IEA: Nabucco ve Güney Akım Birarada Zor

Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) Başekonomisti Fatih Birol, Avrupa'da 2015 sonrasında beklenen gaz arzı fazlalığından dolayı boru hattıyla bu coğrafyaya taşınan gazın pazar bulmakta zorlanabileceğini ve bu nedenle de bu amaçla planlanan Nabucco ve Güney Akım doğalgaz boru hattı projelerinin aynı anda yapılmalarının önünde bir takım zorluklar bulunduğunu söyledi.

Birol, Reuters ile söyleşisinde, "Avrupa'nın gaz talebi sonsuz değil" diyerek Avrupa'nın gaz talebindeki gelişimi şöyle açıkladı:

"Avrupa'nın karbon emisyonlarını yüzde 20 düşürmek, enerji verimliliğini ve yenilenebilir enerji üretimini yüzde 20 artırmak amacıyla uygulamak istedikleri 20-20-20 ilkesi, ABD'de konvansiyonel olmayan gaz kullanımının artması ve doğalgaza olan talebin azalması beklentisi dolayısıyla mevcut LNG projelerinin, özellikle Avrupa'da yeni müşteriler bulmaya çalışmaları nedeniyle, gazı sadece elektrik enerjisi üretiminde kullanan Avrupa'nın 2015 sonrasında boru hattıyla taşınan gaza olan talebini çok azaltacaktır."

"Böylece LNG ve nükleer, rüzgar gibi yenilenebilir enerjideki üretim artışı nedeniyle boru hattı gazının pazar payı azalacak" diyen Birol, "Nabucco ve Güney Akım'ın aynı anda yürütülmesinin olasılığı son birkaç yıla göre oldukça az, çünkü iki projeye aynı anda gaz arzı ve alıcısı bulma zorlukları olacak. Bu açıdan her iki proje rekabet içinde olacak" dedi.

Mevcut durumda Nabucco'nun gaz kaynakları bulma ve Güney Akım'ın da finansman konusunda sorunlar yaşayabileceğini belirten Birol, "Nabucco projesi finansman ve kaynak çeşitliği açısından diğer projelere göre yapılması daha olası görülüyor, ama diğer faktörler bu durumu değiştirebilir. Nabucco'nun gaz arzı konusu henüz tamamlanmamış bir iş olarak duruyor" dedi.

Birol, piyasada Avrupa'da halen yılda 522 milyar metreküp olan gaz talebinin 2030'da 700 milyar metreküpe ulaşması öngörüsünün aşağı yönlü olarak değişebileceğini belirterek, Aralık'taki Kopenhag iklim konferansından yenilenebilir enerji lehine çıkabilecek sonucun Avrupa'daki yatırımların yönünü ve enerji kaynakları mixinin yapısını değiştirebileceğini söyledi.

'Rusya'ya bağımlılık artar' uyarısı

Birol, Rus şirketler liderliğindeki bir konsorsiyumun tek teklif veren olduğu ancak henüz onaylanmayan Akkuyu nükleer santral projesinde, Türkiye'nin asıl amacının enerji üretim kaynaklarını çeşitlendirmek olması gerektiğini belirtti.

"Mevcut hükümet, enerji üretim mixini doğalgazın ağırlığından ve tek kaynak ülkeden uzaklaştırarak başka kaynaklarla çeşitlendirmeye çalışıyor ve bu kapsamda da nükleeri gündemine aldı. Bu doğru bir yaklaşım. Ancak nükleer enerji mevcut tek kaynağa bağımlılığı artırmak yerine, enerji üretiminde kaynak çeşitlendirme amacını gütmeli. Türkiye nükleere elektrik üretimine çeşitliliği için girmeli, ama bunu da enerjide zaten bağımlı olduğu bir ülkeden alırsa bu çeşitlilik olmaz" diyen Birol, Türkiye'nin doğalgaz ve petrol ithalatı nedeniyle toplam enerji kaynaklarında Rusya'ya yüzde 70'e yaklaşan bağımlılığının daha da artması tehlikesine karşı uyarıda bulundu.

Petrol fiyatlarında ana eğilim yukarı

Birol, IEA olarak petrol fiyatlarının düzeyi konusunda öngörüde bulunmadıklarını hatırlattı, ancak mevcut 70 dolarlık ham petrol varil fiyatının izleyebileceği seyir konusunda, "ABD ve Çin'in ekonomik toparlanmaya devam etmesi petrol fiyatlarını daha da yukarı çıkarabilir" dedi.

Orta ve uzun vadede daha yüksek petrol fiyatları görülebileceğini belirten Birol, "Kısa vadede fiyatlarda zigzaglar olabilir, ancak güçlü ekonomik toparlanma sinyalleri sürerse petrol fiyatlarının ana eğilimi yukarı doğru olacak ve 70 dolar düzeyinin üzerinde olacaktır" dedi ve ekledi: "Petrolün 70 doların üzerinde kalması, petrol ithalatçısı gelişmekte olan ülkelerin ekonomik toparlanmasında sorunlar yaratır."

Birol, 9 Eylül'de toplanacak olan Petrol İhraç Eden Ülkeler Teşkilatı'nın (OPEC) kararlarının global ekonomik toparlanma üzerinde etkisi olacağını belirtti ve "OPEC'in toplantısında inanıyorum ki ekonomik toparlanmayı destekleyecek bir karar çıkacaktır, global ekonomiye zarar verecek bir karar çıkmasını istemeyiz" dedi.

Aralık'taki Kopenhag iklim toplantıları sonrasında yenilenebilir enerjiye yönelme yönünde çıkması beklenen kararların, OPEC dışı ülkelerin petrol üretimlerini daha da azaltmasına neden olabileceğini ve bunun ardından OPEC'in, hem dünya talebini hem de OPEC dışı ülkelerin üretim azaltmalarını karşılamak için üretimini uzun vadede artırabileceğini belirten Birol, "OPEC'in mevcut global pazar payı üçte birden biraz daha yukarıda. Bu durumda OPEC payı 2030'da yüzde 50'ye yaklaşabilir" dedi.

Birol ayrıca, dünyada geleneksel petrol üretiminin 10 yılda zirve noktasına ulaşacağını ve ondan sonra azalacağını söyledi ve bunun karşılanması için kum sahaları gibi alanlardan üretimin artması gerekeceğini belirtti.

Editör: TE Bilişim