Şehir hatları yolcuları eşliğinde, sefer halindeki vapurlarda çekilen programda caz müziğini usta bir isimden dinleyeceksiniz.
Besteleri, yaptığı albümleri ve konserleriyle sadece Türkiye’de değil dünya çapında bir sanatçı, piyanist Kerem Görsev vapur sohbetine katılıyor. 
Cazın inceliklerini ve Kerem  Görsev'in caz tiyolarını bulacağınız bu sohbet Ömer ÖZTÜRK’ün sunumuyla 20 Mayıs pazar günü 09:30 ve 18:30 da TRT TÜRK’te.

Vapur Sohbetinden kısa kısa

“Virüs bulaştı’’

“6 yaşından beri konservatuara gidiyorum. Ağabeyimin arkadaşlarından dinlediğimiz ilk caz albümleriyle virüs girdi ve hala devam ediyor. Bizim gibi caz severler için sosyal medyada caz hareketi başlattık. Her pazartesi günü 21-22.30 arası bir konsept oluşturarak twitter’dan caz müzikleri paylaşıyoruz”.

“Dünya starları İstanbul’a gelmek için istekliler”

Daha önceleri caz müziğinin dünyaca ünlü isimlerini Türkiye’ye getirmek için çok zorlanılıyordu. Yabancı sanatçılar burunlarından kıl aldırmıyorlardı. Şimdi ise bütün dünya starları İstanbul festivaline müracaat ediyorlar, biz gelelim çalalım diye.

“Ünlü parçalar sokaktan geliyor olabilir”

Amerika’da 1920 ve 30’larda “Big Band”’ler kuruluyor. Çok ilkel şartlarda otobüslerle turneler yaparak bu müzikleri yaymaya başlıyorlar. Tin Pan Alley’de 2-3 katlı binaların her yerinde piyanolar, şarkılar, sözler, editörler... Gidip notanı tınk tınk çalıyorsun tamam diyor, beğeniyor ve 5 dolara alıyor. Belki ünlü şarkılar bile oralardan alınmış parçalar olabilir. İşte caz böyle bir şey.

“Müzisyen; Kızılderili atı gibi olmalı”

Caz doğaçlama bir müziktir. Form ve hikaye anlatma müziğidir. Uzun yaşanmışlıkların anlatıldığı bir müziktir. Her caz parçasının bir hikayesi ve kahramanı vardır. İşin içine teknoloji girdikçe samimiyet yok olmaya başlıyor. Duygular yok oldu, her şey mekanikleşti. 1950’lerin 60’ların güzel, naif melodileri artık yok. Müzisyen Kızılderili atı gibi olmalı üzerine eğer taktırmadan duruşuyla istediği her şeyi, taviz vermeden ve inanarak yapmalıdır.

“At gözlüklerim var”

Müziğin doğu batı olarak sentezlenmesine hiç iyi bakmıyorum. Bunlar beni aşan, bilmediğim, öğrenmek istemediğim konular. Benim at gözlüklerim var ve o nedenle karışımlardan fazla hoşlanmıyorum. Birbirine uymayan etnik enstrümanları cazın içine sokmak bana biraz sipariş gibi geliyor.

“Havam değişiyor”

Hava değişimi, oradaki atmosfer için albüm öncesi New York’a gidiyorum. Orada olmak, havasını koklamak piyano çalışımı değiştirir. Hoşuma gidiyor albümlerimi orada yapmak. Teknik olarak da daha iyi. Kayıt aşaması 5 saatte bitse de albümü beyinde hazırlamak çok uzun sürüyor.

Editör: TE Bilişim