İstanbul İşgal altına mı alınıyor?

Haydarpaşa çevresini parselleyerek ranta dönüştürmek isteyenler önce, 17 eylül 2004 tarihli 5234 sayılı yasanın geçici 5. maddesine "Haydarpaşa liman ve gar alanlarının TCDD'ye terk edildiğini ve burada her ölçekte imar planı yapmaya Bayındırlık Bakanlığı'nın yetkili kılındığı" hükmünü yerleştirmişler ardından bir başka yasa daha.

O da 5335 sayılı. bu yasanın 32. maddesiyle de özelleştirme programına alınan devlet demiryollarına Haydarpaşa'daki alanların satış ve devir yetkisi veriliyor.

Et balık kurumu'ndan harem İskelesi'ne kadar uzanan 1 milyon metrekarelik bu alana aynı yasa ile yerel yönetimlerin müdahale yetkisi de tanınmıyor.

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği'nin de belirttiği gibi Haydarpaşa yeni kullanıcılarına açılırken, ülkeye ve İnsanlara kapatılmak isteniliyor.

Nasıl mı?

İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin "Dr. Mimar" unvanlı başkanı Kadir Topbaş. önce Cannes'da araştırma yapıyor. daha sonra Almanya'dan birileri duruma el koyuyor. 1 milyon metrekarelik alan için 3 yoğunluk öngören bir proje üretiliyor, öylece 4 milyon metrekarelik bir inşaatın vaziyet planı hazırlanıyor.

Adeta bir kapalı üs

O planda 44 katlı iki blok binanın yapımı var.

7 gökdelenin yanı sıra, çeşitli apartmanlar, villalarla Kadıköy ve Üsküdar'ın önüne yüksek bir duvar çekilmiş olacak. tasarlanan, "dünya ticaret merkezi ve kruvaziyer liman" adı altında tarihi kentin içinde 1 milyon nüfusa açık, ama onların dışında herkese kapalı ayrı bir ülke adeta.

Öyle ki, hazırlanan projede yeşil alanlar bile kamuya terk edilmiyor. Yeşil alanların kapalı olacağı önlükle vurgulanmakta. tarihi Haydarpaşa mendireği iki yanlı yat limanına dönüştürülüyor.

Haydarpaşa'nın, özellikle Harem Fenomenbet çevresinin bugünkü boş vermişliğe terk edilişinden, bakımsızlığından şikâyet edenlerin başında ben de varım, özellikle otogarın daha başka bir bölgeye nakli elbette gerçekleşebilir.

Kentin dok limanı da Marmara dışına götürülür. Ama o tarihi gar silueti gökdelenlerin nöbetçi kapı kulübelerine dönüşecek şekilde horlanamaz, perdelenmez. Bölge, bir sanat ve kültür merkezinin tüm isteklerine yanıt verecek hale getirilir. Anadolu yakasının yaşamsal ihtiyacı olarak öne çıkan kongre merkezleri yapılır. O silueti bozmayacak otellerin yapımı özendirilir. Tarihi banliyö trenlerinin kapısı açık tutulur. Nerede bir yeşil alan görseler, kırmızı görmüş boğalar gibi o alanları öldürmek için koşan bu ilkel zihniyetin, üstelik modernlik adına giriştikleri kaçma katliam girişimidir bu tasarlanan plan?

Yine Anadolu yakasında ve Kadıköy'deki özgürlük parkı-meteoroloji alanı'nı adalet sarayı için düşünen bürokrasinin bir ayağının, nefes almak için çıkanların yüreklerini ağızlarına getirircesine bu yörede olduğu biliniyor. benzer ihtiraslar Bağdat caddesi'ndeki tarım İl müdürlüğü'nün bulunduğu arsayı taciz etmekten acaba vazgeçti mi? 1980 öncesinde Göztepe'deki 100. yıl parkı'nın bulunduğu park alanını bir ulusal bankanın emeklileri için büyük iş merkezi ve apartmanlarla kapatmak amacıyla o tarihlerde para sıkıntısı içinde olan İstanbul belediyesi'ni kafa kola almak hevesini, kentin o dönemdeki milletvekillerinden birisi olarak önlemiş olmayı, başardığım en zor işler arasında sayıyorum.

İstanbul nefes almakta zorluk çekiyor. Dünya ticaret merkezi ve kruvaziyer limanı maskesini takan rantçılar, o zorluk çekme durumunu apaçık boğulma haline getirmek mi istiyorlar?

Biz ne güne varız?

Meslek odalarımız. sendikalarımız. sivil toplum örgütlerimiz. halkın gözü, kulağı ve ağzı olmayı unutmamış siyasal partilerimiz.. Hele siz İstanbul milletvekillerimiz, belediye meclislerinin üyeleri. Muhtarlarımız! Öncü kuruluşlar, bugün saat 12.00'de Haydarpaşa garı önünde toplanıyorlar. ama sadece o toplantı ile kalmamalı buluşmalar. etten bir mendirek olmayı ve parlamentonun oldubittiye getirdiği bu İki yasanın altına gizlenmiş işgal girişimini püskürtmeyi görev edinmeli İstanbullular. bu zorbalığı durdurma kampanyasına omuz vermezsek söyler misiniz? Biz ne güne varız?

(Kaynak: CUMHURiYET Gazetesi, 21/06/2005)

Editör: TE Bilişim