4 Mayıs 2006 Tarihli DTO Meclis Tutanaklarını DenizHaber.Com buldu: Belgeler Erol Yücel'i yalanlıyor!

DenizHaber.Com olarak 4 Mayıs 2006 Tarihli DTO Meclis toplantısı tutanaklarına ulaştık.

Ulaştığımız bilgiler Kapt. Cahit İstikbal'i doğrular, Erol Yücel'i yalanlar nitelikte.

Kapt. Cahit İstikbal, kısa konuşmasında kimseye soru yöneltmiyor. Tam aksine sorular varsa cevaplayabilirim diyor ancak kendisine soru yöneltilmeyince kürsüden iniyor.

Bütün gündem maddeleri görüşüldükten sonra kapanış bölümünde DTO Başkanı Metin Kalkavan konuşurken kısaca değiniyor, ancak o da olumsuz bir ifadede bulunmuyor.

İşte konuşmaların tamamı:


Emin Eminoğlu: 7154 Kıyı Acenteleri Komitesi’ni temsilen Emin Eminoğlu. Söz verdiğiniz için teşekkür ediyorum. Ben öncelikle bundan önceki toplantılarımızda sorunlarımıza göstermiş olduğu hassasiyetten dolayı yönetim kurulumuza huzurlarınızda teşekkürü bir borç biliyorum. Bizler tayfa değişikliği konusunda hakikaten büyük sıkıntılar yaşayan acenteler konumuzu yönetim kurulumuza getirdik; yönetim kurulumuz ilgilendi; ve gereken yapıldıktan sonra şimdi Filipinli hatta geçen haftalarda Peru’lu tayfalarda bile çok hız kaydettik. Bu nedenle komitem adına  kendilerine huzurlarınızda teşekkürü bir borç biliyorum.

İkinci konu; sektörümüzü çok yakından ilgilendirdiğini düşündüğümüz için; aslında bizim değerlendirmemize göre vehamete doğru giden bir konuyu huzurlarınızda sizlerle paylaşmak istiyorum saygıdeğer meclis üyeleri. 1969’lu yıllardan itibaren başlayan, özellikle Körfez’de Medmarine ve Dekaş  faaliyetlerini hepiniz biliyorsunuz. Nedenleri niçinleri konusunda burada uzun uzun vaktinizi almak istemiyorum. Maddesel olarak bunlar biliniyor. Ancak son zamanlarda gelinen nokta öyle ki, hızla tekelleşmenin ötesinde monopole doğru giden birtakım davranışlar içerisindeyiz. Körfeze gelen gemi kaptanı eğer VHF’den şu firmadan hizmeti talep ediyorum diye bir talep almış olsa dahi, biz bir konsorsiyumuz, size hizmeti kimin vereceğine biz karar veririz boyutuna kadar götürebilen öyle bir aktiviteler var. Bugün, komitemizde bu konular dile geldi. Bu konuları gözden geçirdik. Bunun öncesine gittiğiniz zaman denizcilik sektöründe belli bir takım tutumlar da olduğu sözkonusu. Aynı firma, bundan bir müddet önce, yurtdışına direkt armatörlere %65 lere varan indirimler vermiş; sonra tek taraflı olarak bunları durdurdum demiş. Bunlarla ilgili de sıkıntılar var. Bugün rekabet yapmıyoruz, fiyatları indirdik dondurduk diyorlar. Ancak, daha kötü bir şey yapıyorlar. Bu sefer de siz müşteri olarak liyakata veya seçiminize göre hizmeti alamazsanız, biz istediğimiz kişiye istediğimiz gibi hizmeti veririz diye denizciliğimizi çok yakından ilgilendiren kılavuzluk ve römorkaj konusunda öyle bir takım şeylere doğru gidiyorlar.

Bunları tabii biz acenteler olarak armatörler adına yaşıyoruz. Meclisimizde bu konu saygıdeğer armatörlerimizi çok daha yakından ilgilendirir düşüncesi hakimdir bende.
Bu nedenle ben bir acente olarak sizler adına ödemeleri yapan kişi olarak daha fazla vaktinizi almak istemiyorum. Ancak bu monopol hareketine  armatörlerimizin de elbette ki dur demesi gerektiğini veya en azından denizciliğimizde etik değerlerin de olduğunu ve her istenilenin istenildiği zaman yapılmaması gerektiğini vurgulaması gerekir diye düşünüyorum.
Bakınız burada artık özel sektör olması sıfatıyla kar oranı en üst mertebede tutulmakta, hizmet unutulmaktadır. Oysaki bu şirketler  başta sizlere hizmet vermek zorundadırlar. Ben saygıdeğer başkan sözümü daha fazla uzatmak istemiyorum ama sektörümüzün hakikaten çok ilgilendiren bir konudur, bu konuda saygıdeğer armatörlerimizin de söyleyeceği var düşüncesiyle teşekkür ediyorum efendim.

Erol Yücel: Ben de teşekkür ediyorum. Cahit Kaptan, buyrun.

Cahit İstikbal: Teşekkür ederim Sayın Başkan.  İzmit Körfezi ile ilgili az önce değerli acente temsilcisi bir konuyu gündeme getirdi. Bu konu 7148 sayılı meslek komitesinde de az önce, saat 12-13 Arasında yapılan toplantıda gündeme getirildiği için; bu konuda acentelerimizin kafası biraz karışık gibi görünüyor. Şimdi; İzmit Körfezinde kılavuzlukta  bir rekabetten söz etmek mümkün değildir. Çünkü kılavuzluk hizmetleri; hem İzmit Körfezinde; hem Türkiye’de;  hem de girmeye çalıştığımız Avrupa Birliği ülkelerinin tamamında rekabete kapalı hizmetlerdir. Dolayısıyla İzmit Körfezinde de bu hizmetler rekabete kapalı hizmetlerdir. Burada tekel olundu iddialarını anlamak mümkün değildir. Zaten, çünkü Türkiye’mizde de mevzuat bu şekildedir. Yasal olarak kılavuzluk hizmetlerinde bir rekabetten söz etmek mümkün değildir. Eğer ki Türkiye’de bir bölgede böyle bir rekabet var ise; İdaremiz bunu yapmaya çalışan kuruluşun iznini iptal edecektir.  Bu doğaldır çünkü yasal olarak da Türkiye’de kılavuzluk hizmetleri rekabete kapalıdır. Birinci nokta bu. İkinci nokta Şimdi ben şunu anlamıyorum, yani etik değerlerden tabii ki söz edeceğiz de; şimdi alınan komisyonlar da, acenteleri kastederek konuşuyorum; bunların da ne kadar etik olduğunu yani geçmişte iki konsorsiyum ortağının kendi aralarında oluşan bir kavga ortamından faydalanıp da alınan komisyonların da ne kadar etik olduğunu da tartışmamız gerekir diye düşünüyorum. Söz verdiğiniz için teşekkür ederim. Eğer sorular olursa cevaplandırabilirim.

Acentelerden bir başka temsilci: Sayın Başkan; Sayın Üyeler biraz önceki arkadaş İzmit körfezinde rekabet olmadığını söyledi. Bir ay öncesine kadar vardı şimdi ne oldu yeni bir yönetmelik mi çıktı. O konuda bilgi almak istedim. Rekabet olmalı, yani Avrupa Birliğinde de olmalı; her yerde olmalı; Avrupa Birliğinde de var rekabet; diğer limanlarda da var; burada da olmalı; rekabette fayda var. Bunu belirtmek istedim. Diğer taraftan Acentelerin aldığı komisyonun etik olmadığı söylendi. Çok yanlış. O komisyonlar bizim hizmetlerimiz karşılığı aldığımız fatura karşılığı zaten vergisini verdiğimiz kazancımızdır. Acentelik komisyonu yasal biz hizmet karşılığıdır. Ben onu belirtmek istedim. Etik olan bir şey yani. Yasal hakkımız bizim.

Nevzat Kalkavan: Değerli meclis üyeleri. Az önce bir acente arkadaşımız burada 4,5-5 aydır her zaman bir konu olan olayı açıkladı. Eh, karşı tarafı suçlamak çok basit ve çok kolay. Şimdi, ben hatırladığıma göre Marin Römorkör diye bir şirket kurduk. Bu şirketin kuruluşu rekabet yapabilmek için fiyatları aşağıya alıp indirebilmek içindi. Amacı para kazanmak anlamında değil ama, gemilerin burada geldiğinde kılavuzluklarını daha ucuz yapabilmek amacını sağlayıcı bir şekilde kurulmuştu bu şirket. Şimdi, biraz evvel Cahit arkadaşı dinliyorsunuz suçluyorsunuz. Ama bu şirketin ortakları olan armatörlerimiz dahi indirim alırken yüzde elli, yüzde altmış, gidip onlara verdiği zaman armatörlerimizin hiç mi suçu yok acaba? Yani burada karşıyı suçluyorsunuz. Diğer aylarda indirim yapıyordu. Şimdi indirim yapmıyor diyorsunuz. Şimdi seçimleri kazandılar tekel gibi yapıyorlar indirim yapmıyorlar. E daha önce bizim armatör arkadaşlarımız gidip bu indirimi alırken; şimdi burada değişik konuları adaletli bir şekilde yapmamız lazım. Tabii ki insanların eline fırsat geçince tabii ki sizin yüzde elli yüzde altmış indiriminizi kaldıracaktır. Yani bundan daha olağan bir şey yok. Onun için önce kendimizi bir tartalım, doğru mu yapıyoruz, yanlış mı yapıyoruz, önce bunu bir tartışalım, ondan sonra da diğer haklarımızı arayalım. Teşekkür ediyorum.


Erol Yücel: Başka söz alan? Fuat abi buyurun.

Fuat Miras: Değerli arkadaşlar, sayın Başkan teşekkür ediyorum. Ben konuyu anlayamadım. Türkiye bir rekabet ülkesidir.. Türkiye Çin’le rekabet ediyor. . Türkiye, her türlü imalatını diğer Avrupa ülkeleri, en gelişmiş ülkelerle rekabet içine giriyor, römorkörcülükte, hizmetlerde rekabet ortadan kalkıyor. Bu konuyu anlamak mümkün değil. Deniz Ticaret Odasının asli görevi, rekabete imkan tanımaktır. Biz Avrupa Birliği’ne girerken yani Avrupa Birliği imza atarken hayır, bazı konularda rekabet yapmayacağız diye mi imza attık? Biz armatörler olarak bir araya geldik biraz evvel Nevzat beyin ifade ettiği gibi, römorkörlük hizmeti şirketi kurduk. Bu şirketi yönetenler demek ki yani bu armatörlük hizmeti veren bu römorkörlük hizmetlerini yöneten arkadaşlar seçimle iktidara geldikleri zaman hayır bizler rekabet unsuru kalktı. Tabii ki armatör tasarruf edecek. Tabii ki bir malı alırken tüccar gidecek o fabrikada o imalathaneden pazarlığını yapacak. Tabii ki bir armatör gemi siparişi yaparken tersane ile pazarlık edecek. Rekabet bunun ön şartıdır. Her şeyde var. Rekabetsiz bir ülke rekabetsiz bir hizmet Türkiye’ye yakışır mı değerli arkadaşlar? Ben seçimi kazandım, eskiden verdiğim şeyleri şimdi geri alıyorum. Yapmıyorum. Böyle bir müdafaa tarzı, hangi ülkede geçerlidir? Bunu merak ediyorum. Niçin bizim sanayicimiz ağlıyor Çin’le rekabet edemiyoruz diyor? Her gün hükümetin kapılarını aşındırıyor? Maliyetleri düşürmek için elinden gelen her türlü çabayı gösteriyor? Tabii ki armatör de yabancı olsun Türk olsun, hani benim simdik körfezde fabrikam var, mal getirecem, maliyeti düşürmek için römorkörlük hizmeti alacam ama hayır, römorkörlük hizmetini başka yerden alamazsınız, burası tekel olmuştur, buradan almak lazım demek mi lazım? Bu mu Türkiye’de doğruluk? Bunu Deniz Ticaret Odamızdan halletmesi lazım, bu konuyu eğer daha geniş ortamda tartışma konusu yaparsanız herkes bize güler değerli arkadaşlar. Teşekkür ediyorum.

(Gündem kapanır, başka gündem konularına geçilir)

(Kapanış konuşması, DTO Yönetim Kurulu Başkanı Kürsüye gelir, konuşmasından sadece Kılavuzlukla ilgili bölüm alınmıştır)

Metin Kalkavan: Kılavuzluk ve Römorkör ben DTO Başkanı olarak acentelerimize teşekkür ediyorum. Bu olayı Yönetim kurulu’nda uzun uzadıya tartışdık. Yeniden resetleme yaptık 8 sene geçti aradan, 8 senedir uğraştığımız mücadele, 8 sene sonra yeniden resetleme yapıldı. Biraz önce konuşan Cahit kaptan burada mı? Cahit Kaptan keşke burada olsaydı da dinleseydi. Cahit Kaptan dili  ve kalemi çok iyidir. Cahit Kaptan istediği veya seçtiği konuda yazar ve konuşur. Her şeyi söylemez.  Size bir belge sunmak istiyorum. İzmit ve İskenderun’da hizmet veren bir kuruluşumuz yazdığı bir yazıda Kılavuzluk ve Römorkaj hizmetlerinde indirim yapacağını belirtiyor. Cahit beyin konuştuğu İzmit Körfezi’nde rekabet yok nedir bu? Rekabet vardır. Olay şudur. İzmit Bölgesinde konsorsiyum olarak alınan hakkın ikiye bölünüp çalışma şeklidir. Maalesef İzmit Körfezinde rekabet iki sene sürdü. Ta ki DEKAŞ’ın Genel Kurulu’na kadar. Dünya Kılavuz Kaptanlar Derneği’nin Başkan Yardımcısı olmak, farklı gönül isterdi, kılavuzluk ne amaçla yapılıyor onu da söylesin. Kılavuzluk kar amaçlı değildir. emniyet ön plandadır. Bir tarafı söylüyor, diğer tarafı söylemiyor.  Rekabet yoktu da niye o bölgede üç tane kılavuzluk ve römorkör şirketi çalıştı. TCDD’de var o bölgede. Bizim o kadar mücadele ettiğimiz olay ki. Biz kimin için mücadele ediyoruz. Ben bu olayı gündeme getiren acentelerimizi kutluyorum. Bu onların işi değil acentelerin en fazla müşterilerinden tenkit alacaklar, Bu artışları hiçbir armatör navlununa yansıtabilir mi? Kesinlikle yansıtamaz. Hiçbir üretici bunu malına yansıtabilir mi? Aynı şekilde yansıtamaz. Ne oldu da oradaki rekabet bir anada yok oldu. Bu bizim yıllardır uğraşıp ta çözemediğimiz, tam çözdük derken sağ olsun, kullanıcıların stratejiyi göremeyip bize destek olmamalarından kaynaklanmıştır. Yapmayın diye bas bas bağırdık yapmayın burada tekel oluşmasına karşı çıkalım diye, ama ne oldu üç beş kişinin dışında destek olan olmadı. Neymiş onlara bize yüzde 68’lere varan indirim uyguladı rekabet ortamından yararlanalım diye… Rekabet yaratanı korumak zorundayız. Rekabet sağlayanı değil, Rekabeti yaratmak ayrıdır, rekabet sağlamak ayrıdır.

Gerçekten tekel kötüdür. Devlet tekelide kötüdür ama Allah kimseyi özel sektörün tekelinin eline düşürmesin. Özel sektörün tekeli devlet tekelinden on kat daha kötüdür. Çünkü özel sektörün amacı kardır. Devlet hiç yoktan sosyal görevi vardır, kamu yararını düşünür. Hiçbir özel sektöre sosyal bir görev yükleyemezsiniz. Biz kimse para kazanmasın demiyoruz. Biz orada 8 senedir bunun mücadelesini verirken, yüzde 10-15 indirimleri alamaz iken, kıyamet kopardı. Zarar ediyoruz diye. Buranın rekabetçi ortamda rekabete açılmaması düşünülemez. Biz garip bir ülkeyiz burada her şey olabilir. Kılavuzluk ve romörkaj hizmetleri ile ilgili kanun bir müsteşarımızın (Altan Köseoğlu) zamanında çıktı, 1995 yılında ondan sonra idare tarafından hiçbir şey yapılmadı. Kimse bunu değiştiremedi. Çıktı iptal oldu şimdi bizde uğraşıyoruz. Demek ki gücümüz bu kadar, Sezar’ın hakkını Sezar’a vermek lazım. Fırsat geldiği zaman bunu kullanamıyorsak, karşı taraf bunu çok güzel kullanır. Bu olayda Limanlar, kullanıcılar çok ağır fatura ödeyecekler. Bu Sivil Toplum Örgütlerinin değil tüm şirketlerin görevi. O kişiler bizim arkadaşımız biz kimse ile kavga etmiyoruz. Dostluk başka, doğru olanı yapmaya çalışmak başka. Cahit İstikbal’in etik kelimesine bir şey söylemeyecektim ama, gelecek toplantı yada gelir komite üyemiz herhalde, Allah’ını severseniz bunun neresi etik… Bir gün önce gelip yalvar yakar bu işi bana verin diye yapmadığınız kalmıyor, bir gün sonra tüccarlık yapıyorsunuz. Bunun neresi tüccarlık. Bu konuyu daha çok konuşuruz gibime geliyor.

DenizHaber.Com

Editör: TE Bilişim