Ekonomik Kriz, Ücretleri Fena Çarptı

Pazartesi günü TÜİK, "Kısa Dönemde İş İstatistikleri Sanayide İşgücü Girdi Göstergeleri" adı altında her üç ayda bir yayımladığı istatistiğin 2009 1. çeyreğine ilişkin rakamlarını yayımladı. Rakamlar ücretlerin sadece reel olarak değil, nominal olarak da düştüğünü gösteriyor. Ücretlerin nominal olarak düşmesi, diğer ifadeyle ücret deflasyonu, 1930'lu bunalım yılları hariç Türkiye ekonomisinde ilk kez gerçekleşiyor. En azından bu kadar belirgin bir nominal düşüşün daha önce yaşandığını hatırlamıyorum.
Bir diğer şaşırtıcı gelişme de bu manşetlik haberi ekonomi medyamızın görmemezlikten gelmeseydi. Atladığım istisnalar olabilir, ancak salı günü önde gelen gazetelerimizin hiçbirinde "Ücretler fena çarpıldı" türünden bir başlık görmedim. Nedenini bilmiyorum. Galiba atlandı. Neyse bu çarpıcı gelişmeyi bu köşede özetlemeye çalışayım.
Sanayide Brüt Ücret-Maaş Endeksi 2009'un ilk çeyreğinde 2008'in aynı dönemine göre yüzde 4 düşmüş. 2005 yılı ortalama ücreti 100 alındığında 2008 yılının ilk üç ayında 139.1 değerini alan endeks, 2009'da 133.6'ya gerilemiş. Enflasyonun yüzde 6 civarında olduğu bir dönemde ortalama ücrette yıllık nominal yüzde 4 düşüş oldukça çarpıcı. Ama daha çarpıcı olan, 2008'in son üç ayına kıyasla ücretlerin nominal olarak yüzde 8,5 oranında gerilemesi. Bu çapta bir gerileme ilk kez oluyor. Bu gelişmeler açık şekilde krizle patlayan işsizliğin baskısıyla Türkiye ekonomisinde ücret deflasyonunun başladığını gösteriyor. Üstelik ücret deflasyonunun önümüzdeki aylarda derinleşmesi çok muhtemel.
En kötüsünün geride kaldığını kabul ederek endeksin daha fazla gerilemeyeceğini varsaysak bile, nominal ücret gerilemesinin yıl sonunda yıllık olarak yüzde 8,5'e ulaşacağını endeks sayılarından kolaylıkla hesaplayabiliriz. Büyük ihtimalle düşüş oranı daha da yüksek olacak çünkü artmaya devam eden işsizlik, ücretleri baskılamaya devam edecek. Bu olgular halen Türkiye ekonomisinde dikkate değer bir deflasyonist ortam olduğunu gösteriyor. TCMB'nin son PPK toplantısında 25 baz puan yerine 50 baz puanlık faiz indirimi yapması bir bakıma haklı çıkıyor. PPK üyeleri bu rakamları önceden öğrenmişler miydi bilmiyorum.
Geçmişte krizlerde enflasyon şoku yaşanır, şokla birlikte nominal ücretler de artar, ancak enflasyonun gerisinde kaldıklarından reel ücretler düşerdi. Krizde ücretlerin aşağıya doğru esnetilerek sanayinin rekabet gücü kazanması, TL'nin değer kaybı ile birlikte, bu mekanizma sayesinde gerçekleşirdi. 2001 yılında reel ücretler enflasyon şoku ile birlikte kısa sürede yüzde 15 kadar gerilemişler, artan işsizliğin baskısıyla da uzun süre bu düşük düzeylerini korumuşlardı. Ancak son birkaç yıldır reel ücretler yavaş yavaş artıyordu. Oysa şimdi, işsizlik düşük enflasyon ortamında ücretleri nominal olarak da düşürüyor. Reel ücretler yıllık bazda şimdilik yüzde 10 kadar düşmüş durumdalar. Bu düşüşün en az yüzde 15'e kadar çıkacağını tahmin ediyorum.
Reel ücretlerde gerilemenin tatsız tarafı, yoksulluğu artırıcı etkisi bir yana, toplumda geniş bir kesimin satın alma gücünü törpülüyor olması. Bu gelişme hiç kuşkusuz özel tüketimi olumsuz etkiliyor ve etkilemeye devam edecek. Geçmişin kendimize özgü krizlerinde ücretlerdeki reel düşüşler en azından sanayinin rekabet gücünü artırarak kur şoku ile birlikte ihracatı dopinglerdi. Krizlerden çıkışta ihracat artışının rolü önemliydi. Şimdi bu mekanizma etkisiz çünkü kriz küresel ve dış talep durgun.
Kısacası, ücretlerin nominal olarak düşüyor olması iyi haber değil. Belli ki, firmalar krizle baş etmek için çalışanları ile anlaşarak ücret indirimlerine gidiyorlar. Bu indirimlerin firma düzeyinde bir mantığı olsa bile, -ki krizi bahane edenler de olabilir- makro düzeyde krizden çıkışa yardımcı olmaları beklenemez
Editör: TE Bilişim