İMEAK Deniz Ticaret Odası Meclis Başkanı Erol Yücel, Avrupa Birliği müzakerelerinde görev yapan Devlet Bakanı Ali Babacan’ın performansından memnun olmadıklarını dile getirdi.

TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu'nun da katıldığı, Deniz Ticaret Odası Eylül ayı olağan meclis toplantısında konuşan DTO Meclis Başkanı Erol Yücel, Avrupa Birliği görüşmelerinde Baş müzakereci görevini üslenen Devlet Bakanı Ali Babacan’ın Avrupa Birliği- Türkiye arasındaki ilişkilerinde gerileme neden olduğuna dikkat çekerek şunları kaydetti.

“Devlet Bakanı Sayın Ali Babacan’ın müzakereler için görevlendirilmesinden sonra Türkiye Avrupa Birliği ilişkilerinde ciddi bir gerileme olduğu tarafımızdan da gözlenmektedir.

Denizcilik sektörümüzün Avrupa Birliği ile ilişkileri nedeniyle bulunduğumuz Brüksel’de temas ettiğimiz herkes Sayın Babacan’ı sordu ve ilave etti. Sayın Babacan’ın Ankara ve Brüksel arasında mekik dokuması gerekirken buralarda yatması gerekirken ortalıklarda görünmediğini dile getirdiler. Aklımıza gelen sual şudur: Acaba bu bir devlet politikası olarak mı benimsenmiştir? Bunu bizler tarafından da açık ve net bir biçimde bilinmesi zarureti vardır” dedi.

Özellikle son dönemde AB ilişkilerinde ciddi bir gerilim gerileme olduğunu altını çizen Deniz Ticaret Odası Meclis Başkanı Erol Yücel, devlet politikasında bir değişiklik olduğunu dikkat çekerek bundan haberdar olmaları gerektiğini dile getirdi.

Avrupa Birliğine üyeliğinin çok daha kolay olduğu, dönemlerde ülkeyi yönetenlerin ilgisizliği bilgisizliği veya vizyon eksikliği nedenlerinden dolayı kaçırıldığına dikkat çeken Deniz Ticaret Odası Meclis Başkanı Erol Yücel “ Ancak son yıllarda ve özellikle 57. hükümet döneminde çok ciddi bir çaba sarf edilmiş ve gerçekten bir ivme kazandırılmıştır. Seçimler ortasında göreve gelen 58 ve 59. hükümetler de önceki hükümetten devraldıkları Avrupa Birliği ile entegrasyon çalışmalarına çok büyük önem vermiş ve müzakere tarihi alınması konusunda olağanüstü bir gayret ve özveri her türlü takdirin üzerindedir. Odalar Birliği olarak hükümetimizin bu çalışmaları bizlerinde katılımıyla her aşamada ve her ortamda tam anlamıyla desteklenmiştir.”

Türk havaalanları ve limanların Rum uçaklarına ve gemilerine açılmasını isteyen Danimarka Başbakanı Anders Rasmussen’e de sert cevap veren Meclis Başkanı Yücel “Bu kafa ile sen çok beklersin” dedi.

Türkiye’nin Lübnan’a asker göndermesinin Avrupa Birliği sürecine bir katkısı olmayacağını da dile getiren DTO Meclis Başkanı Yücel “Her gün birkaç tane tabut güneydoğudan geliyor. Şehitlerimize rahmet diliyorum. Denizciler olarak bu konuda üzerimize düşen her türlü göreve hazır olduğumuzu belirtmek istiyorum. “Çelik Yeleksiz Mehmetçiğimiz kalmasın” kampanyası ile bu eksikliği giderelim.”

İMEAK Deniz Ticaret Odası Meclis Başkanı Erol Yücel’in konuşmasının tam metni şöyle;

"Hepinizin yakın en takip ettiği üzere yaz sezonuna başlarken burada denizcilik piyasaları tartıştık ve her an düşmesi muhtemel piyasalara hazırlıklı olunmasının doğru olacağını dile getirdik.

Bugün ise yaz sezonunu geride bıraktık ve sevinerek ifade etmeliyizki düşmeyi bir tarafa bırakalım piyasalarda ciddi yükselmeler kaydedildi. Bu durum bizleri memnun etmektedir.

Yaz sezonundaki en önemli sorunumuz yine personel sıkıntısı idi.Ülkemizde % 10 lara varan bir işsizlik varken ; üniversite mezunu işsizler ordusu sokaklarda dolaşırken bir sektör varki eleman sıkıntısı çekiyor. Bu da denizcilik sektörümüz. Bunu duymayan kaldı ise anlatalım herkes duysun.

Daha mezun oldukları anda 2.000 USD maaşla işleri hazır olan bir sektör eleman bulamıyor ve Türk uluslar arası gemi sicilinin kendisine sağlamış olduğu kısmen yabancı personel kullanma hakkının çözümüne yöneliyor. Ne yazık ki burada da karşımıza çalışma bakanlığından izin konusu gündeme geliyor.

Yani Türk armatörünün karşısında tek seçenek kalıyor. O da gemisinden Türk bayrağını indirip yabancı bayrak çekmek. Bu konu bu kadar vahimdir.

Türk deniz eğitim vakfı olarak üniversite kurma girişimimiz maalesef anlıyamadığımız bir şekilde 2 yıldır Yök gündeminde bekletiliyor.

31 Ağustos Perşembe günü Deniz Harp Okulu diploma töreninde bu konuyu Sayın Cumhurbaşkanımız ile yeniden görüşme fırsatı buldum. Sayın Cumhurbaşkanımız her zaman ki karalılığı ile bu üniversite talebimizi doğru ve yerinde bulduklarını, Ankara’ya döndüklerinde YÖK Başkanı Sayın Teziç ile bir kez daha görüşeceklerini ifade ettiler. Bu konuda duyduğum memnuniyeti ifade etmek istiyorum. Kendilerine en içten teşekkürlerimizi sunuyorum. Görüşmemizin bir bölümüne Sayın Başbakanımızda katıldılar. Odalar Birliği olarak sizlerinde desteğini bekliyoruz. Hal böyle iken son günlerde ülkemizin yaşamakta olduğu ulusal ve uluslararası sorunlar bizleri ziyadesiyle üzmektedir.

Avrupa Birliğine üyeliğimizin çok daha kolay olduğu, üstelik her türlü yardım ve desteği alabileceğimiz ortamlar ve hatta fırsatlar bizleri yönetenlerin ilgisizliği bilgisizliği veya vizyon eksikliği nedenleri ile kaçırılmıştır.

Ancak son yıllarda ve özellikle 57. hükümet döneminde çok ciddi bir çaba sarfedilmiş ve gerçekten bir ivme kazandırılmıştır.

Seçimler ortasında göreve gelen 58 ve 59. hükümetler de önceki hükümetten devraldıkları Avrupa Birliği ile entegrasyon çalışmalarına çok büyük önem vermiş ve müzakere tarihi alınması konusunda olağanüstü bir gayret ve özveri her türlü takdirin üzerindedir. Odalar Birliği olarak hükümetimizin bu çalışmaları bizlerinde katılımıyla her aşamada ve her ortamda tam anlamıyla desteklenmiştir.

Kıbrıs konusunda yapılan referandum ile ilgili olarak ise yaşanan her türlü olumsuzluğa rağmen hükümete destek verilmiş ve Deniz Ticaret Odası  olarak da hükümetin yanında yeralınmıştır.

Hal böyle iken Kıbrıs Rum Kesimi kendisine uzatılan dostluk ve uzlaşma elini itmiş ve Birleşmiş Milletlerin önerisi reddedilmiştir. Türkiye, Dünya’da ve özellikle üzerinde bulunduğumuz coğrafyada yaşanan olaylardan nasibini almaktadır.

Türkiye’nin Avrupa Birliği ile üyelik müzakerelerine başladığı tarihte İsrail ile Lübnan arasında bir savaş sözkonusu değildi.Temmuz ayında bir savaş yaşandı ve sonuçlarından nasıl etkilendiğimize bakalım.

Ülkemizde sokaklar savaş alanına döndü.Mecliste asker gönderme tezkeresinin stresi yaşandı.Yurtdışında ise çeşitli yayınlar yapıldı ve yapılmaya devam ediyor.

Önceki gün Fransız Le Figaro Gazetesinde ‘Türkiyenin Lübnana asker göndermemesi durumunda kesinlikle Avrupa Birliğine girmeyeceği’ öne sürülüyordu.Ne alaka?

Yine önceki gün Avrupa Parlamentosu Dışişleri komisyonunca hazırlanan ve bağlayıcılığı olmayan rapora bakıyorum ve adeta isyan ediyorum.

-Türkiye Ermeni soykırımını tanımalıdır.

-Türkiye geçmişte Asurilere ve Pontus Rumlarına yaptığı zulmü de kabul etmeli.

-Liman ve hava alanlarını Rum gemi ve uçaklarına açmalıdır buyurmuşlar.

Yine önceki gün Danimarka başbakanı Anders Rasmussen ilk kez ziyaret etiiği kıbrıs rum kesiminde limanlarını ve hava alanlarını rum gemi ve uçaklarına açmamasının türkiyenin ab ye girme çabalarına zarar vereciği uyarısında bulunmuşlar. Türkiyenin liman ve hava alanlarının kullanımını öngören ankara protokolünün tam ve şartsız uygulanmasını bekliyorum’ eğer türkiye bu gereği yerine getirmezse bu konunun hukuki yönünü ele almak zorunda kıbrıs’ diye konuşmuşlar.

Limanlar bizim faaliyet sahamıza giriyor. Bende buradan sayın Rasmussene cevap veriyorum. 'Limanların Rum gemilerine açılmasını daha çok beklersiniz.2

Avrupa Parlamentosu dışişleri komisyonuna hazırlanan rapora karşı Dışişleri bakanlığımız raporun düzeltilmesini isterken sayın Başbakanımız ise raporu abartmayın çokde önemsemeyin kimse Türkiyenin karalılığını değiştiremez demişlerdir.

Internatıonal Herald Turbıne gazetesindeki haberin altını çizmek istiyorum. Haberde Türkiye’deki reformların kayda değer bir biçimde yavaşladığı savına yer vermiştir.

Başkanı bulunduğumuz Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ülkemizin en büyük ve ciddi sivil örgütüdür.Ülkemiz ekonomisi kadar ülkemiz siyaseti içerisinde de en büyük söz sahibidir.

Bünyesinden Başbakan, bakan ve milletvekilleri çıkarmış ,ülke siyasetinde söz ağırlığı olmuş bir kurumdur.

Türkiye seçim sathına girmiş veya girmek üzerdir.Önümüzdekibir yıl içerisinde hem Cumhurbaşkanlığı ve hem de genel seçimler yapılacaktır.

Cari açık ilk kez 50 milyar doları aşmış bulunmaktadır.

Devlet Bakanı Sayın Ali Babacan’ın müzakereler için görevlendirilmesinden sonra Türkiye Avrupa Birliği ilişkilerinde ciddi bir gerileme olduğu tarafımızdanda gözlenmektedir.

Denizcilik sektörümüzün Avrupa Birliği ile ilişkileri nedeniyle bulunduğumuz Brüksel’de temas ettiğimiz herkez Sayın Babacan’ı sordu ve ilve etti. Sayın Babacan’ın Ankara ve Brüksel arasında mekik dokuması gerekirken buralarda yatması gerekirken ortalıklarda görünmediğini dile getirdiler.

Aklımıza gelen sual şudur: Acaba bu bir devlet politikası olarak mı benimsenmiştir? Bunu bizler tarafından da açık ve net bir biçimde bilinmesi zarureti vardır.Bu konuda bizleri bilgilendirmenizi bekliyorum.

Kıbrıs konusunda iyi bir çalışma yapamadığımızı .buna karşılık Yunanistan ve Rumların daha başarılı çalışmalar yaptığını üzülerek belirtmek durumundayım.

Yurt dışında Kıbrıs haritası ve üzerinde ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’ ve kuzeyde ise Türklerin işgali altındaki böge şeklide gösterilmektedir.

Buna karşılık biz ne yapıyoruz?

Sayın Bakan Odalar Birliği olarak Avrupa Birliğinde görevli devlet başkanlarına ,başbakanlara milletvekili ve bakanlara tek tek hatırlatacağımız biz gönderelim.

Limanlardan ve hava alanlarından önce Türkiyenin Kıbrıstaki askeri varlığının nedenini netleştirelim.Başa dönelin yani 1974 yılına.Biz işgalci miyiz?Yoksa uluslar arası anlaşmalardan doğan hakkımızı kullandık.

Karşı haritalar bastıralım.Haritanın üzerine Kıbrıs Rum Cumhuriyeti yerine askeri dikta ile ele geçirilmek istenen ada yazalım.Bugünki Kıbrıs Rum liderinin 1974 yılındaki konumunu ortaya koyalım.Eşinin kim olduğunu yazalım.Üzerindeki Kıbrıs Rum Cumhuriyeti yazdıkları adada o cumhuriyetin cumhurbaşkanı olan Makarıos’u nasıl devirmeye kalktıklarını ,nasıl ortadan kaldırmaya çalıştıklarını gösteren ve Makarıos’un kendi ağzından birleşmiş milletler genel kurulunda yapmış olduğu konuşmayı yazılı olarak görsel olarak hazırlatalım. Gönderelim günümüzde cd veya dvd hazırlatmak çok kolay. Uluslararası medyada ek olarak yayınlanmasını sağlayalım.

Yoksa limanların ve hava alanlarının açılması bir dakika kadar kısa sürede halledilecek bir mesele.Bu konu rumlar için önemli ise Türk kesimine uyguladıkları ambargo kaltığı an Kıbrıs rum gemileri ve uçaklarına uygulanan kısıtlama kalkacaktır.

Son günlerde Güney doğuda meydana gelen olaylar ve şehitlerimiz için duyduğumuz derin üzüntüyü ifade etmek istiyorum.Denicilik sektörümüz adına şehitlerimize Tanrıdan rahmet, ailelerine başsağlığı diliyorum.

Gündeme getirilen çelik yelek konusunda ise derhal önderliğinizde bir kampanya başlatalım.Çelik yeleksiz  birtek asker kalmasın.Bu millet neleri başarmamıştır.Neleri yapmaya kadirdir.

Az sonra burada ülkemiz ekonomisi ile ilgili önemli bir sunum yapacaksınız.

Bu sunuma ilaveten bu suallerimizinde cevabını ve görüşlerinizi almayı arzu ediyoruz.

Size ve yönetim kurulu üyelerinize toplantımıza katıldığınız için birkez daha teşekkür ediyor,sizleri şahsım ve tüm denizcilik sektörümüz adına saygıyla selamlıyorum.”

DenizHaber.Com-Özel

Editör: TE Bilişim