Lojistikte Türk firmaları için tehlike çanları

Dünyanın lojistik üssü olma iddiasıyla ortaya çıkan Türkiye'de, yabancı firmaların yatırım şekli dikkat çekiyor. Hizmetler sektörü ağırlıklı gelen firma yapısı, Türk firmalarını taşeronluk tehlikesiyle karşı karşıya bırakıyor.

Türkiye'ye 3.3 milyar dolar döviz girdisi sağlayan lojistik sektöründe elde edilen katma değer risk altında. Jeopolitik konumuyla ve gelişen altyapısıyla dünyanın lojistik üssü olmayı hedefleyen Türkiye'de yerli firmalar büyük bir açmazca karşı karşıya. Reel Piyasalar programında sektörün yapılanmasını değerlendiren Grupaj Servis İstanbul Proje Geliştirme Genel Koordinatörü Necdet Namer iddialı konuştu: "Son çıkan karayolu ulaştırma anlaşmaları ve kanunuyla yabancı sermayeli şirketlerin ülkeye girişi hızlandı. Bu firmaların çoğu R2 Belgesi'ne dayanarak Türkiye'ye geliyor. Çoğunun kamyon ya da tır yatırımı yapmadığını görüyorsunuz. Sadece depolama, iç taşıma. organizasyon, barkodlama, etiketleme konularıyla ilgiler. Yani lojistiğin hizmetler bölümüne yatırını yapıyorlar. Tehlike tam bu aşamada ortaya çıkıyor. Taşıma kısmında. Türk nakliyecisini taşeron gibi kullanma mantığı görülüyor. Lojistik sektöründe, yerli sermayeyi tehdit eden en önemli unsur budur. Katma değer sektörde, yerli firmanın elinden kayıyor."

Kullanıcının yaklaşımı rekabetçi yapıyı bozuyor

Necdet Namer. reel sektörün de lojistik firmalarını kullanış biçiminin yabancı ile rekabette açmazlara neden olduğunu söyledi. Değerlendirmenin. 23 milyar dolar değerinde bir pazarda, 3.3 milyar dolarlık döviz girdisi dikkate alınarak yapılması gerektiğini vurgulayan Namer. sözlerini şöyle sürdürdü: "Ortaya çıkan gerçek şu: Üretici firmalar genellikle lojistik sektörünün yapması gereken hizmetleri kendileri gerçekleştiriyor. Yani dış kaynak kullanmıyor. Bu durumda lojistik firmasına taşıma ve gümrükleme kalıyor. Katma değerden büyük bir kayıp da burada ortaya çıkıyor, özel sektör konuyu entegre bir hizmet çerçevesinde ve lojistik anlayışıyla yaklaşmalıdır Bu durum yabancı sermaye karşısında Türk firmalarının rekabetçi olma şansını da azaltıyor. Ortak pazara entegre olmuş bir ülkede yerli müteşebbisin, yabancı lojistik firmalarının taşeronu haline dönüşme riski düşündürücüdür." Namer. sektörde forwarder (Navlun göndericisi) firmalarla, taşımacılık sektörü arasında ciddi bir rekabet yaşandığına da dikkat çekti. Forwarding sisteminin yeterince anlaşıldığı konusunda şüphelerim olduğunu vurgulayan sektör mensubu "Nitekim son dönemlerde yabancı sermaye ağırlıklı olarak navlun taşıyıcısı olarak sektöre giriş yapıyor" dedi.

Yerli firmaların da hatası var

Ortaya çıkan tehlike karşısında, yerli firmaların da ciddi hataları olduğunu belirten Necdet Namer. sektörün yapısını da ortaya koydu: "Bazı firmalar eski yöntemlerle çalışıyor. Oysa mesela uydu takip sistemleri var. Ama bu hizmet verilmeyince, kullanıcı kaçıyor. Ayrıca sektörde orta ölçeğin üzerinde firma sayısı 70 civarında. Bunun yüzde 50'si lojistik kavramının dışında hizmet veriyor. Yani kavramın içini doldura-mıyor. Oysa lojistik bir hizmetler bütünüdür. C2 Belgesi'nc sahip olup, sadece taşımacılık üzerine kurulmuş firmalar var.Bu yeterli değil. Hem reel sektöre katkı sağlamıyor, hem de piyasada haksız, rekabet unsuru haline dönüşüyor. İlerleyen dönemlerde bu firmaların elenmesi kaçınılmaz." Necdet Namer. Türk firmalarının yurtdışında da yanlış politikalar içinde olduğunu söyledi. Türk nakliye sektörünün, yurtdışında düşük fiyatlarla çalışmayı kabul etmesini eleştiren Namer "Bir Alman firmasının üçle biri fiyat veriyorlar, Bu rakamlar da para kazandırmıyor. Son dönemde sermaye yetersizliği ve döviz kurları nedeniyle kârlılığın düştüğünü dikkate alırsanız durum daha da kötüleşiyor. Para kazanmadan ne kadar iş yapılabilir" dedi.

Kaynak: Forum Gazetesi/Çetin ÜNSALAN

Editör: TE Bilişim