Lozan Barış Antlaşması’nın 94’üncü yıl dönümü kapsamında Stratejist Yazar Erol Mütercimler, Beylikdüzü Yaşam Vadisi’nde tüm gerçekleri ile Lozan’ı anlattı. Bağımsızlık süreciyle alakalı çarpıcı açıklamalarda bulunan Mütercimler, “Sevr Barış Antlaşması, Osmanlı’nın sadece tarihten silinmesi değil, bir etnik kimlik olarak Türk kimliğinin de inkar edilmesidir. Lozan ise Sevr’in yok saydığı bir etnik kimliğin yani bir halkın, bir millete dönüştürüldüğünün kabul ettirildiği antlaşmanın adıdır” diye kaydetti. Sanatçı Tarkan Öngen de Atatürk’ün sevdiği türküleri repertuarına aldığı keyifli bir konser verdi.

Beylikdüzü Belediyesi, Lozan Barış Antlaşması’nın 94’üncü Yıldönümü’nde bir program düzenledi. Beylikdüzü Yaşam Vadisi’nde Tarkan Öngen konseri ile başlayan akşamda Mustafa Kemal Atatürk’ün sevdiği türküler seslendirildi. Konser sonrası Stratejist Yazar Erol Mütercimler, Lozan sürecini masaya yatırdı. Söyleşiye yoğun bir ilgi gösterildi. 17 Şubat 1920 tarihinde Osmanlı Meclis-i Mebusan’ından Dünya’ya yayınlanmış olan Misak-ı Milli kararlarında ne söylenmişse, hangi sınırlar çizilmişse 24 Temmuz 1923 Lozan Barış Antlaşması’nda aynı sınırların işgalcilere kabul ettirildiğini ifade eden Mütercimler; “Kısacası Lozan, emperyalizmin, mazlum bir ulus tarafından mağlup edilebileceğinin ispatıdır. Lozan, bu topraktaki barışın adıdır. 1. ve 2. Dünya Savaşı sonunda yapılmış olan bütün antlaşmalar bugün çöpe atılmışken, yaşayan tek antlaşma Lozan’dır. Lozan, Türkiye Cumhuriyeti’nin tapu senedidir” şeklinde konuştu.

Lozan’ı anlayabilmek için önemli adımlar olduğuna dikkat çeken Erol Mütercimler, Lozan’ı konuşurken Mondros Mütarekesi’ni ve 11 Ekim 1922’de tamamlanan Mudanya Ateşkesi’nin unutulmaması gerektiğini belirterek, “Sevr Anlatlaşması’nı gösterip Lozan’a razı ettiler demek bu ülkeye yapılmış bir ihanettir” dedi. Mütercimler, “Tarih kitaplarında 10 Ağustos 1920 tarihli Sevr Antlaşması’nın barış antlaşması olarak öğretilmesini eleştiren Mütercimler, “Bundan daha büyük bir saçmalık olamaz. Nasıl bir barış Antlaşmasıdır ki Anadolu’yu, Trakya’yı Yunanlılar’a, İngilizler’e; Ege’yi Yunanlılar’a; Akdeniz’i İtalyanlara; Güneydoğu, Orta Anadolu, Kilikya’yı Fransızlara veriyor, Doğu’da Ermenistan kurduruyor. Yukarıda Pontus var. Orta Anadolu, Çankırı, Ankara ve denize çıkışı olan küçücük alanda da Türk-Müslüman nüfus yer alıyor. Ama herkes bunu Sevr Barış Antlaşması olarak okuyor. Bize yazık günah değil mi?” diye konuştu.

Mütercimler, Lozan’a kolay gidilmediğinin altını çizerek Lozan’da nelerin tartışıldığını ortaya koydu ve bu konuların son 400 yılın büyük problemi olduğunu söyledi. Mütercimler, görüşmelerin sekteye uğratıldığını belirterek, mecliste Rauf Orbaylar’ın başını çektiği muhalif bir grubun oluştuğunu ifade etti. Mütercimler süreci şöyle anlattı: “Dediler ki İsmet Paşa’nın önderliğindeki ekip Türkiye’ye ihanet ediyor, Adalar’ı veriyor. Görüşmeler tıkandı; çünkü Türk Heyeti kendilerine dayatılan hiçbir şeyi kabul etmedi. ‘Bir kez daha esaret altına alınmayı reddettik’ diyen İsmet Paşa, Ankara’da Meclis’te de büyük bir muhalefet ile karşılaştı. Görüşmeler yeniden başladı, Türk Heyeti ana ilkeler olarak ne istediyse hepsi kabul edildi. Bir kere kapitülasyonların kaldırıldı, Osmanlı’nın borçlarının tasfiyesi konusu kabul edildi. 12 Adalar İtalyanlar’ın uhtesindeydi. Orada Bozcada, İmroz ve Tavşan Adası söz konusuydu. Onları da biz aldık. 12 Adaların kaybedilmesinin Lozan ile bir ilgisi yok. Bu 2’nci Dünya Savaşı ile ilgilidir. Milli mücadele döneminde bir fesat yuvası olan Patrikhanenin patrikinin Türkiye sınırları dışına çıkarılmasına, Patrikhanenin burada kalmasına karar verildi. Bu doğru bir adımdır.”

Boğazlar dayatmasına Atatürk rest çekti

Asıl mesele, Boğazlar sorununa gelen Mütercimler; “İstanbul ve Çanakkale Boğazı karşısındaki devletler, “Sen buranın hükümranı olmayacaksın, biz burada bir konsorsiyum kuracağız. Adalar, silahsızlandırılacak. Güvenlik için bir Jandarma Birliği kurulacak, aralarında sen de olacaksın” deyince Mustafa Kemal Atatürk, bunları ellerinin tersi ile attı, kabul etmedi. Nüfus mübadelesi konusunda da İstanbul’da konuşlu olan Rumlar, Batı Trakya’daki Türkler hariç olmak üzere, hem Yunanistan, hem Anadolu’daki çeşitli yerlere dağılmış Rum nüfus, Yunanistan’a aktarılması, Türk nüfusun da Türkiye’ye getirilmesi kabul edildi. Musul, Kerkük, Süleymaniye konusunda Türk Heyeti ayak diretince Şeyh Sait isyanı patlak verdi, sonuçta Ankara, İngilizler’e Musul’u gönülsüz vermek zorunda kaldı” şeklinde açıklamalar yaptı.

“Erol Mütercimler aydınlanma ışığımız oldu”

Beylikdüzü Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, sahneye çıkarak Yazar Mütercimler’e çiçek takdim etti. İmamoğlu, “Aydınlanmalıyız, hurafe bilgilerle asla aldatılmamalıyız” dedi. İmamoğlu, “Lozan zaferinin en güzel aydınlanma ışığı Erol Mütercimler’le olabilirdi ve kendisi bizimleydi. Çok teşekkür ederim. Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın. Biz barışın simgesi bir ülkeyiz. Az evvel ezan okunuyordu. Dolayısıyla ezanı da bu ülkede duyabilmenin bir teminatıdır Lozan” diye düşüncelerini aktardı.
Kaynak: iha