“Sıfırcı Hoca” isimli yazımda Türkiye’nin not artışına ve ülkemize faydalarına değinmiş ancak bu güzel havadislere “Mücbir Sebep” şerhi düşmüştüm.Bu kadar kısa zamanda gelişen hadiselerle Ülkemizde yaşanan “Gezi hareketi” akabinde Brezilya’da yaşanan soka

“Sıfırcı Hoca” isimli yazımda Türkiye’nin not artışına ve ülkemize faydalarına değinmiş ancak bu güzel havadislere “Mücbir Sebep” şerhi düşmüştüm.

Bu kadar kısa zamanda gelişen hadiselerle Ülkemizde yaşanan “Gezi hareketi” akabinde Brezilya’da yaşanan sokak hareketleri ve bunun üzerine NY Fed başkanı Ben Bernanke’nin tahvil alımının azaltılacağına dair zamansız tuzu ve Çin merkez bankasının fonlama maliyetini arttıran biberli freni ile dünyayı bir yemek gibi düşünürsek bol tuzlu biberli sıcak bir güveç orta yerde duruveriyor.

2008 yılından beri dünyada yaşanan hadiseler ekonomiyi de global ısınma neticesi yaşanan ekstrem iklim hareketleri gibi bir o yana bir bu yana savurur oldu.

Geçmiş yıllarda genelde istikrarlı bir trend içinde yıllara sari şekilde daha öngörülebilir biçimde gelişen durgunluk ve büyüme trendleri son yıllarda sabah güneş açıp öğleden sonra sağanak yağmur şekline dönüştü.

Bist’e baktığımızda kısa sürede 50.000den 100.000e doğru alt yapısı olmadan bol para ile giderken pardon şişerken yol kazasına uğradı..
Reel ekonomiden çok daha büyük bir finansal ve sanal bir ekonomi olunca boşluğu dolduran su gibi para da o an mevcut iktisadi trende göre nerede boşluk buluyorsa orayı dolduruyor ama bir yerden sonra istiap haddinden fazla para orada patlamaya neden oluyor.

Çok bilinmezli bir denklem gibi dünyanın bir ucundaki gelişme dakikalar içinde başka ülkeleri de etkisi altına alıyorsa reel ekonomide iş yapan insanların da işi de gittikçe zorlaşıyor.

Artık her yapılan yatırımda ve iktisadi aktivitede “mücbir sebep” faktörünü daha ön plana çıkarıp risk analizini çok iyi yapmak gerekiyor.
Günümüz dünyasında “iş adamlığı” sadece işini yapmayı bilmeyi yeterli kılmıyor bunun yanında siyaset bilimi, iktisat, muhasebe, finans, hukuk, psikoloji ve sosyolojik davranış biçimlerinin de bilinmesini ve gittikçe daha kompleks hale gelen bu yapıda bu konuda danışmanlıkların da daha elzem hale gelmesini zorunlu kılmaktadır.

Ancak, bütün bunlara rağmen mantığa uygun gelmeyen gelişmeler de olabilmektedir. Örneğin, Bernake ABD ekonomisinin yelkenine yeterince rüzgar dolduğunun herkes tarafından görülmesi ile artık büyüme için “benim daha fazla yelkeni ekstradan üflememe gerek kalmadı” demiş olsa işleri toparlama evresine girmeye çalışan AB ve gelişen piyasalarda bu kadar reaksiyon olmazdı diye düşünüyorum. 

Bugün AB ile fasılların üç yıl sonra tekrar açılacağına dair karar ise bu kadar olumsuzluk üzerine Türkiye açısından bugünden yarına önemli bir gelişme getirmeyecekse de AB normlarına ulaşma amacında olumlu bir adımdır.

“Mücbir Sebep” derken bulunduğumuz coğrafyada kuzey komşumuz İsveç yan komşumuz da Norveç değil ve Ortadoğu daha bir çok gelişmeye tarihsel olarak namzet ve Ülkemizi de bundan ayrı tutmak kolay değil ve her an değişik durumlarla karşılaşmaya insanlar hazırlıklı olmalı.Ülkemiz insanının “ekonomik krize şerbetliyiz” söylemi de politik ve küresel gelişmelere de “şerbetli” olmayı gerektirecek bir hale gelmiş durumda.

Özetlemek gerekirse “Mücbir Sebep” artık hayatımızın bir parçası.