Haber gazetelere "İzmir Limanı için imzalar 2.5 yıl gecikmeli atılıyor" şeklinde yansıdı.
Hayır, arkadaşlar yanılıyorsunuz.
İzmir Limanı için imzalar "gecikmeli" de olsa atılmıyor.
Çünkü 2.5 yıl önce açılan özelleştirme ihalesini 1 milyar 275 milyon dolar teklifle kazanan Global-Hutchison-Ege İhracatçı Birlikleri konsorsiyumu bu saatten sonra gidip o paraya İzmir Limanı'nı 49 yıllığına kiralamaz.
"Kiralar" diyen hayal kuruyor.
Neden mi? Gelin anlatayım.
Özelleştirme İdaresi 3 Mayıs 2007'de 900 milyon dolar başlangıç fiyatı ile İzmir Limanı'nı ihaleye çıkardı.
Dört ayrı grubun yarıştığı ihalede Global-Hutchison-EİB konsorsiyumu o günün koşullarında çok iyi bir teklifle Çelebi'yi geride bırakarak ipi göğüsledi.
Rekabet Kurumu ihale öncesi onay vermiş olmasına rağmen Liman İş Sendikası ve KİGEM iptal davası açtı. Neydi gerekçe?
Bir, bu özelleştirme kamu menfaatine aykırı.
İki, Rekabet Kurumu'nun onayına rağmen rekabete ve usule aykırı.
Üç, değer tespiti yanlış yapıldı, fiyat daha yüksek olmalı.
Neresinden bakarsanız bakın alabildiğine ideolojik, ekonomik rasyonaliteden uzak üç gerekçe. Fakat maalesef Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu bu gerekçeleri dikkate alarak yürütmeyi durdurdu.
Aradan tam 29 ay geçti ve önceki gün Danıştay 1. Dairesi itirazı reddetti.
Böylece özelleştirme ihalesinin önündeki "hukuki" engel ortadan kalkmış oldu.
Fakat gelişmiş bir hukuk devletinde 29 günde verilebilecek bir karar 29 ay bekleyince ortaya çok ciddi bir "ekonomik" engel çıktı.
Araya bu yüz yılın en büyük küresel finans krizi girdi.
Para kaynakları kurudu. Yatırım imkânları zorlaştı. Tüm hesaplar altüst oldu.
Dün konuştuğum bir uzman "Şimdi değil 1.3 milyar dolar, 900 milyon dolara bile zor ihale ederiz İzmir Limanı'nı" dedi.
Kimin umurunda?
Özelleştirme İdaresi 29 aydır ihalenin sonuçlanmasını beklemekten yorgun düşen konsorsiyuma önceki gün devir sözleşmesini imzalaması için davet yaptı.
Kredi, yatırım ve risk iştahının alabildiğine azaldığı bu ortamda ne Hutchison ne de sürece ihale sonrası dahil olan Deutsche Bank istekli. Global ikna için uğraşıyor ama nafile.
Bu ortamda alternatif yatırımcı bulması zaten imkânsız.
Hutchison benzer bir süreci Selanik Limanı için yaşadığında teminatını yakma pahasına ihaleden çekildi.
Peki, Türkiye'ye hem zaman hem para hem de yatırım kaybettiren bu çarpıklığın hesabını kim verecek?
Hemen söyleyeyim: Madem Türkiye'de özelleştirme süreçlerinin bu kadar uzaması kimsenin umurunda değil, bu aşamada ihaleden çekilmek de Hutchison ve Deutsche Bank'ın umurunda olmayacak.
                                               
Hiç kimse onları günah keçisi yapmasın. Beceriksizliğimizin kurbanıyız. 
Konsorsiyum bugüne kadar yaklaşık 15 milyon dolar para harcamış.
O parayı yakmayı çoktan göze almışlar.
İhaleyi ikinci sırada bitiren Çelebi aklından bile geçirmiyor limanı devralmayı.
Bu şartlarda Özelleştirme İdaresi tekrar ihaleye çıkmak zorunda kalacak.
Zincirlikuyu'daki araziden dolayı Ahmet Nazif Zorlu'nun başına gelenler ortada. Adam 800 milyon dolar gibi rekor bir fiyatla Karayolları arazisini aldı; davalar yüzünden 2.5 yıldır çivi çakamıyor. "Parayla rezil olmak" diye buna derler.
Bu arada bölgesinin en büyük ihracat merkezi olan İzmir Limanı yerinde saymaya devam edecek. İhale 2.5 yıl önce sonuçlansa sadece devletin kasasına 1.275 milyar dolar girmeyecekti. Limanın kapasitesi tam üç kat artırılacak, tüm altyapı yenilenecekti.
Oysa şimdi ne oldu?
İhracatçı kuyrukta. 30 yıllık vinçler sapır sapır dökülüyor, liman yetersiz... 
İyi de kimin umurunda?
Editör: TE Bilişim