İskenderun ve limanlar

Limanlar her dönemde kentler için önemli bir ekonomik güç olmuşlardır. Buna en güzel örneklerden bir tanesi de iskenderun'dur. Türkiye'deki ilçeler arasında Merkez Bankası Şubesi'nin bulunduğu tek ilçenin İskenderun olduğunu biliyor muydunuz?..

Geçtiğimiz haftalarda İskenderun'da Türkiye Genç işadamları Konfederasyonu (TÜGİK), Güney ve Güneydoğu Bölgesi Genç İşadamları Dernekleri Federasyonu (GİAF), İskenderun Genç İşadamları Derneği (ISCîlAD) ve İstanbul Marmara Ege Akdeniz ve Karadeniz Deniz Ticaret Odası (İMRAK DTO) ve DTO İskenderun Şubesi işbirliğinde "Doğu Akdeniz De nizcilik ve Ekonomi Zirvesi"ni gerçekleştirdik. Gerek Türkiye gerekse bölge dış ticareti için stratejik noktalar olan Mersin ve iskenderun limanlarının özelleştirilmesi süreçlerinin de ele alındığı zirvede, özelleştirmelerde yaşanan gecikmeler ve aksaklıklar, endişe yaratıyor.

İskenderun'da iki tane özel liman bulunuyor. Ve yeni özel limanların yapımı için ise çalışmalar hızlı bir şekilde sürüyor. Sektör yetkilileri İskenderun limanının teknoloji ve altyapı açısından yetersiz olduğu görüşünde. Bu nedenledir ki, özel limanlarımızla rekabet edememekte ve atıl durumda kalmaktadır, özelleştirmelerin gündeme gelmesi de bu noktada başlıyor, ancak bu noktada sıkıntılar var. Geçtiğimiz aylarda İskenderun Limanı 80 milyon dolar gibi en yüksek teklif veren Ports Of Singapur Authority (PSA)-Akfen devredileceği sırada. Rekabet Kurulu devreye giriyor ve 'bölgesel tekel' oluşturma sebebi ile onay vermiyor ve ihale çıkmaza giriyor. Şimdi ne olacak, onu kimse bilemiyor, özel liman sayısının her geçen gün artmasının nedenlerinden bir tanesi de özelleştirme sürecinin bir türlü sonlandırı-lamaması. İskenderunlu işadamları çareyi özel liman kurmakta buluyorlar.

Peki başta limanlar olmak üzere, sektörde yaşanan hareketliliğin yansımaları neler?..

Üç tarafı denizlerle kaplı ülkemizin, son birkaç yıla kadar bu avantajdan yeteri kadar yararlanamadığını hepimiz biliyoruz. Gerek içerde gerekse dış piyasada yaşanan krizler denizcilik sektörümüzü de derinden etkiledi. Yaşanan krizleri kendi çabası ile aşan denizcilik sektörümüz, şu sıralar belki de altın çağını yaşıyor. Sektörün ileri gelenleri tersanelerimizin yüzde 100 kapasite çalıştığını ve 2008 yılı başına kadar da yeni taleplere yanıt vermekte zorlanacaklarını belirtiyorlar. Bu sevindirici bir gelişme. Ancak buna rağmen 300 milyar dolara ulaşan dünya denizcilik pastasından sadece yüzde 1.5'lik bir pay almamız, bizleri düşündürüyor. İler geçen gün büyüme trendini bir basamak yukarı taşıyan Türkiye'de, aynı şekilde denizcilik sektörü de bu büyümeden payını almalıdır.

Ülkemiz için oldukça önem arz eden denizcilik sektörüne, bugüne kadar olduğu gibi her dönemde sahip çıkmamız ve önünü açmamız gerekiyor, özellikle sektörün ihtiyacı olan tüm yasal mevzuatlar çıkarılmalı, belki de sektör için bir master planı hazırlanmalıdır. Unutmayalım ki; denizini iyi kullanamayan ülkeler, zenginleşmede geri kalmakladırlar.

*Türkiye Genç İşadamları Konfederasyonu (TÜGİK) Başkanı

Kaynak: Hazim SESLİ/FORUM Gazetesi

Editör: TE Bilişim