Sektör kur ve seçim makasında

Taşımacılık sektöründe, yılbaşından beri görülen sıkıntı, seçim yaklaşırken had safhaya ulaştı. Karayolu ihracat ve ithalat yükü olan araç bulamıyor. Yük bulamayan kamyoncu Anadolu'dan gelmeyince İstanbul'da sevkıyat durma noktasına geldi. Düşük maliyet arayan ihracatçı denizyoluna kayınca hatlardan konteyner bulmak mesele oldu. Hava ve demiryolunda da durum parlak değil. Seçimin getirdiği belirsizlik piyasada para akışını durdurdu. Ödemelerde vadeler uzadıkça uzadı. Düşük kur da cabası: Ucuz döviz kazanıp ödemesini pahalı YTL ile yapan sektör şirketleri kara kara düşünüyor. UTA Lojistik sektöre sıkıntının sebeplerini sordu, farklı nedenler ve çözüm önerileri dinledi...

Tamer Dinçşahin, UND Yönetim Kurulu Başkanı: Uluslararası taşımalarda gözle görülür bir durgunluk yok. Ancak yılbaşından beri likidite sıkıntısı yaşanıyor. Navlun ödemelerinde vadeler hizmetini peşin veren taşımacılık sektörü için kabul edilemez sürelere uzadı. Ödeme alamayınca nakliyeciler finans kurumları ile çalışmak zorunda kalıyor. Artan yakıt maliyeti ve Avrupa'da otoban geçiş ücretleri gibi uygulamalar uluslararası nakliyecinin kazancını kemiriyor. Kurlar taşımacılar açısından her zaman bir olumsuz etki yaratıyor. Çünkü nakliyeci sabit giderlerini YTL ödüyor. Dahili nakliyede, özellikle oto taşımalarında yurtiçi araba satışlarının düşük olmasından dolayı bir durgunluk olduğunu biliyorum. Ama bence ileri sürüldüğü gibi taşıt yatırımları nedeniyle kapasitenin artması bence bu durgunlukta etken değil. Öyle olsaydı Moldovalı ve Bulgar tırlar gelip burada taşıma yapamazdı. Bu ülkelerin kamyonları yoğun bir vaziyette taşıma yapıyor. Sonuçta yaşanan ^j; sıkıntının asıl sebebi sarkan ödemelerden dolayı taşımacıların mali zorluluğa düşmesi ve yabancı nakliyecilerin yarattığı rekabettir. Çıkış yolu ise Türk nakliyesinin yurtiçi ve yurtdışı nakliyelerdeki pazarını daha da artırmaktır. Biz UND olarak bunun için çalışıyoruz.

Nizamettin Karadağ, KOPDER Yönetim Kurulu Başkanı: Piyasada bir seçim ekonomisinin getirdiği bir durgunluk diye düşünüyoruz. En büyük durgunluğu atıl kapasite yaratıyor. Her gün yeri araç piyasaya inince bizim işlerimiz duruyor. İç piyasada kamyonlar yük bulamadığı gibi, fiyatlar da dibe vurdu. Bizim de desteklediğimiz Ton-Kilometre Tebliği yürürlüğe konmasına rağmen denetlenmediği için haksız rekabet had safhada. İş bulabilenin ise parasını tahsil etmesi son beş aydaki nakit daralması nedeniyle uzadıkça uzuyor. Ama bu nakit sorunu taşımacılığa ilişkin bir durum değil genel bir sorun. Ton-Kilometre kilometre uygulaması başta olmak üzere bir an önce tedbir alınmazsa 12 ay içinde sektör kaosa sürüklenir ve bunun baş müsebbibi Kara Taşıma Kanunu'dur. Kaos yaşanırsa çoğunlukla bireysel taşımacılardan oluşan sektörümüz yüzde 80'i yok olacak, yabancıların eline geçecek. Sektör bence programlı biçimde kaosa sürüklenmek istiyor. KOPDER olarak biz bu sıkıntıya dikkat çekmek için 300 bin üyemizle seçimlerden sonra Ankara'da büyük bir miting düzenleme kararı aldık. Yakında kesin tarihi duyuracağız.

İrfan Bulut, Türkiye Nakliyeciler Derneği Genel Sekreteri : Piyasada durgunluk ve ödeme sıkıntısı hakkında çok sayıda şikayet alıyoruz. Hacimler çok düştü. Bazı günler İstanbul'dan Bursa'ya bile yükleyecek kamyon bulamıyoruz. Çünkü Anadolu kamyoncusu yük bulamadığı için İstanbul'a gelemiyor. Atıl kapasite had safhaya vardı. Araçlar garajlarda yatıyor. Herkes yük bulma peşinde olunca piyasa rekabeti fiyat üzerinden dönüyor. Fiyat rekabeti karları düştükçe işletme sermayesi eriyor, bir de piyasadaki ödeme sıkıntısı buna eklenince açığı kapatmak için banka kredisine başvuruluyor. Ama reel faizi çift haneli veren tek ülke olmamıza rağmen, bankalar tüketici kredileri ve devlet tahvilleri varken KO-Bİ'lere kredi verme zahmetine bile katlanmıyor. Bence finans kuruluşlarının KOBİ kredi sistemleri gözden geçirilmelidir.

Mete Tırman, Konsped Genel Müdürü: Demiryolu taşımalarında bu döneme özel bir sıkıntı yok. Mevsimsel durgunluk söz konusu. Ancak iç piyasada bir durgunluk yaşandığı açık. Bu tabi seçim döneminin belirsizliğinin bir sorucu. İş dünyası doğal olarak ekonomik kararlarını Genel Seçim ve Cumhurbaşkanlığı seçimi sonrasına bırakıyor. Bu anlaşılır bir olgu. Zira seçim sonrası çıkacak sonuçlara bilinmiyor. Tek parti hükümeti mi olacak, koalisyonu, siyasetti taşlar nasıl belirlenecek, politikaların devamı sağlanabilecek mi gibi sorular yanıtsız olduğu için ekonominin çarkları yavaşlıyor. Dış ticaretteki durgunluk ise tamamıyla kur politikasının bir sorucu. Piyasalar yüksek kur politası nedeniyle tabiri caizse 'inim inim inliyor'. Bence kur politikası acilen gözden geçirilmelidir.

Lütfi Aygüler: Balnak Logistics Group Yönetim Kurulu Başkanı: Sektörün en büyük sorunu düşük kurlardır. Taşımacılık şirketleri döviz kazanırken bütün giderlerinin yüksek değerli YTL üzerinden yapıyor. Mesela 2002 yılında 1000 dolara mal olan bir personel, enflasyon oranında zam alsa bile düşük döviz kuruna böldüğünüzde bugün 2500 dolara mal oluyor. Ayrıca iç piyasada yılbaşından beri ciddi bir durgunluk var. Düşük döviz kuruna rağmen ithalat da artmıyor. Eskiden ithalat için kamyon bulamazken şimdi tam tersi oldu, ihracat için kamyon bulamazken araçlar boş dönmeye başladı. Yaz aylarıyla birlikte ödemelerin aksaması, vadelerin uzamasıyla bu sorunlar iyiden iyiye arttı. Seçimlerden sonra iç piyasa rahatlayabilir ama kur sorununda hükümetin elinde de çok fazla yapacak bir şey yok gibi. Kuru bilinçli olarak düşük tuttuklarını sanmıyorum. Ülkeye giren sıcak para kurun yükselmesindeki en önemli engel. Yüksek YTL kuru şu anda sadece sektörün değil Türkiye'nin sorunu.

Güzin Sürtal, DSV Türkiye Genel Müdürü: Özellikle uluslararası karayolu taşımalarında bir durgun yaşanıyor. İhracat artıyor deniyor ama ancak bu miktarsal değil değersel artış. İhracatta artık otomobil gibi pahada ağır ürünlere kaydı. Öte yandan orta büyüklükteki tekstil işletmeli erirken sadece markalı ürün üretebilenler ayakta kaldı. Bu da sevkıyat miktarlarını düşürdü ve sevkıyatların karadan denize kaymasına yol açtı. Döviz kurunun düşük olması ihracat ve ithalatta bir sonraki yılın siparişlerini etkiler. Bu yüzden şu anda yaşanan yük miktarındaki düşüş kurun etkisi zayıf. Ancak yüksek kurlar ve piyasadaki ödeme sıkıntısı durgunluğu artırıyor.
Emrah Gezgin, İnci Lojistik GenelMüdürü: Yurtiçi taşımalarda ciddi bir hacim daralması söz konusu, Bu tabi piyasanın seçimi beklemesinden kaynaklanıyor. Yaz gelmesine rağmen ciddi bir daralma var iç piyasada. Kamyonlar yük bulabilmek için bir hafta hatta 10 bekliyor. Ödemelerde ciddi sıkıntı yaşanıyor. Nakliyeci navlununu tahsil edemiyor. Seçimlerden sonra açılacağını düşünüyorum. Uluslararası piyasadaysa kurlara karşın hareket var.
 
Fatoş Somsa, Taytrans Genel Müdürü: Tabi çok ciddi bir para sıkıntısı vadeler kabul edilemez sürelere ulaştı. İş aldığımızda da sevinemiyoruz. Mesela gemilerde yer bulamıyoruz. Nisan ayında Armatörler Birliği'nden gelen bir mesajda 14 tondan fazla yüklere 350 dolar masraf alınacağı 21 tonun üzerindeyse yük kabul edilemeyeceği bildirildi. Armatörden armatöre 21 ton sınırının aşıldığı olsa da ağır yük farkını almayı sürdürüyorlar. Yoğun sezon masrafı diye bir para alıyor. 20'lik te 135, high cube 270 dolar masraf alıyorlar. Seçim bir etken, herkes sonucu bekliyor. Kurun düşük olması masraflarımızı artırırken kazancımızı düşürüyor.

Atilla Yıldıztekin, Bağımsız Lojistik Danışmanı: Benim gözlemlediğim demiryolu ve denizyolu taşımalarında, ağa sahip lojistik firmaları ile ücretlerini artıran kargo şirketlerinin bir sıkıntısı yok. Bence bir durgunluktan ziyade, iş hacminin kapasite artışı kadar hızlı artmamış olmasının getirdiği bir sıkıntı yaşanıyor. Son dönemde lojistik şirketleri büyük hacimli lojistik merkez ve depo inşa ederken, taşımacılık firmaları çok sayıda taşıt alımına gitti. Ancak düşük kur politikası nedeniyle ithalat ve ihracatta hacimler beklenildiği kadar artmayınca, lojistik şirketlerinde atıl kapasite sorunu baş gösterdi. Kur politikası sadece sektörün değil Türk ekonomisinin en önemli sıkıntısı şu anda.

Kaynak: UTA Lojistik Dergisi Temmuz 2007 Sayısı

Editör: TE Bilişim