Bilgi Yolu, Eğitim Kültür ve Sosyal Araştırmalar Merkezi (BİLSAM)’nin seri konferanslar dizisi kapsamında bu haftaki konuğu eğitimci-yazar Musa Mert oldu.

Seri Konferanslar dizisinin sonuncusunu gerçekleştiren BİLSAM, bu hafta ‘Din Meselesi mi Dil Meselesi mi?’ adlı konferans ile Eğitimci-Yazar Musa Mert’i konuk etti. BİLSAM konferans salonunda gerçekleşen konferansa çok sayıda öğrenci ve vatandaş katıldı. Konferansta konuşan Musa Mert, "Öncelikle bizim yeni nesli tanımadığı kanaatindeyim. Onları habire yargılıyoruz. Kendi doğrularımız var, kendi yetiştirme tarzlarımız var, yetiştiğimiz ortam var fakat değer yargılarımız ve kaygılarımız var, ilkelerimiz var. Çocuklarımıza ve gençlerimize bu açıdan bakıyoruz. Ve sürekli eleştiriyoruz, yeni nesil çok saygısız, yeni nesil küstah, yeni nesil umarsız, kimseyi takmıyorlar, laf anlamaz bir nesil olarak hep yargılıyorlar. Bu doğru değil. Bana göre şuan ki nesil bizden çok daha iyi. Bunu tüm kalbimle söylüyorum. Ahlaken de bizden iyiler, bilgi olarak da bizden iyiler, hayata ve olaylara bakışta bizden iyiler. Biz sadece onlarla ortak bir dil bulamadığımız, ortak bir ortamda bulunamadığımız için onları anlayamıyoruz. Ve gençlerimizdeki en büyük sağırlığın sebebi de bu, iletişimsizliktir. Son 20-25 yılda dünya çok enteresan bir hale geldi. Yeni elektrikli hayata geçtiğimizde kimsede telefon yoktu, yeni telefon alan kişinin evine giderdik. Daha sonra siyah beyaz televizyonlar çıktı. sosyal medya diye bir çıktı, hani profil deniliyor ya, o bir yayındır, gazetedir aslında. Oradan baktığınızda kendi resmini koyuyor, kendi paylaşımları var, kendi sözlerini yayınlıyor ve biz ukalalık yaptığını düşünüyoruz. Tabi ki hayır. Çocuklarımızın bu çağda en büyük sıkıntısı çok sahipli olmalarıdır. Eskiden çocukların hiç sahibi yoktu, bizlere selam vermezlerdi, şimdi herkes sahip çıkmaya çalışıyor çocuklarına, bıktırmış durumdayız. Bütün bu sahipliklerin arasında çocuklar kendilerini sahipsiz hissediyorlar ve son yüz yıldaki yalnız gençlerle beraberiz. O sosyal medyaya rağmen gerçekten çok yalnızlar. Kendilerini anlayabilecek insan sayısı çok az, çocuklarımızı anlayamıyoruz. Peki, ne yapmak lazım? Onları anlamak için onların dünyasına girmemiz lazım, onlarla oturup kalkmamız, onlarla içmemiz lazım, onlarla bir arada buluşmamız lazım, paylaşımlarımızın olması lazım” diye konuştu.
Kaynak: iha