NEDEN HALA GÖKSEL SEYİR ?

Seyir (Navigasyon), bir araç veya cismin bir mevkiden diğer bir mevkie intikalinin planlanmasını, icra edilmesini, kontrolünü ve kayıt altına alınması sürecini kapsar . Bu süreç icra edilen ortam olarak karada, denizde, havada ve uzayda seyir olarak sınıflandırılır ve bu ortamlarda uygulanan yöntemler temel olarak birbirlerine benzerdir. Göksel seyir veya astronomik seyir ise her dört ortamda da uygulanabilen mevki belirleme yöntemidir.

Çöl veya açık deniz gibi alanlarda karadaki görsel yardımcılar aracılığıyla yön veya mevki bulma olanağı yoktur. Bu nedenle insanlar göksel cisimleri kullanarak mevki bulmak için birçok yöntem geliştirmişler ve açık denizlerde seyir yapabilmişlerdir. Yazılı kayıtlarda Çinlilerin yıldız haritalarını M.Ö. 4000’li yıllarda, Babillilerin ise MÖ 1200’li yıllarda hazırlandığı, Fenikelilerin ise yine aynı yıllarda Akdeniz kıyılarında seyrettikleri,  Homer’in Odyssey (MÖ 8 yy.) adlı eserinde yıldızlara göre yön tayin ettikleri belirtilmektedir . MÖ  19’da Virgil tarafından yazılan “The Aeneid” isimli eserde serdümen Palinurus’un yıldızlara bakarak yön bulduğu belirtilmektedir . Matematik, astronomi gibi disiplinlerin gelişmesiyle birlikte göksel seyir de yoğun çabalar sonucunda gelişmiş ve bugünkü durumuna gelmiştir.

Günümüzde göksel seyir ile mevki belirleme, gök cisimlerinin ufuktan olan açısal yüksekliğinin sextant ile ölçülmesi ve gök cisminin yeryüzündeki izdüşümünün belirlenmesine dayanmaktadır. Temel prensip, bir gök cismine göre yüksekliği aynı olan mevkilerin dünya üzerinde bir daire oluşturmasına dayanmakta ve birden fazla dairenin kesişme noktası geminin mevkiini belirlemektedir. Hesaplanan mevkiin hassasiyeti yapılan işlemlerin doğruluğuna bağlıdır ancak görerek veya elektronik araçlarla belirlenen mevkiler kadar hassas değildir.

Teknolojinin gemilerde yaygın olarak kullanıldığı ve birden fazla mevki bulma cihaz ve gösterim sistemlerinin bulunduğu günümüzde göksel seyir esaslarının öğrenilmesine ve gemide uygulamasına gerek olduğu konusunda şüpheler oluşmakta ve tartışmalar yaşanmaktadır.

Gemi adamlarının Eğitim, Belgelendirme ve Vardiya Standartları Sözleşmesi (STCW-78) gereğince göksel seyir esaslarının ticari gemilerde görev alacak zabitlere denizcilik eğitimi veren kurumlarda öğretilmesi tüm dünyada zorunludur. “2010 Manila değişiklikleri” kapsamında STCW’ye göksel seyirle ilgili yeni bir kısım eklenmiş ve öğretilmesi gereken konular açıklığa kavuşturulmuştur . Ayrıca liman devletleri tarafından STCW’de belirtilen hususları kontrol etme yetkisi de mevcuttur . Fiili uygulamada ise bazı kurum ve şirketlerin göksel seyir uygulamasını zorunlu hale getirdiği görülmektedir. Örnek olarak “Petrol Şirketleri Uluslararası Denizcilik Forumunun” (Oil Companies International Marine Forum) tarafından uygulanan Gemi Denetleme Programı ( Ship Inspection Report (SIRE) Programme) kapsamında pusula hatalarının göksel cisimler vasıtasıyla kontrol edilmesi veya açık denizde elektronik mevki koyma işleminin mutlaka göksel seyir ile gerçeklenmesi öngörülmektedir .

Yazının başlangıcında açıklandığı üzere göksel seyir, denizcilerin yüzyıllardır mevkilerini bulmak için uyguladıkları bilimsel yöntemlerden birisidir. Göksel seyir esaslarının uygulanmasını sağlayan bilim dalları olan astronomi, matematik, buna bağlı cebir, geometri ve küresel trigonometrinin gelişmesi ile zaman ve yön bulucu araçların oluşması yüzyılları almıştır. Bu gelişmelerle birlikte doğruluk oranı artan göksel seyir yöntemlerinin uygulanması gelenek ve zorunluluk haline gelmiş, iyi denizci ile kötü denizciyi ayıran en önemli etkenlerden birisi olmuştur. Diğer taraftan geleneklerin bir toplumu ayakta tutan unsurlardan birisi olduğu yadsınamaz bir gerçektir ve bir geleneğin yıkıldıktan sonra yerine konması imkânsızdır.
Göksel seyir uygulamaları aynı zamanda bir sanattır. Aristoteles sanatı, “Sanat doğanın içindedir; sanatçı onu oradan çıkarabilendir” şeklinde tarif etmektedir. Göksel seyir de doğanın içinden ihtiyacı yani mevkiimizi çıkarma sanatıdır. Bu kapsamda; sextantın kullanılması için gösterilen incelik ve sabır, yıldızları tanıyabilmek ve seçim yapmak, değişik hesaplama yöntemleri uygulayabilmek, çizimleri sanatçı titizliği ile hassas bir şekilde yapmak göksel seyiri sanat haline getirmektedir. Bu sanatı uygulamak için dikkatlice yapılmış pratik uygulamalardan oluşan tecrübe gerekmektedir ve yok olan bir tecrübenin yerine geri konması uzun süre gerektirir.
Göksel seyir çok boyutlu ortamdaki sorunların çözümüne ilişkin düşünme yeteneği kazandırmaktadır. Üç boyutlu ortama ek olarak zaman boyutu ile birlikte dört boyutlu ortamda düşünme ve problem çözme becerisi kazanma sadece göksel seyir dersinde mevcuttur. Dersin eğitiminde karşılaşılan en önemli sorunların başında da gelen çok boyutlu ortamda düşünme becerisi önemli bir kazanımdır ve denizde genelde iki boyutlu ortamda, zaman boyutu ile birlikte üç boyutta karşılaşılan sorunların çözümüne yardımcı olmaktadır.

Göksel seyir düşünsel bir meydan okumadır. Coğrafi mevkiin göksel cisimler yardımıyla bulunması öncelikle belirli disiplinlerde yeterli bilgi birikimine ve bu bilginin değişik durumlar karşısında doğru yorumlanmasına ihtiyaç duymaktadır. Bunun yanı sıra beceri ve karar verme yeteneğinin gelişmiş olması gerekir. Göksel seyir sadece GPS’e veya ECDIS’e bakarak mevkiin okunması yerine kişinin aklını kullanmasını gerektirir. Mevcut eğitim sisteminde ezbere dayalı eğitimler yerine, kişinin düşünme ve yorumlama becerilerinin gelişmesine olanak sağlayan derslerin başında gelmektedir ve yaratıcı olmak düşünsel kaliteden başlamaktadır.

Göksel seyir dersinde işlenen konular seyir kapsamında ele alınan büyük daire seyri, gel-git, fix mevki atma, pusula hatası belirleme ve diğer konuların daha iyi anlaşılmasına yardımcı olmaktadır. Ayrıca diğer disiplinlerle yakından ilgilidir ve pratik imkânı vermektedir. Örneğin Piri Reis Üniversitesi uygulamasında bir dönem içinde bir öğrencinin 4750 adet civarında matematik işlemi yapması gerekmektedir veya sextant prensipleri fizik kapsamında olan optik konularının bir tekrarıdır.

Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisi teorisinin dördüncü basamağı olan saygınlık gereksinimi; başarı, kendine güven gibi olguları kapsamaktadır. Kişilerin fiziki veya düşünsel olarak ortaya çıkardıkları eserlerin verdiği başarı hissi, en yoğun duygulardan bir tanesidir. Gemide vardiya tutan bir zabitin yerine kendinizi koyduğunuzda; okyanusta dört saat GPS ve ECDIS’e bakmak, ISM formlarını doldurmak mı, yoksa fiziki ve düşünsel olarak göksel seyir ile uğraşmak mı daha fazla tatmin duygusu verir, karar sizin.

NATO Donanmalarında kriptolu GPS sistemiyle neredeyse sıfır hata ile mevki konma olanağı bulunmaktadır. Donanma personelinin STCW’ye hukuken tam olarak tabi olmadığı ve ticaret gemilerine göre üstün donanım imkânı dikkate alındığında dünya bahriyelerinin göksel seyir uygulamalarına devam edip etmedikleri sorumuza aradığımız cevaba ışık tutacaktır. ABD Deniz Kuvvetlerinde göksel seyir uygulaması resmi yazılım kullanılarak yapılmaktadır . İngiliz Deniz Kuvvetlerinde klasik eğitim yapılmaktadır ve resmi yazılım uygulaması mevcuttur. Göksel seyir konusunda eğitim vermeye devam eden ülkelerden tespit edilenler; Kanada , İspanya , İtalya , Yunanistan , Tayland , Belçika , Portekiz , Rusya , Almanya , Türkiye ve Romanya’dır. Görüldüğü üzere Türkiye dâhil büyük donanmalar göksel seyir eğitimine devam etmektedir.

Diğer taraftan üniversite seviyesinde eğitim veren kurumlarda mühendislik kavramı alınması maksadıyla fizik, kimya, değişik seviyede matematik, statik gibi temel mühendislik dersleri verilmektedir. Meslek eğitimine ve özellikle zabitin karar verme sürecinde akıl süzgecinin mantıklı çalışmasına yardımcı olan ve bunun temel eğitimini veren bu konuların gerekliliği yadsınamaz. Bu kapsamda hem meslek hem de mühendislik kavramı kazandıran göksel seyir ise hiç yadsınamaz.

Gece gökyüzündeki yıldızlar, vardiya zabitini dünyaya bağlayan yollardır. Bir yıldız Londra’nın üzerinde iken, diğer bir yıldız Kahire üzerinde, Ay ise evinin penceresine düşmektedir. Gök cisimleri sevdikleriyle aynı anda ortak olarak görebildikleri tek unsurdur. Vardiya zabitinin, denizin sonsuzluğundan oluşan bıkkınlık ve sevgiye olan yoksunluk duygusunu ancak bu gökyüzü yok edebilecektir.

Sonuç olarak gelişen yan uygulamalar sayesinde hassasiyeti artan ve kolaylaşan göksel seyir konusunda geleneklere bağlı kalmanın gerektiği değerlendirilmektedir.

Şems AKTUĞ
Öğretim Görevlisi
Piri Reis Üniversitesi

 

Editör: TE Bilişim