Mersin Liman'ı S.O.S veriyor

Özelleştirme sürecinde yargı engeline takılan ve bekleme dönemine giren Mersin Limanı, liman ücretlerinin çok yüksek olması nedeniyle de tahliyede sorunlar yaşıyor.

Özelleştirme sürecinin uzaması halinde, limanın hat kaybetmeye başlayacağını söyleyen Akdeniz İhracatçı Birlikleri (AKİB) Genel Sekreteri Selami Gedik, "Limanın bir an önce işletmeye açılması gerekiyor" diyor.

Mersin'in belki de en önemli sorunu, şehrin yüksek potansiyeline rağmen aşırı düzeydeki işsizlik oranı. Mersin en büyük il sıralamasında sekizinci sırada olmasına karşın, kişi başına düşen Gayri Safi Yurtiçi Hasıla'da (GSYH) 16'ncı sırada yer alıyor.

Mersin'in en büyük istihdam potansiyeline sahip değerlerinden olan Mersin Limanı ise son dönemde yeterli randımanı sağlayamıyor, özelleştirme sürecine giren ve yargı engeline takılan Mersin Limanı, S.O.S veriyor. Akdeniz ihracatçı Birlikleri (AKİB) Genel Sekreteri Selami Gedik, bu sürecin uzaması halinde limanın hat kaybetmeye başlayacağını söylüyor. Mersin Limanı'nda, liman ücretlerinin çok yüksek olması nedeniyle tahliyede büyük sorunların yaşandığını ifade eden Gedik, bir belediye işletmesi olan Taşucu Limanı'nın çok dar olması nedeniyle, rıhtıma ancak beş adet Ro-Ro gemisinin yanaşabildiğini belirtiyor. Seka Limanı'nın alanının çok geniş olduğunu, bu nedenle tahmil tahliye işlemlerinin çok kolay yapıldığını kaydeden Gedik, limanın bir an önce işletmeye açılması gerektiğini vurguluyor.

2003 yılından bu yana AKİB'in genel sekreterliğini yapan ve aynı zamanda Mersin Alzheimer Derneği'nin kurucu üyesi ve başkanı olan Selami Gedik'ten, Mersin'in ihracat potansiyelini, ihracatın önündeki engelleri ve liman özelleştirmeleri ile ilgili görüşlerini aldık.

Ekonomist: Akdeniz Bölgesi ihracat açısından son yıllarda nasıl bir gelişim gösteriyor?

Selami Gedik: Türkiye, son 3 yıldır hedeflenen büyüme oranının üzerinde büyüdü. Tabii ki bu büyüme sürecinde ihracatımızın da çok önemli bir payı vardı. Akdeniz Bölgesi olarak biz de, bu ivme içerisindeki yerimizi aldık. 2004 yılında 63.1 milyar dolar olan ihracatımız, 2005 yılında yüzde 15.8 artarak 73.4 milyar dolara; 2006 yılında ise 85.2 milyar dolara ulaşarak bir önceki yıla göre yüzde 16 arttı. Akdeniz Bölgesi olarak ise 2004 yılında 2.7 milyar dolar olan ihracatımız 2005 yılında yüzde 10 artarak 3 milyar dolara, 2006 yılında bir önceki yıla göre yüzde 15.8 artarak 3.5 milyar dolara çıktı. Bölge ihracatının, Türkiye geneli ile uyumlu bir seyir izlediğini ifade edebiliriz.

Ekonomist: Mersin, bölgenin son 5 yıldaki ihracatının ne kadarını karşılıyor?

Gedik: ihracatta bölgemizin lokomotif illeri sırasıyla Adana, Mersin ve Hatay. Son beş yıl içerisinde ise Mersin bölgenin; 2002 yılı için 1.8 milyar dolarlık ihracatının yüzde 17.7'sini, 2003 yılı için 2.42 milyar dolar olan ihracatının yüzde 20.5'ini, 2004 yılı için 2.7 milyar dolar olan ihracatının yüzde 18.2'sini, 2005 yılı için 3 milyar doların yüzde 20.1'ini ve 2006 yılı için 3.5 milyar dolar ihracatın yüzde 21.5'ini karşıladı.

Ekonomist: Kent, ihracat potansiyelini ve hacmini yeteri kadar kullanabiliyor mu?

Gedik: Mersin aslında jeopolitik konumu itibariyle değil Türkiye'nin, belki de dünyanın sayılı yüksek ihracat potansiyeli olan şehirlerinden biri. Fakat maalesef bana 'Mersin bu potansiyelini kullanabiliyor mu?' derseniz, size vereceğim yanıt kocaman bir 'hayır' olacaktır. Bir kere her şeyden önce en yüksek kara yolu ticaretimizi gerçekleştirdiğimiz Irak'ın durumu ortada. Bu durumun kısa sürede düzene gireceği, en azından güvenli ticaretin gerçekleşebileceği umudu şimdilik ufukta gözükmüyor.

Peki liman potansiyeli ne durumda?

Gedik: O da kanayan ayrı bir yaramız. Bildiğiniz gibi özelleştirme sürecine giren Mersin Limanı, yargı engeline takıldı ve yürütmenin durdurulması kararı çıktı. Artık yapılması gereken ya limanın özelleştirmeyi kazanan şirkete bir an önce verilmesi ya da TCDD'nin limana yatırım yapması. Bu sahipsizlik sürerse, liman hat kaybetmeye başlayacak. Ayrıca Mersin Li-manı'nda, liman ücretleri çok yüksek, tahmil tahliyede büyük sorunlar yaşanmakta. Taşucu Limanı belediyenin işletmesinde olup, rıhtıma 5 Ro-Ro gemisi yanaşabilmekte, çok dar olduğundan tahmil tahliye işlemleri çok zor olmakta. Seka Lima-nı'nın alanı çok geniş, bu nedenle tahmil tahliye işlemleri çok kolay yapılmakta. Bu nedenle bir an önce işletmeye açılması sağlanmalı. Ayrıca gümrük mesai ücretleri yüksek olduğundan, bu ücretlerin makul seviyelere düşürülmesi ile ihracatta girdi maliyetleri azalacak. Bunların dışında Avrupa Birliği (AB) uyum süreciyle birlikte yaşanan çifte vergi, tapu, ihtisas gümrükleri, transit ticaret mevzuatının uygulanmasında karşılaşılan sorunlar, yine ihracatın önündeki teknik engeller.
 

Mersin'in ekonomik gelişimini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Gedik: Bugün 1.7 milyon nüfusa yaklaşan Mersin'in belki de en önemli sorunu, şehrin yüksek potansiyeline rağmen, aşırı düzeydeki işsizlik oranı. Bugün tarım dışı işsizlik Türkiye istatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre Adana ve Mersin'de yüzde 19. işte bu yüzden Mersin, bugün en büyük il sıralamasında 8'inci olmasına rağmen, kişi başına düşen GSYH'da 16'ncı sırada yer alıyor. Mersin'in en büyük istihdam potansiyeline sahip iki değeri olan liman ve serbest bölge, son dönemde neredeyse dibe vurmuş durumda. 5084 sayılı yatırım ve istihdam teşviki ile ilgili yasa ilk çıktığında, milli geliri bin 500 doların altındaki iller hedef alınmıştı. Daha sonraki düzenlemelerle milli geliri 2 bin dolar olan illerin yararlandırılması sağlanmış, bu kapsamda 49 il yararlanmıştı, istihdamı geliştirmek adına bu teşvik Mersin için çok önemliydi. Anılan teşvikle enerji indirimi, SSK işveren prim payı ve ücret stopajı gibi kolaylıklar sağlamaktaydı. Ancak Mersin, bu teşvikten yararlanamadı. Halbuki kişi başına düşen gelir değil de, örneğin illerin satın alma gücü pariteleri göz önüne alınarak veya verilen teşviklerden kısa zamanda randıman alınması gibi verimliliğin esas alındığı kriterler göz önüne alınsaydı, Mersin kesin bu kapsam içine alınırdı. Kentin tarımla uğraşan nüfusunun toplam nüfusa oranına bakacak olursak, Mersin'in bir tarım şehri olduğunu anlarız. AB'ye üyelik süreci ve yürütülecek müzakereler, Türkiye ve bölgemiz açısından büyük önem taşıyor.

ihracatın önündeki engeller neler?

Gedik: Değerli YTL, ucuz döviz ihracatı engelleyici değil ama kısıtlayıcı bir faktör. Her şeyden önce, şirketlerimizin maliyet kalemleri çoğunlukla YTL. Satışlar ise Euro ya da dolar cinsinden. Bu nedenle karşımıza, maliyeti yüksek ama satışı ucuz ürünler çıkıyor. Bu da şirketlerin rekabet gücünü azaltıyor. AKİB olarak, maliyet kalemlerini kısma konusunda çalışmalar yapıyoruz. Şirketlerin ihtiyacı olan yapılar, laboratuarlar, sertifikalar gibi maliyet kalemi olabilecek konularda, devlet nezdinde gerekli girişimlerde bulunuyor ve gerektiğinde fi-nansal destek de sağlıyoruz. Diğer bir sorun da, dış ticaretteki vizyon eksikliği. Türkiye, yaklaşık 27 yıldır ihracat dünyasında yerini aldı ve son yedi yılda çok ilerteme kaydetti. Ancak bu gelişme hızını korumak istiyorsak, aynı yöntemlerle devam etmemiz sakıncalı olacak. 'Ucuz mal üreteyim, sürümden kazanayım' düşüncesi, artık çok da geçerli değil. Devir, markalaşma devri. 2000 ve 2001 krizlerinde ülke, çok büyük yaralar aldı. Mersin'de tekstil sektöründe o zaman 495 konfeksiyon atölyesi varken, bugün yalnızca 14 tane kaldı, ilginçtir, tekstil şirketlerimiz geçmişe göre adet olarak daha az ürün satmalarına karşın, daha fazla gelir elde etmeye başladı. Bu, markalaşma sürecinin bölgemizde de yavaş yavaş başladığına işaret. AKİB, markalaşma sürecinde 'Markalaşma ve Tur-quality' desteklerinden ve diğer tüm desteklerden şirketlerimizi yararlandırıyor.

Kent ile ilgili ne gibi projeleriniz bulunuyor?

Gedik: Genel sekreterliğimiz Mersin'le ilişkili olarak yürütülen makro düzeydeki her türlü projede aktif olarak yer alıyor. Örneğin Mersin'de RIS (Bölgesel inovasyon Stratejileri) projesi kapsamında, 'Tarım Çalıştayı'nı hep beraber yürütüyoruz. Bu ay hiç ihracatı olmayan üretici şirketlerimizle ihracat gerçekleştirmeyi hedefleyen 'Expo 333' projesine, Ticaret ve Sanayi Odası ve Organize Sanayi Bölgesi işbirliği ile başlıyoruz. Ayrıca 'Turunçgil Tanıtım Grubu'nda da proje ortaklığı yaptık. Birliğimiz bünyesindeki elemanlarımız KOSGEB ve İŞ-GEM'lerde gerektiğinde aktif görevler alabiliyor. Birlik olarak 2006 yılında 35 adet seminer ve eğitime imza attık. Bu çalışmalarımız, 2007'de de artarak devam edecek.

TÜRKİYE FUARLA MARKALAŞIYOR

Şubat ayında düzenlenen Uluslararası Sebze ve Meyve OFuarı Fruit Logistica'ya bu yıl, 74 ülkeden bin 867 şirket katıldı. Şirketlerin yüzde 86'sı Almanya dışındaki ülkelerdendi. Sadece ticari ziyaretçilere açık olan fuarı, 120 ülkeden 42 binin üzerinde ticari ziyaretçi gezdi. Ziyaretçi sayısının geçen yıla oranla yüzde 16 artış gösterdiği fuarda, ziyaretçilerin yüzde 75ten fazlasını Almanya dışından gelen ziyaretçiler oluşturdu.
Yaş meyve sebze sektöründeki lider şirketlerin şubat ayı takvimlerinde yer edinen ve Türkiye'nin AKİB tarafından dördüncü kez temsil edildiği fuarda, 16 Türk şirketi toplam 468 metrekare alanda Türk pavyonunda yer aldı. Özellikle bölge ekonomisi açısından önemli yere sahip olan yaş meyve sebze sektörüyle ilgili bu büyük buluşma, ülkenin daha yoğun katılımlarla temsil edilmesi, zengin ürün çeşitliliğinin ve kalitesinin sergilenmesi, Türkiye'nin sektörde bir marka olması açısından bir fırsat oldu.

Kaynak: BURCU TUVAY

Yayın: EKONOMİST

Yayın tarihi: 15 Nisan 2007

Editör: TE Bilişim