Savaş döneminde, Almanlar’ın, yiyecek stoklarına el koyması ile ölümcül bir açlığa mahkum olan Yunanistan’a dostluk elini uzatan ilk ülke Türkiye olmuş, Kızılay bu işe aracılık etmişti.

Yiyecek yardımlarını ulaştıran Kurtuluş Vapuru daha ilk günden Yunan halkının sevgilisi haline gelmişti. Ancak vapur, beşinci seferini yaparken Marmara Denizi’nde batmıştı ve yıllardır batttığı yer bilinmiyordu. Yunanistan’da halen sevgi ile hatırlanan Kurtuluş Vapuru, sonunda belgesel oldu. Erhan Cerrahoğlu yönetiminde 15 kişilik Demo Productions ekibi tarafından 1,5 yıllık çalışma sonucu hazırlanan belgesel ‘Barışı Taşıyan Vapur: Kurtuluş’ adını taşıyor.

Barışı Taşıyan Vapur: Kurtuluş’ belgeseli, Kurtuluş Vapuru’nun ekseninde, siyasi nedenlerle gerginlik yaşayan iki komşu ülkenin, aslında birbirlerinin zor zamanlarında ne kadar yakınlaşabildiklerini göstermeyi amaçlıyor.

KURTULUŞ BATIĞINI HURDACILAR YAĞMALAMIŞ

Belgesel’in çekimleri sırasında Kurtuluş vapurunun gerçek batış yeri ünlü batık araştırmacısı Selçuk Kolay tarafından tespit edildi. Marmara Adası Saraylar Köyü yakınlarında bulunan batığa dalış yapan ekip, Kurtuluş batığının hurdacılar tarafından yağmalandığını da ortaya çıkardı.

Tarihin tozlu sayfalarında kaybolan bu öykünün Yunanistan’da halen hatırlandığını da belirleyen ekip, dönemin canlı tanıklarına ulaşarak bir dizi röportaj yaptı. Özellikle 2. Dünya savaşında 70.000 kişinin açlıktan öldüğü Pire ve Atina’da sağ kalanlar Kurtuluş Vapuru’nu, kurtarıcıları olarak görüyor.

Usta oyuncu Çetin Tekindor’un seslendirdiği “Barışı Taşıyan Vapur: Kurtuluş” belgeselinin müzikleriDerya Köroğlu’nun. Belgesel için Kurtuluş vapurunun az sayıdaki fotoğrafından yola çıkılarak 3 boyutlu animasyonları yapılmış.

T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, İstanbul Ticaret Odası, Kolay Marine ve Olympic Havayolları’nın desteği ile gerçekleşen belgeselin galası önümüzdeki günlerde Türk ve Yunan Dışişleri Bakanlarının katılımı ile yapılacak.

"BARIŞI TAŞIYAN VAPUR"UN ÖYKÜSÜ

1940 Ekiminde Yunanistan, İtalyan ordusunun saldırısı ile kendini II. Dünya Savaşı'nın ortasında buldu. Almanlar'ın da desteğini alan acımasız Mussolini kuvvetlerine karşı Yunanlılar ancak 6 ay direnebildi.

Naziler, barış zamanında dahi topraklarında yetişen ürünlerin yiyecek ihtiyacını karşılamaya yetmediği Yunanistanı işgale, yiyecek stoklarına el koyarak başladı. Avrupa'da ilerleyen Alman ordusuna gereken kumanya için buğday depoları, mandıralar, çiftlikler, süratle yağmalandı.

Birkaç ay içinde açlıktan ölümler başladı. Bir lokma ekmeğe muhtaç kalan Yunan halkı, çaresizlik içindeydi. Atina sokaklarında açlıktan ölenler, kamyonlarla toplu mezarlara taşınıyordu. Sivil halkın yaşadığı bu dehşet günleri uzun sürecek ve Yunanistan, savaş süresince 70.000 kişiyi, bu felakete kurban verecekti.

Aynı günlerde Türkiye'de de kıtlık yaşanıyordu. Tarımda çalışabilecek nüfusun büyük bölümü savaşın başlarında askere alınmış, yiyecek stokları, olası bir savaş ihtimaline karşı, orduyu beslemek üzere ayrılmıştı. Buna rağmen Türk halkı, komşu ülkede yaşanan büyük açlığı anlatan haberleri dikkatle takip ediyor, bir an önce birşeyler yapmak istiyordu.

Sonunda İsmet İnönü, 19 yıl önce topraklarından attığı düşman ordusunun halkına yardım etmek için alınan karara imza attı. Yunanistan'a dostluk elini uzatan ilk ülke Türkiye olacak, yurt çapında başlatılan kampanya ile komşuya yiyecek ve ilaç gönderilecekti. Herkes dişinden artırdığı birkaç lokmayı yardım merkezlerine bırakıyor, yiyecek paketleri İstanbul limanına taşınıyordu.

Hükümet, yardımları Yunanistan'a götürmek üzere, Tavilzade şirketinden 1882 yılı yapımı 2400 tonluk, bir kuru yük gemisi kiraladı. Geminin adı 18 yıl önce Yunanistan ile yaşanan savaşla aynı adı taşıyordu: KURTULUŞ.

Kurtuluş Vapuru dört tarafına Kızılay amblemleri konularak sefere hazırlandı. Vapur, toplanan 2000 tonluk gıda yardımı yüklü olarak 6 Ekim 1941'de, Karaköy rıhtımından, binlerce kişi tarafından gözyaşları içinde uğurlandı.

Vapur, Pire limanına vardığında Türkçe ve Yunanca sevinç çığlıklarıyla karşılandı. İndirilen her yiyecek paketi, limana varan her kutu ilaç, Alman askerlerinin sert bakışları altında, halkın açlıktan "Kurtuluş"unu müjdeliyordu.

Kurtuluş Vapuru, sonraki aylarda 4 sefer daha gerçekleştirerek yaklaşık 8.000 ton insani yardımı, Yunan halkına ulaştıracaktı. Ta ki o güne kadar...

20 Şubat'ı 21'ine bağlayan gece, iki gün önce 2000 ton yiyecekle İstanbul'dan ayrılan Kurtuluş Vapuru, Marmara Adası açıklarında şiddetli bir fırtınaya yakalandı. Yoğun tipi, metrelerce yükselen dalgaların arasında adeta bir fındık kabuğu kadar kalan Kurtuluş'u kıyıya doğru sürüklüyor, vapurun yaşlı gövdesi adeta inliyordu. Dört saat süren müthiş mücadele sonunda kayalıklara bindiren gemiyi, mürettebat gözyaşları içinde terk etti. Günün ilk ışıkları fırtına bulutlarının arasından denizi aydınlattığında Kurtuluş, kendisini bekleyen binlerce Yunanlı'nın umutlarıyla birlikte, Marmara Denizi'nin soğuk sularına gömüldü.

Talihsiz vapurun 34 kişilik mürettebatı, Marmara Adası'na sığınarak kurtuldu. Saatler süren yürüyüşten sonra Pulatya Köyü'ne varan kazazedeler, daha sonra İstanbul'a getirildi.

Batışının üzerinden 64 yıl geçen Kurtuluş Vapuru ise, kayıtlarda Hayırsızada'da battığı sanılmasına rağmen, bugün Marmara Adası'nın Saraylar Köyü yakınlarında 25 ile 43 m derinliklerde yatıyor.

Kurtuluş gemisinin batışıyla Yunanistan'a yapılan insani yardım seferleri, 6 ay kadar aksadı. Ancak Türkiye, konuya olan hassasiyetini korudu ve toplam 50.000 ton gıda yardımını "Dumlupınar", "Tunç", "Konya", "Güneysu" ve "Aksu" gemileri ile 1946 yılına kadar Yunanistan'a gönderdi.

ANCAK YUNAN HALKININ YÜREKLERİNDE TÜM BU GEMİLERİN ADI, KURTULUŞ OLARAK KALDI.

Bilgi ve Kaynak: www.kurtulusvapuru.com

DenizHaber.Com

Editör: TE Bilişim