Başbakan Binali Yıldırım, İslamafobik söylemlere işaret ederek, küçük siyasi hesaplar için büyük insanlık değerlerinin kurban verildiğini belirtti. Bu durumun insanlık adına, Avrupa’nın, Batı dünyasının geleceği adına hem üzüntü hem endişe verici olduğunu anlatan Yıldırım, "İnsanlık değerlerini yok etmeyi hedef alan bu sapkınlığa karşı güçlü bir itiraz yükseltirken, birileri de bizim yanımızda yer alsın" dedi.

Başbakan Binali Yıldırım, Kültür ve Turizm Bakanlığı himayesinde, Dede Garkın, Eğitim, Kültür ve Araştırma Derneği evsahipliğinde ATO Congresium’da düzenlenen ’Uluslararası Hacı Bektaş Veli ve Sultan Nevruz Cem’i buluşmasında konuştu. Yıldırım, "Bu, güzel buluşma dolayısıyla alemlere rahmet olarak gönderilmiş Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa Efendimizi selam ve salad ile yad ediyorum. Hz. Peygamber, Hz. Ali, Hz. Fatıma, Hz. Hasan, Hz. Hüseyin, Hz. Ali’yi, Ehlibeytin bütün ferdlerini hürmetle yad ediyorum. Allah’ın rahmeti ve bereketi üzerlerine olsun. Allah, bizi onların yolundan ayırmasın. Yurtdışından, yurtiçinden gelen çok önemli değerli misafirlerimiz var. Almanya, Irak, Makedonya, Amerika, Kosova, Arjantin’den gelen sevgili dostlarımıza da bu vesileyle muhabbetle selamlıyorum. Bu önemli ve anlamlı toplantı vesilesiyle sizleri Türkiye’de güzel yurdumuzda ağırlamaktan büyük bir bahtiyarlık duyuyorum. Türkiye’nin dört bir köşesinden gelen çok değerli canlar sizleri de hürmetle selamlıyorum. İnşallah, bu beraberliğimiz, bu sohbetimiz, bu muhabbetimiz hayırlara vesile olur. Sizlerin dualarınıza, himmetinize ihtiyaç olduğunu özellikle ifade etmek isterim" açıklamasında bulundu.

"Bu topraklar ve bu coğrafya sevgi, hoşgörü medeniyetinin, birlikte yaşama kültürünün yeşerdiği ve bütün dünyaya örnek olduğu topraklardır" diyen Yıldırım, "Bizler, acıyı bal eylemesini bilmiş, birbirine kenetlenmiş bir milletiz. Horasan erenlerinin getirdiği manevi rüzgar Anadolu’yu İslam’ın, imanın, sevginin, merhametin adeta merkezi haline getirmiştir. Alevi irfanının bu topraklardaki merkezi konumu yüzyıllardır ruhlarımızı, sözlerimizi güzelleştirmiştir. Bu vesileyle Anadolu’nun manevi mimarlarından dede Garkın’ı da rahmetle yadediyorum" ifadelerini kullandı.

"İslam dini barış ve sulh dinidir"

İslam dininin barış ve sulh dini olduğuna dikkati çeken Yıldırım, "Peygamberimiz barış elçisidir. Allah, iyiliği doğruluğu emrediyor. Buna karşılık çirkin işleri, kötülüğü haksızlığı yasaklıyor. Bu emirleri açıkça ihlal eden hiçkimse İslam adına söz söyleyemez, Müslümanları temsil edemez. Adına DEAŞ denen, IŞİD denen bir terör örgütü yola çıkarak, hiçkimsenin İslamı terörle yan yana getirmesine asla razı olamayız. DEAŞ, Boko Haram, Şebab, PKK, YPG gibi terör örgütleri sadece terör örgütüdür, İslam’la dinimizle hiç ama hiç alakası yoktur. Bu örgütler en büyük zararı da maalesef dinimize, Müslümanlara vermektedir. Biz, dünyanın hiçbir yerinde masum insanlara yönelen bir terör eylemini tasdik etmeyiz, kabul etmeyiz. Bu tür eylemlere girişenlere inançlarına, söylemlerine bakılmaksızın terör örgütü olarak kabul ederiz. İslam, zorbalığın, şiddetin, terörün tam karşısındadır. Terör örgütü vasıtasıyla bizleri, mezhep hatta etnik kimlik üzerinden ayrıştırmaya çalışan fitne odaklarına karşı çok uyanık olmalıyız. İnsan hayatını, insan hayatının dokunulmazlığını esas alan, ’Masum bir insanı öldüren, bütün insanlığı öldürmüş gibidir’ diyen şerefli bir dinin mensuplarıyız" şeklinde konuştu.

"Bizim önceliğimiz hep barış olmuştur"

Yıldırım, konuşmasında şunları kaydetti: "Bizim önceliğimiz hep barış olmuştur. Dünyanın hangi köşesinde olursa olsun, her mazlumun sorunu bizim sorunumuzdur. Ülkemizin, bütün insanlığın huzuru için terörle hiç ayrım yapmadan mücadele veriyoruz. Bir yandan da terörden zarar gören milyonlarca Suriyeli kardeşimize kucak açıp ekmeğimizi, aşımızı paylaşıyoruz. Bu kültür, Hoca Ahmet Yesevi, Hacı Bektaş Veli, Hacı Bayram Veli gibi erenlerin terbiye ve tedrisatından nasiplendiğimiz değerlerle anlam taşımaktadır. Biz bölgemizde huzur istiyoruz, barış istiyoruz. Biz, dünyada huzur istiyoruz, barış istiyoruz. Bütün gayretlerimiz bunun içindir. Bu sebepten dolayı dünyanın iyiliği için Türkiye diyoruz."

"Alevi, Sünni vatandaşlarımızın birlikte yaşadığı bir köyde doğdum"

"Bugün İslamofobi diye bir olay var" diyen Yıldırım, "Ve maalesef Batı medeniyetini zehirlemektedir. Demokrasi, insan haklarının, özgürlük değerlerinin yerini ırkçılık, yabancı düşmanlığı, İslam karşıtlığı almaya başlamıştır. Küçük siyasi hesaplar için büyük insanlık değerleri, ne yazık ki kurban verilmektedir. Bu durum insanlık adına, Avrupa’nın Batı dünyasının geleceği adına hem üzüntü hem endişe vericidir. İnsanlık değerlerini yok etmeyi hedef alan bu sapkınlığa karşı güçlü bir itiraz yükseltirken birileri de bizim yanımızda yer alsın. Farklı olmak insanın fıtratından gelir. Biz farklılıklarımızı, insanlığın, medeniyetin zenginliği olarak görürüz. Bunun bir örneği de benim. Alevi, Sünni vatandaşlarımızın birlikte yaşadığı bir köyde doğdum, benim adımın da çok sevdiğimiz, sevdikleri için adını verdikleri komşumuzdan geldiğini sizlerle paylaşmak isterim. Biz, birbirimizin çocuklarına isim verecek kadar güçlü bağlarla, güçlü bir hukukla birbirimize bağlıyız. Aynı sofrada, aynı tastaki çorbaya birlikte kaşık salladık, düğünlerimizi sünnetlerimizi birlikte yaptık. Birlikte semah, birlikte halaya durduk. Cenazelerde beraber olduk, acılarımızı hüzünlerimizi paylaştık, mutluluklarımızı paylaştık. Bu kardeşiniz Alevi kültürüne çok yakın ve çok sıcak bir komşudur. Bu kültürün içinde büyüdüm" ifadelerini kullandı.

Yıldırım, "Biz, içiçe yaşadık, birlikte yaşadık. Bundan sonra da ilelebet birlikte yaşamaya devam edeceğiz. Bin yıldır ne başardıysak hep beraber başardık. Bin yıldır bütün sorunlarımızı, bütün badirelerimizi dayanışma ile birlikte aştık. Bugün tabiatın uyanmaya başladığı gündür. Dünya döngüsü içinde tabiat 20 Mart’ta huzur uykusundan uyanıp, yeni bahara, bir berekete, bolluğa, neşe ve sevince uyanıyor. Hava, toprağa, suya düşen cemreleri artık gönlümüze de düşürme zamanı gelmiştir. Bugün Peygamberimiz Hz. Muhammed’in can yoldaşı, evladı yerine koyduğu, İslam’ın en önemli kahramanı Hz. Ali Efendimizin de doğum günüdür. Bu büyük tevafuka bakınız ki tabiat da onun doğumu ile birlikte yeniden anlamlı bir doğuşa kucak açıyor. Bütün Türk dünyası yeni bir güne, Hz. Ali’nin doğum gününü kutlarcasına büyük bir neşeyle kavuşuyor" dedi.

Yıldırım, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Hz. Ali Efendimiz yegane şahsiyetlerinden birsidir. Hiçret sırasında Hz. Peygamberimiz evini ona emanet etti. Bu genç kahraman öldürülme tehlikesini bile bile Peygamber Efendimizin yatağına uzanmaktan asla tereddüt etmedi. O, Peygamber efendimizin bütün savaşlarında en ön safta yer aldı. Küfre, zulüme ve her türlü olumsuzluğa karşı İslamın aydınlık yüzü oldu. Bu yüzdendir ki Hz. Muhammed Peygamber Efendimiz ’Ben kimin Mevlasıysam Hz. Ali de onun mevlasıdır’ demiştir. İşte biz de bu yüzden duyduk ve uyduk diyoruz, duyduk ve uyduk. Hz. Muhammed bizim son peygamberimiz, yüce kitabımız Kuran’ı Kerim’i tamamlayan peygamberimiz. Hz. Ali ahlak abidesiydi, bir kahramandı ve bir şehitti. Hz. Ali’ni şahadeti bütün İslam dünyasının yüreğini sızlattığı gibi, Hz. Hüseyin Efendimizin şahadeti de yüreklerimizi yaktı, kavurdu."

"Geçmişle avunarak ya da her fırsatta geçmişin içinde dolanarak bugünü kuramayız" diyen Yıldırım, "Aramızdaki itilaflar varsa bunu çözmek bizim en önemli görevimizdir sorumluluğumuzdur. Bu topraklarda bizi ayrıştırarak, kavga ederek birbirimizin sevgisini azaltmaya çalışıyorlar. Bizim o hain planlayıcılarından öğreneceğimiz hiçbir şey yoktur. Dün kardeşi kardeşe düşürüp Hz. Peygamberin asabı arasına nifak sokanları, Ehlibeyti Kerbela’da zalimce katledenleri, fitnede baş rol oynayanları asla akıldan çıkarmayalım. Çorum’da, Maraş’ta, Malatya’da, Madımak’ta aynı fitne, aynı zihniyet benzer amaçlarla işbaşındaydı. Olayları beraber okumak, entrikaları birlikte değerlendirmek mecburiyetindeyiz" açıklamasında bulundu.

"Birbirimizi ötekileştirmeden dinleyeceğiz"

2009 yılında Alevi açılımının başlatıldığını hatırlatan Başbakan Yıldırım, "O gün görevli bakanımız, bugün de aramızda Faruk Çelik kardeşimiz çok uzun bir mesai harcadı. Arzu ettik ki Aziz milletimiz birbirinin sorunlarına duyarsız kalmasın. Devlet vatandaşına kulak versin. Aleviler, Sünniler bu cennet vatanda kardeştir, özgürdür. Her ikimiz de aynı değerleri paylaşıyoruz. Bütün mezhepler aynı değerleri paylaşıyor. Şükürler olsun, bu çalışmalardan büyük mesafe katedildi. Geldiğimiz nokta değerlidir. Bize düşen bundan böyle aramızdaki kardeşlik köprülerini daha güçlü kılma zamanıdır. Bu coğrafyada birlikte yaşama çıtasını hep beraber yükselteceğiz. Çocuklarımız daha emin, daha huzurlu bir ülkede yaşama hakkına sahiptir. Bize düşen vazife konuşarak, anlaşarak, meselelerimizi mesele olmaktan çıkarmaktır. Birbirimizi ötekeliştirmeden dinleyeceğiz, birbirimizi anlamak için daha çok çaba sarfedeceğiz. Farklılıklarımıza değil ortak yanlarımıza daha fazla yoğunlaşacağız. Bizler aynı bedenin, aynı inancın aynı ruhun unsurlarıyız. Yaradanımız bir, kitabımız bir. Aynı toprakların çocuklarıyız. Köklerimiz bir. Geçmişten gelen kader birliği, bizim birbirimizi daha doğru anlamamıza yeter de artar bile. Biz, birbirimizden güç alacak, ortak değerlerimiz etrafında birbirimizin hakkını, hukukunu koruyarak kardeşçe yaşayacağız. Husumeti değil, kardeşliği bu topraklarda daim kılacağız. Birlik lokmasını birlikte yiyeceğiz. Ehlibeyte kim hürmet etmezse ne Alevidir, ne de Sünnidir" ifadelerini kullandı.

Yıldırım, "Kerbela’da zalimlerce katledilen Hz. Hüseyin Efendimize Resulü Ekrem Efendimize de hürmet etmeyen Alevi olsa ne olur Sünni olsa ne olur? 12 imam hepimizin değeridir. Nasıl ki Hz. Fatıma annemizi bilirsek, bu imamların hepsini de Ehlibeyt yolunun uluları olarak görürüz. Yol birdir, maksat birdir, menzil birdir" dedi.

"Her türlü ayrımcılığı, ötekileştirmeyi reddediyoruz"

Bu topraklarda ırkçılık, nefret, ayrımcılığın hayat bulamayacağına dikkati çeken Yıldırım, "Her türlü ayrımcılığı, ötekileştirmeyi reddediyoruz.Biz, aynı ülkenin çocukları, aynı devletin vatandaşları aynı inancın temsilcileriyiz. Bu muhteşem ülkenin bütün vatandaşları bizim için birdir, beraberdir, kardeştir" şeklinde konuştu.

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, bugün temsili olarak yapılan bu törenin hem kainatın uyanışı hem de mümin gönüllerin uyanışı bakımından önemli bir tören olduğunu ifade etti. Birlik ve dirlik meselesinin kuvvetini vurgulayan Kurtulmuş, "Bu dergah, bu erkan ve İslam öğretisi temelde tam da bu dönemde ihtiyaç duyduğumuz adalet ve merhamet duygularının yeniden yeşertilmesine vesiledir" dedi.

180 Alevi önderi toplantıdaydı

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik ile ABD, Arnavutluk, Almanya, Arjantin, Bulgaristan, Romanya, Yunanistan, Makedonya, İran ve Irak’tan 180 Alevi önderi katıldı.
Kaynak: iha