'Ne Cuntacı Ne Darbeciyim' 
 
Bir mektup da Albay Dursun Çiçek'ten geldi..

Albay Çiçek’in arkadaşlarına ve yakınlarına gönderdiği iddia edilen “Gerçekler” başlıklı elektronik postada, ıslak imzanın ve ’irtica belgesi’nin maksatlı olarak gündeme taşındığını bildirdi

ANKARA - Üzerinde ıslak imzasının bulunduğu öne sürülen ’İrticayla Mücadele Eylem Planı’nı hazırlamakla suçlanan Deniz Kurmay Albay Dursun Çiçek, yazdığı bir mektupla kendini savundu. Hakkındaki iddiaların hepsini reddeden Çiçek, “Demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti anlayışını yapmış olduğu tüm eylemlerine yansıtan Albay Çiçek, ne bir cuntacı, ne de bir darbecidir” dedi.

Çiçek’in ağzından değil...

Albay Çiçek, “Gerçekler” başlıklı bir elektronik posta hazırlayarak mesai arkadaşlarına, devre arkadaşları ve yakınlarına gönderdi. 3 Kasım tarihli mektubun hukuki süreç nedeniyle, Çiçek’in kendi ağzından yazılmadığı görüldü. Mektubun eklerinde konuyla ilgili olarak basında çıkan çeşitli haberlere de yer veriliyor.

Çiçek mektubunun girişinde şu ifadeleri kullanıyor: “Bilgi kirliliği ve komplo teorileriyle atılan çamurlar, özü ve sözü doğru, millete ve orduya sadakatle hizmet eden, demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olan anayasal düzene bağlılık yemini etmiş olan insanlara yapışmaz. Bu konuda erinde gecinde gerçeklerin ortaya çıkması engellenemez.

Hazırlanmamış bir planı ve atılmamış bir imzayı maksatlı olarak gündeme taşıyanlar ve yargısız infaz yapanlar kirli eylemlerinin hesabını vermekten kurtulamaz. Bir kağıt parçasını gerekçe göstererek gerçek emellerini gizleyen ve bilgi kirliliği yaratanlar, asimetrik, psikolojik harekat yapanlar ve onların komploları hakkında hazırlanan bazı gerçekleri dile getiren yazılar ektedir. Sağlık ve başarı dilekleriyle sevgi ve saygılar.

Başlık: Gerçekler

Bu girişle başlayan ve ’gerçekler’başlığını taşıyan dosya 10 sayfa. “Gerçeklerin üstü örtülemez ve kamuoyundan gizlenemez” ana başlığının altında ise basından alıntılar ve iki ana bölüm yeralıyor. Bunlar, “Gerçeklerin peşinde olalım” diğeri ise “İftiralar ve gerçekler.”
Suçlar planda yer almaz...

Çiçek, mektubunda kendini savunurken şunları söylüyor: “Kurumsal olarak verilen görevleri yasalar ve emirler çerçevesinde başarı ile yapmak bir Türk subayı için esastır. Gücünü yasalardan alan, milletin gözbebeği bir kurumun üyesi bir kurmay subayın hukuken suç olan eylemleri planlara yansıtması düşününülemez. Kurumda yapılan çalışmaların yasalara uygunluğu, her seviyedeki amirler tarafından kontrol edilir ve düzeltilir.

12 Haziran 2009 tarihinde kamuoyunu yönlendirme kampanyalarının odak noktası olan bir gazetede yayımlanan plan, Genelkurmay Askeri Savcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında bilirkişi raporlarıyla tescil edildiği gibi askeri yazım tekniklerine ve çalışma usullerine kesinlikle uygun değildir.”

‘Onaylanmamış bir kağıt...’
 
“Kurmaylık ve doktora seviyesinde eğitim görmüş, uzun yıllar TSK bünyesinde verilen görevleri başarıyla tamamlamış bir subayın böylesine basit hatalar içeren bir planı yazıp, altına imzasını atacağını ve bu belgeyi amirlerine sunacağını düşünmek en büyük hatadır. Onaylanmamış ve kurumsal yaptırım gücünü arkasına almamış bir kağıt parçasının gündeme taşınması ve tartışılması iyi niyetle açıklanamaz. Demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti anlayışını yapmış olduğu tüm eylemlerine yansıtan Albay Çiçek, ne bir cuntacı, ne de bir darbecidir. Türkiye Cumhuriyetinin onurlu bir vatandaşı ve TSK’nın şerefli bir üyesi olmaktan her zaman gurur duymaktadır.”

’Haklıyım... 16 dava açıldı’

Mektubunda, imzası konusunda rapor hazırlayan Adli Tıp Kurumu’na da dava açacağını vurgulayan Albay Çiçek, suçsuzluğuna en büyük kanıt olarak açtığı davaları gösteriyor. Çiçek mektubunda şu ifadelere yerveriyor:

“12 Haziran 2009 tarihinde bir gazetede yayınlanan plan, kesinlikle Albay Çiçek tarafından hazırlanmamış ve ilk defa Taraf Gazetesi’nde görülmüştür. Bu konuda dördü suç duyurusu olmak üzere 16 ayrı davada başlatılan hukuk mücadelesi devam etmektedir. Bu hukuk mücadelesine yeni davalar eklenecektir. Albay Çiçek, şekil ve içerik olarak kurumsal kriterlere uygun olmayan bir planın altına imzasını atmış olsaydı, kaybedeceği bu davaları açarak o kadar büyük hukuki sorumluluğun ve maddi riskin altına girer miydi, sorusuna verilecek cevap gerçeği ortaya koyan en önemli delildir.”
 

Editör: TE Bilişim