Seka Taşucu Limanı’nı kapatma lüksümüz yoktur

Türkiye’nin Seka Taşucu Limanı’nı kapatma lüksü olmadığını vurgulayan Korer Özbenli,Türkiye ile karşılaştırıldığında daha az kıyı şeridine sahip ülkelerin, kıyı şeridinden daha büyük ekonomik değer yarattığını söyledi.

Devletleri devlet yapan ‘olmazsa olmaz’ ana unsurların vatan, ulus ve egemenlik olduğunu belirten Mersin Deniz Ticaret Odası (MDTO) Genel Sekreteri Korer Özbenli, egemenliğin, şehitlerin kanlarıyla yoğrulmuş vatanımızın dış ülkelere karşı tam bağımsızlığının kayıtsız şartsız var oluşunun simgesi olduğunu söyledi.

“1926 yılına kadar ‘olmazsa olmaz’ unsurlarımızdan biri eksikti” diyen Korer Özbenli, “İnsanlarımız denizin nimetlerinden faydalanamıyor, egemenliğimizin simgesi bayrağımız kendi karasularımızda yabancı bayrak muamelesi görüyordu. Bu şartlar altında devletimizin egemenlik hakkı, karasularımızda izlenemiyordu. Tam bağımsızlıktan bahsetmek bir noktada eksik kalıyordu. Büyük Atatürk ve 1926 Meclisi’nin vatansever iradesiyle 84 yıl önce çıkarılan Kabotaj Kanunu ile denizlerimizde 391 yıl süren esarete son verildi” dedi.

Kabotaj ülkemize özgü değil

19 Nisan 1926’da yürürlüğe giren Kabotaj Yasası ile “Türkiye sahillerinde nakliyat-ı bahriye yani deniz taşımacılığı (kabotaj) ile limanlarda ve karasuları dahilinde ticaret hakkı”nın Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına tanındığını kaydeden Özbenli,

“Kabotaj hakkı sadece ülkemize özgü bir konu değildir. Bütün denizci ülkeler tarafından benimsenen ve önemsenen bir haktır. Cumhuriyetimizin ikinci yılında Ulu Önderimizin engin öngörüsü ile Bahriye Vekâleti yani Deniz İşleri Bakanlığı kurulmasına karar verildi.

Sene 2010, denizcilik bakanlığımız yok ve kabotajın 84’üncü yıldönümünde denizcilikten sorumlu idare olarak 11 ayrı bakanlığa dağılmış yetkileriyle Denizcilik Müsteşarlığı var” dedi.

Kabotaj Yasası’nın temelinin atıldığı 1’inci İzmir İktisat Kongresi’ne değinen Özbenli, daha sonra şunları söyledi:

 “Yerli malların kara ve deniz taşımacılığında ucuz tarife ile taşınması sağlanacaktır. Ayrıca bu kararı desteklemek ve deniz ticaret filomuzun geliştirilmesi amacı ile tersanelere ‘Orman emvalinden ağaç tahsisi’ de getirilerek gemi inşa sektörünün gelişmesi ve bu yolla filomuza yeni gemiler katılması sağlanmıştır.  Diğer taraftan yatırımcıya destek olarak ulusal bankaların kurulması ve özel girişimcinin desteklenmesi de bu çerçevede alınmış önemli kararlardır.

O tarihten 84 yıl sonrasına, bugüne baktığımızda denizcilik, teşvik unsurlarından yararlanmayan bir sektördür. İşin özeti, 84 yıl önce denizcilik sektörüne verilen önemi bugün göremiyoruz.” Türkiye’nin su yolu üzerinde bulunduğunu vurgulayan Özbenli, “Ülkemiz ile karşılaştırıldığında daha az kıyı şeridine sahip ülkelerin kıyı şeridinden büyük ekonomik değer yarattığı görülmektedir.

Örneğin 5 bin kilometrelik kıyı şeridine sahip ve denizcilik konusunda çok da gelişmiş olmayan Fransa’nın bile turizmden taşımacılığa kadar kıyı şeridinin ekonomiye yaptığı katkı yüzde 50’lere yaklaşmışken ülkemizde bu oran, yüzde 3’ler düzeyindedir. Taşıdığı potansiyele karşın kıyı şeridimizin ekonomiye kattığı değer ne yazık ki tatmin edici değildir” dedi.

Seka Taşucu nasıl kapatılır

Oysa, denizciliğin dünya ekonomisi içindeki öneminin yanı sıra stratejik değere de sahip dev bir endüstri olduğunu hatırlatan Özbenli, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Günümüzde her yıl, 8 milyar tonu aşkın dünya yükünün yüzde 90’ı, petrolün ise yüzde 95’i deniz yolu ile taşınmaktadır. Ülkemizin toplam dış ticaretinin yüzde 87’si deniz yolu ile yapılmaktadır. Bugün için Türk bayraklı deniz ticaret filomuz ile ithal ve ihraç yüklerimizin sadece yüzde 30’unu taşıyabiliyoruz. Filomuz ise 7.5 milyon dwt. Yükleme- boşaltma yapılan 160 adet kıyı tesisimiz mevcut, liman, iskele, barınak anlamında tüm limanlarımızda yılda toplam 350 milyon ton düzeyinde yük elleçlenmektedir.

Ancak bu miktar Rotterdam Limanı’nın yarısı kadardır.” Buna karşın Türkiye’nin Akdeniz’deki bir limanından vazgeçtiğini ve çok ihtiyaç varmış gibi yat limanına dönüştürüldüğünü belirten Korer Özbenli, “Mersin Limanı’ndan sonra bölgemizin ikinci limanı Seka Taşucu Limanı’nı kapatıyoruz. Bu taleplerin ülkenin denizciliğinden sorumlu ve hatta güvenliğinden sorumlu kurumlarca da onaylanmasını anlamakta gerçekten zorlanıyoruz. SEKA Limanı gibi bir tesis, bugün için 100 milyon dolarlık bir yatırımdır. Bu yatırımı atıl konuma getirecek, imar değişikliği yapacak lüksümüz yoktur.

Ülkemizde her türlü izin alındıktan sonra nedeni hangi gerekçeye dayanırsa dayansın idari yargıda açılacak bir dava ile tüm işlemlerin yürütülmesinin durdurulmasına ve iptaline karar verilebilir. Tersane projesinde bizim başımıza geldiği gibi” dedi.

Bilirkişilerin, bin kişiye iş ve aş sağlayacak olan uluslararası standartlarda yapılması ‘olmazsa olmaz’ koşul olan, 30 yıllık liman sahası içinde planlanan orta ölçekli bir tersaneye karşı açılan davada ne acıdır ki beton sahaya ‘Tarım Toprağı’ diyebildiğini belirten Özbenli, “Proje, kişisel ve siyasi düşüncenin egemen olduğu yerel yönetim anlayışına feda edilmiştir” dedi.  Türkiye’nin, 500 milyar dolarlık denizcilik sektöründen hâlâ yeterince pay alamadığını kaydeden Özbenli, “Pastadaki payımız % 1. Gün, olanakları bize sınırsız sunan coğrafyamızın farkına varma günüdür.


 

Editör: TE Bilişim