İzmit Körfezinde dün meydana gelen kaza ile ilgili DenizHaber  olarak konunun uzmanı olan; Dünya Kılavuz Kaptanlar Birliği Başkan Yardımcısı Kaptan Cahit İstikbal’in görüşlerini aldık.

Kapt. İstikbal’in DenizHaber’in sorularına verdiği yanıtlar şöyle:

 

- DenizHaber: İzmit Körfezinde dün gece yarısından sonra meydana gelen Orel-4 Kazası ile ilgili çeşitli spekülasyonlar yapılıyor. Sizce kaza neden oldu?

- Öncelikle şunu söyleyeyim.  Benim burada dile getireceğim görüşler bu konularda uzun yıllardır çalışmalar yapan bir uzman olarak kişisel görüşlerim ve Dünya Kılavuz Kaptanlar Birliği'nin Başkan Yardımcısı sıfatı ile görüşlerimdir. Burada beyan ettiğim görüşler Türk Kılavuz Kaptanlar Derneği'nin resmi görüşleri değildir. Konuya gelirsek; kazanın tomruk taşıyan bir gemiyle olması sevindirici.  Ancak öte yandan kaza olduğu için üstelik de  kılavuz kaptanlı bir geminin kaza yapmış olmasından dolayı üzgünüm. Bölgede kılavuzluk sistemi ile ilgili yapılan yanlış uygulamalardan dolayı daha önce ilgilileri uyarmış ve kamuoyunu bilgilendirmiştik. Bölgede birbiri ile fiilen rekabet halinde olan iki kılavuzluk şirketi var. İstanbul’a iki saatlik mesafedeki bu bölge Teksas’a dönmüş durumda. Kılavuzluk hizmetleri ile ilgili olmaması gereken her şey olurken, olması gereken şeyler olmuyor.

- DenizHaber: Neler olmaması gerekli?

- Her  şeyden önce burada olmaması gereken bir fiili rekabet vardır kılavuzlukta. Neden olmaması gerekli? Çünkü kılavuzluk hizmetlerinin rekabete kapalı olmasının kamu yararına niteliği olduğu Danıştay kararı ile de kabul edilmiş bir gerçektir. Sadece Danıştay kararı da değil. Bu konuda Başkan Yardımcılığını 2002 yılından bu yana yürüttüğüm Dünya Kılavuz Kaptanlar Birliği’nin kararları ve hükümetlere uyarıları bulunmaktadır. Buna rağmen bu bölgede DEKAŞ ve MEDPİLOT adlı iki kılavuzluk kuruluşu fiilen amansız bir rekabet içerisindedirler ve bunu Bursa’daki sağır sultan bile biliyor.

- DenizHaber: Bu uyarılar ve kararlar bizde uygulanmıyor mu? Avrupa Birliği ve ABD gibi ülkeler bu hizmetleri nasıl düzenliyorlar?

- Ne AB ülkelerinde, ne de ABD’de böyle bir durum yoktur. Kılavuzluk hizmetleri yasayla düzenlenmiştir ve rekabete kapalıdır bütün bu ülkelerde. Ülkemizde de 1998 Tarihli Kılavuzluk ve Römorkörcülük Teşkilat  Yönetmeliği, bir bölgede bir kılavuzluk/römorkörcülük kuruluşunun hizmet verebileceği hükmünü getirir.

- DenizHaber: O zaman bu bölgede bu Yönetmelik uygulanmıyor mu?

- O anlamda takiyye yapılıyor. Burada kağıt üzerinde tek kılavuzluk-römorkörcülük teşkilatı vardır diyor ilgili makam. Böyle diyerek fiili durumu görmezden geliyorlar maalesef. Oysa bir hukuksal düzenleme kağıda neden dökülür? Fiili olarak uygulansın diye değil mi? Fiili olarak Yönetmeliğinizin ruhuna fatiha okunmuşsa siz hala kağıdı bende derseniz; Kolaybet bu Nasreddin Hoca’nın pirzolasını alıp kaçan karganın ardından “tarifesi bende” diye seslenmesine benzer.

- DenizHaber: Az önce Körfez Taksas’a döndü dediniz. Biraz açıklar mısınız?

- Teksas’a döndü derken, silahlar patlıyor anlamında değil. Kuralsızlığın egemen olması açısından. Sadece donatan ile aracı konumunda olması gereken acenteler  patron olmuş durumda. İşi sana veririm, bana şu kadar indirim yaparsan diye bir kılavuzluk şirketine gidiyorlar; sonra o bu kadar indirdi sen ne kadar indiriyorsun diye öbürüne gidiyorlar. Böyle bir ortamda görev yapan kılavuz kaptanın hangi mesleki yargısından, hangi kamusal görevinden söz edilebilir ki? Buradaki hizmetin adına kılavuzluk hizmeti falan denemez. Biz IMPA olarak da konuyla yakından ilgiliyiz. Geçtiğimiz yıl bir mektupla Denizcilik Müsteşarımız Sayın İsmet Yılmaz’ı konuyla ilgili bilgi arz etmiştik. Kendisinden IMPA’ya konuyla ilgili bir değerrlendirme ya da yazımıza bir cevap cevap gelmedi.  Şimdi bakınız: İzmit Liman Başkanlığı; bu kazayı yapan kılavuz kaptanın hangi şirkete bağlı olarak hizmet verdiğini araştırmış mı? Bu şirketin kaç kılavuz kaptanla hizmet verdiğini, kılavuz kaptanlarının vardiya sistemlerinin nasıl olduğunu; ne kadar dinlendiklerini ve bu kuruluşun bütün Körfez’e yeter sayıda kılavuz kaptan bulundurup bulundurmadığını araştırmış mı? Biz bunları söylediğimiz zaman “rant kavgasına karışıyorsunuz, rant kavgası yapıyorsunuz” diye bizleri susturmaya çalışıyorlar. Oysa bunları söylemek görevimiz olduğu gibi; bu konularda bizlere danışmak da İdare’nin görevidir. Biz bu konuda konuşmayacağız da, tütün piyasası hakkında mı konuşacağız?

- DenizHaber: Derneklere  bu konularda fikirleri sorulmuyor mu?

- Bakınız, Uluslar arası Denizcilik Örgütü’nün Aralık 2003’te kabul ettiği A.960 sayılı Kararı vardır. Bu kararda İdareler, kılavuzlukla ilgili konularda “Ulusal veya yerel kılavuzluk Dernekleri ile işbirliğine gitmeye” davet edilmektedir. Bizde ise az önce belirttiğim gibi bir kısım çevreler olayı sanki bir rant mücadelesi gibi göstermeye çalışarak İdare’nin bu konuda bizlerden fikir sormasını engellemeye çalışmaktadırlar ve bu konuda bir ölçüde başarılı da olmuşlardır.

- DenizHaber: Bölgede ikinci bir römorkörcülük teşkilatının da var olduğu söyleniyor, bu doğru mu?

- O da ne var ne yok, hem var hem yok türü bir teşkilat. Marin Römorkörcülük adlı kuruluşun römorkörlerini DEKAŞ Kılavuzluk teşkilatına  kiralaması söz konusu. İkinci kılavuzluk kuruluşu kadar değilse bile bu da yanlış bir uygulama.

- DenizHaber: Sizce sorun nasıl çözümlenmeli?

-  Bu sorun şimdiye değin çözümlenmeliydi.  Bu sorunun daha başlangıcında ben Deniz Ulaştırması Genel Müdürü Sayın Ali Kurumahmut’a çözümle ilgili önerimi söylemiştim. Tek çözüm; İdare’nin bölgede hizmeti vermekte olan Dekaş-Med Marine Konsorsiyumu’na bir uyarı yazısı yazarak; hizmet bölgelerinde sürdürmekte oldukları kılavuzluk ve römorkörcülük hizmetlerinin özelliklerine aykırı ve Kılavuzluk Teşkilat Yönetmeliği’ne aykırı tutumlarını belli bir süre dâhilinde düzeltmedikleri takdirde hizmet izinlerinin iptal edileceğini bildirmesidir. Konsorsiyum tarafları bir araya gelerek ya bu hizmetleri bir düzen içerisinde verecekleri hususunda anlaşır ve bu konuda bizleri ve İdare’yi ikna ederler; ya da hizmet akitleri feshedilir. Açık ve net olarak bu sorunun çözümü budur.

- DenizHaber: Eklemek istediğiniz bir şey var mı?

- Şimdi denizcilikte navlunlar %500 artmış durumda. Buna bağlı olarak gemi fiyatları da artmış durumda. Dolayısıyla kılavuzluk ve römorkörcülük faaliyetlerinin de maliyetleri artmış durumda. Buna bir de düşük kur politikasının getirdiği ekstra maliyetleri ekleyin. Bu ortamda kılavuzluk hizmetleri böyle yerlerde sürünürken ülkenin kaynakları dışarıya aktarılıyor. Ne kılavuzluk kuruluşları ne de römorkörcülük kuruluşları yatırım yapamıyorlar.  Sonuçta ülke kaybediyor. Ülkemize gelen gemiler bu kargaşayı görüyorlar ve ülkemiz itibar kaybediyor. Umarım bu kaza uyuyanları uyandırır ve daha büyük felaketler olmadan yapılması gerekenler yapılır.

- DenizHaber: Teşekkür ederiz.

Editör: TE Bilişim