İzmir'in En Büyük Riski, Liman

İzmirliler, Türkiye'nin en büyük konteynır ihracat limanının özelleştirilmesinin tamamlanıp, gerekli iyileştirmelerin yapılmasını bekliyor.

Küresel krizin reel sektör üzerindeki olumsuz etkisinden nasibini alan şehirlerden biri de İzmir oldu.

İzmir'deki küçük ve orta ölçekli işletmelerin yanı sıra büyük firmalar da krizden etkilendi. Birçok fabrika kapısına kilit vurdu ya da işçi çıkarttı. Tüccarlar siftah bile yapamadan kepenk kapatmak zorunda kaldı. 2009 yılının ilk 10 ayında İzmir'de açılan her 100 firmaya karşılık yaklaşık 70 firma kapandı. Avrupa pazarlarındaki daralmadan dolayı kentin ihracatında da bir önceki yıla göre düşüş yaşandı. 2008 yılı ilk 10 ayda gerçekleştirilen ihracat 19 milyar dolara yakın iken bu rakam 2009'un aynı döneminde 11.6 milyar dolara düştü.

Kentte yeni yatırımlar yüzde 47 oranında azalırken, yeni istihdam oranı da bunun paralelinde yüzde 49 geriledi. TÜİK'in açıkladığı en son verilere göre İzmir'in işsizlik oranı yüzde 11.8 ile 97 bin 347 kişiye ulaşırken, istihdam oranı da yüzde 39.9 olarak tespit edildi. İzmir'in vergilerin toplam tahsilatındaki iç payı 2008 yılı sonunda 10.54 iken, 2009 yılı Ekim ayında 10.21 seviyesine geriledi.

Alsancak Limanı'ndaki çözümsüzlük de  İzmir için en büyük risk olarak görülüyor. Türkiye ihracatının yaklaşık yüzde 15'inin yapıldığı TCDD'ye bağlı İzmir Limanı'nın özelleştirme ihalesini kazanan Hutchison, Global ve EİB Limaş Konsorsiyumu'na devir için verilen ek süre 25 Aralık Cuma günü doldu. Kriz şartlarını göz önünde tutarak finansman koşullarının sağlanması için 30 Nisan 2010 tarihine kadar ek süre talep eden konsorsiyum, Özelleştirme Yüksek Kurulu'nun vereceği karara kilitlendi. Bu talep kabul edilmediği takdirde ihaleye en iyi ikinci teklifi veren Çelebi Grubu davet edilecek. Çelebi Grubu da kabul etmediği takdirde ihalenin iptali söz konusu olacak.


Yorgancılar: İzmir 2010'da temkinli davranacak

Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar, krizin olağan etkisinden kendine düşen payı alan İzmir'de son çeyreğe doğru az da olsa ortaya çıkan iyileşme belirtilerinin 2010 yılına dair umutları artırdığını söyledi. Ancak hem iç hem de dış piyasalarda beklenen düzelmenin gerçekleşmemesinin, İzmir'in 2010 yılında temkinli davranmasına yol açacağını vurgulayan Yorgancılar, "2010 yılında beklentiler ve hedefimiz yeniden piyasanın canlanması yönünde. Bunun için de dış talepteki durgunluğu yeni pazarları keşfederek aşacak olan İzmir'in, bu yolla üretimini artırması ve tabi ki büyümeye de olumlu katkı yapmasını bekliyoruz. Durgunluktan çıkış yolunda önemli mesafeler aşılmış gibi görünmekle beraber, daha zamana ihtiyacımız olduğu ortada. 2010 yılı sonunda büyüme öngörülse de, istihdam yaratamayan bir büyüme bekleniyor. Hükümetin atacağı adımlarla 2010 yılının şekilleneceğini ve etkin ekonomik politikalar uygulamaya geçirilmeden ekonomide yeniden canlılığı yakalamamızın güç olacağı inancındayım" dedi.


Lojistik Merkezi Projesi bir an evvel başlamalı

İzmir'in 2010 yılında çözülmesi gereken 3 önemli sorununu dile getiren Yorgancılar, öncelikle Alsancak Limanı'nın özelleştirilmesinin tamamlanarak bir an önce beklenen kapasite artırımını ve gerekli iyileştirmelerin yapılmasını beklediklerini söyledi. Yorgancılar, "Özelleştirilmesinde sorun yaşanan Alsancak Limanı sıkıntısı ilk sırada geliyor. Ege Bölgesi Türkiye'nin ana liman merkezi olmaya adaydır. Ancak bunun gereğini yerine getirmiyoruz. Alsancak Limanı'ndaki çözümsüzlük İzmir için en büyük risktir. Bugün bu sorun çözülmediği takdirde ihalenin baştan yapılacak olması tamamen İzmir'in ve ülkemizin aleyhine olacaktır" dedi. Bununla birlikte İzmir'in kuzeyinde tersane için mutlaka yer tahsis edilmesi gerektiğini vurgulayan Yorgancılar, "Ayrıca, Ege Bölgesi'nin, uluslararası ticaret ve lojistik alanındaki deneyimi, mevcut enerji ve sanayi tesisleri, yeni yatırım potansiyeli, Marmara Bölgesi'ne yakınlığı gibi faktörler dikkate alındığında, lojistik merkez için ideal bir bölge olması Lojistik Merkezi projenin bir an evvel başlamasını gerektiriyor. İzmir-İstanbul karayolunun tamamlanmasının ardından, lojistik merkezin bölgemize kaydırılması lazım" diye konuştu.

Yorgancılar, İzmir'de öne çıkan sektörleri lojistik, savunma sanayi, sağlık turizmi, yenilenebilir enerji kaynakları, bilişim, organik tarım, jeotermal sera ve çiçekçilik olarak sıraladı. Özellikle de jeotermal kaynak zenginliği bakımından AB'de birinci, dünyada yedinci sırada olan Türkiye'nin bu potansiyelinin yüzde 78'inin ise Ege Bölgesi'nde bulunduğuna dikkat çeken Yorgancılar, bu gücün mutlaka değerlendirilmesi gerektiğini ifade etti.

Teşvik Yasası haksız rekabete neden oldu

5084 Sayılı Kanun ile yürürlükte olan Teşvik Yasası'nın özellikle de bölgede güçlü olan tekstil sektörü için haksız rekabet doğurduğunu anlatan Yorgancılar, "1. Bölge'de yer alan İzmir'e 36 km uzaklıkta bulunan ve istihdamının büyük kısmını İzmir'den karşılayan Manisa'nın 3. Bölge'de yer alıp, daha fazla teşvik alması haksız rekabete neden oldu" diye konuştu. Yorgancılar, istihdamın kaynağı olan sanayinin krizden olumsuz etkilenmesinin, ülke genelinde olduğu gibi İzmir'de de 2009 yılı başından itibaren hızla artan bir işsizlik grafiğini ortaya çıkardığını dile getirdi. Hükümetin 2010 yılında öncelikle yatırımın ve yatırımcının önündeki engellerin kaldırılmasını isteyen Yorgancılar, üretimin arttırılması için gerekli desteklerin sağlanmasının en büyük beklenti olduğunu, bunların sağlanması halinde en büyük sorun olan işsizlikte, iç piyasadaki talep daralmasın çözümünde de önemli ölçüde yol alınacağını ifade etti.


Demirtaş: Kentteki işsizlik Ege Bölgesi ortalamasının üzerinde

İzmir Ticaret Odası (İZTO) Yönetim Kurulu Başkanı Ekrem Demirtaş, küresel ekonomik krizin 2009 yılına damgasını vuran en önemli olay olduğunu, Türkiye kadar İzmir'in de krizden etkilendiğini dile getirdi. İzmir'deki küçük ve orta ölçekli işletmelerin yanı sıra büyük firmaların da krizden nasibini aldığını vurgulayan Demirtaş, kentteki işsizliğin Ege Bölgesi ortalamasının üzerinde olduğuna dikkat çekti.

İç piyasaların canlanmasına yönelik önemli bir girişimin de TOBB'un önderliğinde tüm yurtta yürütülen "Kriz Varsa, Çare de Var" kampanyası olduğunu kaydeden Demirtaş, İZTO olarak, bu kampanyaya maddi ve manevi destek verdiklerini dile getirdi. Kriz ortamında üyelerin büyük çoğunluğunun nakit sıkıntısı ile karşı karşıya kaldığını belirten Demirtaş, "Oda olarak üyelerimize destek olmak amacıyla 'Acil Destek Kredisi'ni hayata geçirdik. 24 Aralık 2008 tarihinde Türkiye Vakıflar Bankası ile imzalanan protokol ile bir ilk gerçekleştirildi. Odamız, kaynaklarını tarihinde ilk defa üyelerine yönlendirdi. Ayrıca, üyelerimize uygun şartlarda kredi verilmesine imkan tanıyan bankalarla anlaşmalar yapmaya devam ediyoruz" dedi. 

2009'un zor bir yıl olduğunu dile getiren Ekrem Demirtaş, firmaların ayakta kalabilmek için olağanüstü çaba sarf etmek durumunda kaldığını söyledi. Kriz öncesine dönmenin uzun zaman alacağını, ancak endişe verici rakamlara ve tabloya karşın umutsuz olmadıklarını ifade eden Demirtaş, "Küresel ekonomik krizin tüm olumsuzluklarına karşın kentimiz ekonomisi dinamik bir görüntü çiziyor. İzmir ülkemiz ihracatının yüzde 16'sını ve ithalatının ise yüzde 13'ünü gerçekleştiriyor. 2009 yılı ilk 11 ayında İzmir 15.7 milyar TL'lik vergi hacmi üreterek ülke genelinde tahsil edilen vergilerin yüzde 10.2'sini sağladı. Kruvaziyer gemiler ile kentimizi ziyaret eden turistlerin sayısı ve kruvaziyer turizmdeki payımız arttı. Önümüzdeki yıl bu rakamların daha da artacağına inanıyoruz. Elbette kentimizin ekonomisinde kalıcı bir iyileşmenin görülebilmesi için ülke ekonomisinin de tam anlamıyla bir toparlanma sürecine girmesi ve yeniden sürdürülebilir bir büyüme trendini yakalaması gerekiyor. Bunun için sadece Hükümetten beklentiler içerisine girilmemeli, İzmir'de yerel dinamiklerin de harekete geçmesi gerekli" diye konuştu.

Süreç uzarsa hem il hem ülke ekonomisi zarar görür

Demirtaş, bugün İzmir için en hayati konunun Alsancak Limanı özelleştirmesi olduğunu söyledi. Alsancak Limanı'nın ülkenin en büyük konteynır ihracat limanı olduğunu, yıllık kapasitesinin 12 milyon ton olduğunu belirten Demirtaş, krizden önce kapasitenin de üstüne çıktığını ve yıllık 14 milyon tona ulaştığını söyledi. Buna karşın limanın çok ciddi sorun ve ihtiyaçları olduğunu da hatırlatan Demirtaş, 2010 yılında özelleştirmenin sonuçlanmasını ve limanın ihtiyaçlarının ivedilikle karşılanmasını beklediklerini dile getirdi. Demirtaş, "Eğer Alsancak Limanı'nın özelleştirilmesiyle ilgili süreç daha fazla uzarsa bundan hem ülke ekonomisi ve dış ticaret hem de İzmir ekonomisi büyük zarar görecek" dedi.

Alsancak Limanı'nın mevcut durumunda kruvaziyer turizme hizmet verebilmekten çok uzak olmasının da sorunlardan biri olduğunu vurgulayan Demirtaş, "Her yıl kruvaziyer turist sayımız katlanarak artıyor. Kruvaziyer turizm dünyada oldukça rağbet gören bir turizm kolu ve İzmir home port olabilecek özellikte bir kent. 2010 yılında kruvaziyer liman projesini, fırsatı kaçırmadan hayata geçirmemiz gerekiyor" diye konuştu. Üçüncü önemli konunun metro projeleri olduğuna değinen Demirtaş, "2007 yılında bitirilmesi gereken metro hatlarımız ihale iptalleri, itirazlar, KİK kararları gibi sebeplerle 2009 yılı sonuna gelmemize rağmen hala bitirilemedi. Üçyol-Üçkuyular hattındaki son ihale iptali ise İzmirliler için bardağı taşıran son damla oldu. Neyse ki Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, cesaret ve kararlılıkla, hattın betonlama işinin belediye imkanları ile yapılmasına karar verdi. Aliağa-Menderes Hafif Raylı Sistem Metro Hattı, Bornova-Evka3 ve Üçyol-Üçkuyular hatlarının 2010 yılında tamamlanarak hizmete girmesi, bu süreçten bunalan tüm taraflara, esnafımıza ve üyemize nefes aldıracaktır" açıklamasında bulundu.

Ekrem Demirtaş, istihdam, üretim ve ihracat potansiyelleri bakımından İzmir ekonomisine büyük katkılar koyan gıda ve içecek imalatı, tekstil ve giyim eşyası imalatı, tarım ve gıda ürünleri, tütün ürünleri, demir-çelik, petro-kimya ürünleri gibi geleneksel sektörlerin 2010 yılında da kent ekonomisi için oldukça önem taşıyacağını söyledi. Ancak İzmir'in ileri teknoloji içeren, yüksek döviz geliri getirecek, katma değeri yüksek mal ve hizmet üretimine odaklanması gerektiğini anlatan Demirtaş, "Bu kapsamda; İzmir'in ekonomik gelişimini destekleyeceği düşünülen, bölgedeki büyümeyi ateşleyecek stratejik önem taşıyan kilit sektörler; turizm yatırımları, ileri teknolojiye dayalı sanayi, tarıma dayalı sanayi, organik ve ekolojik tarım, lojistik sektöründe yapılacak yatırımlar ve yenilenebilir enerji üretimi alanındaki yatırımlar olacak" dedi.


Yeni Teşvik Yasası, revize edilmeli

Yeni Teşvik Yasası'nın, İzmir'in ekonomisini sıkıntılarından arındıracak bir özellikte olmadığını savunan Demirtaş, "Çünkü Yeni Teşvik Yasası, daha çok büyük işletmelerin yatırımlarını teşvik ediyor. Bugün kentimizdeki küçük boylu işletmeler, kamu kesimine ve bankalara olan borçlarından dolayı sıkıntılar yaşıyor. Bu nedenle özellikle KOSGEB kredi ve destek mekanizmalarının 2010 yılında devamının sağlanması ve yatırım teşvikinin yanı sıra KOBİ'lerin üretim ve ihracatının desteklenmesi de oldukça önem taşıyor. Ayrıca teşvik yasasının İzmir'in özel durumu göz önünde bulundurularak yeniden revize edilmesi ve turizm, lojistik, tarıma dayalı sanayi ve yenilenebilir enerji sektöründe faaliyet gösteren KOBİ'lerin desteklenmesi, İzmir ekonomisinin büyümesi için önem arz ediyor" şeklinde konuştu.

Yeni yatırımların yapılması ve istihdam alanlarının genişlemesi ile kronik işsizlik sarmalından çıkış da sağlanacağını anlatan Demirtaş, sözlerine şöyle devam etti:. "Tüm bu makro çözüm önerileri ile birlikte yerel düzeyde çözümün sağlanabilmesi amacıyla ülkemizin kanaat önderlerinin katılımı ile 2010 yılında işsizlik ve istihdam konulu bir arama konferansı düzenlemeyi planlıyoruz. Ülkemizin önde gelen bilim adamları, sivil toplum örgütleri ve kamu kurumlarının temsilcilerinin katılmasını planladığımız toplantıda, ülkemiz ve kentimizin en büyük problemi olan işsizliğe yönelik çözüm önerileri tartışılacak ve istihdama yönelik bir eylem planı oluşturulacak, işsizlikten çıkış hedefine ulaşılması için izlenmesi gereken stratejiler ortaya konulacak"”

Kentin öncelikleri arasında Kuzey Ege Çandarlı Limanı'nın yapımına bir an önce başlanmasını da sayan Demirtaş, İzmir'in büyük kentler ile otoyol ulaşım ve hızlı tren projelerini de önemsediklerini ifade etti. Demirtaş, "Bu kapsamda İzmir Çevre Yolu, kuzeyde Çandarlı Limanı'na kadar uzatılmalı, İzmir-İstanbul Otoyolu'nun inşaatı her iki şehirden eş zamanlı başlatılmalı. Gediz, Bakırçay ve Küçük Menderes Havzaları baraj ve sulama projeleri hızlı bir biçimde hayata geçirilmeli" diye konuştu.


Kestelli: İşsizlik İzmir için de en önemli sorun

İzmir Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Işınsu Kestelli, Türkiye genelinde ekonominin seyrinin İzmir için de geçerli olduğunu söyledi.  Üretim, ihracat gibi ekonomik büyüklüklerde yaşanan gerilemenin toplumun bütün kesimlerini olumsuz etkilediğini vurgulayan Kestelli, "2009 yılında artan işsizlik İzmir için de en önemli sorunlardan birisi oldu. İç talep yetersiz oldukça üretimin artması, piyasalarda bir canlanma olması mümkün görünmüyor. İzmir için ithalatın 1.3 milyar dolara gerileyerek dış ticaret dengesinin artı vermesi olumlu sinyal olarak algılanabilir" dedi.

İzmir'in 2010 yılında çözülmesi gereken sorunlarına değinen Kestelli, "Gıda sanayinin yoğun olduğu ve bir liman kenti olan İzmir'de tarım-sanayi-teknoloji entegrasyonun sağlanması ve endüstriyel tarım sisteminin yaygınlaştırılması, tarıma dayalı sanayide kümelenmenin teşvik edilmesi


 önceliklerimizden olmalı. Böylece kentimizde tarım potansiyeli daha iyi değerlendirilebilir ve tarımdan elde edilen katma değer daha da artar. İlimizde tarımda sulama projelerine öncelik verilmeli. 2010 yılında ekonomik açıdan kış ayları daha riskli. Tarım ve turizm sektörleri açısından durgun olan bu dönemde işsizliğin artması kaçınılmaz. Kırsal alanda yoksulluk oranının artışı köyden kente göçü artırıyor. Sürekli göç alan bir il olan İzmir'e artan göçle birlikte işsizlik daha da yükselecektir" açıklamasında bulundu.


Tarım sektörü il ekonomisi için ön planda

Kestelli, bölge ve İzmir ekonomisi için de tarımın 2010 yılında ve gelecekte ön plandaki sektör konumda olduğuna işaret etti.  Tarım ve gıdanın rekabet edebilirliliği yüksek sektörler olduğunun altını çizen Kestelli, İzmir'in coğrafi konumu, iklim ve toprak özellikleri, lojistik anlamda konumu, beşeri kaynakları baz alındığında bu topraklarda tarımın nasıl önemli bir rol oynadığını anlamanın mümkün olduğunu dile getirdi. Kestelli, İzmir için lojistik, turizm, tarım ve gıda sanayi ve sağlık sektörlerine odaklanılması ve bu sektörlerde projelerin hayata geçirilmesine çaba harcanması gerektiğini söyledi.

İzmir Limanı'nda daima sıkışıklık söz konusu olduğunu vurgulayan Kestelli, "Sıkışıklık nedeniyle taşıma ücretleri arttı. Bu artış dolar kuru ve kriz nedeniyle sıkıntı da olan ihracatçıyı olumsuz etkiledi. Sıkışıklıktan dolayı da bir çok armatör ya seferlerini durdurdu ya da durdurmak niyetinde" dedi.

Tarım sektörü açısından, Türkiye Tarım Havzaları Destekleme Modeline geçilmesinin önemli bir gelişme olduğunu belirten Kestelli, "Ancak modelin sağlıklı uygulanması ve sağlıklı bir üretim planlaması sağlaması önemlidir. Model sonuçları itibarı ile değerlendirilmeli" diye konuştu. 

Teşvik paketinde İzmir'e haksızlık yapıldı

En son açıklanan teşvik paketinde İzmir'e haksızlık yapıldığını ve yetersiz kaldığını savunan Kestelli, "Yatırım harcamaları ilimizde halihazırda yetersiz kalırken, yeni teşvik sistemi ile yatırım harcamalarının artması mümkün değil. İlimizde tarım ve tarıma dayalı sanayi potansiyeli yüksek. İlimize sınır bölgelerde bu sektöre yönelik teşvik uygulamaları haksız rekabet yaratıyor" dedi.

Sürekli göç alan bir il olan İzmir'de işsizliğin arttığına işaret eden Kestelli, istihdamın artmasının ancak girişimci sayısının artması ile mümkün olduğunu dile getirdi. Kestelli, "Özellikle kadın, genç girişimcilerin önü açılmalı, yatırımcılar güçlendirilmeli, teşvik edilmeli, maliyetler düşürülmeli, bürokratik işlemler azaltılmalı" görüşünü dile getirdi.

Arzu Alp/DÜNYA

Editör: TE Bilişim