Ermeniler Çözüme Nasıl Bakıyor?

Ermeni halkının çoğunluğu açılımdan memnun. Türkiye'yle ilişki kurulması ve sınırların açılması konusunda hükümete destek veriyorlar.

İşte Milliyet gazetesinde yer alan İpek Yezdani imzalı haberin ayrıntıları...

Ermenistan’daki iktidar partisinin sözcüsü olan Şarmazanov, Türkiye’yle imzaladıkları protokolün onaylanması konusunda, parlamentoda çoğunluk olmalarına güvendiğini belirterek Ak Parti’ye göndermede bulundu

İktidardaki Cumhuriyetçi Parti’nin parlamentodaki Grup Sekreteri ve Sözcüsü Eduard Şarmazanov, Türkiye’yle imzalanan protokolün parlamentoda onaylanması konusunda koalisyondaki iktidar partilerinin çoğunlukta olmasına güveniyor.

Cumhuriyetçi Parti’nin Erivan’daki merkez binasında görüştüğümüz Şarmazanov, “Parlamentoda çoğunluk biziz ve iyimseriz, aynı siyasi iradeyi Ak Parti’den de bekliyoruz” diyor.
Şarmazanov, protokolün yürürlüğe konması konusunda ise üzerine basa basa, Ermenistan’ın yazılı takvime göre yürüyeceğini söylüyor.

Şarmazanov’la protokolün detaylarına girdiğimizde, maddeleri her iki ülkenin de kendine göre yorumladığı sonucunu çıkarabilecek kadar farklı değerlendirmeler ortaya çıkıyor. Şarmazanov, Ermeni ve Türk kamuoyunda inanılanın tersine Tarih Komisyonu’nda “soykırımın” tartışılmayacağını, sınırların tanınmasının Doğu Anadolu için kullandıkları “Batı Ermenistan” tanımından vazgeçmeleri anlamına gelmeyeceğini, soykırım iddiasından ise asla vazgeçmeyeceklerini söylüyor! İşte Şarmazanov’un mesajları: 

Komisyon soykırımı tartışamaz


“Soykırım bir gerçektir ve tartışılamaz. Hiç kimse bu gerçeği sorgulayamaz. Soykırım dünya insanlarına karşı yapılmış bir suçtur. Komisyonda soykırım konusu tartışılamaz. Zaten protokolde ‘Tarih Komisyonu kurulacak’ diye bir laf yok, ‘Hükümetler arası komisyon kurulacak’ lafı var.”

‘Ağrı Dağı Ararat’tır’


“Diplomatik ilişkiler kurulduğunda tabii ki Türkiye’yle ortak sınırlar da tanınacak. Ama Muş, Van, Ağrı Ermeniler için her zaman Batı Ermenistan’dır, nasıl ki hiçbir Yunan için Konstantinopolis İstanbul olamazsa, hiçbir Ermeni için de Batı Ermenistan, Doğu Anadolu olamaz. Ağrı Dağı bizim için her zaman Ararat olarak kalacak.  Bu konuda anayasada herhangi bir değişikliğin olmasına da gerek yok.”

“Ermeni diasporası protokole karşı çıkıyor olabilir, bu onların hakkıdır. Biz diasporanın temsilcileriyle bir araya gelip onlara bu protokolün hem Ermenistan’ın hem de Türkiye’nin çıkarına olduğunu anlatacağız. Biz bir kararı boşu boşuna almayız ve kararımızın da arkasındayız.” 

Karabağ’da ‘hukuk’ vurgusu

“Türk-Ermeni ilişkileri 3. ülkelere bağlı olamaz. Ermenistan, Karabağ sorununda AGİT MİNSK Grubu’nun (
ABD, Fransa, Rusya) tavrını benimsiyor.
Biz bu çatışmanın uluslararası hukuka uygun olarak çözülmesini istiyoruz.”

SUNUŞ

Ermeni halkı ‘iyi komşu’ olmaya hazır
Türkiye, bundan iki hafta önce paraflandığı açıklanan protokollerle, Ermenistan’la yıllardır süregelen sorunları bitirme ve ilişkileri normalleştirme yolunda tarihi bir adım attı. Ermenistan zaten yıllardır Türkiye’ye “önkoşulsuz diplomatik ilişki kurma” çağrısı yapıyordu.  Ancak protokollerin açıklanmasının ardından Ermenistan’da da tıpkı Türkiye’de olduğu gibi yoğun siyasi tartışmalar başladı.

Ermenistan hükümeti her ne kadar Türkiye’yle imzalanan protokolleri kamuoyuna “diplomatik bir zafer” gibi yansıtsa da, muhalefet protokolün birçok maddesinin “Ermenistan’ın aleyhine” olduğunu öne sürerek bunlara şiddetle karşı çıkıyor. Manzara bize çok tanıdık geliyor.

Anadolu’ya geri dönme hayali

İktidar protokolü sonuna kadar savunurken, muhalefet yerden yere vuruyor. Ülkedeki bölünmüşlüğü, bir yandan Ermenistan’ın onurunun hiçe sayıldığını, soykırım davasının satıldığını düşünen aşırı milliyetçiler, diğer yandan “Türkiye’yle yakınlaşmada geç bile kalındı” diyen açılım yanlıları çok açık bir şekilde yansıtıyor.  Ermenistan’a ilk kez geçen nisan ayında Türkiye ile Ermenistan arasındaki ilişkilerin normalleştirilmesi yönünde izlenecek “yol haritası”nın açıklanmasından hemen önce gitmiş, Ermeni toplumunda Türkiye’ye ve Türklere karşı uzun yıllardır var olan “tehdit” algılamasının bir hayli kırıldığını gözlemlemiştim.

Bu gidişimde ise 5
ay önce olduğundan çok daha sıcak karşılandım. Halkın çoğu “açılımdan” memnun, Türkiye’yle diplomatik ilişkiler kurulması ve sınırların açılması konusunda hükümeti destekliyor. Çarşıda, pazarda, sokakta, lokantada konuştuğum Ermeniler içinde “Türkiye’yle ilişki kurulmasın” diyen yok.
 
Ancak Ermeniler “soykırım” konusunu her şeyden ayrı tutuyorlar, sokaktaki vatandaş için “soykırım” konusu asla “görmezden gelinebilecek” ya da “hasır altı edilebilecek” bir konu değil. Çünkü “soykırım” iddiası, Ermenilerin zaman zaman hatırladıkları bir iddia değil, yaşamlarının ve var oluşlarının bir parçası. Ermenilerin normalleşme sürecinden bir diğer beklentisi de 100 yıl öncesine kadar yaşadıkları topraklara geri dönebilmek. Dedelerinin izini takip ederek Muş’ta, Van’da, Ağrı’da, Kars’ta yeniden yaşamanın hayalini kuran çok sayıda Ermeni’yle karşılaştım.


Komisyon kızdırdı

İş, protokolün detaylarına gelince de memnuniyet yerini eleştiriye bırakıyor. Özellikle de protokoldeki “Tarih Alt Komisyonu” kurulması maddesi, burada “soykırımın” tartışılacağını düşünen muhalefeti bir hayli kızdırmış durumda. Türkiye ile yol haritasının açıklanmasının ardından nisan ayında koalisyondan ayrılan milliyetçi Taşnak Sütyun Partisi ile muhalefetteki Miras Partisi, protokolün bu haliyle parlamentoya gelmesi durumunda kesinlikle “hayır” oyu vereceklerini söylüyorlar.

Öte yandan muhalefetin “hayır” oyu vermesi, iktidarın sayısal olarak üstün konumda bulunduğu Ermeni Parlamentosu’nda protokolün onaylanmayacağı anlamına da gelmiyor. Hatta her şeye rağmen protokolün parlamentoda onaylanacağına neredeyse “kesin” gözüyle bakılıyor.

Sarkisyan maça gelecek mi?


Şarmazanov, Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan’ın 14 Ekim’de Bursa’da oynanacak Türkiye-Ermenistan futbol maçına gelip gelmeyeceğine dair sorumuza “net” bir yanıt vermedi. Ancak Şarmazanov’un sözlerinde Sarkisyan’ın büyük ihtimalle geleceğini belli eden ipuçları vardı:  “Cumhurbaşkanımız bu konudaki fikrini çok açık söyledi. Sınır kapıları açılmış olursa ya da diplomatik ilişkilerin kurulmasına ve sınırın açılmasına çok yaklaşılmış olursa maça gideceğini belirtmişti.”

‘Babaevimiz Diyarbekir’e dönmeyi umut ediyoruz’

Anahit Grigoryan:"Diyarbekir Ermenilerin anavatanı. Oralara geri dönmeyi umut ediyoruz”
Ermenistan’da geçen yıl seçim sonuçlarını protesto etmek isteyen muhaliflerin düzenlediği ve 10 kişinin öldüğü mart ayındaki protesto gösterilerinin ardından, muhalif bir grup başkent Erivan’da her akşam saat 20.00’de toplanıp Sarkisyan hükümetini protesto ediyor.

Kalabalığı görünce  fırsat bu fırsat deyip onlara Türkiye ile Ermenistan arasındaki normalleşme sürecine nasıl baktıklarını soruyoruz. Adının Anahit Grigoryan olduğunu öğrendiğimiz güler yüzlü bir kadın, “Türkiye’yle ilişki kurulmasını destekliyoruz, Türkiye ve Ermenistan gelecekte çok iyi komşu olacaklar, ama Türkiye’nin soykırımı kabul etmesini de istiyoruz” diyor.

Sohbeti biraz ilerlettikten sonra “Biz sizinle dost olmak istiyoruz” deyip boynuma sarılıyor. Tam karşılıklı duygusal dakikalar yaşamaya başlıyoruz ki, bir anda bombayı patlatıyor:
“Biz Diyarbekir’in (Ermeniler Diyarbakır’a Diyarbekir diyor), baba evimiz olan tüm o toprakların tekrar bizim olmasını istiyoruz!” Ben son derece şaşırmış bir şekilde “Gerçekten mi?” diye sorunca, gülerek, “Evet, siz de, biz de, Kürtler de biliyor ki Diyarbekir Ermenilerin anavatanı! Biz de umut ediyoruz işte, olmayacağını biliyoruz ama yine de oralara geri dönmeyi umut ediyoruz” diyor.

O zaman anladım ki ister Ermenistan Anayasası Ağrı Dağı’na “Ararat” desin, ister Bağımsızlık Bildirgesi’nde Doğu Anadolu’dan “Batı Ermenistan” diye bahsedilsin, bunun aslında gerçekleşmeyecek bir hayalden ibaret olduğunu Ermenilerin kendileri de biliyorlar...

‘Protokolleri halka diplomatik zafer olarak sundular’

Erivan Basın Kulübü Başkanı gazeteci Boris Navasardyan, Sarkisyan hükümetinin Türkiye’yle imzalanan protokolleri halka “Ermenistan’ın diplomatik zaferi” olarak sunduğunu söyledi. Navasardyan, protokolün imzalanmasının ardından Ermenistan’daki ortamı şöyle anlatıyor: “Zaten hükümette hep ‘Biz Türkiye’yle ilişki kurmaya hazırız, ancak Türkiye milliyetçilerin ve
Azerbaycan’ın büyük etkisi altında’ havası vardı. Hükümet üyeleri protokollerin imzalanmasının ardından bu konuda  çok dikkatli konuşuyorlar, konuştuklarında da ‘Türkiye hazır olmadığı bir şeyi imzalamak zorunda kaldı’ gibi bir diplomatik zafer havası yaratılıyor.”

Barsegyan: Kars’a artık 1 saatte gidebileceğim


Ermenistan’ın sınır kenti Gümrü’de Asparez Basın Kulübü’nün Başkanı gazeteci Levon Barsegyan, kökenleri itibariyle Karslı bir Ermeni. Barsegyan, Türkiye ile Ermenistan arasında imzalanan protokolün sonuçlarından gündelik yaşamında en fazla faydalanacak insanlardan biri. Bugüne dek Türkiye’ye 10 kez, Kars’a toplam 6 kez gitmiş. Kars’a her gidişinde sınır kapalı olduğu için normalde 1 saat sürecek mesafeyi Gürcistan üzerinden 6 saatte kat etmek zorunda kalmış.

Pasaportundaki zorunluluktan basılmış Gürcistan damgalarını gösterirken, protokolün imzalanmasına ve sınırların açılacak olmasına en çok kendisinin sevindiğini söylüyor: “Artık Kars’a 6 saatte değil, 1 saatte gideceğim!”
Editör: TE Bilişim