Avrupa Birliğinin dış ticaretinin yaklaşık %90'ı ve toplam 25 üyesi arasındaki ticaretin yüzde 42'den fazlası suyoluyla yapılıyor. Dolayısıyla AB, denizciliğin AB ekonomisi ve refahı için stratejik, siyasi ve iktisadi önemini kesinlikle onaylıyor.

Avrupa Birliği ve Norveç'in mükemmel ilişkilere sahip olduğunu ve aralarında, AB'nin enerji tedarikinin güvenliğine büyük oranda katkıda bulunan stratejik boru hattı ağlarını güçlü bir şekilde destekleyen sosyal, ekonomik ve siyasi köprülerin her geçen gün daha fazla geliştiğini bilmeyen yoktur. Avrupa Ekonomik Alanının varlığı tek başına, AB Üye Devletleri ve Norveç'in hem devlet seviyesinde, hem de özel seviyede her zamankinden daha yakın ilişkilere sahip olma yönündeki kesin kararlılığını temsil etmektedir. Bu durum özellikle AB ve Norveç'in, hem denetim organı, hem de dünya ticareti ve denizcilik alanında önde gelen oyuncular olarak, aynı zorluklarla karşı karşıya oldukları denizcilik sektörü için doğrudur.

Dünyanın en büyük ticaret bölgesi olan deniz taşımacılığının, AB ekonomisi için ciddi boyutlarda önem taşıdığı da bir gerçektir. AB'nin dış ticaretinin yaklaşık %90'ının ve toplam 25 üyesi arasındaki ticaretin yüzde 42'den fazlasının suyoluyla yapıldığını göz önünde bulundurursak AB, denizciliğin AB ekonomisi ve refahı için stratejik, siyasi ve iktisadi önemini kesinlikle onaylamaktadır.

Toplam denizci işgücünün yaklaşık %30'u -ki bu yaklaşık 220,000 denizciye karşılık gelmektedir- AB vatandaşıdır ve halihazırda AB gemilerinde istihdam edilmektedir. Daha geniş anlamda Avrupa denizcilik sektörü ile denizcilik şirketlerinin ofisleri, acenteleri, tersaneler, donanım imalatçıları, denizcilik hizmetleri, liman ve terminaller dâhil olmak üzere yan sanayideki toplam istihdamın da yaklaşık 3 milyon kişi olduğu tahmin edilmektedir.
Bunlardan başka denizcilik sektöründeki işletmeciler tarafından sağlanan lojistik hizmetleri de, genel olarak yaklaşık 10 milyon kişiye istihdam sağlayan Avrupa taşımacılık sektörüne büyük katkıda bulunmaktadır.

AB tarafından kontrol edilen filo, ticaretin tüm segmentlerini kapsamakta ve dünyanın Avrupa merkezli en büyük denizcilik şirketlerinden bazılarıyla dünya filosunun %40'dan fazlasını temsil etmektedir. AB'nin üye sayısının 25'e çıkmasıyla birlikte AB bayrağı altındaki tonaj kapasitesi neredeyse iki katına çıkmıştır.

Tüm kıtalara hizmet veren dünya çapında bir iş alanı olarak denizcilik, yeni dünya pazarını ve hukuki ortamları yakın bir şekilde yansıtmaktadır. Denizciliğin global ve stratejik niteliği de AB ile üye ülkelerin idari makamlarının aktif bir global politika yaklaşımına sahip olmalarının gereğini vurgulamaktadır.

AB denizcilik sektörünü bekleyen belli başlı zorluklar neler?

Zorlukların özellikle üç tanesi üzerinde duracağım:

  • Pazardaki gelişmelerle nasıl başa çıkılacağı,
  • Teknoloji itmesi'ne nasıl katılınacağı ve katkıda bulunulacağı,
  • Değişen hukuki çerçeve ile nasıl baş edileceği.

Hepimiz tüm piyasaların bir patlama yaşadığı ve tarihi olarak yüksek seviyelerde seyrettiği konusunda hemfikiriz. Yüksek büyüme oranları sürecek gibi görünüyor. Bununla birlikte zaman parametreleri ve talep dalgalanmaları her zaman kritik olacak ve yatırım getirileri ile belli başlı ticaret güzergâhlarında ithalat/ihracat değişimlerini güçlü bir şekilde etkileyecek. Gelecekteki gelişmelere hazırlık yapılabilmesi amacıyla iktisadi operatörler tarafından stratejik kararların alınması gerekecek. Bu iktisadi operatörler stratejik seçimler yapmak, yeni ittifaklar oluşturmak porno ile şirketlerin yönetim ve operasyonel süreçlerini yeniden yapılandırmak zorunda olacak. Son derece rekabetçi olduğundan, denizcilik sektörü en nihayetinde ilave yoğunlaşmalara ve ayrıca piyasaya yeni oyuncuların ve yeni ticari teamüllerin girmesine neden olacak.

Bunlardan başka tedarik zincirinin tamamının performansının geliştirilebilmesi için Avrupa'daki ilgili tüm taraflar özellikle limanların altyapılarına önemli yatırımlarda bulunmalı ve ayrıca liman hizmetlerini liberalleştirmelidir. Denizcilik firmalarının yavaş yavaş geleneksel "aile şirketi" yapısından çıkarak borsada işlem gören şirketlere dönüşmesi ve "kâr payı maksimizasyonu" ile daha fazla ilgilenmeye başlaması trendlerinin de izlenmesi gerekiyor. Son olarak sektörün ciddi bir şekilde beklenen Avrupalı kalifiye zabit sıkıntısını ortadan kaldırılması için çaba göstermesi gerek. Bu durum İngiltere'nin AB başkanlığına geldikten sonra "denizcilik sosyal unsurunu" niçin gündeminde en başlara koyması ve ilgili tüm paydaşların fikir birliğini sağlamaya çalışması gerektiğini açıklıyor.

İçinde bulunduğumuz zaman bu yüzden Avrupa denizciliği için oldukça ilginç bir zaman!

Ancak hepimizin bildiği gibi, 'teknoloji itmesi' daha iyi bir yönetimle yarının ticareti ve taşımacılık hizmetleri için önemli bir kolaylaştırıcı etmen olacaktır. Bu noktada, gözlemlenen petrol döküntülerinin sayısında sürekli azalma görülmesinin ve ticaret gemilerinde meydana gelen can kaybı vakalarının sayısının da aşağı yönde bir eğilime girmesinin sevindirici olduğunu belirtmek istiyorum. Bu gelişmeler sektörün kalite ve güvenliğe verdiği proaktif önemin açık birer göstergesi.

İmalat sanayilerimiz tarafından geliştirilmekte olan inşaat malzemeleri, bilgi teknolojileri, motorlar ve diğer sofistike cihazların daha da geliştirilmesine yönelik olağanüstü itici gücün detaylarına girmek benim işim değil. Ancak, standartlar hakkındaki yararsız teknik tartışmalara son verilmesi amacıyla "Hedef Bazlı Standartların" belirlenmesi, Uluslararası Denizcilik Örgütü (IMO) seviyesinde ciddi birtakım faaliyetlerde bulunulması ve ayrıca klas kuruluşlarının daha gelişmiş bir işbirliğine sahip olmasının gerekliliğini vurgulamak istiyorum.

Günümüzde, heyecan verici Nor-Shipping fuarının modern denizcilik sektörü için en uygun ortamı sağladığını düşünüyorum. Geçtiğimiz gün Norveçli denizcilik çevrelerince tasarlanan "geleceğin ekolojik gemisi" ile ilgili bir makale okudum ve Avrupa'daki sanayilerin gelecekte gemi inşa ve deniz donanımları alanında da teknolojik yeniliklerde dünya lideri olmayı sürdürme kapasitelerine inandım.

Bütün bu gelişme ve ilerlemeler kamuoyu tarafından daha fazla takdir edilmelidir. Ancak bu şekilde denizcilik sektörünün daha iyi bir imaja sahip olmasına yardımcı olunabilir. Sektör birlikte hareket etmeli ve daha aktif bir rol oynamalı. Her kurumsal veya usulsel reform önerilişinde savunmaya geçmeyi veya yeni teknolojik gelişme ve uygulamalar ile ilgili tutucu tavırlara girmeyi bırakmalıdır. BIMCO'nun Fahri Başkanının bu yakınlarda söylediği gibi denizcilik sektörü artık "duygusal olarak, düşünmeden yapılan protestoları" artık bırakmalı ve AB ile dünya sahnesinde meydana gelen yasal gelişmeleri yapıcı bir şekilde ele almalıdır. Piyasadaki tüm oyuncular bu gelişmeleri kabul etmek zorunda kalacak ve gerçek bir düz oyun alanı kurmak için savaşmak zorunda kalacağız.

Uluslararası Deniz Ticaret Odası / Uluslararası Denizcilik Federasyonu 2005 yılı yıllık gözden geçirme raporunda bir yandan "Avrupa Birliğinin birçok bakımdan deniz güvenliği ve kirliliğin önlenmesi amacına yönelik"'pozitif bir güç" olduğunu kabul ederken diğer yandan sektörün "AB politika yapıcıları ve siyasetçileri ile iletişimde bulunmak amacıyla yeni stratejiler geliştirmesinin" gereğinin altını çiziyor.

AB gerçekten de denizcilik denetimi alanında önde gelen oyunculardan biri haline geldi. Bu nedenle bazılarınızın, tek tek üye devletler ile IMO'ya ilave olarak denetim dünyasına yeni gelen bu "bölgesel" oyuncudan dolayı duyduğunuz rahatsızlığı anlıyorum. Bu bağlamdaki gayretimizin haksız rekabetten korumak istediğimiz global piyasada düz bir oyun alanı kurmanın yanı sıra denizciliğin uluslararası kalitesini yükseltmek olduğunu tekrarlamama izin verin. Bu, IMO ve ILO faaliyetlerinin tam olarak desteklenmesiyle ve uluslararası düzeyde alınan kararların üye ülkelerde kanunlarla ve Avrupa Deniz Güvenliği Ajansı EMSA'nın yardımlarıyla uygulanması yoluyla başarıldı ve başarılmaya devam edecek.

Öncelikle Brüksel'in ana oyuncuları Avrupa Komisyonu, Üye Ülkeler Bakanlar Kurulu ve Avrupa Parlamentosu hakkında birkaç şeyden bahsetmek istiyorum. Bu benzersiz demokratik karar üçgeni deniz güvenliği ve deniz emniyeti, insan öğesi ve onun geniş denizcilik alanı, kabotaj düzenlemeleri, rekabet kuralları ve son ama aynı derecede önemli olarak denizcilik hizmetleri için pazar açılımı ve denizcilikte dış ilişkiler gibi denizcilik meseleleriyle her geçen gün daha aktif bir şekilde ilgileniyor. Brüksel "makinesi"ni bilenler tüm bu alanlarda AB seviyesinde kanunlarla devredilen yetkilerin AB'nin uluslararası denizcilik arenasındaki etkisini her geçen gün daha da arttırdığı konusunda benimle aynı fikirde olacaktır.

AB denizciliğinin geliştirilmesine yönelik olarak örneğin (tümü taşınan yüklerin tıkanmış karayollarından denize kaydırılmasını hedefleyen) denizcilik sektörüne devlet yardımı yapılması hakkında topluluk direktifleri, "tonaj vergisi" programları, denizlerin otoyolları ile ilişkili multimilyon Euro finansmanlar, Marco Polo, Trans-Avrupa Ulaşım Ağları veya Yakınyol Deniz Taşımacılığı programları gibi teşvik tedbirleri alındı.

Denizcilikte dış ilişkiler, deniz güvenliği ve Ar-Ge.

AB'nin denizcilikte dış ilişkiler cephesinde hedef son derece açık. Amaç; pazar erişiminin en geniş şekilde liberalize edilmesini ve deniz taşımacılık hizmetlerinin tedarikini, hem örneğin 2002 AB-Çin denizcilik sözleşmesi gibi ikili anlaşmalar, hem de Dünya Ticaret Örgütü (VVTOVHİzmet Ticareti Genel Anlaşması (GATS) görüşmeleri yoluyla temin etmek.

Dünyanın her tarafından her geçen gün daha fazla ülkenin aynı yaklaşımı paylaşmaya başladığını ve iki taraflı ve çok taraflı libe-ralizasyon süreçlerine aktif bir şekilde katıldığını söylemekten mutluluk duyuyorum. Dünya Ticaret Örgütü sekreterliğine yakın bir zamanda sunulmuş olan ve önemli oranda denizcilikle ilgili unsurlar içeren revize edilmiş AB şartlı teklifi, bu arzulanan libera-lizasyon sürecine büyük katkıda bulunacaktır.

Konsey ve Parlamento tarafından kabul edilmiş veya hazırlık aşamasında olan çeşitli AB deniz güvenliği kanun paketlerinin de dünya çapındaki denizcilik ilişkilerini, rekabet yeteneğini ve ilgili teamülleri güçlü bir şekilde etkileyeceğini söylemeye gerek yok. Sektörle ve ticaret birlikleriyle bu konularda diyalog kurmak çok önemli ve bu husus Komisyon tarafından aktif bir şekilde gerçekleştirilmeye çalışılmaktadır.

Ayrıca deniz taşımacılığının gelişimini 1994 yılından bu yana çeşitli araştırma ve geliştirme çerçeve programları vasıtasıyla da destekliyoruz. AB seçilen ve uluslararası konsorsiyumlar tarafından önerilen ve yönetilen Araştırma ve Teknolojik Uygulama ve Ağ Oluşturma Faaliyetlerinin maliyetlerine katkıda bulunmaktadır. 2002-2006 döneminde AB tarafından denizciliğe ayrılan tahmini :oplam bütçe 215 milyon euro'dur. Denizde güvenlik ve emniyet, iman verimliliği, gemi ve taşınan malların genel kontrol ve yöne-timi ile denizcilik sektörünün çevre performansının geliştirilmesi an önemli önceliklerimiz arasında. Aşağıdaki hususlar özellikle .zerinde durduğumuz konulardır:

  • Uydu teknolojisinin deniz taşımacılığına etkisi ve kullanımının standardizasyonu,
  • IMO ve AB mevzuatını desteklemeye yönelik çevre ve güvenlikle ilgili araştırma faaliyetleri,
  • Kazaların daha da azaltılması ve çalışma koşullarının daha da iyileştirilmesi için insan unsuru ile ilgili olarak sürekli araştırmalarda bulunulması.

AB'nin Balıkçılık ve Denizcilikten Sorumlu Komisyon Üyesi Dr. Joe Borg tarafından yönetilen ve özellikle Taşımacılık Politikasından Sorumlu Başkan Yardımcısı Jacques Barrot da dahil olmak üzere diğer birkaç Komisyon üyesinin de bulunduğu Denizcilik İşleri Görev Gücü tarafından, okyanus ve denizlerimiz ile ilgili gelecekteki AB Denizcilik Politikası hakkında hazırlanan bir "Yeşil Kitap" taslağı var. Bu Yeşil Kitap, Avrupa Komisyonu tarafından 2006'nın ilk yarısında kabul edilecek. Yeşil Kitabın bu alandaki ana pay sahiplerinin görüşlerini dinlemek ve değerlendirmek amacıyla canlı bir tartışma ve geniş bir istişare ortamı yaratmasını umuyoruz.

Görev Gücü mevcut AB politika ve girişimlerini geliştirmekle görevli. Ayrıca okyanuslar ve denizlerle ilişkili, tabii ki taşımacılıkla ilgili ama özellikle enerji, balıkçılık, deniz kaynakları, gemi inşa, çevre veya kıyısal kalkınma ile ilişkili sektörel politikalar arasında yararlı sinerjiler belirlemeye çalışacak. Bu Görev Gücünün amacı, bir yandan denizcilik politikasının iktisadi, sosyal, güvenlik ve çevre boyutları arasında doğru dengeyi bulmaya çalışmak, diğer yandan kaynak temelinin korunmasını temin etmek olacak. Bu, "Lizbon Gündemi" tarafından öngörüldüğü şekilde, AB'nin rekabetçiliğinin geliştirilmesinde ve ayrıca denizcilik sektöründe uzun vadeli büyüme ve istihdamın temin edilmesinde kilit bir unsur olacaktır.

Sonuç olarak, AB denizciliğinin geliştirilmesi, AB denizcilik politikasının önemli stratejik amaçlarından biridir. Avrupa Komisyonu sektörün kalitesini, güvenliğini ve rekabet gücünü geliştirmek amacıyla Konsey ve Avrupa Parlamentosuna teklifler götürmeye devam edecek. Denetim organları ile piyasa oyuncuları arasındaki iletişim kanalları açık. Bunların takviyeye, daha çok şeffaflığa ve karşılıklı saygıya ihtiyaçları var. En etkin armatörlerden biri, bir keresinde şunları söylemişti; "Süreç tekrarlasa da, hayal kırıklığına uğratsa da ve zaman alsa da, çözüm diyalog, diyalog ve daha çok diyalog kurmadadır." Bu sonuca ulaşmak için çalıştığımızdan emin olun.

Güvenlik ve çevre politikaları ve düzenlemeleri endüstriyel rekabet edebilirlik ile ilişkili hususlarla bağlantılıdır ve bu şekilde görülmelidir. Sektörün kendi kendini denetlemesine katkıda bulunmaya yönelik olarak güvenlik ve çevre ile ilgili şartları entegre eden uygun bir iktisadi çerçeve ve düz bir oyun alanı dizayn edilecektir. Güvenli, güvenilir ve rekabetçi deniz taşımacılığı hizmetleri bir bütün olarak ekonomiye fayda sağlamaktadır ve üretim ile ihracat arenasının en önemli unsurlarındandır. Bu hizmetler dünya ticareti ve mobilitenin ana kolaylaştırıcı etkenidir ve bu rol her geçen gün genişleyen ve değişen dünya ticaret ortamında daha da açık ve önemli bir hale gelmektedir.

(*Fotis Karamitsos; Avrupa Birliği Denizcilik İç Suyolu Taşımacılığı ve İntermodalite Direktörüdür. Bu yazı yazarın Nor-Shipping 2005 Konferansı sunumudur ve "Uluslararası Deniz ve Ticaret " Dergisinden sitemize alınmıştır.)

 

Editör: TE Bilişim