Dışarıda sel götürüyor

Deniz Ticaret Odası önceki Meclis Başkanı Erol Yücel, aralık ayı Meclis toplantısında adımı vererek "1982 yılına kadar basından döviz kurlarını yayınlayan bir gazetemiz yoktu. Osman Öndeş denizcilikle ilgili bir gazetenin sayfasında yer ayırtmayı sağladı" demiş.

Türk Deniz Ticareti'nin olasıdır ki, bir gün tarihinin yazılmasını öngörebilecek bir düşünce ortamı ortaya çıkarsa, Erol Yücel ve Martı Denizcilik olarak yücelen o genç müteşebbislerin başarıları, sonu hüsranla bitse de, takdirle ve hayranlıkla anılacak ve gelecek kuşaklara aktarılacaktır. Erol Yücel vefa duygularında en ufak bir sapma olmadan adımı daima övgüyle anmıştır. Kendisine teşekkür etmek isterim.

Türk basınında sürekli deniz ticaret sayfalarını Erol Simavi Bey'in onayı ile ben başlattım. Bugün de ben Referans gazetesiyle yoluma devam ediyorum. Yani yine Hürriyet Gazetecilik grubunda olan ve mensubu olmaktan onur duyduğum bir gazetede deniz ticareti sayfalarını ben hazırlıyorum.

Ancak Deniz Ticaret Odası'nın saygın yönetimi şunu çok iyi değerlendirmeli ve sormalıdır; "Türkiye'nin en önemli sayılacak hiçbir gazetesinde denizcilik sayfası yoktur."  

Bana göre; Türkiye ekonomisi ve endüstrisi adına, çok temel imkânları ve sorunları ayda bir toplanıp birbirinize anlatmaya devam ediyorsunuz.

Türkiye'nin en köklü gazetesi Hürriyet'te senelerdir kocaman havacılık sayfası vardır. Denizcilik sayfası yoktur! Dönün diğer günlük gazetelere bakın; bir kaçında daha havacılık sayfaları var. Denizcilik sayfaları yoktur! Her şeye rağmen, benim üzüldüğüm gerçek budur.
 
Yıkıntının altında kalanlar

Erol Yücel sıkıntılı dönemlerden geçen Türk Deniz Ticareti sektörünün serzenişlerle yüklü ve hatta tek başına bırakıldıklarını daha köşeli sözlerle ifade eden konuşmalara bir ortayol çizmek istercesine "Bugün bizim seçilmiş bir yönetimimiz var. İktidarda seçilmiş olan hükümet var. Ne yönetimle ne de hükümetle uğraşmadan elele verip sorunlarımızı çözmek zorundayız. Sorunlarımızı dinleyen kimse yok. Hükümetin bürokrasi üzerindeki etkisi azaldı. Bürokrasiye hükmeden bir hükümet yok artık. Bizim darılmadan, kızmadan çalışmamız ve yönetime destek vermemiz lazım. Kavga etmememiz lazım" diyor.

Küresel ekonomik krizin en ağır vurduğu sektör denizcilik olmuştur. Yangın devam etmektedir ve kasırga bitmediği gibi, devirip geçtiği yerlerden sonra, şimdi de çok tehlikeli esintiler gelmektedir.

Bazı büyük oyuncuların küçük oyuncuları yutacağı, ya da büyük oyuncuların başka büyük oyuncuların kucağına düşeceği söyleniyordu. Korkular artık su yüzüne çıkmıştır. Çin Sanayi ve Teknoloji Bakanı Zhu Hongren gemi siparişlerindeki keskin düşüşten dolayı oluşan sorunların dağlar gibi büyüdüğünü işaret etmiştir. Basındaki veriler Çin'in yıllık sipariş kaybının yüzde 65'lere çıktığını duyurmaktadır.

Bir mühendis olan Zhu Hongren "Tersanelerimizdeki siparişler 2011 yılına kadar yayılsalar da, daha ileriki yıllara dönük siparişlerde erime var. Asıl felaket henüz başlamadı. Birçok tersane önlem alınamazsa yetersiz gemi siparişi yüzünden kapanmaya ya da küçülmeye zorlanacaktır" demekte.

Hongren'e göre "Çin gemi inşa sanayi ülkenin ekonomik ve sosyal kalkınmasının vazgeçilmezidir. Çin'in önde gelen 10 tersanesi pazar paylarını 2008'de bir önceki yıla nazaran yüzde 58 iken, 2015'de yüzde 70'e yükseltmelidir.

Dünya denizciliğinde parça parça "Kara Cuma"lar yaşanıyor.
 
Komşunun evi yanıyorsa...

Çok önemli bir denizcilik yazarı olan Nigel Lowry Yunanistan yolcu gemileri sektöründeki çöküşü anlatan makalesinde "Bu bir oyun mu, yoksa felaket mi" demekte. Ege'de yaşanan bunalımın kırmızı çizgiyi aştığını belirten Nigel Lowry durumun daha da kötüleşerek koyu kırmızıya dönüştüğünü anlatmakta.

Her yerde yeniden şekillenmeler var. Bazı şirketler kayboluyor ya da kaybolacaklar. Bu kriz 1929'dan beri ABD'de oynanan 1932'de Avrupa'ya sıçrayan felaketten de çok büyük bir oyundu. Sanal altın çağını fark edemeyenler, şimdi altın denilen nesnenin çatma altın olduğunu görmekteler.

Bunalım dalga dalga yaşamın her yerini vuruyor. Tüketim azalırken, seyahat eden yolcu, tatile çıkan turist sayısındaki düşüşler, sonunda Ege'deki muazzam Yunan yolcu gemileri, feribotları filosunu da vurdu. Bir Yunan atasözü "Eğer komşunun evi yanıyorsa, bil ki alevler senin evini de sarabilir"diyor!

Yunan Ege feribot, yolcu gemileri sektörü uçurumun eşiğine geldi. Gemilerinin tamamı haczedilen firmalar var. Gemiciler işsiz kalıyor, kara personeli işten çıkartılıyor. En azından 20 Yunan feribotu bağlamış durumda, sadece üç feribot şirketinden 1,200 gemiadamı işini kaybetti ve bürolardan 300 çalışan çıkartılmak zorunda kalındı.

GA Ferries'in gelenekleriyle ve başarılarıyla tanınan başkanı 70 yaşındaki Gerassimos Agoudimos büyük bir felaketle karşılaştı. Sekiz gemisi birden muhtelif bankalara olan borcundan ve kredileri geri ödeyememesinden dolayı geçen eylül ayında haczedildi.

Kötü olaylar devam ediyor; Yunanistan'ın Spanos Maritime'le ortak olan Kallisti Ferries ve Korsika-Sardinya Ferries denizlerden çekildiler.

Ege'deki büyük küçük her Yunan adasına muntazam yolcu ve araç seferi yapmayı milli bir politika sayan Yunanistan'da ilk kez son derece hassas küçük adalar olan Samos ile daha küçük Ikaria ve Fournoi adalarına yapılan seferler durma noktasında.

Kimilerine göre Kara Cuma senaryolarının sözcüleri, asıl potansiyel felaketin 2010 sonuna doğru görüleceği iddiasındalar. Bu gruptakiler "Dayanma gücü azalıyor" demekteler!

İnanılmaz gibi gelecekse de büyük oyuncular küçük oyuncuları yutmakta. Şu söze dikkat; "Bu bir oyun mu, yoksa felaket mi..."

Editör: TE Bilişim