DTO başkanı Metin Kalkavan, denizcilikte kriz söylentilerini yanıtladı: kriz yok, sorunlar geçici

Navlun trendleri, her yıl yaz aylarında en düşük seviyesine iniyor. bu yıl da yaz başlangıcında beklenen oldu.

Yalnız, bu defa iki farklı durum baş gösterdi: "Baltic Dry" endeksi, alışılmışın dışında düştü. diğer yandan Çin, çelik siparişlerini durdurdu.

Bu durum, tüm dünyada olduğu gibi, Türkiye'de de "bir kriz mi geliyor" şeklinde algılandı.

Yaşananları, sektörün en yetkin ismi deniz ticaret odası (DTO) Başkanı Metin Kalkavan'a sorduk.

Denizcilik sektörü, çok parlak bir dönem geçiriyordu. ancak, son günlerde ters giden bir şeyler mi var? İbre, tersine mi döndü?

Bu tamamen mevsimsel bir hareket ve geçici bir durum. Her yıl yaz aylarında navlun fiyatlarının gerilemesi söz konusu olur. Son iki ayda ciddi bir gerileme olduğu da bir gerçek. Ancak, daha fazla gerileyeceğini düşünmüyorum. Mevsim sonunda oluşan asıl değerleri hep birlikte göreceğiz. Yaşananları "bir kriz mi geliyor" şeklinde yorumlamak, doğru bir hareket olmaz. Her şey olması gerektiği gibi gelişiyor.

Yüksek navlunlar, armatörlerin yatırımlarına nasıl yansıyor?

Denizcilik firmaları çok daha güçlü hale geldi. Yeni yatırım yapmalarına imkan sağlandı. Yaşanmış olan krizlerden alınan derslerle, ayaklar yere daha sağlam basar hale gelindi. Ve uzun zamandır, armatörlerimiz nakitle iş yapma esnekliğini kazandı. bu büyük bir avantajdı. Ülke olarak çok büyük pay alamasak da, gemi sahipten ciddi bir kazanım elde ettiler. Navlunların yüksekliği, operasyon maliyetlerini azaltırken, kârlılığı da yükseltti.

Yüksek navlunlar, gemiadamlarının yasam kalitesine nasıl yansıdı? DTO, gemiadamı ihracında öne çıkmayı düşünmüyor mu?

Navlunların yüksekliği gemiadamlarının yaşamlarına da pozitif yansıdı. Maliyetlerimiz içinde en yüksek kalemi tutan gemiadamlarının maliyeti, döviz bazında giderek yükseldi. Bu da navlunların iyi durumda olmasından karşılanabildi. Geçmişe baktığımızda, gemiadamlarının geliri, döviz bazında ciddi bir sıçrama yaptı. Bizim gemiadamı ihracı yapma gibi bir gayretimiz yok. Biz hem ülkemize, hem de dünyaya gemiadamı yetiştirmek için çalışıyoruz.

Hemen bu bağlamda devam edeyim. denizcilik eğitimi, anayasa mahkemesi'nden geri dönerse, b planınız var mı?

Bu kanun bize ait bir kanun değil. dolayısıyla bir b planı söz konusu değil. Bizim tartıştığımız, konu, denizcilik müsteşarlığı kuruluş kanunu'nda bize verilen sertifikalandırma ve eğitim yetkisidir. Direkt bizi ilgilendiren bir olay olarak gündeme gelmesi doğru değil. Biz uluslararası alanda model olan eğitim sisteminin ülkemize de uygulanmasını istiyoruz. Görüşümüz değil, ama savunduğumuz bu. IMO standartlarına uyulmasını ve bu konuda daha fazla polemik yapılmamasını istiyoruz. Çünkü, bir karar verilmiştir. Meclis'ten çıkmıştır, İsteyen Anayasa Mahkemesi'nde de itiraz edebilir. Modabet Sonuç ne olursa olsun bunlar doğruyu değiştirmez. Bu dünya genelinde kabul gören bir sistem. Bizim yoktan var ettiğimiz bir eğirim modeli değil.

Türk denizciliğinde yaşanan gelişmelerin nedeni, yüksek navlunlar mı, yoksa artık dümende usta kaptanlar mı var?

Tabi, ehille çalışmanın, gelişimin sonucu açısından önemi büyük. Uluslararası navlun piyasasındaki olumlu gidişatın etkisi muhakkak. Dünya ekonomisinin 2004'te büyüme trendinde olmasının gelişmelere önemli katkısı oldu. uyumlu çalışan organizasyonların getirdiği verimliliğin payı da gelişmede inkar edilemez bir nokta. Bakanlık'tan başlayarak en alt kademedeki memura kadar olumlu bir kadronun olması çok büyük pozitif katkılar sağlıyor.

Türkiye'de armatörlük anlayışı ne gibi bir değişime uğradı?

Bu iş gerçekten parayoğun bir meslek. Ve uluslararası normlara göre yapılması gerekiyor. gerekli sermaye ile karada ve denizde gerekli elemanlar olmadan yapılması çok kolay değil. Armatörlük bir zihniyet devriminden geçiyor. dışarıda alıkonulan gemi sayısı oranlarının düşmesinden de bunu görüyoruz. Kuralları zamanında uygulayan, daha rekabetçi, daha eğilimli bir armatörlük anlayışı sektöre hakim olma yolunda. Çoğunlukla aile kuruluşları olmasına karşın, kurumsal bazda ciddi çalışmalar yapılıyor. bunun da, gelecek için çok büyük faydası olduğuna inanıyorum. uluslararası rekabette var olmanın mücadelesini yapacak kapasiteye gelen çok ciddi firmalarımız oluştu.

TDİ'den devraldığınız feribotları, ne şekilde ve ne zaman değerlendirmeyi düşünüyorsunuz?

 Türkiye Denizcilik İşletmeleri'nden Ankara ve Samsun feribotlarının dizaynlarını değiştirip, yeniden restore ederek gelecek sezona yetiştirmeyi planlıyoruz. Hedefimiz, öncelikle İstanbul-İzmir hattında her gün karşılıklı seferler yapmak. gemi projelerinin klaslardan onayı aşamasındayız. çok ciddi bir renovasyon programı ve maliyeti var. 5.3 milyon dolara aldığımız gemilere 14 milyon dolar civarında bir para harcadık.

Belçika'dan aldığınız obelisk gemisi yabancı bayrakta mı kalacak?

O gemi, su an için yabancı bayrak taşımak zorunda. Piyasada uygun gemi bulamadığımızdan dolayı, farklı bir modelle gemi almak durumunda kaldık. Aldığımız firmayla yaptığımız anlaşma gereği, iki yıl zaman, iki yıl da çıplak kira olmak üzere 4 yıl kirası var. Dördüncü yılın sonunda bayrak çekebileceğiz. Bu durum, gemiyi satan firmanın bayrak devrini belli bir süreden önce yapamamasından kaynaklanıyor. Ancak, 2 yıl sonra yabana bayrakta olmasına karşın, Türk personele geçebileceğiz.

Ereğli denizcilik, Ataköy marina gibi güçbirliği yatırımlarınız devam edecek mi?

Çalışmalarımız sürüyor. Yakında, olduğu zaman duyarsınız. Ataköy'de de ciddi bir hazırlık yapıyoruz. Bu yılı yeniden yapılanma ve proje yılı olarak geçireceğiz. Seneye çok daha farklı oluşumlar görebileceğiz.

(Selçuk Onur; DÜNYA Gazetesi PERŞEMBE ROTASI)

Editör: TE Bilişim