YATIRIMCI ABHAZYA YASAĞINA TEPKİLİ

Türk bayraklı gemilerin Abhazya limanlarına giriş-çıkışının engellenmesi yatırımcıları zorluyor. 

Başbakanlık Denizcilik Müsteşarlığı Deniz Ticareti Genel Müdürlüğü’nün Aralık 2009’da yayınladığı bir yazı ile Türk bayraklı gemilerin Abhazya limanlarına giriş-çıkışının engellenmesi yatırımcıları zorluyor.  

İMEAK Deniz Ticaret Odası Nisan Ayı 15. Olağan Meclis Toplantısı’nda konuşan NETA Taşımacılık Başkan Yardımcısı Mehmet Kocabaşa, 2014 kış olimpiyatları nedeniyle Abhazya limanlarında ciddi yatırımlar yapıldığını, ancak yasak nedeniyle bu yatırımlardan mahrum kaldıklarını dile getirdi. Kocabaşa, konuyla ilgili olarak şunları söyledi:

“Gürcistan ile Abhazya arsında çıkan savaştan sonra oluşan durum itibari ile Türk bayraklı gemiler artık ne Abhazya limanlarına gidebiliyor ne de oradan Türkiye’ye gelebiliyor. Rusya’nın kontrolünde ve denetiminde savaştan sonra oluşan bir güvenlik hattı var.  O güvenlik hattının içerisinde Suhum ve Oçamçira limanları Abhazya tarafında ve tamamen Rusya’nın denetiminde. Bunların her birinde 4’er tane Rus savaş gemisi var. Bu limanlara yönelik olan iyileştirme çalışmalarında inşaata yönelik görev almış orada yatırıma başlamış olan bir firmanın temsilcisi olarak oradayım. Orada liman iyileştirmesi yapılmaktadır.

Bu liman iyileştirme süresinde de oradan buraya Türkiye’de ilk beşe giren büyük firmalara gelen ciddi bir mal sevkiyatı söz konusu. Daha öncesinde deniliyordu ki, Abazya ve Gürcistan ile olan bu sıkı denetimler ve bu uyuşmazlık nedeniyle Türk bayraklı gemilere yapılabilecek bir girişimden dolayı sıkıntı doğabilir. Hem Türk personeline, hem Türk gemisine ve yüküne el konulması neticesinde doğabilecek zararlardan dolayı bu bölgeye yapılan seferler ile ilgili Sahil güvenlik Komutanlığı ve Müsteşarlığımıza bilgi verilebiliyordu.

On gün öncesine kadar da bu resmi çıkışlar yapılabiliyordu. Daha sonra ise bir yazı geldi. Burada deniliyor ki, ‘Abhazya’nın Suhum ve Oçamçira limanlarına kesinlikle giriş-çıkış yapamazsınız.’ Ancak bize hiçbir şekilde haber verilmemiş. Gemi Abhazya’da yüklü. Orada bir sürü teşkilat var.  Yatırımlar bir şekilde devam ediyor. Hereke’de kesinlikle oraya yönelik hiçbir işlem yapmayacaksınız deniliyor.

Peki, ne yapacağız? Biz orada yatırım yapıyoruz. Bu kadar para geliyor, para gidiyor. Daha önce mallar oraya gitti. Oradan nasıl geri gelecek? Bunlar hiç konuşulmadan böyle bir engellemeyle karşı karşıyayız. Şimdi soruyorum. Abhazya bizim tarihsel olarak da bağımızın olduğu ve nüfusunun yarısı Türk olan bir bölge. İlk kez Türkiye’ye karşı böyle net bir tavır konuluyor. Denizcilik Müsteşarlığı’nda bu konuyu neye istinaden aldılar? Türk gemilerini ve Türk personelini korumaya yönelik mi? Yoksa bu işi kökten halledelim hiç gitmeyelim, bunlarla uğraşmayalım diye mi?  Burada yapılan da bir tür korsanlıktır.

Türk sahillerine 6 mil uzaklıkta Samsun açıklarında alıkonulan gemilerimiz var. Nasıl oluyor da uluslararası kara sularında böyle faaliyetlere sebebiyet veriliyor. Sahil Güvenlik bugüne kadar gemiler Türk bayraklı olmadığı için yardım edemediklerini söylüyordu. Fakat şimdi gemilerimiz Türk bayraklı. Yazıya dökülmeden önce bir çalışma yapılsaydı daha iyi olurdu. Oradan gelen malların da engellenmesi ile karşı karşıyayız. Trabzon Limanı ne kalkışa ne gelişe izin veriyor. Bu şimdi İzmit körfezinde de yapılıyor.”

Alev Tunç: Novorosky üzerinden gidilebilir 

Yalçın’ın konuşmasının ardından konuyla ilgili görüşlerini bildiren Bora Denizcilik Yönetim Kurulu Başkanı Kaptan Alev Tunç ise şu şekilde konuştu: “Bu konu aslında böyle değil. Trabzon’da bir sorun var. Siz Novoroski’ye gidebilirsiniz ve oradan gelebilirsiniz. Çok fazla sorun edilmesi gereken bir konu değil. Türk kurumları, bazı şeyler yapılırken konuya Türk bayraklı diye yaklaşmıyor. Bu kurumlar Türk gemilerini ilgilendiren herhangi bir durumda konuyla birebir ilgileniyorlar. Gemilerinin gidişlerini ve gelişlerini önceden Sahil Güvenlik’e ya da Müsteşarlıktaki merkezlere bildirmeleri halinde, bu kaçırılma ve alıkonulma gibi olayların kesinlikle olmayacağı bilinmelidir.”  

Metin Kalkavan: Devlet ne derse o olur      

Konuyla ilgili bir konuşma yapan DTO Yönetim Kurulu Başkanı Metin Kalkavan ise, “Biz DTO olarak, üyelerimizin başına bir şey geldiği zaman gerekli yerlere müracaat ediyoruz. Aynı şekilde devlet tarafından bize bir şey geldiği zaman da bunu hemen üyelerimize gönderiyoruz. Biz arkasını görmüyoruz. Arkasında nasıl bir pazarlık olduğunu bilmiyoruz. Bizim görevimiz üyelerimizi bu tehlikeden korumak. Zaten o ülkelerdeki en büyük risk siyasi risk. Ben de geçen hafta Soçhi’deydim. Bakıyorsunuz 25 milyar dolarlık yatırım var. Ama her an bıçak sırtındasınız. Oralarda ne olduğunu bilmiyoruz. Biz yine de gerekli kurumlara bu konuyu tekrar sorarız. Ancak üyelerimize sadece neden bu haksızlığa uğradıklarını söyleyebiliriz. Çünkü devlet gitme diyorsa yapacak bir şey yok. Sonra ‘Ben gitme demiştim’ diyor” şeklinde konuştu.

Aysel Gençer / Perşembe Rotası

 

 

Editör: TE Bilişim