Uluslar arası Denizcilik Örgütü’nün Deniz Güvenliği Komitesi 79. Dönem toplantıları tamamlandı. Toplantıda aslında geçtiğimiz Mayıs ayında görüşülmesi gerekirken gündem yoğunluğu nedeniyle bir sonraki toplantıya ertelenmiş bulunan Türk Boğazları ile ilgili Rusya’nın yaptığı şikâyet de görüşüldü.

Toplantıda Türkiye Heyeti’ne Denizcilik Müsteşar Yardımcısı Dr. Sıtkı Ustaoğlu başkanlık etti. Türkiye heyeti 11 kişilik uzmanlar grubundan oluştu.

Deniz Güvenliği Komitesi 79. Dönem toplantıları 1 Aralık Çarşamba günü başladı ve 10 Aralık Cuma günü sona erdi. Toplantılara İngiltere’den Tom Allan başkanlık etti.

Rusya’nın Türk Boğazları ile ilgili sunduğu şikayet kağıdı, Türkiye’nin sunduğu bilgi kağıdı ile birlikte 9 Aralık Perşembe günü sabah seansında ele alındı.

Yaklaşık yarım saat süren Türk Boğazları ile ilgili görüşmelerde sırasıyla Rusya; Türkiye; Yunanistan; Ukrayna; ABD; Rusya (Tekrar) ve Türkiye (Tekrar) söz aldılar.

Rusya Delegasyonu ; şikayet kağıdını sunarken aslında o kağıdı yıl başlarında sunduklarını belirterek o zamandan bu yana gelişmeler olduğunu; gerek Türkiye ile ikili gerek diğer taraflarla çok yönlü temaslarda bulunduklarını; Türkiye’nin kurmuş olduğu VTS’nin henüz tam anlamıyla devreye girmemiş olduğunu; Boğazlarda VTS ile birlikte bazı ilerlemeler kaydedilmiş olsa da bunun geliştirilmeye muhtaç olduğunu; ve gemi gecikmelerinin azalmadığının görüldüğünü ifade etti. Rusya ayrıca VTS’nin “her derde deva bir ilaç” olamayacağını da vurgulayarak ilgili bütün tarafların yakın işbirliği içerisinde Boğazlarda seyir koşullarını düzenleyen kurallar dizisini oluşturmaları gerektiğini de söyledi.

Daha sonra söz alan Türkiye ise önce VTS uygulamaları ile Türk Boğazlarında seyir, çevre; can ve mal güvenliği konusunda ne gibi ilerlemeler kaydedildiğini belirterek geçiş yapan gemi sayısının ise güvenlikten ödün verilmeksizin iyi yönetimle arttığını anlatan bilgi kâğıdını sundu.

Türkiye; Boğazlardan geçen gemilerin riskleri en aza indirmek açısından IMO Kararı ile de tavsiye edilmiş bulunan kılavuzluk hizmetlerinden yararlanmalarının önemini de vurguladı. Rusya’nın iddialarına cevaben ise Türkiye; Türk Boğazları ile ilgili sunulmuş bulunan Rusya kâğıdının önemli yanlışlar içerdiğini anlattı.

Rusya’nın kağıdında Türkiye’nin Türk Boğazlarında seyir, çevre can ve mal güvenliğini sağlama yolunda gösterdiği duyarlık ve Dinamobet çabaların göz ardı edildiği de Türkiye’nin Rusya’ya yanıtında yer aldı.

Konuyla ilgili söz alan Yunanistan ise Türkiye kağıdında yer alan “Türk Boğazları Türkiye karasuları içerisindedir” ifadesine itiraz etti. Ancak Yunanistan; Türkiye’nin Türk Boğazları ile ilgili IMO’ya bilgi vermesinden duyduğu memnuniyeti de dile getirdi. Yunanistan ayrıca Türkiye’nin Boğazlarda uygulamaya soktuğu sistemin 1936 Montrö Sözleşmesinin serbest ve engellenmeyen seyir ilkesini etkilemeyeceğini umduklarını dile getirdi.

Görüşmelerde Yunanistan’dan sonra Ukrayna söz aldı. Ukrayna; Rusya Federasyonu’nun Boğazlardaki gecikmelerle ilgili kaygılarını paylaştıklarını ifade ederek; kendilerinin Boğazlarda devreye giren VTS sisteminin geçişlerdeki gecikmeleri azaltacağını umduklarını ancak bunun tersinin gerçekleştiğini ifade etti. Ukrayna ayrıca Türk Boğazlarındaki VTS’nin ve VTS operatörlerinin etkinliğinin arttırılması gerektiğinin altını çizerek bu noktada Ukrayna’nın deneyimlerinden ve Ukrayna’daki benzetim (simulasyon) merkezlerinden de yararlanılmasını önerdi.

ABD’nin görüşleri ise ABD Delegasyonundan önceki sefer Türk Boğazları konusu görüşülürken Deniz Güvenliği Komitesine başkanlık etmiş olan Joe Angelo tarafından sunuldu.

ABD; konuyla ilgili bütün tarafların konuya sağduyulu yaklaşmalarından duyduğu memnuniyeti dile getirerek; Türkiye’nin daha önce Uluslar arası Denizcilik Örgütü’ne vermiş olduğu bilgi verme sözünü tutuyor olmasından dolayı Deniz Güvenliği Komitesinin müteşekkir olması gerektiğini söyledi.

Tekrar söz isteyen Rusya Federasyonu ise; kendilerinin gelecek toplantıda bir kağıt daha sunmayı düşünmediklerini belirtti; ancak gerek Türkiye ile ikili yapacakları görüşmelerden gerekse çok taraflı görüşmelerin iyi gitmemesi durumunda konuyu tekrar IMO gündemine taşıma haklarını saklı tuttuklarını vurguladı. Konuyla ilgili son sözü Türkiye söyledi.

Türkiye bütün katılımcılara ve özellikle ABD dlegasyonuna olumlu yaklaşımlarından dolayı teşekkür ettikten sonra; kendilerinin konuya açık ve şeffaf bir şekilde ortaya koyduklarını söyledi. Türkiye ayrıca 1936 Montrö Sözleşmesine tam anlamıyla bağlı olduğunu vurgulayarak; Boğazlardaki deniz güvenliği; emniyeti; deniz çevresinin ve insan hayatının korunmasına da aynı önemi verdiklerini belirtti.

Türkiye; ayrıca özellikle İstanbul Boğazı’nın 12 milyonluk insanlık mirası bir kentin kalbinden geçtiğinin unutulmaması gerektiğinin altını çizdi.

Komite Başkanı Tom Allan; ilgili gündemi kapatırken konuya gösterdikleri olumlu yaklaşımdan dolayı bütün katılımcılara teşekkür etti. Tom Allan ayrıca; Boğazlardan geçen herkesin deniz güvenliği ve çevrenin korunmasına özen göstermesini istedi. Tom Allan; Türkiye’nin pek çok defalar ifade ettiği gibi; Boğazlardaki VTS sisteminin uygulanması ile ilgili IMO’ya bilgi vermeye devam etmesini beklediklerini söyleyerek Türk Boğazları ile ilgili gündemi kapattı.

Toplantılar süresince Rusya ve Ukrayna’nın Türk Boğazlarından “Karadeniz Boğazları” şeklinde söz etmeleri Yunanistan’ın ise “Bosporus ve Dardanelles” tanımlamalarını kullanması dikkat çekti.

ABD sözcüsü ise “Boğaz” tabirini hiç kullanmadı.

Toplantı sonucunda Türk Boğazları konusu şimdilik de olsa IMO gündeminden kalmış oldu.

(DENİZHABER)

Editör: TE Bilişim