İstanbul Teknik Üniversitesi'nin (İTÜ) Tuzla Yerleşkesi'nde gerçekleştirilen "İTÜ Denizcilik Fakültesi 131. Geleneksel Balık Günü" etkinliğinde 40, 50 ve 60 yıllık mezunlara okul nişanı takdim edildi.Eski mezunlar adına Mühendis Süleyman Savaş bir konuşma yaptı.Yazarımız Süleyman Savaş konuşmasında şunları söyledi:

"Sayın Bakanım,Rektörüm,Dekanlarım ve sayın Başkan her biri kendi makam ve mevkilerinden değerli konuklar,değerli meslektaşlarım ve tabi ki çok sevgili öğrenci kardeşlerim: Bugün; yine coşkusu ve dayanışmasıyla örnek nitelikteki bir balık gününü yaşıyoruz.

Eski,yeni mezunlar,fakülte yöneticileri ve konuklar öğrenci kardeşlerimizle birlikte herkesin birbirlierini kucaklayarak bağlılıklarını ve sevgilerini ispatlayabilecekleri bir ortamdayız.Bundan daha büyük bir gurur olabilir mi ?

1884 yılından bu yana çalışmalarını kesintisiz olarak sürdüren okulumuz en eski okul olmakla kalmamakta,aynı zamanda tüm dünyadaki denizcilik okulları arasında en seçkin yerini de korumaktadır.İşte böyle bir seçkin kurumun üyesi olmaktan duyduğum onur,duyuğum gururdur bu.Bütün mezunları,idarecileri ve siz sevgili öğrenci kardeşlerimi böylesine seçkin bir kurumun üyesi olduğundan dolayı canı gönülden kutluyorum.

Değerli denizciler ! Bizler bu tarz kutlamalar sayesinde kardeşlerimizle aramızdaki yakınlaşmaları,paylaşımları,birliktelilği çok önemsiyoruz.Bu tür coşkun birliktelilklerle birlikte gücümüzü büyüteceğimize inanıyorum.Bu vesileyle bu güne vesile olan herkese mezunlar adına teşekkürlerimizi borç biliriz.Ne mutlu ki bize bu okulun sağlam güvencesi olan kişiler ve kurumlarla daha sağlam ayak seslerimizi duyuyoruz.

Sevgili öğrenci kardeşlerim son zamanlarda sorulan ve moda olan şu sorula karşılaştığınıza eminim.Geleneksel mi yoksa yenilikçilik mi ? Bu bir tuzak sorudur.Okulumuzu örnek alarak aydınlatmak istiyorum: YDO gibi yaşama kök salmış kurumlar geleneksel alt yapıyı korumalıdır evet,ancak çağdaş gelişime de açık olmalıdır.Yaşamsal döngülerin tanımı bunu çok iyi açıklıyor.Nedir bu ? Geçmişi unutmadan bugünü aşmaya çalışırken yarınların gereksinimlerini hep akılda tutmaktır.

Geleceği korumak ve gelişimi sağlamak kendiliğinden olmaz.Tarihin tartışıldığı tortuyu yok sayarak kendi kurguları üzerine yenilik arayanlar,çoğu kez gelişim sandıkları yanılgılarının tarihe mal olacağı kadar uzun yaşamadıklarına tanık olurlar.

Unutulmaması gerekir :Geçmişe saygı, değişimi yok saymak anlamına gelirse çok tehlikelidir. Şundan hiç kuşku duymuyoruz ki:Bu okuldaki denizciler Geleceğin yaşanması kaçınılmaz değişimlerine sessiz ve kapalı kalmak istemiyor.Yaşamı bir bütün olarak kavramayı ve yarınların öncüleri arasında yer alacak fikir ve eylemlere ortak sağlayabilmek için çalışmayı öngörüyor.Kısacası çok ama çok çalışmayı göz ardı etmiyor.

Şunu da unutmamak gerekir:Soluklanmak için gereğinden fazla durmak zamanın akışında geriye düşmek demektir.Gelişim durmadığına göre çağdaş denizciliğinde durmaya hakkı yoktur.Günümüzde yaşanmakta olan gelişim devrimi insana yepyeni ufuklar açıyor.Artık bireyin özgürlüğü temel hak ve özgürlükler için demokrasinin demokrasi içinde düşünme ve davranış özgürlüğünün çok fazla önem kazandığı yeni bir dönemin başlarındayız.

Bizlere gelince sevgili kardeşlerim;yani 40 yıllık çok eski mezunlarla 50 ve 60 yıllık genç mezunlara :En güzel zamanlarımızı gemi denen sac yığınlarını lilmandan denize denizden limana götürmek için harcadık.Kuzeyden güneye,doğudan batıya git babam git.. Gündüzleri güneşi geceleri yıldızları kovalıyorduk.Tam 40 yıl tam 50 yıl tam 60 yıl...Bir kuşun kanat çırpışı gibi hızlı geçen bu hayata;ne mutluluklar ne keyifler ne maceralar ne acılar sığdırmışız...nelere dayanmış ve nelere katlanmışız.Sonuçta hepsi geçti gitti işte.

Sevgili öğrenciler:Denizci bulutların altında suyun ortasında yanındaki bir kaç kişiden başka her türlü canlıdan uzak yükselen denizle inen gece arasında yapayalnız bir insandır.Her şeyi özler denizci:Sevdiklerini,ailesini,memleketini,karada ki onca rezilliğe rağmen çok özler.Hele kendi vatanını dünyanın hangi limanına giderse gitsin o kokuyu o güzelliği yana yakıla özler denizci.Bunca lafın özeti özlem bütün çirkinlikleri,olumsuzlukları,kötülükleri yok ederek büyür, büyür ve büyür.İşte bu yüzden hüzün çok yakındır denizcilere.Sevgiyi aşkı daha güzel bir anlatır belki de bu yüzden filozof derler denizciye. Peki ya deniz ? Deniz bir bütündür,çarşaf gibi suyuyla rüzgarıyla fırtınasıyla dalgasıyla...Unutmamalıdır ki rüzgar ısırır dalga kemirir yutar,su bir çenedir hem koparan hem ısıran bir çene.

Sözlerimi Nazım Hikmet'in şu dizeleriyle sonlandırmak isterim:

Bulut mu Olsam

Denizin üstünde ala bulut

Yüzünde gümüş gemi

İçinde sarı balık

Dibinde mavi yosun

Kıyıda bir çıplak adam

Durmuş düşünür

Bulut mu olsam, gemi mi yoksa
Yosun mu olsam, balık mı yoksa

Neo ne o ne o ne o

Bulutuyla gemisiyle balığıyla yosunuyla

Deniz olunmalı oğlum

Tören öncesinde Müh. Süleyman Savaş, kaleme almış olduğu “Beni Deniz Ortasında Yapayalnız Koydular” isimli kitabını imzaladı




 

Editör: TE Bilişim