduğu destekler çok farklı şekillerde gerçekleşiyor. Örneğin, hava gözetim uçakları, füze savunmaya ilişkin desteğimizin verilmesi ve Türkiye’deki hava savunma sistemleri açısından daha fazla varlığımızın arttırılması yine deniz kuvvetleri için aynı şey geçerli. Dolayısıyla biz önemli bir müttefikimizi bu saldırılara karşı koruma konusunda taahhüt sahibiyiz. Dolayısıyla bu çerçevede yaptığımız mücadelede verilen destek de çok önemli diye düşünüyorum" şeklinde konuştu.
"Münbiç tamamen DAEŞ’ten temizlendikten sonra de facto oluşan bu güvenli bölge, uçuşa yasak bölgeyle de desteklenebilirse gönüllü şekilde birçok göçmen kendi topraklarına dönme imkanı bulacak"
Çavuşoğlu ise, "Cerablus’ta olduğu gibi Rakka’da, Musul’da ve özellikle yönetilemeyecek durumda olan Suriye’de ve ülkeyi yönetmekte zorluk çeken hükümetlerin olduğu Libya ve Irak’ta da DAEŞ’e ve terör örgütlerine karşı yerel güçlerin eğitilmesi ve donatılması çok önem arz ediyor. Bu anlamda NATO’nun rolü de önemli. DAEŞ’e karşı, teröre karşı operasyondan sonra bu şehirlerin güvenliğinin korunması bakımından da yerel güçlerin eğitilip, donatılması önemli. Cerablus’u ve çevresini kurtaran güçler esasen o bölgenin insanları ve hayat oralarda normale dönmeye başladı. Hatta Türkiye’den Cerablus’a ve o bölgedeki köylere dönüşte başladı. Münbiç tamamen DAEŞ’ten temizlendikten sonra de facto oluşan bu güvenli bölge, uçuşa yasak bölgeyle de desteklenebilirse gönüllü şekilde birçok göçmen kendi topraklarına dönme imkanı bulacak" değerlendirmesinde bulundu.
Kaynak: iha